Selin Girit
"Kendi ülkesinde savaştan kaçacak, sınavsız okula girip askerlik yapmayacak, 10 yıl sonra benden iyi yaşayacak. #ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı verilebileceği yönündeki açıklaması üzerine sosyal medyada yüzlerce kez paylaşılan mesajlardan biri bu.
Erdoğan aslında vatandaşlığın hangi koşullarda verileceğini ya da açıklamasının Türkiye'deki tüm Suriyelileri kapsayıp kapsamadığını belirtmedi. Sadece İçişleri Bakanlığı'nın konuyla ilgili bir çalışma yürüttüğünü ifade etti.
Ama açıklaması yine de Türkiye'nin ve sosyal medyanın gündemini çalkalamaya yetti.
Konu gazetelerin manşetlerine taşındı, #ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum etiketi Twitter'da dünya genelinde en çok konuşulan başlıklar arasına girdi. Kimi zaman da hayli ırkçı ve yabancı düşmanı mesajlarla...
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi'nden Doç. Dr. Murat Erdoğan, "Üç milyon insanı böyle bir anda vatandaşlığa almak? Dünyada bunun bir örneği daha yok," diyor ve şöyle devam ediyor:
"Vahim olan şu: Biz Türkiye'de bir entegrasyon politikası uygulamadık bugüne kadar. Nasıl olsa Suriyeliler evlerine geri dönecekler dedik. İnsanları çocuklarını eğitime göndermeleri için bile çok fazla heveslendirmedik.
"Şimdi Suriyelilere vatandaşlık verilirse bu çok farklı bir düzlemde tartışmalara neden olacak. Bu süreç iyi yönetilemezse çatışmalara da neden olur. Bu öyle basit bir konu değil."
Hukuki statü
Türkiye, Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana mültecilere yönelik olarak 'açık kapı politikası' uyguladı. Şu anda resmi rakamlara göre Türkiye'de 2,7 milyonun üzerinde Suriyeli yaşıyor. Türkiye, bugün dünyada en büyük mülteci nüfusu barındıran ülke.
Ancak Türkiye'de yaşayan Suriyeliler hukuki açıdan mülteci statüsünde görülmüyorlar.
Çünkü Ankara, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne 'coğrafi sınırlama' ile taraf olmuştu. Yani sadece Avrupa'dan ülkeye gelenlere mülteci statüsü tanınması mümkün.
Bu nedenle Türkiye'deki Suriyeliler, 'geçici koruma' başlığı altında 'sığınmacı' statüsünde kabul ediliyorlar.
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği'nden İbrahim Kavlak, Suriyelilere vatandaşlık önerisinin mülteciler üzerinde psikolojik bir etki yaratabileceği görüşünde.
Kavlak, "Türkiye'de kısa vadede bir yaşam kurma beklentisi içinde olmayan Suriyeliler, Avrupa'ya gitmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bu adım Avrupa'ya gitme eğilimini bir nebze düşürecektir. Ayrıca Suriyelilerin Türkiye'deki yaşamlarına çeki düzen vermeleri, kural ve yükümlülüklere daha fazla uymaları bakımından da psikolojik bir etkisi olacaktır," diyor.
Kavlak, mevcut yasaların ise şu anda Suriyelilerin vatandaşlığına imkân tanımadığını söylüyor.
İkamet izni
Türk Vatandaşlığı Kanununda Türk vatandaşı olma hakkını kazanmak isteyen yabancılar için şu şartlar sıralanıyor:
Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye'de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,
Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
İyi ahlak sahibi olmak,
Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
Türkiye'de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak.
Burada dikkat çeken, ikinci madde. Zira, Türkiye'de mülteci statüsünde görülmeyen kayıtlı Suriyelilerin kimlik kartları bulunuyor, ancak bu resmen ikâmet yerine geçmiyor.
Dolayısıyla ikâmet izni bulunmayan Suriyelilere yeni bir düzenleme çerçevesinde mi vatandaşlık yolunun açılacağı da henüz bilinmiyor.
AB anlaşması
Suriyelilere vatandaşlık verilmesi önerisinin Avrupa Birliği tarafından nasıl karşılanacağı, bunun Mart ayında Brüksel'le varılan mülteci anlaşmasını nasıl etkileyeceği de bir soru işareti.
Bu anlaşma çerçevesinde, AB Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin yaşam kalitesini arttırmak amacıyla Ankara'ya üç milyar euro yardım taahhüdünde bulunmuştu.
Murat Erdoğan, "Avrupa'nın genelde bütün politik kararlarda en korktuğu şey ne olacağını kestirememek. Şu anda tam onu yaşıyoruz," diyor ve ekliyor:
"Avrupa Birliği, Türkiye'yle aylarca müzakere yaptı, entegrasyon politikaları geliştirilsin diye. Şimdi biz Suriyelileri vatandaşlığa alırsak, Avrupa bize niye destek olsun?"
Murat Erdoğan'a göre, Cumhurbaşkanı'nın Suriyelilere vatandaşlık vaadi Brüksel'in Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanımaktan daha da uzaklaşmasına da yol açabilir.
"Biz gerçekten Suriyelilere vatandaşlık verip, ardından her birine birer pasaport çıkarıp 'Hadi güle güle Avrupa'ya...' dediğimizde Avrupalılar bunu nasıl yönetecekler? Avrupa'nın huzursuzlanacağı, aman dikkat edelim de vizeyi kaldırmayalım diyeceği ne kadar husus varsa yapıyoruz."
Muhalefet tepkili
Türkiye'de yapılan çeşitli kamuoyu yoklamalarına göre, halkın Suriyelilerin vatandaşlığına alınmasına desteği yüzde 10'u geçmiyor. Bu nedenle böylesi bir talebin referandumda halkın onayına sunulması gerektiğini dile getirenler var.
Muhalefet ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriyelileri potansiyel oy olarak gördüğü ve elini kuvvetlendirmek için böylesi bir hamle yaptığını da düşünüyor.
Suriyelilere vatandaşlık hakkı tanınması durumunda, yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli seçmen kütüğüne dahil olacak ve bir sonraki seçimlerde ya da başkanlık konusunun ele alınacağı olası bir referandumda oy kullanabilecek.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve partinin Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu Başkanı Veli Ağbaba, bu bağlamda, Erdoğan'ın açıklamasının 'bir siyasi rant arayışı' olduğu kanaatinde.
Ağbaba, "AKP, oy hesabıyla, bir takım asimilasyon hesaplarıyla, din-mezhep penceresinden bakarak aslında bu mazlumların hayatlarını değil, kendi siyasi ikballerini düşündüklerini çok açıkça ortaya koyuyor," dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli daha da ileri gitti ve "Türk vatandaşlığının ucuzlatılması, ulufe gibi ona buna dağıtılması, şehitlerimizin ve aziz ecdadımızın ebedi mirası olan son vatanımızı etnik karmaşa ve kazana çevirecektir," ifadelerini kullandı.
'Riskli adım'
Murat Erdoğan da vatandaşlık konusunun diğer bazı etnik ve dini gruplarla gerginliğe yol açabileceğini söylüyor. Erdoğan şöyle diyor:
"Türkiye'ye Cumhuriyet tarihinde, 1923'den 2011'e kadar toplamda 1,8 milyon mülteci geldi. Ama bunların hemen hepsi Türk soylu, Türkçe bilen insanlardı. Nitelikleri nispeten iyiydi.
"Suriyelilere baktığımızda durum çok farklı. Türkçe bilmiyorlar. Eğitim seviyeleri oldukça düşük. Yüzde 45'in üzerinde okur-yazar olmayan bir kitleden söz ediyoruz. Benim işim, mesleğim var diyenlerin oranı sadece yüzde 3,9.
"Türkiye'de yüzde 10'un üzerinde işsizlik varken, 3,2 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iş bulabilmek için başvurmuş bekliyorken, siz yeni iş alanları nereden yaratacaksınız? Böyle bir adımın riskli olduğunu düşünüyorum.
"Diğer etnik dini gruplarla ilgili gerilimler yaşanabilir. Bunun getireceği sosyal, siyasal riskler olabilir. Göz ardı edilecek konu değil. Ayrıca vatandaşlık vaadi Türkiye'ye yeni bir göç akınını da tetikleyecektir diye de endişe ediyorum."
Altı ay önce Halep'i terk edip Gaziantep'e yerleşen Suriyeli Ribal Azzin'e göre ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vatandaşlık vaadi 'umut verici'.
Azzin, "Suriyeliler için hayat zaten çok zor. Sadece parası olan Suriyelileri değil, her birimizi vatandaş olarak kabul etmeliler. Her birimize ikamet ve pasaport vermeliler. Kapıları suratımıza kapamamalılar," diyor.