İçinden geçmekte olduğumuz süreci en iyi tanımlayan ifadelerin başında hiç kuşkusuz Özdemir Asaf'ın "bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler" dizeleri gelmekte. Öylesine tuhaf zamanların içinden geçiyoruz ki, elimizi attığımız her şey tuzla buz oluyor ve tutunabileceğimiz herhangi bir değerimiz kalmıyor!
Geçtiğimiz pazartesi gecesi Ankara'da yaşanan yumruk ve linç girişiminin ardından tam da tahmin ettiğim gelişmelerin yaşanmış olmasından açıkçası hiç şaşırmadım. Çünkü yıllar içerisinde futbol sahaları üzerinden toplumsal hayata aktarılan değerlerin geçirmiş olduğu aşamanın nereden nereye doğru evrilmiş olduğunun farkındaydım. Üstelik bu süreç içerisinde toplumsal hayatımızın içinde yaşanan vasatlaşmanın da etkilerinin giderek daha fazla hissedileceğini gayet iyi biliyordum. Ankaragücü kulüp başkanının attığı yumruk ve sonrasında gelişen olayların sonucunun taraftara fatura edileceği gün gibi aşikardı ve bakanların açıklamalarına baktığımızda durumun öyle de olacağı görülüyor. Bir başka ifadeyle 6222 sayılı yasanın önümüzdeki günlerde revize edilmesi söz konusu olacak ve iktidar açısından tribünlerin ehlileştirilmesi adına birtakım düzenlemeler de bu yeni uygulamanın içerisine monte edilecek. Başta "Faruk Koca onurumuzdur" hastagleri açan Ankaragücü taraftarları olmak üzere, yaşananları yüksek sesle olmasa bile onaylayan taraftarların başlarına geleceklerden habersiz olduklarını, kendilerine bu vesile ile duyurmuş olayım.
Son derece kötü yönetilen bir haftayı geride bırakmak üzereyiz. Yaşanan saldırının ardından önce ligler süresiz ertelenmiştir açıklaması yapan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin sadece iki gün sonra ligler önümüzdeki salı günü kaldığı yerden başlayacaktır açıklaması yapması tam anlamıyla sürecin yönetilemediğini göstermektedir. Ayrıca yine başkanın basın toplantısı esnasında kullandığı ifadeler de yenilir yutulur cinsten değildi. Hakem Meler'e saldıran Faruk Koca'ya ilişkin de konuşan Büyükekşi, "Faruk başkanımız böyle bir kişi değildi. Bir sağlık durumu mu oldu bilmiyoruz Ankaragücü ve Faruk Bey ile ilgili gerekli sevkleri yaptık” dedi.
Bir diğer ilginç açıklama ise eski AKP milletvekili Mehmet Metiner'den geldi. Öfkesine yenik düştüğünü ileri sürdüğünü belirttiği Koca'yı yıllardır tanıdığını ve efendi bir kişi olduğunu söyleyen Mehmet Metiner, "Faruk Koca'nın attığı yumruktan dolayı şiddete karşı olduğunu söyleyenlerin Gazze'de 67 günden beri insanlar katledilirken bu konuda tek bir laf ettiğini duyduğunuz mu?" dedi. Ayrıca Koca'nın tutuklanmasını savunanları "Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını düşünenler, Koca'nın çıkarılmamasını savunuyor" suçlamasında da bulundu."
Bu iki açıklamanın ardından AKP Ankara milletvekilleri, başkanı hakeme yumruk atan Ankaragücü'ne "geçmiş olsun" ziyaretinde bulundu. Ankara milletvekili Fuat Oktay, arzu edilmeyen bir olay yaşandığını ve herkesin üzüldüğünü belirterek şunları söyledi:
"Tüm Türk spor camiası, futbol camiası ama tüm Türk kamuoyu olarak üzüldük. Yapılması gerekenler yapıldı ama biz Ankara milletvekilleri olarak diğer tarafta da spor camiasının, şehrimizin zarar görmemesi adına da hem MKE Ankaragücü yönetimine geçmiş olsun demek için buradayız. AKP milletvekilleri olarak şehrin birlik, beraberlik ve dayanışmasına katkı vermek üzere buradayız. Bununla alakalı zaten gerekli tüm açıklamalar yapılmıştır. Olayın hukuki süreci devam ediyor. Olayın idari boyutu da devam ediyor. Dün TFF tarafından gerekli açıklamalar da zaten yapıldı. İçeride yaptığımız değerlendirmede de yine MKE Ankaragücü yönetimimizin bununla ilgili bazı endişelerinin olduğunu görüyoruz. Bazı itirazların olduğunu görüyoruz ve Tahkim Kuruluna gidecekleriyle alakalı da açıklamaları oldu. Zaten bu süreci de biz yakinen takip edeceğiz."
Şimdi bu üç örnek üzerinden yaşanan olayla ilgili bizi neler bekliyor kısmını daha net bir biçimde görebileceğimizi zannediyorum. Olayın hemen ardından kulüp başkanlığını bırakan ve AKP'den ihraç edilen Faruk Koca'ya Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu 5 yıl men cezası verdi. Verilen ceza üç yılı aştığı için ömür boyu hak mahrumiyeti ile cezalandırılmış oldu. Ayrıca Ankaragücü kulübüne 5 maç seyircisiz oynama ve 2 milyon Türk Lirası para cezası verildi.
Futbol Federasyonu başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi'nin açıklamalarına bu noktada tekrar dönmenin tam sırasıdır. "…Başkanımız böyle birisi değildi, bir sağlık durumu mu oldu bilmiyoruz." Mehmet Metiner ise "Yıllardır tanıdığım ve efendi bir kişiliği olan Faruk Koca, öfkesine yenik düştü. Koca'nın attığı yumruktan ötürü şiddete karşı olduğunu söyleyenler 67 gündür Gazze'de yaşanan şiddetle ilgili tek kelime etmediler." Son olarak AKP Ankara milletvekilleri adına konuşan Fuat Oktay "…Arzu edilmeyen bir olay yaşandı ve tüm kamuoyu üzüldü… Biz Ankara milletvekilleri olarak diğer tarafta da spor camiasının, şehrimizin zarar görmemesi adına da hem MKE Ankaragücü yönetimine geçmiş olsun demek için buradayız."
Pazartesi gecesi yaşanan olay ve ardından olup bitenlere yakından baktığımızda ülkenin her alanda yaşadığı toplumsal kutuplaşmanın bir başka versiyonu ile karşı karşıya kaldığımız görülecektir. Bundan önce defalarca yaşanan ve bundan sonra da yaşanacak olan olay hangi tarafın işine geliyorsa diğer tarafın karalanması üzerinden giden ve sorunların çözümsüzlüğüne katkıda bulunan anlayışın, bu olayda da kendisini gösterdiğini söylemek durumundayız. Yaşanan rezaleti yumuşatma girişimleri ve daha önce farklı defalarda belirtmiş olduğum gibi şiddeti gerçekleştiren öznenin devre dışında bırakılması faaliyetinin örnekleri üç örneğe ilişkin verdiğimiz ifadelerde de fazlasıyla bulunuyor. TFF Başkanı Faruk Koca böyle birisi değildi sağlık durumu nedeniyle bu olay yaşanmış olabilir demeye getiriyor. Mehmet Metiner, efendi kişiliğe sahip olan Faruk Koca'nın öfkesine yenik düştüğünü bununla birlikte şiddete karşı olanların Gazze'de yaşananlar üzerinden hiçbir söz etmediğini belirterek durumu toparlamaya çalışıyor. Son olarak Fuat Oktay da sahalarımızda görmek istemediğimiz olaylar klişesini kullanarak tüm kamuoyunun üzüntü içinde olduğunu ve Ankaragücü yönetimine bu olayla ilgili geçmiş olsun dilekleri için ziyaret ettiklerini belirtiyor.
Ankara milletvekillerinin temsilcisi oldukları takımın imajına yönelik ilgileri takdire şayan ancak kulüp başkanının adının karıştığı bir olaydan sonra geçmiş olsun ziyaretinde bulunma gibi bir durumun açıkçası pek de anlaşılabilir bir yanı bulunamaz! Böylesi adımlar sayın milletvekillerinin açıklamalarının sonundaki spor sahalarındaki şiddetin ortadan kalkmasından ziyade daha farklı etkilerin oluşması için bahane edilebilecek bir yaklaşıma da denk düşebilir.
Sadece bir hafta içerisinde olup bitenlerin ve yaşanan yaman çelişkilerin sonucunun aslında hepimize gösterdiği çok ama çok fazla şey bulunuyor. Bu ülkede futbol denilen alanın gücün maskelenmesinde ve toplumsal hayata değerler transferinde nasıl mühim bir işlevi yerine getirmekte olduğunu bu vesile ile bir kez daha anlamış olduk. İkinci olarak ülkenin farklı takımları tutan taraftarların ve yöneticilerin, yaşananlar karşısında nasıl bir biçimde tavır almakta olduklarını da görmüş olduk. Bir diğer önemli husus bu ülkenin yücelttiği değerler ve kavramlara karşın gerçekte nasıl bir ruh hali içerisinde bulunmakta olduğunu Halil Umut Meler'e atılan yumrukla birlikte hep beraber bir kez daha anladık. Ama, lakin, fakat, ancak cümleleri ile devam eden bütün açıklamaların sonucunda şiddetin ortadan kalkmasını bir yana koyun daha da arttıracak zihniyet kalıplarının işlemesini sağladığını umarım bir gün anlayabiliriz. Aksi halde beyaz rengin kirlenmesi ile başlayan sürecin ardından hayatlarımızın bütün renklerinin de birer birer kararmasına yol açacak adımların gelmesi gecikmeyecektir.
Ahmet Talimciler kimdir?
Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı.
1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı.
2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı.
1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.
Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.
Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır.
Kitapları
-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)
-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)
-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)
-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)
-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)
-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)
-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)
-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor)
-Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)
-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)
|