Gündem

Yargıtay, "Delillerin toplanmasında hukuka aykırılık var, örgüt yok" dedi, Ergenekon davasında hükmü bozdu!

Yargıtay'dan 9 yıllık soruşturma ve dava sürecinde tarihi karar...

21 Nisan 2016 13:18

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, soruşturması Ümraniye'deki bir gecekonduda 12 Haziran 2007'de 27 el bombası ele geçirilmesiyle başlayan 275 sanıklı Ergenekon davasında, "örgüt yok, hukuka aykırı delilller var" hükmüne vararak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını hem usul, hem de esas bakımından bozdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil, tarihi kararı açıklarken, "Bir kuzudan üç post çıkarılmış" sözleriyle Türkiye'nin son on yılına damgasını vuran ve 23 iddianameden oluşan Ergenekon davası sürecine tepki gösterdi. 
Yargıtay 16. Ceza Dairesi; yapılan bir ihbar üzerine soruşturması Haziran 2007'de başlayan; 23 iddianameden oluşan birleştirilmiş davası yaklaşık beş yıl süren; 274 sanığı arasında Genelkurmay Başkanı'ndan ordu komutanları ve Emniyet Özel Harekât Daire Başkanvekili'ne, gazetecilerden siyasetçilere çok sayıda isim olan Ergenekon davasında tarihi önem taşıyan kararını açıkladı. Yargıtay'ın usul ve esastan bozduğu dokuz yıllık dava ve soruşturma sürecinde; aralarında Cumhuriyet Gazetesi yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Türkan Saylan, araştırmacı Erhan Göksel, eski MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu Yarbay Ali Tatar ve "Ergenekon'un kasası olduğu iddiasıyla" hapsedilen Kuddisi Okkır'ın da bulunduğu 18 kişi hayatını kaybetti.



Başbuğ Yüce Divan'da yargılanmalıydı



Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ergenekon davası sanığı olarak "Ergenekon terör örgütü-ETÖ yöneticisi olduğu" iddiasıyla 26 ay tutuklu olarak yargılanan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, anayasa uyarınca Yüce Divan’da yargılanması gerektiğine karar verdi ve bunu da bozma gerekçesi yaptı. Başbuğ ve Danıştay baskını davasının ana davadan ayrılmasına karar veren Yargıtay, "Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını" da esastan bozma gerekçesi yaptı ve "Ergenekon adında bir terör örgütü yoktur" hükmüne vardı. Daire, "hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması, şaibeli dijital deliller, savunmma hakkının kısıtlanması" gibi usul gerekçelerini de bozma nedeni saydı. Yargıtay'ın, beraat kararlarını da bozan, ancak bunların ayrıca kısa sürede ksonuçlandırılmasına hükmeden kararıyla, 9 yıllık soruşturma ve dava süreci yeniden yerel mahkemede ele alınacak, soruşturma ve dava sürecinde sorumlulukları görülen yargı ve emniyet mensuplarının yargılanması gündeme gelebilecek.

Daire Başkanı Eyüp Yeşil, yerel mahkemenin oluşumu nedeniyle bozma kararı verdikleri için beraat kararlarını da onayamadıklarını açıkladı.

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, emekli orgenerlaller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Hasan Iğsız, Veli Küçük, Levent Ersöz ile Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın da aralarında olduğu 274 sanıklı Ergenekon davasının 6 Ekim 2015'te Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde başlayan temyiz duruşmaları, 28 Ekim 2015'te tamamlandı. Ergenekon davası temyiz duruşması, Yargıtay tarihinde, 17 oturumun yapıldığı Balyoz Planı davasından sonraki en uzun süren duruşma oldu. 

Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil, duruşmalı temyiz isteyen sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından Ergenekon davasıyla ilgili kararı 21 Nisan 2016'da açıklayacaklarını belirtmişti. 

 

"İlker Başbuğ, Başbakan Davutoğlu
izin verirse yargılanacak"

 

Ergenekon davasında darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak suçlamalarıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararıyla 2014'te tahliye edilen 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, Yargıtay'ın 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hükmünü bozmasıyla ilgili olarak, "Şu saatten sonra olması gereken şudur; Sayın Başbuğ’la ilgili ve Andıç iddianamesinin sanıkları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmeli yerel mahkeme tarafından. Sayın Başbuğ için yasal olarak Başbakan’ın iznini istemeli. İzin verilmezse Sayın Başbuğ açısından dosya kapanır" dedi.

 

 

 

Dursun Çiçek: Ergenekon'da çektiğimiz acıları devlete sızan örgüt temizlenirse helal ederiz

 

Yargıtay'ın bozma kararını değerlendiren emekli Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, "Çektiğimiz acıların, işkencelerin bedelini bir şartla helal ediyoruz. O şart da bu suç örgütünden milletimizin, devletimizin temizlenmesidir" dedi.

'İrticayla mücadele eylem planı' belgesinde ıslak imzası bulunduğu gerekçesiyle Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan, 13 Ağustos 2013'te ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararıyla tahliye edilen Dursun Çiçek şunları söyledi:

"Çektiğimiz acıların, işkencelerin bedelini bir şartla helal ediyoruz. O şart da bu suç örgütünden milletimizin, devletimizin temizlenmesidir. Örgüt yok dedi, esastan davayı bozdu. Böyle karar yazılmaz dedi, mahkemeyi tanımadı. Usulden bir sürü gerekçe var. İşin özeti, yargılama adı altında masum insanlara işkence yapılmıştır. Bir kuzudan 3 post çıkarılmaya çalışıldı. Bu tarihi bir  gün. Bütün vatandaşlarımızı hukuka, yasalara uygun davet etmeye davet ediyoruz." 

 

Hem tanık hem de gizli tanık

 

Davanın bozulmasındaki en önemli nedenlerden birisi gizli tanıklardı. Mahkeme Başkanı Yeşil, "Tanık dinlenmesi taleplerinin gerekçesiz reddedilmesi, duruşmada hazır edilen tanıkların CMK'daki açık hükme rağmen dinlenmemeleri, sanık sıfatı bulunan bir kısım tanıkların aynı zamanda tanık ve gizli tanık olarak dinlenmesi, dolayısıyla 1 kuzudan 3 post çıkarılması bozma nedenlerindendir" dedi. Ergenekon davasının 60 gizli tanığı vardı. Bunlardan 44’ü için mahkemede dinleme kararı alındı ve 31’i dinlendi.

 

Şemdin Sakık da gizli tanıktı

 

Bunlardan en önemlileri ise aynı dava kapsamında sanık olan Osman Yıldırım’ın ‘Gizli Tanık 9’ olarak tanıklık yapmasıydı. Yakalandığında PKK’nın 2 Numarası ‘Parmaksız Zeki’ olarak bilinen Şemdin Sakık’ın da, ‘Deniz’ kod adıyla Ergenekon davasında tanıklık yapması tartışma yaratmıştı. Davanın bozulmasına gerekçe gösterilen diğer maddeler de aşağıda sıralanıyor. 

Yeni Yüzyıl'dan Murat Seçkin'in haberine göre, Ergenekon'daki en tartışmalı karar, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’in bombalanmasıyla suçlanan Osman Yıldırım’ın tahliye edilmesi oldu. Polislerin sorguda “Osmanım” diye hitap ettiği Yıldırım daha önce müebbet hapis aldığı suçlardan bu davada beraat etti. Cumhuriyet Gazetesi’nin 8-10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde bombalanması ve 17 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen Danıştay saldırısının Osman Yıldırım ve Alparslan Aslan’ın olduğu bir ekip tarafında gerçekleştirildiği belirlendi. Saldırılarla ilgili Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen davada Osman Yıldırım, Alparslan Aslan ile birlikte müebbet hapis cezasına çaptırılmıştı. Daha sonra ifadesini değiştiren ve gizli tanık olan Yıldırım, beraat etti.

 

 

On binlerce sayfaya 2 saatlik savunma

 

Yargıtay ayrıca, “Sanıklara ve avukatlara süre sınırı konularak savunma izni verilmesi, sözlü beyana izin verilmemesi hukuksuzdur” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin onbinlerce sayfalık iddianamenin ardından sanıklara sınırlı söz hakkı verilmişti. Soruşturma aşamasında sanıkların ifadesi yasalara aykırı olarak gerekçe gösterilmeden kesintisiz, uzun süreli, geceleyin ve sağlıksız koşullarda alındı.Bu da bozma nedeniydi. Sanıkların suçlama, esas hakkındaki mütalaa ve tutuklamaya karşı itirazlarla ilgili talepleri de yasada olmayacak şekilde 1-2 saat gibi sürelerle sınırlandırılması da bozma nedenlerinden olduğunun altı çizildi.

 

"Dijital veri teslimi yapılmadı"

 

Bir başka gerekçe de “Dijital verilerin imajlarının arama mahallinde alınmaması bir kopyası sanığa verilmemesi hukuksuzluktur” maddesiydi. Davaya konu olan ve çok büyük tartışmalar yaratan 51 No'lu DVD'nin delil niteliği kafaları karıştırdı. DVD'nin bulunma görüntülerini inceleyen savcılık, DVD'nin odaya arama yapan polisler tarafından konulmuş olması ihtimali üzerinde duruldu. Davaya konu olan bazı dijital CD’lerde delil olarak sunulan bilgilerin CD’lere el konulduğu tarihten sonra oluşturulduğu da ortaya çıkmıştı. Sanıkların bilgisayarlarından alınan bilgilerin kopyası da kendilerine ve avukatlarına teslim edilmedi.

 

 

Danıştay ve Ergenekon birleşmemeliydi

 

Yargıtay kararı bozma gerekçelerinden birisi olarak, “Danıştay Saldırısı davası, Ergenekon Davası ile birleştirilmemeliydi” dedi. Avukat Alparslan Arslan’ın, Danıştay üyelerinden Yücel Özbilgin’i öldürdüğü olayla ilgili Osman Yıldırım’ın verdiği ifade davaların birleşmesine neden oldu.

Yıldırım, Danıştay saldırısını ve Cumhuriyet Gazetesinin bombalanma olaylarını Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda yaptıklarını söyledi. Katliamdan iki yıl sonra, bombaları Süleyman Esen’den değil Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in de katıldığı bir toplantıda aldığını söyledi. 2008 yılında Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Osman Yıldırım’ın tanık olarak ifadesini aldı. Yargıtay’ın bozma kararının ardından dava Ergenekon davası ile birleştirildi. Yıldırım ise daha önce tanıklık yaptığı Ergenekon davasında sanık oldu. Ardından, davada ifade veren ‘Gizli tanık 9’un da Osman Yıldırım olduğu anlaşıldı. Yargıtay bozma kararında, “Danıştay eylemi vahim eylemdir. Osman Yıldırım, Danıştay Saldırısı'ndan ceza almalıydı” dedi.

 

 

Askeri bölgede arama böyle olmaz

 

Yargıtay'ın bozma gerekçeleri arasında “Askeri mahallerde usülsüz arama yapılmıştır” maddesi de vardı. Ergenekon davası’nın ardından başlatılan ve yine aynı davayla birleştirilmesi hedeflenen Balyoz Davası kapsamında 6 Aralık 2010’da Gölcük Donanma Komutanlığı’nda arama yapılmıştı. Genelkurmay’ın kozmik odasında yapılan arama da benzer bir şekilde gerçekleşti. Bu aramalara gerekçe gösterilen durum ise, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan isimsiz ihbarla harekete geçilmesiydi. Gölcük Donanma Komutanlığı’nda gerçekleşen arama da buna bir örnekti.

 

 

"Örgüt de yok lideri de yok"

 

Yargıtay bozma kararında, “Ergenekon Örgütünün kabulü mümkün değildir. Ergenekon isimli terör örgütü yoktur. Ergenekon örgütünün ne zaman nerde kim tarafından kurulduğu nasıl üye olunduğu ispatlanamamıştır” da denildi. Ergenekon operasyonlarının başlamasının ardından örgüt şeması oluşturabilmek için örgüt lideri arandı ancak bir türlü bulunamadı. Bazı gazeteler, İlker Başbuğ’u 1 numara olarak göstermeye çalışırken bazıları da dava sonrası yurtdışına çıkan Bedrettin Dalan’ı 1 numara göstermeye çalıştı.

 

 

 

"Yüce Divan’da yargılanmalıydı"

 

Mahkeme bozma gerekçeleri arasında Emekli Orgeneral Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanması gerektiği yönündeki itirazını da haklı gördüklerini açıkladı. Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un dava sürecindeki rahatsızlığı nedeniyle yargılamaya durma kararı verilmesi gerekirken, bunun yapılmaması da bozma nedeni sayıldı. “Devlet sırrı olduğu söylenen delili polis ve savcı inceleyemez. Avukat büro ve evlerinde usulsüz arama yapılmıştır. Avukat ve müvekkili arasında gizli olması gereken görüşmeler hukuksuzca dinlenmiştir. Resmi kurumlar, Genelkurmay Başkanlığı, emniyet, ‘Ergenekon yok’ dediği halde bu hususların dikkate alınmaması hukuksuzluktur. Silivri’de kamu düzenini ilgilendiren hatalar yapılmıştır” maddeleri de Yargıtay’ın bozma gerekçeleri arasındaydı.

 

 

İlgili Haberler