Mizah dergisi Charlie Hebdo’nun 12 kişinin hayatını kaybettiği Paris katliamının ardından çıkan ilk sayısının bugün 3 milyon adet basılmasına tepki gösteren Yeni Akit Yazıişleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, “Aynı karikatürleri içeren dergiyi, bu sefer 3 milyon adet basacağız.’ İyi halt edeceksiniz.. Sayıları yarıştıracaksanız.. 12’nin failleri de.. “Karar aldık, 12 yerine, sayıyı 3 ile çarpıp, 36 olarak olarak belirledik” derlerse.. Ne diyeceksiniz?” dedi.
Karahasanoğlu, “Yaptığınız bu tahrik ile, hakaret etmek istediğiniz Müslümanlar için kullandığınız ‘Yobaz, cahil’ sıfatları, aslında tam da sizin üzerinize birebir uymuş olmuyor mu? Milyarların saygı gösterdiği bir kimliği tahkir etmeye çalışarak, kendi sonunuzu, kendiniz hazırlamıyor musunuz?” diye konuştu.
Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit gazetesinin bugünkü (14 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, “100 bine 12 kişi ise, yap hesabı; 3 milyona kaç kişi?” başlıklı yazısı şöyle:
‘100 bine 12 kişi ise, yap
hesabı; 3 milyona kaç kişi?’
Dikkat ediyor musunuz?
İlk hareket, hep onlardan geliyor..
Durup dururken, Hz. Peygamber’e hakaret eden karikatür çiziyorlar..
Oysa, ne istiyorlar bunlar, Hz. Peygamber’den?
İlla hakaret edecekler.
Onlar hakaret edecekler, Müslümanların tamamı da seyredecekmiş..
Öyle istiyor, beyefendiler!..
•
Güzel güzel anlatıyoruz.
“Bizim bakış açımızda.. Hz. Peygamber, insanlara anne-babalarından daha yakındır. Yapmayın, insanları rencide etmeyin..”
Anlamıyorlar..
“Biz çiziktiririz, size ne?” diyorlar..
Anlatmaya çalışıyoruz:
"Onu çiz, bunu çiz, beni çiz.. Bir başkasını çiz.. Ama Hz. Peygamber’i tahkir etme!”
Anlatamıyorsunuz.
Sonra bir bakıyorsunuz..
12 ölü birden..
Şimdi söyleyin: “Biz mi sorumluyuz, bu 12 ölüden?”
•
Hemen atağa geçiyorlar: “Siz yapmadınız ama.. Siz de kınayacaksınız!”
Kardeşim..
Siz bize değer vermiyorsunuz..
“Yapma” diyoruz, dikkate almıyorsunuz..
Sonra bizim dışımızda bir şeyler oluyor.. İstenmeyen olaylar yaşanıyor.. Gelip, tepemize dikiliyorsunuz, “Haydi kına, kına” diyorsunuz..
Hatta kınayanlara, “Kınama yetmez, ‘ama’sız olsun”, diyerek, kebapçıdan “acısız lahmacun” istiyormuşsunuz gibi, rahat rahat talimatlar yağdırıyorsunuz..
Oysa..
Yaptığınız tüm şarlatanlıklara rağmen..
Başbakanlar, bulundukları makam gereği, yürüyüşünüze katılıyor. Size başsağlığı diliyor....
Yaşanılanlardan birazcık ders çıkarmanız gerekirken..
Tekrar atağa geçiyorsunuz.
“Aynı karikatürleri içeren dergiyi, bu sefer 3 milyon adet basacağız”
İyi halt edeceksiniz..
Sayıları yarıştıracaksanız..
12’nin failleri de..
“Karar aldık, 12 yerine, sayıyı 3 ile çarpıp, 36 olarak olarak belirledik” derlerse..
Ne diyeceksiniz?..
Ağlaşmadan, “Kendimiz ettik, kendimiz bulduk” diyecek misiniz.
Bize gelip, “Kınayın, haydi kınayın” demeden, kendi başınızın çaresine bakacak mısınız?
Bakacaksanız, sorun yok.
Bakamayacaksanız, biraz söz dinleseniz ya!
•
Her şey dışımızda yaşanıyor..
Onlar, “Biz kutsal tanımayız” diyorlar, hakaret ediyorlar.
Birileri de, “Bizim lügatımızda, kutsala hakaret edenin hayat hakkı yoktur” diyor..
Vurup öldürüyor..
Sonra sözümona öldürülmelere tepki olarak, “Biz peygamber dinlemeyiz, hakaret ederiz. Hem de 3 milyon baskı yapacağız” diyorlar.
Tahrik ediyorlar.
Meydan okuyorlar..
İnsanları kızıştırıyorlar.
İstemeyiz ama, yarın, belki de daha sert bir eylem olduğunda..
Bakalım diyecekler mi: “6 milyon basacağız..”
•
Aslında olayın arka planında..
Zalimlik var.
Gaddarlık var.
Vahşilik var..
Hayır öldürenlerden ziyade..
Öldürülenlerde bu sıfatlar var.
Adam diyor ki: “Gel ulan. Senin gücün bana yetmez. Ben güçlüyüm. Senin ne kadar kutsalın varsa.. Hepsine hakaret edeceğim. Haydi bakalım, beni engelle de göreyim.”
Bu mantık, nasıl bir mantıktır?
Bu mantığın; elinde silah olan birisinin, silahsız insanı işkence ederek öldürmesinden ne farkı vardır?..
Kendisini güçlü gören kişinin, güçsüz kişiye zulmetmesinden ne farkı vardır?..
Kimyasal silaha sahip olanın, beğenmediği insanları bir bomba ile zehirleyip öldürmesinden ne farkı vardır?
Hepsinin arka planında “Güce tapınma” var..
“Ben güçlüyüm, istediğimi yaparım” kafa yapısı var..
“3 milyon basacağız” tahrikinin başka ne izahı olabilir?
•
“3 milyon basacağız” tahriki..
Bana Aziz Nesin’in, “Şeytan ayetleri” isimli kitabı, Aydınlık gazetesinde yayınlamaya başladığında.. Şişli Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “toplatma kararı” verildiğinde..
“Onlar toplatma kararı versinler, ben yine yarın kitabı yayınlamaya kaldığım yerden devam edeceğim” tehditini hatırlattı.
O tehditlerin, o “hodri meydan”ların sonunu biliyorsunuz..
Madımak’ta 37 insanın kanına girdiler..
Ne uğruna?
Hz. Peygamber’e hakaret etme..
İslam’ı tahkir etme uğruna..
Oysa hiç kimse, bir başkasına “Müslüman olmaya mecbursun” demiyor ki..
İsteyen Müslüman olur, istemeyen olmaz.
Nedir İslam ile alıp veremediğiniz?
Nedir sizdeki bu hakaret etme içgüdüsü?
O en adice hakaretlerin yer aldığı dergiyi 3 milyon basıp, ne kazanacaksınız?
3 milyon basınca, düşünce özgürlüğü tavan mı yapacak?
“Artık bizler hürüz” deme imkanını, 3 milyon baskı yaptıktan sonra mı söyleme hakkınız doğacak?
Başınız göğe mi erecek?
Yaptığınız bu tahrik ile, hakaret etmek istediğiniz Müslümanlar için kullandığınız “Yobaz, cahil” sıfatları, aslında tam da sizin üzerinize birebir uymuş olmuyor mu?
Milyarların saygı gösterdiği bir kimliği tahkir etmeye çalışarak, kendi sonunuzu, kendiniz hazırlamıyor musunuz?