TGC Bağımsız Gazetecilik Konferansı’nın Basın ve Düşünceyi İfade Özgürlüğü oturumunda Türkiye’nin de içinde olduğu dünya nüfusunun yüzde 44’ünün seçimli otoriter rejimlerle yönetildiğine dikkat çekildi. Toplantıda Siber Güvenlik Kanun Teklifi’nin yasalaşması durumunda basın özgürlüğü önündeki yeni engellerden biri haline geleceğine işaret edildi.
İstanbul- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 23 Ocak 2025 Perşembe günü Burhan Felek Toplantı Salonu’nda Gazeteci Olmak Gazeteci Kalmak etkinliklerinin 9’uncusunda Bağımsız Gazetecilik Konferansı düzenledi. Konferansın ilk oturumunda “Türkiye’de basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü” alanında yaşanan sorunlar ele alındı.
Birinci oturumun moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş üstlendi. Oturumda Anayasada basın özgürlüğü konusunda Prof. Dr. Bertil Emrah Oder (Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi), gazetecilere yönelik hak ihlalleri konusunda Av. Gökhan Küçük (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı), dijital sansür konusunda Gürkan Özturan (Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi Medya Özgürlüğü İhlallerini İzleme Uzmanı) görüşlerini dile getirdi.
Sibel Güneş: Gazetecilik kuşatılmaya çalışılıyor
Toplantının Moderatörü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş 2024 yılında basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü konusunda ciddi gerileme olduğuna işaret ettiği konuşmasında şu görüşleri paylaştı:
“Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 189 ülke içinde 155. sırada. İktidar, sansürü yaşam biçimi haline getirmeye çalışıyor. Bunun içinde ilk hedef olarak gazeteciler, seçiliyor. İktidarın istediği gibi haber yapmayan gazeteciler sözlü ve fiziksel saldırılarla baskı altında tutulmaya çalışılıyor, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Yolsuzluk haberleri yapan gazetecilere yüksek tazminat davaları açılıyor.18 gazeteci şu anda cezaevinde. 12 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı. Şimdilik geri çekilen Etki Ajanlığı düzenlemesinin ardından TBMM’ye getirilen Siber Güvenlik Yasa Teklifi ile gazetecilik tamamen kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen mesleğini onuruyla yapan gazeteciler, yazarlar, inatla görevlerini yerine getiriyor. Meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz.”
Prof. Dr. Bertil Emrah Oder: Dünya nüfusunun yüzde 44’ü seçimli otoriter rejimlerde yaşıyor
Konferansta anayasada basın özgürlüğü konusunu değerlendiren Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder konuşmasında demokrasi araştırmalarına yer verdi. Demokrasinin Çeşitleri Projesi’nin 2024 raporuna göre dünya nüfusunun yüzde 44’ünün (yaklaşık 3.5. milyar insan) seçimli otoriter rejimler altında yaşadığına (örneğin; Hindistan, Filipinler, Türkiye, Rusya) dikkat çekti. Oder, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin güncel seçimli otokratikleşme sürecinde basın özgürlüğünün tarihsel olarak otokratik uygulamalara tabi tutulmasının izleri mevcut olduğu kadar yeni kısıtlama ve daraltma uygulamaları da anayasal güvencelere karşı şekilde sık sık kullanılmaktadır. Son yıllarda özellikle basında bir yandan çoğulculuğun daralması ve ana akım medyadaki el değiştirmeler (büyük medya sahipliğinin denetimsizliği ya da güdümlü hale gelmesi), güvencesiz çalışma koşulları, gazeteciliğin değişen anlamlarıyla anayasal haklar ya da kurumsal ilkeler olgusal olanın fazlasıyla gerisinde kalmaktadır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratik gerileme sarmalı, en yoğun biçimde basın ve ifade özgürlüğünü etkilemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin son bireysel başvuru istatistiklerine göre ifade özgürlüğü en fazla ihlal edilen dördüncü özgürlüğü olmuştur. 4315 ifade özgürlüğü ihlal kararıyla mülkiyet hakkından sonra en çok ihlal edilen ikinci özgürlüktür.”
Gökhan Küçük: Siber güvenlik kanunu teklifi yasalaşırsa basın özgürlüğü önündeki yeni engellerden biri olacak
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük ise konuşmasında TBMM’ye getirilen Siber Güvenlik Kanunu teklifine dikkat çekti:
“TBMM Milli Savunma Komisyonu tarafından geçtiğimiz hafta kabul edilen Siber Güvenlik Kanunu Teklifi ifade ve basın özgürlüğünün önündeki yeni engellerden biri olacak. Kanun teklifiyle ülkenin siber güvenliğinin sağlanması, korunması, geliştirilmesi düşünülmüşse de bunun dışındaki özgürlükleri sınırlayacağını görebiliyoruz. Kanunda tanımlanan kritik altyapı, kritik kamu hizmeti tanımlamasının belirlenme yöntemi sorunlu. Siber Güvenlik Başkanlığı’na tanınan 6. maddedeki b, c, ç, d bendindeki yetkilerin kullanılmasının sınırları belirsiz. 16. maddenin 5. fıkrası TCK 217/A kadar sorunlu bir madde olarak karsımızda duruyor. Bu yasa teklifi kabul edilirse çok yüksek, orantısız idari para cezaları verilebilecek. Bu da ifade ve basın özgürlüğüne zarar verecek.”
Gürkan Özturan: Unutulma hakkı toplumsal hafıza hakkını törpülüyor
Dijital sansür ve gözetim konusunda bilgi veren Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi Medya Özgürlüğü İhlallerini İzleme Uzmanı Gürkan Özturan “Dünyada ve Türkiye’de dijital sansür gözetimle birlikte el ele yürüyor” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2007 yılında 5651 sayılı kanun, yıllar içerisinde kapsamı ve etkisi genişletilerek büyük bir sansür mekanizmasına dönüştü. Türkiye’de haklar ve özgürlükler alanında gerileme devam ediyor. Türkiye’de unutulma hakkı tanınır hale geldi. Unutulma hakkı uygulamada bireylerin kendi itibarlarıyla ilgili arama sonuçlarının kaldırılmasıydı. Ancak Türkiye’de iktidar mensuplarının, etkin iş insanlarının kendileriyle ya da yolsuzluklarla ilgili yazılmış araştırma haberlerinin kaldırılması için unutulma hakkı kullanılır oldu. Unutulma hakkı üzerinden getirilen uygulama aslında toplumsal hafıza hakkını törpülüyor. 2023 sonu itibariyle İFÖD verilerine göre 950 binden fazla web sitesi, 260 bin URL, 67 binden fazla tweet engelli. 2024'te de binlerce içeriğe erişim engellendi.”