04 Mart 2025 11:38
Güncelleme: 04 Mart 2025 11:41
Gastroenterolog Dr. Öğr. Gör. Aysun Yakut, ramazanda meditasyon, derin nefes alma egzersizleri veya hafif yürüyüşlerin mide sağlığına faydalı olabileceğini belirtti.
Yakut, yaptığı açıklamada, mide ülseri, gastrit veya huzursuz bağırsak sendromu (IBS) gibi rahatsızlıkları olmasına rağmen oruç tutmak isteyen bireylere tavsiyelerde bulundu.
Mide rahatsızlıkları yaşayan bireylerin, oruç tutmadan önce bir gastroenterolog tarafından değerlendirilmesi gerektiğine değinen Yakut, uygun tedaviyle bu kişilerin beslenme düzenine dikkat ederek sorunsuz şekilde oruç tutabileceğini ifade etti.
Yakut, bu hastalıklara sahip bireylerin yavaş ve az miktarda yemek tüketmesi, hafif ve sindirimi kolay gıdalar tercih etmesi ve yeterli sıvı alması gerektiğini, gaz yapıcı gıdalardan kaçınmanın ve stres yönetiminin de önemli olduğuna işaret etti.
Bu iki unsurun mide rahatsızlıklarını tetikleyebileceğini kaydeden Yakut, "Hastaların ilk olarak gaz yapıcı gıdalardan kaçınması gerekiyor. Baklagiller ve lahana gibi gaz yapıcı yiyecekler ile süt ve yoğurt gibi laktoz içeren gıdalardan mümkünse uzak durun. Bunlar, IBS semptomlarını artırabilir. İkinci olarak, stres yönetimi geliyor. Stresin sindirim sistemindeki olumsuz etkilerini azaltmak için rahatlama teknikleri uygulamaya çalışın. Meditasyon, derin nefes alma egzersizleri veya hafif yürüyüşler faydalı olabilir." dedi.
Yakut, ramazanda sahur ve iftar saatlerinde yapılan beslenme tercihlerinin mide sağlığı üzerinde doğrudan etkili olduğunu belirterek, reflü ve gastrit gibi sorunların yanlış beslenmeyle tetiklenebileceği uyarısında bulundu.
Sahur ve iftarda aşırı yemek yemenin veya ağır, yağlı ve baharatlı gıdalar tüketmenin mide asidini artırabileceğini aktaran Yakut, "Bunlar, reflü semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Mide gastriti de benzer şekilde, mide asidini artıran yiyecek ve içeceklerden etkilenebilir." diye konuştu.
Uzun açlık döneminin ardından büyük miktarlarda besin tüketmenin sindirim sistemini zorlayabileceğine dikkati çeken Yakut, "Devamında, yüksek asitli veya kahve gibi kafeinli içecekler de mide rahatsızlıklarını artırabilir. Aynı zamanda, tuzlu ve işlenmiş gıdalar, su tutulumuna yol açarak rahatsız edici semptomları tetikleyebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Yakut, sahurdan itibaren mideyi yormayacak, hafif ve sindirimi kolay gıdaların tercih edilmesi gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
"Tam tahıllı ekmek, sebzeler, tavuk veya balık gibi az yağlı proteinler ideal seçenekler arasında bulunuyor. İftar sırasında ise yavaş yemek, çiğneme süresine dikkat etmek ve birden fazla çeşit yiyip midede baskı oluşturmaktan kaçınmak önemli. Su alımına dikkat edilmesi, iftardan birkaç saat sonra da sıvı alımının devam etmesi önerilir. Baharatlı ve asitli yiyeceklerden kaçınmak, mideyi koruyabilir. Ayrıca, iftardan sonra yatmadan önce bir süre beklemek, sindirime yardımcı olacaktır. Son olarak, sık meyve tüketiminin faydalı olabileceği düşünülebilir. Özellikle muz gibi meyveler, mide asidini dengelemeye yardımcı olurken, lifli gıdalar da sindirimi destekleyebilir."
Yakut, ramazanda mide asidinin artışına bağlı şikayetlerin azaltılması için sahur ve iftardaki beslenme tercihlerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Sahurda yulaf ezmesi, yoğurt ve taze meyve gibi lifli ve yavaş sindirilen gıdalar ile sıvı alımını artıran sebze çorbalarının tercih edilebileceğine değinen Yakut, iftarda ise hafif bir çorba başlangıcının ardından ızgara tavuk veya sebze yemekleri gibi sindirimi kolay gıdalara yönelmek gerektiğini kaydetti.
Suyun yudum yudum içilmesi gerektiğini vurgulayan Yakut, "Bitki çayları, örneğin nane veya papatya çayı, mideyi yatıştırmak için faydalı olabilir. Ayrıca, tatlı olarak doğal şeker kaynakları meyveler tercih edilmeli. Bu öneriler, mide asidinin artışını kontrol etmeye yardımcı olabilir." şeklinde görüş belirtti.
Uzun süreli açlığın, mide asidi üretimini artırabileceğine ve bağırsak hareketlerini yavaşlatabileceğine işaret eden Yakut, "Yemeksiz geçirilen süre zarfında mide, yiyeceklerin sindirilmesi amacıyla daha fazla asit üretebilir, bu da mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Bağırsak hareketleri ise yemek alımının olmaması nedeniyle azalabilir ve bu da kabızlık riskini artırabilir." değerlendirmesini yaptı.
Yakut, kabızlığı önlemek için sindirimi kolay ve lif açısından zengin gıdaların tüketilmesi, sindirimi destekleyici etki yapması için yeterli sıvı alımının sağlanması gerektiğini bildirdi.
Çorba veya hafif gıdalarla başlayan bir yemek düzeninin mideye aşırı yüklenmeyi engelleyebileceğini, hareket etmenin de sindirime faydalı olacağı tavsiyesinde bulunan Yakut, "Bu nedenle hafif yürüyüşler yapmak bağırsak hareketlerini artırabilir. Probiyotik içeren gıdalar da önerilen diğer bir alternatif. Bunlar, sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Bu şekilde hem hazımsızlık hem de kabızlık yaşama olasılığı azaltılabilir." ifadelerini kullandı.
Dr. Yakut, diyabet, obezite ve hipertansiyon gibi rahatsızlıklarla mücadele eden bireylerin, oruç sırasında beslenme planlarının dikkatlice hazırlanması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Diyabet hastaları için glisemik indeksi düşük gıdalar, örneğin tam tahıllı ekmekler, sebzeler ve doğal meyve suları tercih edilmeli. Ayrıca sahurda yeterli protein alımına dikkat edilmeli. Obezite durumunda ise porsiyon kontrolü sağlanmalı. Hafif ama besleyici yiyecekler tercih edilmeli. Yağ oranı yüksek ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalı. İftar sırasında, ağır yiyeceklerin hızlı bir şekilde tüketilmesinden kaçınılmalı, yavaş yavaş başlayarak sindirimi kolay gıdalar tercih edilmeli. Hipertansiyon hastaları, tuz alımına dikkat etmeli ve işlenmiş, tuzlu gıdalardan uzak durmalı. Sahurda lifli gıdalara yönelmeli."
Sahurdan sonra hemen uyumanın, mide ve sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Yakut, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu durum, mide içindekilerin sindirilmesini zorlaştırır ve özellikle yatma pozisyonu, mide asidinin yemek borusuna geri kaçma riskini artırarak reflüye yol açabilir. Reflü, yanma hissi ve rahatsızlıkla kendini gösterir. Yanma hissinin önlenmesi için de alınabilecek bazı önlemler var. Öncelikle, sahurdan sonra hemen uyumak yerine 1-2 saat kadar oturmak veya hafif aktivitelerde bulunmak sindirim sürecini destekler. Ayrıca, sahurda ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınılmalı, bunun yerine lifli gıdalar ve düşük yağ içeren protein kaynakları tercih edilmeli. Uyku pozisyonu da önemli. Baş kısmının 30 derece kadar yüksekte tutulması, reflü riskini azaltabilir. Bu pozisyon, mide asidinin yemek borusuna kaçmasını minimize eder." (AA)
Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi? |
© Tüm hakları saklıdır.