Gündem

Saldırının ardından Çınar sakinleri: Allah'ım ne olur bu topraklara bir sulh gelsin artık

Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne düzenlenen saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti

14 Ocak 2016 19:25

Diyarbakır'ın Çınar ilçesindeki Emniyet Müdürlüğü'ne düzenlenen ve lojman binasında büyük hasar oluşmasına, Lokman Açıkgöz adlı vatandaşa ait binanın da yıkılmasına sebebp olan, 6 kişinin hayatını kaybettiği, 38 kişinin de yaralandığı saldırı sonrasında konuşan Çınar sakinleri, "İnsanların evini başlarına yıktılar, Allah'ım ne olur sana yalvarıyorum, bu topraklara bir sulh gelsin artık. Barış olsun, barış olsun" dedi.

BBC Türkçe'den Hatice Kamer'in patlamanın gerçekleştiği Çınar ilçesinden izlenimlerini aktardığı haberi şöyle:

"Çınar Emniyet Müdürlüğü önüne ulaştığımda, emniyet binasının etrafı şeritlerle kapatılmıştı ve patlama alanından Afet ve Acil Durum AFAD ekipleri çıkıyordu.

Patlamada lojman binasının bir cephesinin duvarları tamamen yıkılmış ve yanmıştı.

Lojmanın on metre yakınında bulunan Lokman Açıkgöz'e ait ev ise tamamen yıkılmış durumdaydı.

İlçe sakinleri, gece duydukları şiddetli patlamanın yarattığı hasarı görmek üzere çevrede toplanmış, olan biteni anlamaya çalışıyordu.

Uzak mahallelerde yaşayanlar sesi trafo patlamasına benzetirken, sokakta yaşayanlar deprem olduğunu sanmış.

Yenimahalle'den gelen Fahri, gece evde televizyon izlerken şiddetli bir patlama duyduğunu söylüyor:

"Mahallemiz buraya uzak, Büyük bir patlama sesi geldi, televizyon izlerken şiddetli patlama oldu ve hemen sonra elektrik kesildi. Biz trafo patladı sandık. Sonra da silah sesleri geldi. Sonra öğrendik ki bombalı saldırı olmuş."

Çınar'a ulaştığımda patlamada hayatını kaybeden Lokman Açıkgöz ve bir yaşındaki kızı Ecrin, 5 yaşındaki oğlu Sadık Efe'nin cenazeleri toprağa veriliyordu.

 

'Küçük bir pastanesi vardı, kendi halinde bir insandı'

 

Emniyet Müdürlüğü'nün karşısında küçük bir pastane işleten 30 yaşındaki Lokman Açıkgöz'ün eşi Şükran ve diğer iki çocuğu da yaralı olarak o yıkıntıların arasında kurtarılmış.

Akrabaları Ekrem Tunç, Açıkgöz'ü şöyle anlatıyor:

"Yarım saat önce toprağa verdik. Lokman çok iyi bir insandı. 20 yıl önce Mazıdağı'nın bir köyünden buraya geldiler. Emniyetin karşısında küçük bir pastanesi vardı. Kendi halinde bir insandı. Çok yazık oldu."

Etrafta toplananlar konuşmaya pek istekli değil.

Olayın nasıl meydana geldiğini kimse görmemiş.

Patlamaya neden olan aracın oraya nasıl geldiğine dair de pek kimsenin fikri yok gibi.

Çevredekiler aracın park edildikten sonra patlatıldığı söylüyor ama kimse bir şey görmemiş.

 

'Sanki yangın çıktı gibi sıcak bir hava hissettim'

 

Patlamaya neden olduğu söylenen aracın parçalandığı söyleniyor.

Sokakta hasar görmeyen ev yok gibi. Lojmanların karşısında iki katlı bir ev ise kullanılmayacak durumda.

Ev halkı olayın şokunu yaşıyor. Evin birinci katında yaşayan Gülistan ailesi, kullanılabilecek durumda olan eşyaları toplamaya çalışıyor.

Ev sahibi Hamid Gülistan, patlamadan kısa bir süre önce eve geldiğini anlatıyor, kalan eşyalarıyla annesine taşınacaklarını söylüyor.

19 yaşındaki kızı Elif'in odası, patlamanın olduğu sokağa bakıyor. Elif o sırada nişanlısıyla telefonda konuşuyormuş. Deprem olduğunu sanmış:

"Yatağımda oturmuş nişanlımla telefonda konuşuyordum. Bir anda şiddetli bir patlama oldu ve duvar yıkıldı. Sanki yangın çıktı gibi sıcak bir hava hissetim. Ben deprem oldu sandım. Elektrik kesildi. Bağırdım, annemi çağırdım. Duvardan seken beton parçaları ve sıvalar üzerime geldi. Omuzum incindi ama iyiyim, çok korktum."

 

"Allah'ım ne olur sana yalvarıyorum,
bu topraklara bir sulh gelsin artık"

 

Elif'in babaannesi Saliha da bir yandan ağlıyor bir yandan eşyaları toplamaya yardımcı oluyordu:

"İnsanların evini başlarına yıktılar, Allah'ım ne olur sana yalvarıyorum, bu topraklara bir sulh gelsin artık. Barış olsun, barış olsun".

Gelini Ayfer, bacağını gösteriyor ve patlamanın şiddetinden seken bir parçanın bacağını morarttığını söylüyor:

"Patlamadan sonra eşim sürüne sürüne odadan battaniye aldı ve kendimizi kör bir noktada sağlama almaya çalıştık. Kızım şok geçiriyordu. Sabaha kadar böyle bekledik."

Evin üst katında yaşayan yaşlı bir kadın, Diyarbakır'da hastanede tedavi olduğunu ve patlamayı duyunca apar topar geldiğini söylüyor.

Adının yazılmasını istemiyor. Bütün odalarında, mutfağında hasar çok büyük ve eşyalarının çoğu kullanılmayacak durumda. Evi bana gösyerirken, bir yandan ağlıyor, kendi haline ama asıl olarak da Lokman ve çocuklarına.

"Verilmiş sadakam varmış kızım, Allah bizi kurtardı. Çelik kapının menteşesinin yayı bile atmış. Evdeki bütün camlar kırılmış. Evde olsaydık kesin biz de zarar görürdük" diyerek Saliha gibi o da "yeter artık barış gelsin "diyerek dua ediyor.

Oğlu Furkan ise annesini teselli ederek "Valla o patlamayı duysaydı kesin kalpte giderdi annem. İyi ki de evde değillerdi, tek tesellimiz bu" diyor.

İlgili Haberler