13 Ocak 2025 12:48
Güncelleme: 13 Ocak 2025 13:27
T24 Haber Merkezi
Yapı Kredi Yayınları, 2025'in ilk ayını yeni kitap ve dergilerle karşıladı. Yapı Kredi Yayınları'ndan bu ay yeni çıkan ve yeniden basılan eserler şöyle:
ASKER İLE DENİZCİ
"Eh, Denizci. İşte yine birlikteyiz, ikimiz, birbirimizin kollarında. Dünya altımızda dönüyor ve şimdilik işler yolunda.
Paylaştığımız şeyin geçici olduğunu henüz anlamıyorsun. Ama ben anlıyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve anlıyorum."
Claire Kilroy sıra dışı romanı Asker ile Denizci'de yeni doğan bebeğine duyduğu şiddetli sevginin kimlik duygusundaki sarsıcı değişimle çatıştığı unutulmaz bir kadın karakter yaratıyor. Evliliğinde de sorunlar yaşayan, yalnızlaşıp bebekli hayata hapsolduğunu hisseden kadın aşk, otonomi, birliktelik ve sorumluluk gibi meseleleri uzun uzun irdelemeye başlar. Karşısına çıkan eski bir arkadaşı ise, ikilemlerinin daha da derinleşmesine sebep olur. Sağlıklı düşünemediğini hisseden genç annenin emin olduğu tek şey, oğluna duyduğu ölçüsüz sevginin kendisini bildiği dünyadan koparıp bilinmez, riskli bir geleceğe hızla sürüklediğidir.
"Yeryüzünde yaşayan her kadın bu kitapla özdeşlik kuracaktır. Her erkek de bu ıslahtan öğrenmesi gerekeni öğrenecektir. Anneliğin o kahırlı kapana kısılmışlık hissini ve moleküler hazlarını muazzam bir ustalıkla hikâyeleştiriyor."
Sebastian Barry
"Muazzam bir eser, küçücük bir domestik alanın harikulade tablosu. Anneler ve bebekler hakkında daha önce çok şey okuduğumu düşünürdüm ama bu romandan sonra okumamış olduğumu anladım. Otonomi, yaratıcılık, aileye ilk bebeğin gelmesiyle değişen güç dengeleri, kimlik kaybı ve sevgiyi dışlamayan öfke çevresindeki dinamikleri çok güçlü bir şekilde ortaya seriyor."
Monica Ali
MAIMONIDES
Akla İnanç
İster gönüllü bir gezgin ister zoraki bir sürgün olarak bir yerde gelip geçici olmayı deneyimlemeyen, beşikten mezara aynı yerde çakılıp kalan, (Romalıların tavsiye ettiği gibi) doğduğu yerin dar çevresi dışında yetişmiş hiçbir şey yemeyen, yerli olmayan hiçbir şeyi umursamayan (…) biri, herhalde çeşitli konularda araştırmaya ve sağlıklı meraka pek olanak tanımayan olağanüstü darkafalı ve katı biridir.
Maimonides ya da İslam âleminde bilinen adıyla Musa bin Meymun, üç semavi dinde de saygı duyulan, ortaçağ'ın kuşkusuz en önemli Yahudi âlimidir. Hayatını Arap-İslam, Yahudi ve Hıristiyan kültürlerinin etkileşim içinde olduğu bir coğrafyada, sık sık göç ederek geçiren Maimonides, dönemin bu canlı entelektüel ortamında Yunan düşünürlerini özellikle Aristoteles'i okuma fırsatı da buldu.
Manguel, Yahudi inancını keskin gözlem gücü, yaratıcılık ve akılla harmanlayan bu ilginç düşünürü yaşamından yapıtlarına, etkilediği Levinas, Derrida, Kafka gibi çağdaş yazar ve filozoflara kadar ayrıntılı biçimde ele alarak günümüz okuruna yeniden tanıtıyor.
YABAN ÖRDEĞİ
Henrik Ibsen'in en ünlü oyunlarından Yaban Ördeği, zengin bir iş adamının idealist oğlu olan Gregers Werle'nin ve hayatına girdiği Ekdal ailesinin hikâyesini anlatır. Fotoğrafçı Hjalmar Ekdal, karısı, kızı ve babasıyla, kararlılıkla görmezden gelinen sırlar ve gerçekleşmesi imkânsız hayallere bağlı, mütevazı, mutlu bir hayat kurmuştur. İdeallerin taleplerine ne olursa olsun kulak vermek gerektiğine inanan Gregers, eski arkadaşı Hjalmar'ı o zamana dek kaçtığı hakikatlerle yüzleşmeye zorlayınca, Ekdal ailesinin hassas dengeler üstüne kurulu dünyası sarsılmaya başlar.
Hakikat her durumda, ne pahasına olursa olsun açığa çıkarılmalı mıdır? Bir insanı hayatının hakikatiyle yüzleştirmek felaketle sonuçlanacaksa, felaketin sorumluluğu kime aittir? Okurları bu sorularla karşı karşıya bırakan Yaban Ördeği ilk sahnelendiği 1885 yılından bu yana modern tiyatronun zirvelerinden biri olmakla kalmadı, Theodor Adorno'nun Ahlak Felsefesinin Sorunları adlı yapıtında bir bölüme konu oldu, Thomas Bernhard'ın Odun Kesmek ve Dag Solstad'nın Mahcubiyet ve Haysiyet romanlarında okurların karşısına çıktı. Ibsen'in trajikomik başyapıtı, Norveççe aslından yapılmış ilk çevirisiyle Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar dizisinde.
OSMANLI BAROKU
On Sekizinci Yüzyıl İstanbulu'nun Mimari Yenilenişi
İstanbul'un 18. yüzyıl mimarisi kendine has uyarlanışıyla çoğu kez özgünlükten yoksun sayılmıştır. Bu görüş geleneksel kültür üzerindeki Batı etkilerinden duyulan rahatsızlığı yansıtır. Osmanlı Baroku'nda Ünver Rüstem, Barok üslubundan hareketle Osmanlıların 1740-1800 yılları arasında İstanbul'a dair yeni bir izlenim yaratmak üzere Batı biçimlerini nasıl bilinçli olarak uyguladıklarını gösteriyor. Yazar 18. yüzyıl İstanbul binalarının dönemin diğer mimari gelenekleriyle bağlantısını irdelemek amacıyla "Osmanlı Baroku" tanımına yeniden itibar kazandırıyor. Birincil kaynaklara başvurarak, kente canlı bir hava katan bu mimarinin kendi döneminde gerek Osmanlılar gerek yabancılar tarafından nasıl övüldüğünü gözler önüne seriyor. Çok sayıda görsel malzemeyle desteklenen ve daha önce yayımlanmamış belgelere dayanan Osmanlı Baroku, günümüzde İslam görsel kültürüne ilişkin anlayışımızda yeni bir çığır açıyor ve küresel sanat tarihi konusundaki Avrupa merkezci anlatımlara karşı tutarlı bir antitez sunuyor. Kapaktaki görsel: Nuruosmaniye Camii, ana girişin üzerindeki yarım tonozdan ayrıntı.
"Osmanlı Baroku, Osmanlı mimarisinde daha önce önemsenmemiş ve günümüz uzman çevrelerinde yanlış anlaşılmış bu önemli üslup değişikliğine incelikli bir bakışı benimsiyor. Ünver Rüstem alternatif ve son derece özgün bir perspektifle konuyu cesurca yeniden gündeme getiriyor."
Ahmet Ersoy Architecture and the Late Ottoman Historical Imaginary kitabının yazarı
"Ünver Rüstem'in kitabı, Osmanlı Baroku'nun estetik bağdaştırmacılığına ilişkin yerel ve yabancı algıların son derece özgün bir dökümünü sunuyor. Osmanlı başkentindeki selatin cami inşasının değişen mimari emelleri üzerinde durarak, bu sağlam sanatsal diyalog ve kültürler arası aktarım döneminde ustalıkla yol alıyor. Tarihyazımı açısından uyumlu, görsel bakımdan çekici ve özenle yazılmış bir kitap."
Mary Roberts Istanbul Exchanges kitabının yazarı
KİTAP-LIK 237 / OCAK – MART 2025
Poetik Ben'in İnşası
Ocak-Mart 2025 tarihli 237. sayının dosya konusu "Poetik Ben'in İnşası". Yücel Kayıran'ın hazırladığı dosya onun "Poetik Ben'in Neliği ve Edebi Yapıtta Ortaya Çıkışı - Hegelyen Bir Okuma" başlıklı yazısıyla başlıyor. Fahri Öz Walt Whitman'ı, Erhan Altan Abdülhak Hâmit'i, Mehmet Akif Tutumlu Edip Cansever'i ve Enis Akın Turgut Uyar'ı "Ben" açısından ele alan yazılarıyla dosyada yer aldılar.
Mehmet Rifat'ın Yves Stalloni'den çevirdiği "Romancı Kimdir" başlıklı yazı, Yüksel Pazarkaya'nın "Dilin Kirlenmesi" başlıklı yazısı ve Esin Bilbaşar Rey'in babası Kemal Bilbaşar'ın Denizin Çağırışı romanının Fransızcaya çevrildiğini bildiren yazısı bu sayının dikkat çeken sayfaları.
Hüseyin Ferhad, Feridun Andaç, Josef Kılçıksız, Robert Schild, Neşe Aksakal, Mukadder Özgeç, Arife Kalender, M. Şeref Özsoy yazıları; Enis Akın, Cevdet Karal, Zafer Şenocak, İlhan Durusel, Levent Karataş, Soner Demirbaş, Ersun Çıplak, Serhat Uyurkulak, Dündar Hızal, Davut Yücel, Didem Gülçin Erdem, Anıl Cihan şiirleri; İzzet Göldeli, Sezer Duru, Muzaffer Kale, Hürriyet Yaşar, İsmail Pelit, Batıkan Köse, Hasan Türksel, İpek Nil, Nilgün Çelik öyküleri; Hüseyin Peker ve Bâki Ayhan söyleşileriyle kitap-lık dergisinin 237. sayısındalar.
COGİTO 116: KRİZLER VE DUYGULAR
"Krizler ve Duygular" sayısı 2024 yılında düzenlenen "Siyaset Felsefesi Buluşmaları"nın ilkinde sunulan çalışmalara yer veriyor. Devrim Sezer, Can Cemgil ve Özlem Cihan editörlüğünde hazırlanan sayı, içinde bulunduğumuz yeni belirsizlikler ve çoklu krizler dönemini siyaset felsefesinin araçları ve zengin mirası eşliğinde masaya yatırmak amacıyla düzenlenen, "Krizler ve Duygular" başlıklı ilk buluşmada sunulan metinlerin bir bölümünden oluşuyor.
Editörlerin Sunuş Yazısından:
Demokrasinin küresel ölçekte gerilemesi, temsil paradigmasının yaşadığı kriz, neoliberal/kapitalist tahribat, ekolojik kriz ve hakikat ötesi siyasete eşlik eden gerçeklik krizi birbirinden koparılarak anlaşılması güç, iç içe geçen ve birbirini besleyen krizler yaşandığını gösteriyor bize. Bütün bunlara akademinin, sosyal ve beşeri bilimlerin ve Türkiye'nin deneyimlediği krizlerin eklendiğini de akılda tutmak gerekiyor. Böyle bir çoklu krizler gündemine, siyaseti yeni baştan tahayyül etmeye yönelik cesur ve minör girişimlerden umutlu ve coşkulu direnişlere, çeşitli belirsizlikler ve felaketler karşısındaki kaygılı ve hüzünlü bekleyişlerden öfke ve hınç patlamalarına, iktidar sahiplerinin ürettikleri yalanlar ve safsataların dünyaya saldığı korkulardan kayıplar karşısında yaşanan hayal kırıklıkları ve yılgınlıklara uzanan genişçe bir duygu yelpazesi eşlik ediyor. Günümüze musallat olan yeni problemlere ve bu problemlerin harekete geçirdiği yeni düşünsel arayışlara ve siyasal mücadelelere tanıklık ediyoruz. Tam da bu nedenle ilk buluşmamızda siyaset felsefesinin klasik gündemlerini takip eden çalışmalarla disiplinler ötesi arayışları "Krizler ve Duygular" başlığı altında buluşturmayı amaçlamıştık. Kuşkusuz, ne bugün karşı karşıya olduğumuz krizlerin tümü, ne krizlerle duygular arasındaki etkileşimin bütün yönleri iki gün süren bir buluşmada ele alınabilirdi. Dolayısıyla hazırladığımız dosya, belirlenen başlığı çeşitli açılardan irdeleyip tüketen dört başı mamur bir çalışma olma iddiası taşımıyor. Bu kolektif çalışma, bir araya gelme ve birlikte düşünme çabamızın ilk adımı ve yazılı ürünü olarak görülebilir.
Cogito'dan
Can Cemgil-Özlem Cihan-
Devrim Sezer • Siyaset Felsefesi Buluşmaları'nın Ardından
Dosya: Krizler ve Duygular
Gaye İlhan Demiryol • Gerçekliğin Erozyonu: Hannah Arendt'in Perspektifinden Hakikat ve Krizi
Filiz Zabcı • Modernizmin Gün Batımında İlerleme ve Kriz
Kurtul Gülenç • İksion'un Çarkı
Volkan Çıdam • Günümüz Eleştirel Kuramında Kriz ve Toplumsal Dönüşüm İlişkisi
Umur Başdaş • Politik, Yani Metafizik: Hobbes'un Duygu Mühendisliği Bize Demokrasinin Krizleri Hakkında Ne Söyler?
Murat Borovalı • John Rawls ve Liberal Adalet
Zeynep Talay Turner • Bir İmkânsızlık Olarak Bağışlama
Gülay Uğur Göksel • Birlikte Yaşamanın Bilmecesi: Mekân-Zamansal Dayanışma Olanakları
Selbin Yılmaz • Hannah Arendt'in Duygulara Mesafesi Bugüne Ne Söylüyor?
Feryal Talay Tuner • Feminist Mücadelenin Duygu Tayfı Üzerine Bir Girizgâh
Cansu Muratoğlu • Belirsizlik İçinde Yaşamın Trajik Duygusu'nu Yeniden Okumak
Eylem Canaslan • Özgür İrade İnancının Açmazları
BİZİM ÇIKMAZ SOKAĞIMIZ
Ben doğduktan bir yıl sonra taşınmış annemle babam.
Adı gibi kendi de çıkmaz bu sokağa.
"Araba, motosiklet hiç girmez" demişler. Sokakta gönlümce oynayabileyim istemişler. [...]
Annemin çocukluğu Çiçekli Dağ Sokağı'nda geçmiş. Hem çok çiçekli bir sokakmış hem de dağ kadar dikmiş. Kollarını açıp sokağın başından yokuş aşağı koşarmış. Sanki bir kuş gibi süzülüp çiçeklerin arasından uçarmış.
Nasıl büyüdüğümüz, yaşadığımız sokaklarla da belirlenir.
Evimizin şenlik bahçesidir sokaklar.
Doğan Gündüz'ün yazdığı Bizim Çıkmaz Sokağımız'a Özge Tığlı Taşlı resimleriyle eşlik ediyor.
2024'ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi |
© Tüm hakları saklıdır.