08 Ocak 2025

Futbolumuzun beyin yakan halleri

Yapı, algı, organizasyon vb. ifadelerin havada uçuştuğu bir yerde futbolun bırakın kendisini, onu çağrıştıran herhangi bir parçasının dahi konuşulması mümkün değildir

Her geçen yıl biraz daha fazla futbol üzerinden yaratılan anormal bir futbol iklimine maruz bırakılıyoruz ve ne yazık ki bu durumun yaratılmasında hepimiz fazlasıyla kabahatliyiz. Dış unsurlar üzerinden yarattığımız heyula sayesinde futbolun belki de tam orta yerinde durmakta olanları değil de etrafındaki sorunları büyütmek suretiyle dertlerimizi çoğaltıyoruz. Futbol, futbol olalı bu kadar çok futbol dışı unsurlar üzerinden açıklanmamıştı. İşin ilginç kısmı tüm bu olup bitenler en çok da bu yaygarayı çıkaranların işine yarıyor. Çünkü bu sayede kendi sorumluluklarını ve yetersizliklerini bir başka unsura bağlayabilmeyi başarıyorlar. Ayrıca tüm bu beyin yakan koşuşturma içerisinde asıl gündeme hiç ama hiç değinilmeden bir anlamda her şey tıkırında ilerlemeyi sürdürüyor.

İki takımlı mücadeleye indirgenen Türkiye süper ligi ile söz konusu iki takımın birbirleri ile olan dertleri artık rekabet boyutunun sınırlarını kat be kat aşmış vaziyette. Bir başka ifadeyle artık ezeli rakip ebedi dost palavrası dahi kullanılabilecek bir klişe olmaktan çıkmış vaziyette. Hal böyle olunca her iki tarafın da kendi pozisyonları üzerinden ahkam kesmesi ve var olan durumu kendi lehlerine çevirebilmesi için bin bir çeşit atraksiyon çevirmesi de boşuna değil! Ancak öte yandan bu iki kulüp arasındaki hengâme içerisinde olan da ülke futboluna oluyor söylemini rahatlıkla kullanabiliriz. Çünkü ikisi tepişirken olan altta kalan diğerlerinin ezilmesi şeklinde tecelli ediyor. İşte tam bu noktada bir tanesi ‘iyiler hep kazanır’ argümanı üzerinden yapılanlar karşısındaki tutumunu kamuoyu ile paylaşarak var olma savaşı veriyor. Kendisini iyi diğerlerini amiyane tabirle kötü olarak nitelemesi de son derece sıkıntılı bir yaklaşıma karşılık gelmektedir. Herkes kendi kitlesini konsolide etme uğruna geri kalanları ötekileştirmek suretiyle var olma mücadelesi veriyor ki bu durum öteki olarak görülen rakibinizin yok edilmesi halini de içerdiği için son tahlilde sizin de yok olmanız anlamını taşımaktadır. Diğeri ise her hafta bir yenisini eklediği demeç bombardımanı ile yaşananlara dair açıklamaları kamuoyu ile paylaşma yoluna gidiyor. Burada her ikisinin eylemlerinin de normal olmadığını söylemek durumundayım, bununla birlikte özellikle ikincisinin her karşılaşma sonrasında özellikle de rakibinin karşılaşmaları sonrasında yapmış olduğu açıklamaların yarardan çok zarar getirdiği kanaatindeyim. Çünkü bu açıklamalar tekrarlandıkça, haklılığın değil acizliğin dışa vurumu haline dönüşmeye başlıyor. Rakibiniz üzerinden kendinizi temize çekme hali bu topraklarda belirli bir süre sonra tam aksi şeklinde karşılık bulmaya dönüşüyor. Bu yüzden de yapılanlar kar değil bilakis zarar şeklinde kulübün hanesine yazılır hale geliyor.

İki kulüp arasındaki bitmeyen çekişme sonrasında futbola dair konuşmamız gerekenlerin hiç birisini konuşamadığımız bir ortamla karşı karşıya kalıyoruz. Bütün yaşananların arka planında daima hakemler ve onların hataları ön plana çıkartılıyor. Son iki yıl içerisinde ülkenin önde gelen hakemlerinden kaç tanesinin hakemliğinin bitirildiğini ve bunların yerine gelenlerin halinin ne olduğunu, konuşabildik mi? Bu gidişle tıpkı Cüneyt Çakır’ın hakemliğinin bitirilmesi sürecinde olduğu gibi Halil Umut Meler’in hakemliğinin de bitirilmek üzere olduğunun farkında mıyız acaba? Şimdi bu yazdıklarıma ilişkin olarak tipik takım taraftarlığı üzerinden söz konusu hakemlerin ne kadar taraflı maç yönettikleri ve ne gibi büyük eyyamlar yaptıklarına ilişkin yorumlar yazılacak. Peki buraya hangi hakemi yazarsak yazalım benzer ifadelerin kullanılmayacağını söyleyebilecek birisi var mıdır? İki kulübün çekişmesi sonrasında yeniden biçimlendirilmek istenilen hakem müessesesinin ne hale dönüşeceği konusunda örneğin hakem camiasının eski ve yenilerinin görüşleri nelerdir? Biliyor muyuz veyahut her olayın bu kadar komplo teorileri üzerinden açıklandığı bir yerde, yapılmak istenilen değişikliklerin farklı bir şekilde görüleceğini mi zannediyorsunuz?

Kuralların evrensel aklı temsil ettiği ifadesini bir kez daha hatırlatmak için yazıyorum ancak bu ülkede futbol alanındaki kuralların dahi bilinmediğini veyahut var olan kuralların bana göre, sana göre diyerek farklı bir hale büründürüldüğü meselesini es geçmemek durumundayız. Çünkü bu anlayış üzerinden her hafta her birimiz pozisyon dedektifliğine soyunmak suretiyle kendi takımlarımızın aleyhine yapılan hatalar üzerinden futbolumuzu biraz daha kör kuyuların içerisine çekmeyi gayet iyi biliyoruz. Ancak bunu yaparken her nedense kendi takımımızın lehine yapılan hataları ise es geçmek suretiyle aynı kuralları veyahut aynı düdükleri görmemeyi tercih ediyoruz. Bu ruh halinin ülke futbolunun ivedi sorunları karşısında hiçbir karşılığının olmadığını ve böyle bir futbol ikliminin fair play’in bırakın kendisini esamesini bile istemediği bir noktada olduğumuzu bir türlü anlamak istemiyoruz. Biz istemiyoruz da harcadığımız milyon eurolara karşın sonuçlar tüm bu olup bitenleri tokat gibi yüzümüze vuruveriyor. Sahaya çıkan takımlarımız da ne kadar yerli oyuncumuzun bulunduğundan başlayarak, topun oyunda ne kadar kaldığı ve gerçekten futbol seyrinin yüksek olduğu kaç karşılaşma izleyebildiğimize kadar uzanan çok sayıda konuyu sıralayabilirim. Ancak tek bir mesele üzerinden tüm bu olup bitenleri anlamak isteyenler açısından tüm bu söylediklerimin hiçbir karşılığının olmadığını da gayet iyi biliyorum. Çünkü son iki yıldır giderek yükselen bir ivme içerisinde beyin yakan futbol yorumları ve açıklamalarına maruz bırakılmayı sürdürüyoruz.

Yapı, algı, organizasyon vb. ifadelerin havada uçuştuğu bir yerde futbolun bırakın kendisini, onu çağrıştıran herhangi bir parçasının dahi konuşulması mümkün değildir. İşin ilginç kısmı koca koca kulüp başkanı ve yöneticilerinin ve tabii ki anlı şanlı medya yorumcularının da yaptıkları tam olarak da konuşulmamanın sağlanmasından ibarettir.

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

- Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

- Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

- Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

- Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

- Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

- Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

- İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

- Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) 

- Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

- Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İçeriye taklit, dışarıya zehirli ürünler

Yeni bir yıla girmenin eşiğindeyiz ve yapılan denetimlerde ele geçirilen kaçak içkiler ve kaçak içki yapımı için hazırlanan hammaddelerin miktarı dahi, bu ülkede bazı şeylerin hiç değişmediğini gösteriyor

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

"
"