Türkiye’de 2009-2014 yılları arasında 34 trans kadın nefret cinayetinin kurbanı oldu. Son 6 yılda İstanbul’da 14 trans kadın öldürülürken bu rakam Manisa, Kocaeli ve Hatay’da 1 olarak kayıtlara geçti. Bu oranlarla Türkiye, trans kadın cinayetlerinde Avrupa’da birinci sırada yer aldı.
20 Ekim 2014’te verdiği soru önergesiyle trans cinayetlerini TBMM gündemine taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Meclis’te son 5 yılda kaç trans bireyin hangi illerde öldürüldüğünü ve nefret cinayetlerinin önlenebilmesi için hangi yasal adımların atılacağını sormuştu.
Soru önergesine verilen yanıtta yer alan veriler, Türkiye’de transfobinin ne boyutunu ortaya koydu. Son 6 yılda 34 trans kadın ateşli silahla, kesici aletle ya da dövülerek öldürüldü. Trans kadınlara yönelik nefret cinayetlerinde kullanılan yöntemler arasında ise yüzde 61’lik oranla kesici aletlerin fazlalığı dikkat çekti.
Begüm Erginbay, M. Efe Altay ve Efe Sönmez’in DağMedya’daki haberine göre, İstanbul LGBTİ’den Ebru Kırancı, cinayetlerde kesici aletlerin daha fazla kullanılmasının “geleneklerden kaynaklandığını” söyledi. Kırancı, “Küçük çocuklar dahi kurban bayramlarında boğazı kesilen hayvanları görüyorlar, alışıyorlar bu görüntüye” diye konuştu.
İstanbul ilk sırada
İstanbul 14 cinayetle listede birinci sırada yer alırken bu kenti sırasıyla İzmir 5, Antalya ve Aydın 3’er, Bursa, Gaziantep ve Ankara ise 2’şer cinayetle takip etti.
Trans cinayetleri, eğitim ve gelir düzeyinin yüksek, trans kadınların da daha görünür olduğu batı illerinde gerçekleşti. Ebru Kırancı, Batı’da daha fazla seks işçisi olması nedeniyle müşterilerle trans kadınlar arasında tartışmaların çıktığını ifade etti.
“Tartışmalar oldukça da daha çok nefret cinayeti işleniyor” diyen Kırancı, trans bireylerin özellikle doğudan batı illerine göç ettiklerini, burada da güvensiz alanlarda çalıştıklarını belirtti. İncelenen rapor ve haberlere göre Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’nun Ankara haricindeki kentlerinde trans cinayetleri görülmedi. Ancak bu illerden bazılarında homofobik ve transfobik saldırılar yaşandı. Cinayet ve bu saldırıların haricinde trans bireylerin kimi illerde ve bölgelerde sokağa çıkmaları bile imkansıza yakın. Öyle ki, mahalle baskısı altında ezilen translar, devletin de “öteki” listesindeler. Trans bireyler, bazen baskılar altında yaşamlarına son vermeyi de tercih ediyor. Bu tercih, translar arasında fazlasıyla yaygın.
'Seks işçiliği yapmayan trans erkekler öldürülmüyor'
Trans cinayetleri 2010 yılında zirve yaptı. Bu yılda, 8 trans kadın nefret cinayetinin hedefindeydi. Son 6 yılda en az sayıda cinayet ise 4 trans kadının öldürülmesiyle 2014’te yaşandı. Veriler, önemli bir ayrıntıyı daha ortaya koydu. Öldürülenlerin hepsi transeksüel kadınlardan oluşuyor. Son 6 yılda hiçbir trans erkeğin öldürülmemesi dikkati çekici bir unsur.
Ebru Kırancı bu durumu, “Öldürülmedi ama öldürülmeye zorlandı. Okyanus vardı hatırlarsanız… Seks işçiliği yapmıyor trans erkekler, bu yüzden de öldürülmüyorlar” dedi. 2009-2014 yıllarında öldürülen 34 trans kadının en küçüğü 19 yaşında İstanbul’da, en büyüğü 51 yaşında İzmir’de hayatını kaybetti.
Cinayetler İstanbul’da yoğunlaşıyor
Trans cinayetleri, trans kadınların daha görünür olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın ve Bursa’da daha sık görüldü. Her 2 cinayetten biri ise İstanbul’da gerçekleşti. Kentte Avcılar ve Beyoğlu, cinayetlerin görülme sıklığı açısından başı çekiyor.
Manisa, Kocaeli ve Hatay’da son 6 yılda sadece 1 trans birey öldürüldü. İstanbul’da ise her yıl en az 1 trans cinayeti gerçekleşti. İstanbul, 2012 yılı hariç, trans kadınların öldürülmesi bakımından listenin başında olan kent. Antalya’da 2012’de 2, İstanbul’da ise 1 trans kadın hayatını kaybetti.
Türkiye nefret cinayetlerinde nerede?
Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de cinsel yönelimi farklı olan insanlar öldürüldü. Transgender Europe tarafından yürütülen Transrespect Versus Transphobia (TvT) araştırmasına göre, dünya çapında son 6 yılda 1463 kişi, cinsel yönelimleri nedeniyle öldürüldü.
Tıpkı Türkiye gibi Brezilya da cinayetlerin en sık işlendiği ülkelerin başında geldi. Brezilya’da 2009-2014 yıllarında 587 kişi hayatını kaybetti. Irak’ta 6 yılda hiç cinayet raporlanmazken, İran’da bu sayı 1, Azerbaycan’da ise 2 olarak kayıtlara geçti. ABD’de ise 82 kişi, nefret cinayetlerinin hedefi oldu. Türkiye’de, Irak ve İran gibi komşu ülkelere nazaran, trans cinayetlerinin raporlanması anlamında daha şeffaf davranılıyor.
Türkiye, Avrupa’da nefret cinayetlerinde birinci sırada yer aldı. 34 trans kadının öldürüldüğü Türkiye’yi, İtalya 22, İspanya ve Birleşik Krallık 6’şar cinayetle takip etti. Ancak dünya genelini kapsayan rakamlar, genel olarak nefret cinayetlerini anlatıyor. Bu anlamda trans kadınlara ilişkin ayrı bir istatistik yok.
Trans kadınlara ilişkin yönelik anketten çıkan sonuçlar
Araştırma kapsamında yapılan, Trans Bireylere Yönelik Nefret Suçu Araştırması Anketi’nden ilginç sonuçlara ulaşıldı. Ankete katılanların büyük bölümünü lisans düzeyinde eğitim alan insanlar oluşturuyor. Ankete katılanların yüzde 53’ü kadın, yüzde 46’sı erkek, 1 kişi ise interseks. Kişilerin cinsel yönelimleri ise heteroseksüellik (karşı cinse ilgi) yönünden ağır basıyor. Kendini biseksüel ve gey olarak tanımlayanlar, lezbiyen ve transseksüel olduğunu belirtenlerden fazla. Katılımcıların yüzde 79’u İstanbul’da yaşıyor.
Anketi cevaplayanların hepsi trans kelimesinin ne anlama geldiğini biliyor ve yüzde 66’sının LGBTT bireyi tanıdığı veya akrabası var. Yanıt verenlerin yüzde 15’i trans bireylerden rahatsız olurken, trans cinayetlerinden sorumluluk hissetmeyenlerin oranı ise yüzde 40. Trans cinayetlerine ilişkin haberleri takip edenlerin oranı ise yüzde 69.
‘Onlar da toplumu öldürüyor’
İnternet ve yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan ankette katılımcılar, nefret suçu sayılabilecek cevaplar da verdi. Ankette bazı soruların cevaplarında üçüncü seçenek olarak “diğer” bölümü yer aldı. Katılımcıların çok küçük bir kısmı buraya, soruya ilişkin farklı düşüncelerini yazdı. Anketi cevaplayanlardan bazıları “trans cinayetlerinde sorumluluk hissedip hissetmediklerine” ilişkin soruya, “Hissetmiyorum, onlar da toplumu öldürüyor” şeklinde cevaplar verdi. Bazı katılımcılar ise bu konuda, sadece medyaya yansıyan haberler üzerinden bilgi sahibi olduğunu dile getirdi.
Araştırma anketi için sokağa çıkan ekip, farklı tepkilerle de karşılaştı. Anketi cevaplaması talep edilen 3 kişi, ankete ve sorulara tepki göstererek kağıtları yırttı. Bu olay, trans cinayetlerinin Türkiye’de konuşulma ve gündeme alınarak çözüm önerileri getirmenin önündeki engelleri ortaya koymuş oldu.
‘Trans birey yerine kız Kemal’
Trans cinayetleri ve medya ilişkisi üzerine sorularımızı yanıtlayan gazeteci-yazar Mehveş Evin, Türkiye’dekine paralel olarak medyada da homoseksüelliğe karşı bir önyargı olduğunu ve bunun da haber diline yansıdığını söyledi.
Evin, erkeklerin yazıişleri ve yönetici konumda hakim olduğu medyada, bu tip haberleri “Halk böyle görmek ister ya da daha çok satar” diyerek farklı yayınladıklarını ifade etti.
Özellikle internette daha çok tıklanma uğruna görselin ve haber başlığının ayrımcı ve nefret söylemine yol açacak şekilde kullanılabildiğini anlatan Evin, “Trans birey cinayeti demek yerine ‘kız Kemal’ demek daha çok ilgi çektiği için onu kullanıyor. Travesti olarak söylenmesindeki sorunu da anlamıyorlar” diye konuştu.
Evin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bireyleri öldüren kişilerin başına gelen şeylere bakın, esas sorun orada; çünkü sistem, onu cezalandırmıyor ya da yeterince cezalandırmıyor. Bir trans cinayetlerinin sonunda x kişi bir gerekçe göstererek değil de gerçekten bir insan öldürmenin cezasını alsa bu gazetelere de o şekilde yansıyacak zaten. ‘Trans ise öldürülmeyi, kadın boşanmışsa öldürülmeyi haketmiştir’ anlayışını yaygınlaştırdığınız sürece cinayetlere etki ediyor bu.”