Politika

TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 22 yıldır Türkiye’de her gün işçiler, emekçiler daha uzun saatler çalışıyor ve 34 bin işçi yaşamını yitirmiş!

16 Şubat 2025 11:48

Güncelleme: 16 Şubat 2025 12:25

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Halk İçin Ekonomi Paketi'nin (HEP) tanıtım toplantısına katıldı. Baş toplantıda, "22 yıldır Türkiye’de her gün işçiler emekçiler daha uzun saatler çalışıyorlar. Eskiden 8 saat çalışma diye bir şey vardı. Şimdi her gün o sayı artıyor. 22 yılın sonunda geldiğimiz noktada çalışma saatleri arttı, yıl olarak çalışma süremiz arttı, ücretlerimiz düştü, sendikalaşma oranı düştü, işçi ölümleri arttı. Bu bir tesadüf olabilir mi? Bir ülke düşünün 22 yıldır aynı iktidar tarafından yönetiliyor. 34 bin işçi hayatını kaybetmiş ve bu işçilerin hayatını kaybettiği yerlere bakıyorsunuz yüzde 98’de sendika yok. İşte biz bunları normal kabul edelim diye AKP diye bir parti var ve her şeyi bilerek isteyerek yapıyor " açıklamasında bulundu. 

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul Sancaktepe’deki Sarıgazi Kültür Merkezi’nde  Parti Meclisi Üyesi Doç. Dr. Meltem Kolgazi ile birlikte ‘Halk İçin Ekonomi Paketi'nin (HEP) tanıtım toplantısına katıldı.Toplantının başında Van Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyum konusuna değine Baş, şunları ifade etti:

"Türkiye’nin dört bir yanında halk iradesini yok sayma girişimi bunla"

"Bugün Van’da bir kayyım ataması haberiyle uyandık. Özel olarak Van’daki halk iradesinin gasp girişimi aynı zamanda burada olduğumuz için Sancaktepe Belediyesi Meclisi Üyesi arkadaşımızın tutuklanması. Ama bunlarla beraber hiç kuşku yok Hakkari’den Akdeniz Belediyesi’ne, Esenyurt’tan Beşiktaş Belediyesi’ne kadar Türkiye’nin dört bir yanında halk iradesini yok sayma girişimi bunlar. Bunun için, hukuku basit bir enstrüman haline çeviren yaklaşımlara karşı haksızlığa uğrayan tüm yurttaşlarımız ile beraber bu ülkede herhangi bir yurttaşa yapılmış haksızlık hepimize yapılmış bir haksızlıktır anlayışıyla mücadeleye devam edeceğimizi ifade ederek ve her birisiyle teker teker dayanışma duygumuzu paylaşarak başlamak istiyorum.Türkiye’de artık iktidar tarafından demokrasinin yük görüldüğünün bir itirafıdır. Bir bütün olarak halkın seçme ve seçilme hakkının tasfiyesi hedeflenmektedir.

 "Yeni iktidarlar sürekli olarak yalan söylüyorlar"

200 yıl öncesinin Türkiye’sine gidelim. İktidarlar nasıl yönetiyordu? Cahil bırakarak yönetiyordu. İnsanların çok büyük bir bölümü okuma yazma bile bilmiyordu ve bilgiye ulaşamıyordu, bilimsel gelişim düzeyi gerilerdeydi. Şimdi gittikçe insanlık ilerledi birtakım engelleri aştı  ve bana göre bu çağın şöyle bir özelliği var: Bilginin insanlara ulaşmasını engelleyemiyorlar. Okuma yazma oranları arttı bilim arttı, teknoloji attı. Fakat artık yeni bir taktikleri var. Sürekli olarak yalan söylüyorlar. Ve gerçekle yalanı,  doğruyla yanlışı hepsi iç içe geçerek ve bir neden sonuç ilişkisi kurulmadan insanların karşısına boca edilerek onların bir bütünlük kurması, düşünebilmesi, sorgulayabilmesi, değerlendirebilmesi, eleştirebilmesi engellenmeye çalışılıyor.

"Yeni felaketler oluyor  ve bu felaketler insan hayatının kaybedilmesini normalleştiriyor"

Hepimiz Kartalkaya yangının hatırlıyoruz. 78 kişi yaşamını yitirdi. Aladağ’da kız çocuklarının yangında öldüğünü kaç kişi hatırlıyor?. Esenyurt’ta bir inşaatın barınma alanında işçilerin yattığı yerde bir yangı çıkmıştı ve 12 kişinin öldüğünü, Beşiktaş’ta yine bir yangında 28 işçinin yangında hayatını kaybettiğini sizce şu anda Türkiye’de kaç kişi hatırlıyor? Sürekli olarak yeni felaketler ve her karşılaştığımız yeni felaket aslında bu felaketlerin ve insan hayatının kaybedilmesini normalleştiriyor. O yüzden artık dikkat ederseniz çok fazla şiddet görüntüleri yayılmaya başlanıyor. Normalleştirmeye çalışıyorlar. Ölümleri normalleştirmeye çalışıyorlar, kayyumları normalleştirmeye çalışıyorlar, hesap sorulmamasını normalleştirmeye çalışıyorlar, istifa olmamasını normalleştirmeye çalışıyorlar. Bunun karşısında biz ne yapacağız? Hafıza olmak zorundayız. Toplumun hafızası olmak zorundayız. Birbirimize sürekli hatırlatmalıyız. Asla normalleştirilmesini izin vermemeliyiz.

 "AKP iktidarı ekonomide bilerek, isteyerek suç işliyor"

AKP iktidarı ekonomide bilerek, isteyerek suç işliyor. Yani bilmese şöyle bir şey olur mu; Adam 22 yıldır iktidarda zenginler her gün daha çok zengin oluyor fakir her gün daha fakir oluyor. Bilmeden böyle bir şey yapılabilir mi? En zenginin yüzde 1’in aldığı pay hergün artıyor. Yüzde 99’un aldığı pay her gün azalıyor. 22 yıldır Türkiye’de her gün işçiler emekçiler daha uzun saatler çalışıyorlar. Eskiden 8 saat çalışma diye bir şey vardı. Şimdi her gün o sayı artıyor. 22 yılın sonunda geldiğimiz noktada çalışma saatleri arttı, yıl olarak çalışma süremiz arttı, ücretlerimiz düştü, sendikalaşma oranı düştü, işçi ölümleri arttı bu bir tesadüf olabilir mi?

Bir ülke düşünün 22 yıldır aynı iktidar tarafından yönetiliyor 34 bin işçi hayatını kaybetmiş ve bu işçilerin hayatını kaybettiği yerlere bakıyorsunuz yüzde 98’de sendika yok. İşte biz bunları normal kabul edelim diye AKP diye bir parti var ve her şeyi bilerek isteyerek yapıyor.

Cahil oldukları için değil suçlu oldukları için, bunu yapmak üzere koltuğa oturdukları için. Kayyım atamaları bu sistemin devam edebilmesi için var. Türkiye’nin Amerika ile kurduğu ilişki bu sistem devam edebilsin diye var. Kadınlara dönük şiddet bu sistem devam edebilsin diye var. Özel hastaneler, özel okullar daha fazla para kazanılsın ve bu sistem devam edebilsin diye var.

Karşımızda bütünlüklü bir sistem var ve karşılaştığımız her şey o sistemin bir sonucu. O yüzden muhalefet edeceksek o sisteme topyekün muhalefet etmekten başka bir çaremiz yok. AKP’nin baskı kurması ve toplumun belli kesimlerinin birbirine düşman ederek yönetmesi, korku tedirginlik vermesi, cezaevlerine atması hepsi; tarikatlar cemaatler hepsi bir bütünün parçaları. Bunlar ancak birlikte varlar.

AKP yoksullardan oy alıp zenginleri her gün daha çok zengin eden bir parti olduğu için, bu sistemi sürdürebildiği için devam ediyor. Türkiye’de dolar milyoneri 85 bin kişi var. Binde 1 demek bu ve Türkiye 2024 sonu itibariyle zenginlerin daha fazla zengin olması oranıyla dünya birincisi. Onlar zenginleştiği için biz bu yoksulluğu tartışıyoruz. Neden yoksuluz? Çünkü birileri hak etmediği kadar zengin.

 "AKP döneminde 190 bin tane  işçi grevi yasaklanmış"

AKP döneminde 190 bin tane  işçi grevi yasaklanmış. Zaten sendikalı olmak için ortalama iki yıl uğraşıyorsun. O arada işten atılmazsan, birliğini sağlayabilirsen sendikayı iş yerine sokuyorsun 3-4 yıl sonra ilk toplu sözleşmen geliyor. Toplu sözleşmede anlaşamayınca anayasal hak olan grev hakkını kullanmaya başlıyorsun, sonra Cumhurbaşkanı bir tane yazı yazıyor diyor ki; ben bu grevi erteledim. Erteledim dediği aslında yasaklamak fiilen. 1980 döneminde 12 Eylül’e kadar 10 aylık istatistik var elimizde galiba 100 bin civarı grev. O zamanda on ayda yapılan grev AKP’nin 22 yıllık iktidarında yapılamadı.

"Felaketler ülkesine doğru gidiyoruz"

Felaketler ülkesine doğru gidiyoruz. Yenidoğan Çetesi diye utanç verici bir durumla karşı karşıya kaldık. Herkes şok içerisinde ama ortada hepimiz bir çete arıyoruz. Ama olay sadece bir çeteden ibaret değil ki. Olay sizin sağlığınız benim sağlığım üzerinden para kazanılacak bir sistem haline gelmiş biz buna niye karşı çıkmıyoruz? Ama kabul edelim. Bunların alınıp satılır bir şey olduğunu biz kabul ettik. Biz bir kere sağlık patronu bir sağlık bakanını kabul ettik.

Şu anda görevde olan AKP’nin Iğdır Milletvekili pandemi zamanı aşıyı yurt dışından 5 dolara alıp 12 dolara Türkiye’de devlete satan kişi. Aşı başı 7 dolar kazandı utanmadan Meclis’te bütçe üzerine konuşma yaptı. 5 dolara alıp 12 dolara sattığı aşıdan ciro yapan kişi üç yıl boyunca hiç vergi ödememiş. Pandemi döneminde Ticaret Bakanı kendi bakanlığına mal sattı bu ülkede unutuyoruz.

Daha ne olabilir ki bu ülkede? Bunlar ne ceza aldı? Depremde bize çadır sattılar. Depremde insanlar soğuktan ölürken Kızılay’ın başındaki kişi çadır sattı. Bütün bu anlattıklarımın özeti şu; bir tarafta para var bir tarafta insan hangisini seçeceksin? Bunun orta yolu yok arkadaşlar. Ya bunlar hepsi normaldir diyeceksin, para kazanmak için insanın kanını bile emerim diyeceksin ya da insanı tercih edeceksin.

‘Halk İçin Ekonomi Paketi’ aslında bize bunu söylüyor bir. İki, bu kaynakların olduğunu söylüyor. Eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım bunlar insan hakkı. Çağımızda geldiğimiz yer itibariyle elektrik, su, doğal gaz internet  bunların hepsi vatandaş olarak bizim en doğal hakkımız. Bunların hiçbirisi birilerinin para kazanma aracı olamaz.

"Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir sonraki kuşak bir önceki kuşaktan daha yoksul daha geleceksiz"

Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir sonraki kuşak bir önceki kuşaktan daha yoksul daha geleceksiz. Hepiniz hatırlarsınız anneniz babanız emekli maaşıyla ev, araba hayalleri kurardı. Memurlar emekli olurdu, emekli ikramiyesiyle yazlıklar almışlardır. Şimdi ne yazlığı araba bile alamıyor emekli ikramiyesiyle. Eskiden kira öder gibi ev sahibi olurdu insanlar. Şimdi sanki ev satın alır gibi kira ödüyoruz. Ve bunların normal olması isteniliyor. Biz de diyoruz ki bunlar normal değil. Bizim ne yapmamız lazım? Kendi gücümüze güveneceğiz, halkın birliğine güveneceğiz. Bu işler böyledir demeyeceğiz, alışmayacağız." (ANKA)

 
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir