Kültür-Sanat

Oğuz Atay’ın yakın arkadaşı Bülent Korman: Günlüğün, yazarın vefatından sonra nasıl alındığına dair anlatılanlar gerçeği yansıtmıyor

Ertuğrul Özkök, Oğuz Atay’ın kayıp defterinin sırrını yazdı

13 Mart 2021 09:01

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, yazar Oğuz Atay’ın ölümünden sonra Milliyet’te yayınlanan güncesine ilişkin iddiaları kaleme aldığı yazısında Bülent Korman'ın açıklamalarına yer verdi. Özkök, Korman’ın Atay2ın kayıp güncesine ilişkin ortaya atılan bazı iddialara içerlediğini belirterek, “O nedenle Oğuz Atay’ın ölüm öncesi ve sonrasının bir numaralı tanığı olarak bana bazı gerçekleri anlattı” dedi.

İlk olarak önceki günkü yazısında Sefa Kaplan’ın kitabından aktardığı “Engin Ardıç, Barlas Özarıkça, Ayhan Aktar’ın, Atay öldüğünde yanında olduğu” bilgisini düzelten Özkök,”Bu kesin bilgi. Dolayısıyla kayıp günceyi onların almış olması ihtimali ortadan kalkıyor ve “olağan şüpheliler” listesinden çıkıyorlar” dedi. “Peki öyleyse o günceyi kim aldı?” sorusunu gündeme getiren Özkök, Korman’ın kendisine yaptığı şu açıklamaları paylaştı:

“Zaman zaman eve gittiğimde çalışma masasının üstünde böyle bir defteri görürdüm. Defterin içinde ne olduğunu hiç görmedim. Oğuz’un son iki hikâyesini daktilodan çıktıktan sonra ilk okuyan insan bendim. Tiyatro eserini de öyle. Oğuz isterdi okumamı. Ama o defterle ilgili hiçbir zaman bana ‘Şunu al bir oku’ demedi.”

“Günlüğün, yazarın vefatından sonra nasıl alındığına dair anlatılanlar gerçeği yansıtmıyor. (Ben bu konuda neden konuşmuyorum denilirse) Çünkü konuyla ilişkili birileri için mahcubiyet verici birtakım yakışıksız durumlar vardır. O ayrıntılarla ilgili konuşmam sanırım Oğuz’u mutlu etmezdi.”

“Yaşarken düpedüz görmezden gelinmiş birinin, kitapları sürekli yeniden basılırken hâlâ kimsesiz biri muamelesi görmesi benim dayanabileceğim bir şey değildir.”

Özkök yazısının sonunda, "Oğuz Atay’ın ölümünün üzerinden 44, güncesinin Milliyet’te yayınlanmasının üzerinden 36 yıl geçti... Türkiye’nin Dostoyevski kalibresindeki büyük yazarın 'Tutunamayanlar' romanı en yeni nesilleri bile hâlâ derinden etkiliyor. Ama kayıp güncesinin sırrı hâlâ tam olarak çözülebilmiş değil. Çünkü bilmeyenler konuşuyor. Bilenlerse ısrarla susmaya devam ediyor" görüşlerini paylaştı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın.