Gazeteci, yazar Murat Yetkin, İstanbul Taksim'de düzenlenen 19. Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polis tarafından boğazına bastırılarak gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'ı hatırlatarak, "Hep vardı ayaklar altında ve eller üstünde tutulan gazeteciler. Fark, el üstünde tutulanların da ayaklar altına alınanların da daha az sayıda olmaları, bu durumun bugünkü Türkiye’de olduğu gibi sistemik bir hal almamasıydı" dedi.
Yetkin, "Ayaklar altındakilerin hali belli. Sadece Bülent Kılıç gibi fiziki saldırıya uğrayanlar değil. Yazdıkları ve söyledikleri 'terör suçu' sayılarak hapsedilenler, Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesinde dünyanın en alt sıralarına itti. Binlerce gazeteci işten atıldı, bunlardan bazıları, Hürriyet örneğinde gördüğümüz gibi yasal hakları gasp edilerek, tazminatsız atıldı. Kimi bu baskı ortamını artık gazetecilik onuruna yediremeyerek işlerinden ayrıldı; mesleklerini yapabilmek için işlerini bıraktı. Belki sıkıntılar içinde ama başlarını dik tutuyor, vicdan rahatlığıyla uyuyabiliyorlar. Kabul etmek lazım ki, Sedat Peker videolarından itibaren, el üstündekilerin rahat uyuduklarını söylemek mümkün değil" düşüncesini dile getirdi.
Yetkin, şu ifadeleri kullandı:
"AK Partinin medya oyuncağını başkalarının elinden kaparken kırıp artık kimsenin işine yaramayacak hale getirmesinin paraziter ürünleridir. Birer birer patlıyorlar. Her dönemin gazetecileri için geçerli bu dediğim, sadece Erdoğan’ın gazetecileri için değil. Bu çarpıklığı başlatan Erdoğan’ın yirmi yıla yaklaşan iktidarı olmadı, ama bu çarpıklık hiçbir dönemde bu kadar vıcık vıcık, bu kadar yaygın ve iktidar çevresindeki çıkar ilişkileriyle bu kadar iç içe yaşanmadı. Bu besleme takımın hepsi AK Partili değildir. Aralarında solcu, demokrat, liberal geçinenleri, 'mevzi tutuyoruz' gerekçesi ardına sığınıp konformizmini sürdürenleri de yok değil. Çıkarları gereği o safta duruyorlar, rüzgâr değiştiğinde çoğu satış ve saf değiştirmeye hazır bekliyorlar."
Yazının tamamı için tıklayın.