TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu'nda CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, "Mahkemelerimizde bunun neticesinde sağlık tedbiri kararı veriyor. İl Sağlık Müdürlüklerinin muafiyetiyle topuk kanı taramaları, bugün basına yansıyan Adana'daki olaydaki gibi, Çankırı'da 2 aylık bebeğin 'K vitamini yapılmasın' ve topuk kanı alınmasın dediği için ebeveynleri, o bebek şu an beyin kanaması geçirdi" dedi.
TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu, AKP Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu başkanlığında toplandı. Komisyonda, Sağlık Bakanlığı bünyesinde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı Uzm. Dr. Yüksel Hakan Aydoğmuş ile Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İzlem Merkezi Sorumlusu Dr. Selma Tural Hesapçıoğlu, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri ile Çocuk İzlem Merkezleri'ne (ÇİM) ilişkin sunum yaptı.
Açılış konuşmasını yapan Komisyon Başkanı AKP Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, şunları söyledi:
''Meclis Araştırma Komisyonu mahiyeti sebebiyle olabildiğince genel sorunlardan kopmadan ama aldığımız umumi tedbirleri uygulamada, özel anlara tikel durumlara nasıl yansıdığını da göz önünde bulundurarak bakıyoruz. Meclis'teki araştırma komisyonlarının kurulmasının en önemli çıktısı devam eden hayatın içinde çıkan sorunlara mevcut yasaların çözemeyeceği durumlara yasal bir çözüm bulabilmektir. Hayat her gün değişiyor.
Biliyorsunuz hayat en büyük devrimcidir. Öngörmediğimiz durumlar, sorunlar çıkabilir. Yasalar genellikle hayatın içinden, uğultuda ilk çaredir ama yasaların da zaman zaman güncellenmesi gerekir. Meclis araştırma komisyonlarının en önemli faydalarından birisi Meclis'in, ülke gündeminin, yasal olarak tanzim edebilmesidir.''
''Bebeklerde tarama programlarında ret sayısı beş kat arttı''
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı Uz. Dr. Yüksel Hakan Aydoğmuş da çocukların istismardan korunarak ruh, akıl ve beden sağlıklarının gelişimi için koruyucu ve önleyici danışmanlık, tedavi hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından yürütüldüğünü anlattı. Tarama programlarında sağlık tedbirleri hakkında bilgi veren Aydoğmuş, yeni doğanlarda tarama programları kapsamında ret sayısında artış olduğuna dikkat çekti. Aydoğmuş, şöyle konuştu:
''26 Ekim 2016 tarihli 29.869 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 29.06.2016 tarihli ve 2014/4077 başvuru numaralı kararında zorunlu topuk uygulaması açısından Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiş, karar ile zorunlu uygulamasının hukuka uygunluğu tespit edilmiştir.
Bu amaçla taramayı reddeden veya taramadan sonra uygulanacak tedaviyi kabul etmeyen aileler hakkında önce Bakanlığımızca ikna görüşmeleri yapılmakta, ikna görüşmelerine rağmen halen reddediliyorsa 5395 sayılı Çocukları Koruma Kanunu kapsamında sağlık tedbiri talep edilmektedir. Maalesef ki son yıllarda retler yaklaşık beş kat artmıştır.
Bu artışlar da sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, internet sayfaları, sosyal medya aile grupları etkili olmuştur. Bu sayfaların paylaşımları incelendiğinde ailelerin birçok sebeple topuk kanını vermeyi reddettiği görülmektedir. Bu sebeplerden bazıları topuk kanının yurtdışına kaçırıldığı, genlerimizle oynandığı, çocuklara hastalık damgası vurularak ömür boyu ilaca mahkum edildiği, yeni doğan bebeklerde gelişim geriliğine sebep olduğu, kanın topuktan alınmasının kısırlığa sebep olduğu, devlet tarafından para karşılığında yurt dışına satıldığı, yurt dışında mavi kan arandığı ve bu kanla iksir yapıldığı ile ilgili fikirler nedeniyle retler artmaktadır.''
''Polikinliğimize başvuran 736 çocuğun 536'sına psikiyatrik tanı konuldu''
ÇİM hakkında bilgi veren Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İzlem Merkezi Sorumlusu Selma Tural Hesapçıoğlu da amacın çocukların yaşadığı travmatik olaya ait bilgilerin bu alanda eğitim almış meslek elemanı adli görüşmeci tarafından alınarak çocuğun tekrar beyanına ihtiyacının önlenmesi olduğunu anlattı. Çocuk İzlem Merkezleri’nin dayandığı yasal mevzuat hakkında bilgi veren Hesapçıoğlu, şöyle devam etti:
''Türk Ceza Kanunu'nun 103. maddesi çocuğa yönelik cinsel istismarı düzenleyen bir madde. Birinci ve ikinci madde çocuğu cinsel istismar eden kişinin cezalandırıldığından bahsediyor. İkinci maddede nitelikli cinsel istismar şeklinde ifade ediliyor.
İlk etapta Ceza Muhakemesi Kanunu da madde 236’nın beşinci bendinde Türk Ceza Kanunu'nun 103. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olan çocukların soruşturma evresindeki beyanları bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzman aracılığıyla alınır ifadesi vardı.
Dolayısıyla 103/2’nin alınması kanunen öngörülüyordu. Ancak uygulamada bunu ciddi bir sıkıntıya yol açtığını fark ettik. Çünkü çocuk beyanı alınırken ilk anlattığı kişiye bile yaşadığı olayı ne kadar derecede travmatik olsa da paylaşamayabiliyor. Görüşme olduktan sonra çocuğu tecrübeli elemanın yönlendirmesi daha doğrusu görüşmesi sayesinde çocuk yaşadığı travmatik olayı yeniden paylaşabiliyordu. Bu yüzden 103/1 veya 103/2 ayrımını ortadan kalkmış olması daha uygun olurdu.''
Cinsel istismar sebebiyle adli psikiyatrik muayenesi istenen çocuk ve ergenler hakkında yapılan bir araştırmanın sonucunu paylaşan Hesapçıoğlu, verileri şöyle aktardı:
''Son 4 yılda, cinsel istismara uğrama nedeniyle adli süreçlere dahil olan ve Çocuk Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğimize gelen 736 çocuğun 434’ünün en az iki takibinin mevcut olduğu görüldü. Olguların 542’sinin ÇİM’de Cumhuriyet Savcısı tarafından adli psikiyatrik muayenesi istenmiş. 536’sına en az bir psikiyatrik tanı konuldu. 254’ünün adli başvurularından önce bir Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanına başvurmuş, yüzde 97.2’sine psikiyatrik tanı konmuş. Sosyodemografik değişkenler incelendiğinde 270’inin ebeveyninin boşanmış olduğu, 42’sinin bir ebeveyninin vefat etmiş olduğu görüldü. 65’inin 'çocuk ergen yataklı kliniğine' yatışı yapılmış.’’
''Topuk kanı taramalarında kanuni altyapı mevcut''
CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara'nın kamuoyunda tartışma yaratan bebeklerden topuk kanı alınma uygulaması ve yeni doğan ebeveynlerin de aşı reddinin artışına ilişkin sorusuna Sağlık Bakanlığı yetkilileri şu cevabı verdi:
''Sağlık tedbirleri, Çocuk Koruma Kanunu kapsamında Bakanlığımızca talep edilmektedir. Sağlık tedbirleri, topuk kanı taraması ve aslında aşı redleri de buna dahildir. Daha önce Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bu tedbir kararlarını onaylıyordu. Ama konunun Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasıyla 2015 yılında aşılar bakımından AYM, 'Evet bunlar Anayasa'da maddi, manevi varlık bütününe dokunulamaz ama kanuni zorunluluklar olursa bunlar yapılabilir. Ama sizin aşı bakımından kanuni eksikliğiniz var. Kanun da bu şekilde aşının zorunlu olduğuna dair bir hüküm yok' gerekçesiyle aşının zorunlu olamayacağına yönelik bir karar vermişti 2015 yılında.
Dolayısıyla o tarihten sonra aşıyla ilgili sağlık tedbir kararlarını maalesef aldıramıyoruz. Ancak topuk kanı taramalarında kanuni altyapı mevcut olduğu için bunlarla ilgili sağlık tedbir kararlarını İl Sağlık Müdürlüklerimiz talep ediyor.
Mahkemelerimizde bunun neticesinde sağlık tedbiri kararı veriyor. İl Sağlık Müdürlüklerinin muafiyetiyle topuk kanı taramaları, bugün basına yansıyan Adana'daki olaydaki gibi, Çankırı'da 2 aylık bebeğin 'K vitamini yapılmasın' ve topuk kanı alınmasın dediği için ebeveynleri, o bebek şu an beyin kanaması geçirdi. Biz sağlık tedbirlerini uyguluyoruz ama retlerin artma gerekçelerine yönelik de eğitim ve farkındalık çalışmaları yapıyoruz.'' (ANKA)