Politika

YRP'li Kılıç: YPG terörü bitmeden PKK’nın bitmesi bir anlam ifade etmez

04 Mart 2025 16:27

Güncelleme: 04 Mart 2025 16:31

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “YPG terörü bitmeden PKK’nın bitmesi bir anlam ifade etmez. Terörün bittiğini söyleyebilmek için PKK’yla eş zamanlı olarak YPG terörünün de bitmesi lazımdır. Yani toprağa gömülecekse silahlar sadece PKK silahlarının gömülmesi değil, Amerika Birleşik Devletleri tarafından eğitilip donatılan YPG'nin de silahları gömmesi lazımdır” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

“Öncelikli gündem terörsüz Türkiye. Terörsüz Türkiye duruşunu özü bakımından destekliyoruz. Terörün bitmesini kim istemez. Ancak ölümü gösterip sıtmaya razı edecek bir durumu desteklemiyoruz. PKK tasfiye ediliyorsa eş zamanlı olarak YPG'de tasfiye edilmelidir. YPG tasfiye edilmedikçe sürecin özeti ‘al PKK'yı bırak YPG'yi’ demekten öteye geçmeyecektir.

YPG'nin tasfiyesi konusunda gelen ve birbiriyle çelişen beyanları da dikkatle not ediyoruz. Bu arada dikkat çekici bir başka gelişme yaşandı. Selahattin Demirtaş 9 yıldır tutuklu. Düne kadar kendisinden terörist diye söz ediliyor, terörist demeyene bile terörist deniliyordu. Bugünlerde özel izinle hastane odasında eşinin yanında ayrıca devlet erkanından geçmiş olsun telefonları da alıyor. Öyleyse niye hala tutuklu? Bırakın tutuksuz yargılansın.

Bırakın mübarek Ramazan'ı da eşinin çocuklarının yanında kalsın. Dilediklerinde yargıyı baskı altına alıp tutuklatıyorlar. Dilediklerine de alo deyip, hâl hatır soruyorlar. Bu arada biz de insani bir görev olarak Sayın Demirtaş ve eşine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor. Allah'tan acil şifalar diliyoruz. Temennimiz tutuklu yargılamaların yerini tutuksuz yargılamaların alması ve siyasetin üzerinde yargının demokrasinin kılıcı gibi tutulmamasıdır.

Elbette ki, terörist Türkiye hepimizin hayalidir. Elbette ki, bir tek şehit cenazesi gelmesin, bir tek askerimiz, polisimiz uzvunu yitirmesin, gazi olmasın. Ama akılla hareket etmek ve devletin kurumlarını harekete geçirmek mecburiyetindeyiz. Terörsüz Türkiye'yi elbette ki, biz de istiyoruz. Terörsüz Türkiye'yi kim istemez? Tabii ki hepimiz isteriz. En çok da biz isteriz. Ama yapılacakları bilmiyoruz. Süreç şeffaf değil. Çözümün zemini Türkiye Büyük Millet Meclisi değil. Pandoranın kutusundan ne çıkacak belli değil.

Hükümetin bir yetkilisi ‘taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayız’ diyor. Bir başka hükümet yetkilisi anayasanın 66’ncı maddesini tartışmaya açıyor. Sadece işleri değil. Belli ki kafaları da karışık. Bize güvenin demekle hiçbir sorun çözülmez. Kime güveneceğimizden daha önemli olan neye güveneceğimizdir? Ne istediğinizi ne aldığınızı ne verdiğinizi bilmiyoruz. Gün ağardığında ortaya ne çıkacak, bilmiyoruz. Biz Yeniden Refah Partisi olarak Büyük Orta Doğu projesinde yokuz. Büyük İsrail projesinde de biz yokuz. BOP’ta, BİP’te Türkiye'nin hayrına değildir. Bunu biliyoruz, bunu söylüyoruz. Devletimizi ve hükümetin yetkililerini de bu konuda uyarıyoruz.

YPG terörü bitmeden PKK'nın bitmesi bir anlam ifade etmez. Terörün bittiğini söyleyebilmek için PKK'yla eş zamanlı olarak YPG terörünün de bitmesi lazımdır. Yani toprağa gömülecekse silahlar sadece PKK silahlarının gömülmesi değil, Amerika Birleşik Devletleri tarafından eğitilip donatılan YPG'nin de silahları gömmesi lazımdır. Bu konuda DEM Parti yetkilileri ikilcikli davranıyor, net ortada. Sayın Sırrı Süreyya Önder’i dün akşam televizyonda dinledim. Net söylediği bir cümle var. Terörist başının çağrısı PKK gibi YPG'yi de kapsar diyor. Ama DEM Parti eş genel başkanlarından Tülay Hatimoğulları'nın beyanına baktım.

Öcalan’ın çağrısı YPG'yi kapsamaz diyor. Biri DEM Partili meclis başkan vekili, diğeri DEM Parti'nin eş genel başkanı. Hangisinin dediği doğru. Milletin aklıyla alay etmesinler. Bu çelişkiyi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Eğer bu çağrı PKK'yla birlikte KCK, YPG, PYD gibi tüm terörist yapıları ve uzantılarını kapsıyorsa elbette ki Yeniden Refah Partisi olarak duracağımız yer bellidir. Ama sadece PKK terörü bitti gibi gösterip öte yandan YPG'yi palazlandırmaya devam edeceklerse biz bu işte yokuz. DEM Parti sırrı bir anlamda ifşa etmiştir. Sayın Süreyya Önder çağrı YPG'yi kapsar demiştir. Tülay Hatimoğulları bu çağrının YPG'yle bir alakası yok demiştir. Açıklığa kavuşturulması gereken devletimizin yetkilileridir.

Dünya bir 3’üncü dünya savaşının eşiğinde. Amerika Birleşik Devletleri'yle Avrupa Birliği arasında artık bilek güreşi görse görülür bir hale geldi. Türkiye burada elbette ki medeniyetten ve demokrasiden yana tercihini yapmakla mükelleftir. Barıştan yana tercihini yapmakla mükelleftir. Türkiye tek başına Avrupa Birliği'ne de mahkûm değildir. Tek başına Amerika Birleşik Devletleri'ne de mahkûm değildir. Her kim küresel barıştan, değerlerden ve insan haklarından yana tavır koyuyorsa, Türkiye'nin stratejik önceliği orada yerini almaktır.

Türkiye tabii ki Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinde olan bir ülkedir. Bizim önceliğimiz D-8’dir, D-60’tır. Ama yakın öncelik olarak devletin attığı adımlar bağlamında Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili süreçte somut bir ilerleme sağlanacaksa elbette ki, Yeniden Refah Partisi olarak bunun da takipçisi oluruz. Türkiye için bu dönemde en avantajlı duruş olabildiğince küresel iş birliği örgütleriyle entegre olabilmektir, yoğun ve sıkı çalışabilmektir. Çünkü çorabın örülmeye çalışıldığı yer Orta Doğu'dur ve Orta Doğu'da Türkiye'nin başına iş açmadan, Türkiye'nin ayağını çukura düşürmeden yapacakları hiçbir hamle yok.

Dolayısıyla başımıza bir çorap örülmesine seyirci kalmayacağız. İsrail'in planlarına alet olmadığımız gibi Siyonizm’in ayak oyunlarıyla da Türkiye'nin bir çukura düşürülmesine göz yummayacağız. Uyarı görevimizi yerine getirmeye harfiyen devam edeceğiz. İktidar için Avrupa Birliği'yle ilgili söylemler bugüne yönelik olarak gündemi o yöne evirmek dışında bir anlam ifade etmemektedir. İktidarın Avrupa Birliği'yle ilgili adımları ve yaklaşımları samimiyetten bu anlamda uzaktır”  (DHA)


Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi?


Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir