Trabzonspor - Fenerbahçe maçında 17 yaşındaki O.M.'nin sahaya inerek çizgi hakemini darp etmesini değerlendiren Prof. Dr. Artun Ünsal, "Bizde hâlâ aşiret kültürü var. Tıpkı kan davasında suçsuz insanların sadece akraba olduğu için vurulması gibi bu tip olaylarda koruma içgüdüsü ortaya çıkıyor" dedi. Tribün şiddetini 'Tribün Cemaatinin Öfkesi' adlı kitabında inceleyen Artun Ünsal, "Bu olayda da '17 yaşında cahil, ezik bir çocuk yaptı' demek mümkün. 'Onu kurtlara yedirmeyeceğiz, en nihayetinde kızgınlığı Trabzonspor’un uğradığı haksızlara karşı' diyenler de çıkacaktır. Aynı olay Hrant Dink olayında da oldu" görüşünü dile getirdi. Neotempo'dan Burak Tatari'ye konuşan "Oysa Trabzonsporlular şehirlerine gerçekten sahip çıkmak istiyorsa, sahilde artık futbol sahası olmamasını, sahil yolundaki köprüleri, beton yığınlarını dert edinmeli. Eğer şehre küçük semt sahaları açmazsanız yeni stat inşa etmenizin de pek anlamı yok" dedi.
Burak Tatari'nin Artun Ünsal'la yaptığı söyleşinin bir bölümü şöyle:
17 yaşında bir gencin sahaya atlayarak hakeme saldırması Trabzonspor-Fenerbahçe rekabetinin gerginliği miydi? Yoksa bu, başka toplumsal dinamikleri mi yansıtıyor?
Bu olayı Trabzonspor-Fenerbahçe gerginliği olarak görmek yanlış olur. En azından yeterli olmaz. Hatırlayalım; geçtiğimiz yıl Rize-Trabzon yolunda Fenerbahçe takımını taşıyan otobüs kurşunlandı. Sanıkları hâlâ bulunmuş değil. Bizde devlet, sorumlular gerekli hassasiyeti göstermiyor. Balık baştan kokuyor.
Hâlbuki gergin geçen bir maç değildi.
Trabzonsporlu ve Fenerbahçeli oyuncular arasında en ufak bir gerilim yok. Temiz bir futbol oynanıyor. Futbolun şiddetten arındırılması için bazı yasalar çıkarılıyor, passolig getiriliyor. Ama yıllardır değişen bir şey yok. Bu maçta emniyet tedbirlerinin yetersiz olduğu rahatlıkla görüldü. Hakeme saldırı gerçekleşmeden önce tribünlerde dalgalanma oldu. “Eyvah bir şeyler geliyor” dedik.
Futbol maçlarında şiddet olaylarına karışanlar nasıl kişiler?
Doyumsuz, ezik insanlar şiddete yöneliyor. Bunlar eline 3-5 kuruş geçince maça gidebilen kişiler. “Bizim bu kulüpten başka neyimiz var?” diyorlar. Doğru dürüst işleri, ceplerinde paraları yok. Maça gidip, rahatlayıp, kendilerini bir şey sanacaklarını düşünüyorlar. Ona da hakemler ve federasyonun izin vermediğini düşünüyorlar.
Türkiye bir şiddet ülkesi mi?
‘Tribün Cemaatinin Öfkesi’ kitabını yazarken dediğim gibi, “Türkiye’de şiddet toplumun kılcal damarlarına kadar inmiştir.” Yani şiddet stadyumdan topluma yayılmıyor, toplumdan stadyuma yayılıyor. Ayrıca sorumluların, taraftarların, zaman zaman kulüp yöneticilerinin davranışları, bazen hakem hataları, hakemlerin atanmasında siyasi tercihler, işi daha katmerleştiriyor. Ama özünde toplumca gerilimliyiz. Bu gerginlik sadece 3-4 yıla mahsus değil.
Bu gerginliği neye bağlıyorsunuz?
Ben gerginliği etnik-dinsel kökenlerine bağlamıyorum. Türkiye’de eşitsiz bir gelir dağılımı var. Ekonomik açıdan sömürenler, sömürülenler var. Bu, dünya genelinde dinsel ve ulusçu kisvelerle örtülüyor. Eğitim sorunu çok ciddi boyutta. Hepsinin ötesinde, yeterli sorumluluk anlayışı, yasaları uygulama, cezalandırma anlayışı yok.
“Aynısı Hrant Dink olayında da oldu”
Hakeme saldıran 17 yaşındaki Trabzon taraftarı O.M. “polis abilerinin” kendisine, vatan haini olmadığını söylediklerini anlattı. 0.M. salıverildiğinde taraftarlar tarafından alkışlandı. Niye böyle oluyor?
Bu en başta hemşehrilik duygusuyla ilgili. Bizde hâlâ aşiret kültürü var. Tıpkı kan davasında suçsuz insanların sadece akraba olduğu için vurulması gibi bu tip olaylarda koruma içgüdüsü ortaya çıkıyor. Bu olayda da “17 yaşında cahil, ezik bir çocuk yaptı” demek mümkün. “Onu kurtlara yedirmeyeceğiz, en nihayetinde kızgınlığı Trabzonspor’un uğradığı haksızlara karşı” diyenler de çıkacaktır. Aynı olay Hrant Dink olayında da oldu. Aynı bölgeden 1-2 kişi başka amaçlar uğruna rahatlıkla kullanılabildi. Oysa Trabzonsporlular şehirlerine gerçekten sahip çıkmak istiyorsa, sahilde artık futbol sahası olmamasını, sahil yolundaki köprüleri, beton yığınlarını dert edinmeli. Eğer şehre küçük semt sahaları açmazsanız yeni stat inşa etmenizin de pek anlamı yok.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın