Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi, Dersim İsyanı’yla ilgili dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MAH) sunulan raporda Mustafa Kemal Atatürk’ün Seyit Rıza öldürülmeden önce kendisiyle görüştüğü iddiasına dayanan bir belge yayımladı.
İddiaya konu olan söz konusu belgede, Mustafa Kemal’in Seyit Rıza ile yaptığı görüşmede, “Af dilersen idam edilmeyeceksin” dediği, ancak Seyit Rıza’nın, “Af dileyecek bir şey yapmadım” diye karşılık verdiği öne sürülüyor.
Kimse açmaya cesaret edemedi diye açıklamışlar
Belgelerin 'tarihi değiştirecek bir hesaplaşma' olduğu yorumunu yapan Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, bunu yayımlama nedeni olarak ise CHP'yi işaret etti. Belge paylaşımının tarih hesaplaşmasından ziyade seçim öncesi çalışma olarak görülmesine yol açan Karagül, şu ifadeleri kullandı; "Bunlar aynı zamanda CHP'nin gizli tarihidir. Yıllardır gizlenen bu bilgileri, 7 Haziran seçimlerinde ağırlıklı olarak Alevi oyları üzerine hesap yapan CHP hiçbir zaman açmaya cesaret edemeyecektir. Çünkü bugüne kadar gizleyenler kendileridir. Yine Alevi oyların peşine düşen HDP'nin bu tür dosyaları açmaya niyetinin hiçbir zaman olmayacağını da buraya ekleyelim. Bu cesareti kimler gösterebiliyorsa Türkiye'yi değiştirecek olanlar da onlardır. Toplumun bir kesiminin “toptan imhasına” karar veren bir zihniyetin bu günahlarla yüzleşme cesareti hiçbir zaman olmayacaktır."
'Tren kör makasta durdu, yemek yeniyor ve içki içiliyordu'
Tüm güvenlik önlemlerinin alındığı, Zazaca bilen güvenilir bir görevlinin hazır bulunduğu öne sürülen görüşme, Seyit Rıza’nın idam kararının açıklandığı mahkemenin hemen ardından gerçekleşti. Görüşme yeri olarak ise kör makasta bekleyen bir tren vagonu seçildi ve Yeni Şafak’ın ifadelerine göre “Reisicumhur'un yanında Alpdoğan paşa, Kazım Orbay ve Reisicumhur'un yaveri vardı. Masada yemek yeniyor ve içki içiliyordu.”
Yeni Şafak, MAH görevlisinin şu satırlarını aktardı; “Reisicumhur, Seyit Rıza'ya kafasını kaldırarak, tepeden aşağı süzerek oturmasını söyledi. Seyit Rıza da oturmayı reddetti. Reisicumhur, Seyit Rıza'ya mahkemenin idam kararı verdiğini, bunun bu gece infaz edileceğini hatırlattı ve eğer pişman olduğunu söyleyip af dilerse idamların olmayacağını affedeceğini söyledi. Seyit Rıza da af dileyecek, pişman olacak bir şey yapmadığını, yaptıkları şeylerin kendi canlarını, mallarını, yerlerini, yurtlarını korumak için yaptıklarını söyledi. O ayları hep devlet görevlilerinden dinlediğini, kendisinin asıl gerçeklerini anlatmak istediğini söyledi.”
'Silahların toplanmasına yardım ettim'
Mektuba göre görüşmede Seyit Rıza Dersim isyanını şöyle anlattı; “Seyit Rıza sakin bir dille Dersim'in Osmanlı döneminde büyük zulüm gördüğünü birçok baskıya rağmen Dersim'i koruduklarını, Osmanlı'ya asker vermediklerini, Milli Mücadele'ye birçok asker gönderdiklerini, cumhuriyete güvendiklerini, bilhassa halifeliğin kaldırılmasından sonra güvenlerinin daha da arttığını, silahların toplanmasına yardım ettiğini, silahların çoğunun toplandığını, isyan etmek niyetleri olsaydı silahları teslim etmeyeceğini, gerçekten Dersim'in cumhuriyete isyan etmek istemediğini söyledi. Jandarmanın isyan ettirmek için halkı devamlı tahrik ettiğini, aşiretlerin arasında husumeti bilerek artırdığını, saldırmak için bahane icat ettiklerini söyledi. Birçok silahsız masum halkın tayyareden atılan bombalarla parçalandığını, kaçıp mağaralara sığınan kadın, çoluk çocuğun da topluca öldürüldüğünü söyledi.”
Barış için Atatürk tarafından çağrıldığını düşünerek gittiği Erzincan Valiliği’nde tutuklandığını aktaran Seyit Rıza, belgeye göre “Sözlere güvenerek kendi ayağımla gelmeme rağmen beni idam edeceksiniz. Sizlere daha nasıl güveneceğim" ifadelerini kullanıyor.
Atatürk, 'bizimle işbirliği yaparsın' demiş
Bunlarıyeni öğrendiğini ve araştırma yaptıracağını söyleyen Atatürk, Seyit Rıza’ya “Sana son olarak gel benden af dile, yaptıklarından pişman olduğunu söyle ki seni affedeyim. Eğer bunları yaparsan Dersim'e daha faydalı olursun. Bizimle işbirliği yaparsın. Cumhuriyet Dersim'e çok faideli işler yapacak, Dersimliler Horasan'dan gelmiş, Oğuz Türkleridir. Türklük şuurunu yeniden kazandıklarında, cumhuriyete çok faideli işler yapacaklar. Ben buna inanıyorum. Gel bu fırsatı kaçırma" diyor.
Seyit Rıza ise, “Ben sulh için cumhuriyet için çok şey yaptım. Silah toplamaya yardımcı oldum. Silahlar toplandı. Şu adamlar teslim edilecek dendi, teslim ettim. Her istediklerinde 'bu son' dediler. Sonra daha fazla şeyler istemeye başladılar. İstekleri hiç bitmedi. Ben bunu önceleri anlayamamıştım. Sonra çıkan Tunceli Kanunu'ndan iyice anladım. Emin oldum ki biz Dersimliler ne yaparsak yapalım bu sizi durdurmayacak. Sizin de başından beri planınız Dersim'i toptan yok etmek, ortadan kaldırmaktı. Bunu çok geç de olsa anladım. Ben yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim, af da istemiyorum, bu benim son sözlerim, başka da bir şey demeyeceğim" yanıtı veriyor.
Bunun üzerine Atatürk’ün sinirlendiğini ve Seyit Rıza’nın götürülme talimatı verdiğini belirten mektupta Seyit Rıza bu noktada ünlü “Ölüme gidiyorum. Bu bana dert olsun, ama ben de size boyun eğmedim bu da size dert olsun” sözlerini sarf ediyor.