Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar'da yedinci oturumda görülmesine devam edildi. Avukatlar, Taner Yıldız ve Faruk Çelik’in tanık olarak dinlenmesini istedi.
Sanık avukatları yaptıkları savunmada kamu görevlilerinin sorumluğu bulunduğuna dikkat çekerek, "Devletin maden işletmeciliğinden çekilmiş olması, devlet otoritesinin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır. Dosyaları savcılıkta beklemektedir" ifadelerine yer verdi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın yedinci oturumuna, tutuklu sanıklar Soma Kömürleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, genel müdür Ramazan Doğru, işletme müdürü Akın Çelik, mühendis Ertan Ersoy, teknik müdür İsmail Adalı, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Mehmet Ali Günay Çelik ile tutuksuz 37 sanıktan 33'ü ve tarafların avukatları katıldı.
Keşif kararı gelebilir
Soruşturmanın en önemli sanıkları Can Gürkan, Ramazan Doğru ile Akın Çelik'in avukatlarının ortak savunması, var olan bilirkişi raporuna tepki ve yeni bir heyetin inceleme yapması talebi oldu.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, bu talepler hakkında henüz açıklama yapmadı. Ancak sürpriz bir kararla facianın yaşandığı ocakta keşif yapmak için karar alabilir.
‘Kamu görevlileri de yargılanmalı’
Tutuksuz sanıklardan vardiya emniyet amiri Yalçın Erdoğan ve havalandırma mühendisi Fuat Ünal Aydın'ın avukatı Turgay Konyar, siyasi ve ekonomik nedenlerle devletin maden işletmeciliğinden çekilmiş olmasının, madenler üzerinde devlet otoritesinin ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini savundu:
"Madenler TKİ tarafından işletilirken, bir elin parmağını geçmeyecek kadar ölüm meydana gelirken, daha sonra 301 ölümlü böyle bir kazanın meydana gelmesi, bunun yanında 3-5 ölümlü çok da dikkati çekmeyen kazaların yaşanıyor oluşu göz önüne alınırsa burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır. Dosyaları savcılıkta beklemektedir. İş teftişine ilişkin bu dosyalar, dava dosyasına girmeden bizim yaptığımız savunmalar eksiktir."
Konyar, iddianamede görev sorumlulukları dikkate alınmadan suçlama yöneltilmesinin "suçun şahsiliği" ilkesine aykırılık teşkil ettiğini belirtti:
"Müvekkilim Erdoğan'a kendisinden kilometrelerce uzak ve hiç sorumlu olmadığı sensörlerle 'neden ilgilenmedin' suçlaması yöneltiliyor. İddianamede, şirkette çalışanların sorumluluk sahaları net şekilde belirlenerek suçlama yöneltilmesi gerekirken, kümülatif bir anlayışla suçlama yoluna gidilmiştir."
Konyar, diğer müvekkili havalandırma mühendisi Aydın'ın ise madende toplam 10 kilometrelik bir alanda çalışan tek kişi olduğunu söyledi. Müvekkillerinin, faciada ölenler gibi sürekli olarak yer altında çalıştığını belirten Konyar, "Dolayısıyla aynı risk altında çalışmaktadırlar. Hayatın doğal akışı içinde gereken tüm tedbirleri almış olmaları gerekir" dedi.
‘Bilirkişi raporu bilimsel değil’
Tutuklu sanıklardan teknik müdür İsmail Adalı'nın avukatı Faruk Çalışkan, bilirkişi heyetinin raporunu olay yerine tam olarak gitmeden hazırladığını ve bunu da açık açık raporunda belirttiğini söyledi. "Bu rapor bilimsel bir rapor değil ancak kâhinler, müneccimler raporu olur. Tahmin ceza hukuku ile bağdaşacak bir şey değildir. Bu dosyada artık hukuka bakma zamanı geldi diye düşünüyorum" dedi.
Tutuklu sanıklardan teknik nezaretçi Ertan Ersoy'un avukatı Mehmet Bekir Çolakoğlu da bilirkişinin 4 defa ocağa girmesine rağmen olayın çıktığı bölgeye gitmeden raporunu yazdığını söyledi.
‘Madende olay öncesi yangın söz konusu değil’
Çolakoğlu, bilirkişi raporu ve iddianamede yazılanın aksine sensörler konusunda yapılan işlemlerin de hepsinin kayıt altında olduğunu örnekler vererek ispat etmeye çalıştı. 13 Mayıs 2014 tarihli olay bölgesindeki 540 ve 543 nolu karbonmonoksit sensörlerine ait kayıtları da mahkeme heyetinin dikkatine sundu:
"Olay anından hemen önce, saat 15.10 civarında sensör değerleri birden 500 PPM üzerine çıkıyor. Bu da gösteriyor ki, madende olay öncesi bir yangın söz konusu değil. Görülüyor ki, şirkette yapılan her işlem ve her şey tek tek kayıt altında, bunlar ortaya çıkarılabilirdi. Gönül isterdi ki, bunları bilirkişi, cumhuriyet savcılığı ortaya koyup ona göre bir değerlendirme yapsaydı."
'İdeolojik yaklaşıyorlar'
Madenci ailelerin avukatı Serhan Özbek, “İdeolojik yaklaşıyorlar” şeklindeki söylemlerine ilişkin “Bu sözle neyi kastettiklerini bilmiyoruz. Bu tarz davalarla ilgilenen biri olarak ben bir ideoloji biliyorum. O da ‘düşük maliyet, yüksek kar’ ideolojisidir. Sabotaj gibi fantastik olasılıklarla da zaten işimiz yoktur” diye konuştu.
Yıldız ve Çelik de dinlensin
Avukat Mehmet Erdem ise adil bir yargılama için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Enerji Bakanı Taner Yıldız ile MİGEM Genel Müdürü’nün de bir sonraki duruşmaya getirilerek tanık olarak dinlenmesini istedi.