Zerrin Tekindor, ‘Pek Yakında’ iflimyle ilk kez sinema izleyicisiyle buluştu. Filmde alkolik bir aktrisi canlandıran oyuncu teklifi kabul etmesinin nedeninin Cem Yılmaz olduğunu söyledi.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oynadığı dönemde Ankara’da yaşadığı için uzun yıllar televizyonlarda ve sinemalarda rol almadığını kaydeden sanatçı “Keşke sinemaya daha erken başlasaydım” gibi bir düşüncesi bulunmadığını söyledi.
Milliye gazetesinden Güliz Arslan’a konuşan Zerrin Tekindor’un açıklamaları şöyle:
Neden şimdiye kadar hiçbir sinema filminde rol almamıştınız?
Tiyatro sezonunun ortasında, başka bir şehirde çekilen filmlerde oynamam mümkün olmuyordu.
Teklif edilen senaryoları beğenmememin de etkisi var tabii.
Bu teklifi kabul etmenizde neler etkili oldu?
Cem Yılmaz. Cem yeteneğine hayran olduğum bir sanatçı. Hem de tiyatro sezonu bitmişti, zamanım vardı...
“Niye bizde böyle filmler yapılmaz dediğim oluyor"
Teklifi direkt ondan mı aldınız?
Cem bana telefon etti. Projesinden bahsetti ve benim için düşündüğü bir rol olduğunu söyledi. Sonra buluştuk ve uzun uzun filmi, Meral karakterini anlattı bana. Memnuniyetle kabul ettim.
Sarhoş, küfürlü konuşan halinize de bayıldık. Siz nasıl tepkiler alıyorsunuz? Sosyal medyadaki yorumları takip ediyor musunuz mesela?
Evet, Twitter’dan yazanları, köşe yazarlarının yazılarını, eleştirmenleri okuyorum. Çok mutlu oluyorum tabii güzel yorumları okuyunca.
Yakın çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? Haluk Bilginer, oğlunuz Hira Tekindor ne gibi yorumlar yaptılar?
Ben ilk defa galada izledim Haluk’la beraber. O çok eğlendi ve çok güzel şeyler söyledi film için. Hira da Londra’da bir İngiliz arkadaşıyla izlemiş. “Benden daha çok güldü arkadaşım” dedi. Salon doluymuş, pek çok Türk varmış ama İngilizler de izlemiş ve seyircinin tepkisi de çok iyiymiş.
Biz “Keşke Zerrin Tekindor’u ekranda, sinemada izlemeye daha erken başlasaydık” diyoruz. Siz de “Keşke daha erken başlasaydım” diyor musunuz? Yoksa “Bugün olsa yine tiyatroya, resme ağırlık verirdim” mi diyorsunuz?
Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezunum ben, uzun yıllar orada yaşadığım için hep tiyatro vardı hayatımda. Orada dizi ve sinema sektörü olmadığı için o zamanlar, haliyle öyle bir hayalim hiç yoktu. Ben güzel tiyatro oyunlarında, güzel rollerde oynamak istiyordum sadece. Resim de hep hayatımda var olan bir şeydi, hiç aralıksız... İstanbul’a geldikten sonra bana dizi ve film teklifleri gelmeye başladı. Keşke daha erken başlasaydım demiyorum. Erken başlasaydım, “Ay burada niye oynadım?” diyebileceğim birçok saçmalığın içinde olabilirdim belki de... Her işte bir hayır...
Kendinizi sinema perdesinde görünce ne hissettiniz?
Özel bir şey hissetmedim.
Peki “Tadını aldım, artık bırakmam” gibi bir durum söz konusu mu? Başka filmlerde de olacak mısınız?
Yok, demiyorum öyle bir şey. Bakarım, iyi bir proje olur, karakteri severim, zamanım da uyarsa oynarım.
“Zafer’le okuldan beri çok iyi anlaşırız”
Son yıllarda Türkiye sinemasında pek kadın hikayesi yazılmadığı söyleniyor. Özellikle 40 yaş üstü kadın karakterler oldukça geri planda. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Güzel anlatılmış bir kadın filminde başrol oynamak ister miydiniz?
Tiyatro metinlerinde de azdır kadın oyunları. Türkiye’de kadın hikayeleri yapılıyor ama erkek hikayelerine kıyasla çok az tabii. Ben kendimi bir film artisti olarak görmüyorum. Onun için neden kadın hikayeleri az yapılıyor diye de düşünmedim. Ben bir filmi izlerken kadın filmi, erkek filmi diye de bakmıyorum ki... İyi film, kötü film diye bakıyorum. Ama “Blue Jasmine”i (“Mavi Yasemin”) izlediğimde ya da Meryl Streep’in oynadığı çeşit çeşit karakterleri görünce, niye bizde böyle filmler yapılmaz dediğim oluyor tabii.
Tiyatroda “Kim Korkar Hain Kurttan”daki Martha karakterini oynamayı çok istermişsiniz. Sinemada böyle canlandırmayı çok istediğiniz bir karakter var mı?
Yok.
Sizin için sinema oyunculuğuyla tiyatro oyunculuğu arasında ne gibi farklar var?
Oyunculuk her yerde aynıdır bence. “Yetenekli misiniz, değil misiniz?”de bitiyor iş. Çıkarsınız ve oynarsınız işte...
Yönetmenler sahiden filmlerinde rol alan tiyatro kökenli oyuncularının tiyatrodan gelme alışkanlıkla “büyük oynamalarından” çekinirler mi? Siz dikkat eder miydiniz buna başta?
“Tiyatrocular büyük oynar” lafının sahipleri uzun zamandır tiyatroya gitmeyen yönetmen ve yapımcılardır bence. Bu cümleyi de kalıp gibi kullanırlar yıllardır. Ben oynarken sadece karakteri düşünürüm, onu iyi bir şekilde oynamaya çalışırım.
Bu filmdeki rol arkadaşlarınızdan biri olan
Zafer Algöz konservatuvardan sınıf arkadaşınızmış...
Zafer konservatuvar yıllarımızın eğlenceli geçmesini sağlayan en önemli isimlerden biridir. İnanılmaz komiktir. Okuldan beri çok iyi anlaşırız, çok severim Zafer’i. Hem okulda hem Devlet Tiyatrosu’nda beraber oyun oynadık. Partner olarak da arkadaş olarak da şahanedir.
‘Yalan hikayeyle haber yapmışlar’
Yeni sezon başladı. Sergiler, filmler, diziler, kitaplar, oyunlar, albümler... Bu sezon neleri görmeyi bekliyorsunuz?
Pink Floyd’un yeni albümü için çok heyecanlıyım. “The Walking Dead”in beşinci sezonunu bekliyorum. Şubatta da Londra’da başlayacak olan Mark Rylance’in yeni oyununa gideceğim. Biletim bile hazır.
Resim çalışmalarınız nasıl gidiyor? Yakın zamanda Hira Bey’in bir resmini yaptığınıza dairhaberler okuduk. İlk kez mi yer alıyor bir resminizde?
Hira’nın küçükken desenlerini çizerdim.
O haberde bahsedilen portre daha bitirmediğim bir resim. Hira Instagram’ına koymuş, o fotoğraftan yola çıkarak yalan bir hikayeyle haber yapmışlar her zamanki gibi...
“Perihan Mağden’in teklif ettiği projeyi heyecanla bekliyorum”
Geçtiğimiz günlerde çıkan bir diğer haberde de şöyle deniyordu; “Matmazel’in ‘Kim Korkar Hain Kurttan’ adlı oyundaki cüretkar sahneleri yürek hoplattı”. Ne hissediyorsunuz böyle haberleri okurken?
Oyundaki rol arkadaşım Şükrü’nün (Özyıldız) Instagram’ına koyduğu bir fotoğrafı alıp saçma sapan bir haber yapmışlar. Çok cahilce buluyorum. Oyunun dans sahnesindeki, bir saniyelik bir figür o. Bu kadar büyütecek ne var anlamıyorum.
Yeni bir projeniz var mı?
“Kurt Seyit ve Şura İstanbul” ve “Kim Korkar Hain Kurttan” devam ediyor. Kasımda da Contemporary Istanbul’a katılıyorum Galeri Selvin’le, altıncı kez. Onun dışında yeni proje yok şimdilik.
Perihan Mağden röportajımızda “Bu aşk Sayenizde Zeki Bey” isminde, Zeki Müren’e âşık bir kadının hikayesini anlatan bir oyun yazdığını, bu oyunda sizin rol almanızı istediğini söylemişti. Ne durumda bu proje?
Perihan Mağden bu projeyi teklif etti, evet. Hikayeyi de anlattı, müthiş çarpıcı. Yazılarını hiç kaçırmadığım, zekasına hayran olduğum bir yazar Perihan Mağden. Bu projesi beni çok mutlu etti. Heyecanla bekliyorum, ne zaman yazarsa...
‘Gamze Saraçoğlu’nun tasarımları bana şans getiriyor’
Giyim tarzınız da çok beğeniliyor, merak konusu oluyor değil mi? Nerelerden giyinirsiniz?
Aa ne güzel, teşekkür ederim. Türk tasarımcılardan Gamze Saraçoğlu’na bayılıyorum. Hem çok şık hem rahat hem zamansız... Bu aralar neredeyse tüm giydiklerim onun tasarımları. Gamze Saraçoğlu tasarımları şanslı geliyor ayrıca bana. Üzerimdeki elbise de onun tasarımı. “Kim Korkar Hain Kurttan”ın kostüm sponsoru ve tasarımcısı da odur. Yabancı markalardan da Comme des Garçons, Nina Ricci tasarımlarını beğenirim. Burberry’nin trençkotlarını severim.
“Saç, makyaj, bakım... Hep kendim yaparım”
Dizilerde, filmlerde, oyunlarda kostümünüz belirlenirken müdahil olur musunuz?
Yok ben karışmam. Projenin kostüm tasarımcısı karaktere ne uyar ne uymaz en doğrusunu bilir zaten. Ben rahat edebileceğim detaylardan bahsederim sadece.
Saç, makyaj, bakım... Böyle meraklarınız var mıdır? Kendiniz mi ilgilenirsiniz bu gibi şeylerle, profesyonellere mi emanet edersiniz?
Hepsini kendim yaparım.