Star yazarı Cem Küçük, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 yıl danışmanlığını yapan Ahmet Sever’in yazdığı “Abdullah Gül ile 12 yıl” adlı kitabı eleştirerek, “Abdullah Gül’ün vardıysa da bundan sonraki siyasi hayatı bu kitaplar eliyle bitmiştir. Geçmiş olsun. Her iki kitap da Gül’ün onayı olmadan asla yazılamaz ve yayınlanamazdı. Bir insan cümle alemi toplayıp kendine kötülük yaptırmak istese bu kadarını başaramazdı. Gülen Cemaati için 2012 Haziranı’nda herkes onlardan korkarken, kendi ayağınıza kurşun sıkmayın demiştim. Ve Erdoğan’la girişecekleri savaşta bitmeye mahkum olduklarının altını çizmiştim. Sonuç ortada” dedi.
Cem Küçük, yazısında “Abdullah Gül ise bu kitaplarla resmen harakiri yapmış. Annemin, babamın evvelden beri bizim evde söylediği bir söz vardı: Kötü niyetle iyi murada varılmaz” ifadelerine yer verdi.
Cem Küçük’ün Star gazetesinin bugünkü (20 Haziran 2015) nüshasında, “Abdullah Gül istemeseydi bu kitaplar çıkmazdı!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Son bir yılda eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le alakalı iki kitap çıktı. Bunlardan birincisi Exeter Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gerald Maclean’in yazdığı Abdullah Gül & The Making of the New Turkey (Abdullah Gül ve Yeni Türkiye’nin Oluşumu) kitabı. 2 Kasım 2014’de Yeni Şafak’ta “Aynı nakarat hep aynı aynı, yarısı bayat!” isimli bir yazı yazmış ve şöyle demiştim:
“Gerald Maclean”ın kitabının son bölümünde kullandığı dil tıpkı bir cemaat yazarı ya da Doğan medyasında yazan birinin görüşleri gibi. 2011 seçimlerinden sonra Erdoğan çok hata yapmış ama Gül”ün liderliği sayesinde bunlar aşılmış. Yazar böyle diyor. Gül’ün ‘Seçim sonuçları her şey demek değildir’ sözüne atıf yapan Maclean buradan da gene Erdoğan”a çakmış. Başta New York Times olmak üzere bu tür medya organlarında çıkan yazıları da Erdoğan”ın otoriter yönetimine örnek olarak vermiş.
Gerald Maclean’a göre Erdoğan boşlukta biri. Ne reform yapmış, ne ekonomik kalkınma. Youtube, twitter’ı kapatmış bir lider, hepsi o. Ayrıca yazarın Gül’ü övmek için ona verilen Chattan House ödülünü göklere çıkarması da çok ilginç. Erdoğan bu ödüle layık görülmediğine (!) göre dünyada bir kıymet-i harbiyesi yok.”
Maclean kitap yayınlanmadan önce yaptığı açıklamada biyografiyi Abdullah Gül’ün bilgisi dahilinde yazdığını söylemişti. Hatta Gül’ün kendisi ve çevresindekilerle konuşarak bilgi toplamış. Kitap Gül’ün filtresinden çekmiş. Özeti neydi bu kitabın: Erdoğan kötü, Gül iyi biri. Son 12 yılda Türkiye’de iyi yapılan ne varsa Gül sayesinde oldu. Kötü olan şeyler de Erdoğan’ın eseri. Gül olmasa yeni Türkiye olmazdı.
Kitaptaki en kritik cümle şu: “Cumhurbaşkanlığı süresi boyunca Abdullah Gül’ün enerjisi ve uluslararası ünü Türkiye’yi öncü uluslararası oyunculardan biri olarak kalmasını sağladı.” Yazar kitabı Gül’ün bilgisi doğrultusunda yazdığına göre demek ki bu ifade onay bulmuş.
Bir diğer kitap Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 Yıl” kitabı. 17 Ağustos 2014’de Yeni Şafak’ta “Bir Yeni Türkiye Düşmanı Olarak Ahmet Sever”isimli yazı yazmıştım. O zaman Sever’in medyada çevirdiği dolapları etraflıca yazmıştım. Medya hakkında yazdıklarımda bugüne kadar yanılmadım. Ahmet Sever hakkında da yazdıklarım doğru çıktı. O yazıdan bir bölüm şöyleydi: “Ahmet Sever’in medyadaki en yakın ortakları da paralel örgüt mensuplarıdır. Nitekim son Çankaya resepsiyonuna bu devlete açıkça ihanet etmiş ne kadar Haşhaşi varsa çağıran bizzat Ahmet Sever’dir. Devlet hafızasının kolay kolay unutamayacağı bir ihanete imza atmıştır. Açıkçası bu rezalete Abdullah Gül’ün de izin vermemesi gerekirdi. Bunu bilmiyorsa da bir açıklamayla bu durumu açığa kavuşturmalıydı. Daha iki gün önce Başbakan Erdoğan’ı ölümle tehdit etmiş Abdullah Abdülkadiroğlu isimli paralel örgüt mensubu Çankaya’ya nasıl davet edilebilir? Neresinden bakılırsa bakılsın bu olay skandaldır. Yıllardır Hakan Fidan’ın ve Erdoğan’ın kollarına kelepçe takılması için açık mücadele edenler pişkin pişkin Çankaya’da ağırlandı. Zaten bu skandal Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarını çok rahatsız etti. Ahmet Sever’in zaten yüksek devlet kademelerinde itibarı yoktu. Şimdi ise persona non grata konumunda...”
Sever’in kitabını okuyunca insan gerçekten hayret ediyor. Gerald Maclean’in kitabı nasıl dış dünyaya yazılmışsa, bu kitap da iç kamuoyuna yazılmış. Kitap Erdoğan’ı yerden yere vururken, Gül’ün ne büyük adam olduğunu iddia ediyor. Sever öyle skandal şeyler yazmış ki, Gül’e başkası istese bu kadar zarar veremezdi. En basitinden Ruşen Çakır’ı tutuklanmaktan kurtarıp diğerleri için çırpınmayan bir lider var karşımızda. Madem Gül müdahale edebiliyordu da ne diye Nedim Şener, İlker Başbuğ vb gibi isimleri de kurtarmadı. Ayrıca Berkin Elvan konusunda bu kadar hassas olan Gül’ün, PKK’nın katlettiği Yasin Börü hakkında tek kelime etmemesini de Ahmet Sever bir ara açıklar artık.
Ahmet Sever’in bu kitabı ters etki yaptı. Aslında kitapla beraber Abdullah Gül’ü AK Parti’nin başına getirmek için operasyona girişeceklerdi. Fakat heyhat. Beklenen olmadı. Baksanıza Aydın Doğan’ın adamları bile Sever’in kitabı üzerinden Gül’e ağır bindirmelerde bulunuyorlar. Onlar bile Gül’ü hemen sattılar.
Abdullah Gül’ün vardıysa da bundan sonraki siyasi hayatı bu kitaplar eliyle bitmiştir. Geçmiş olsun. Her iki kitap da Gül’ün onayı olmadan asla yazılamaz ve yayınlanamazdı. Bir insan cümle alemi toplayıp kendine kötülük yaptırmak istese bu kadarını başaramazdı. Gülen Cemaati için 2012 Haziranı’nda herkes onlardan korkarken, kendi ayağınıza kurşun sıkmayın demiştim. Ve Erdoğan’la girişecekleri savaşta bitmeye mahkum olduklarının altını çizmiştim. Sonuç ortada.
Abdullah Gül ise bu kitaplarla resmen harakiri yapmış. Annemin, babamın evvelden beri bizim evde söylediği bir söz vardı: Kötü niyetle iyi murada varılmaz.