Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, BDP'li vekillerin yemek yerken çekilen fotoğraflarını eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sert yanıt verdi. Kışanak, "Bir köy evinde 3 ay önce yediğimiz yemek üzerinden nemalanmak terbiyesizliktir, ahlaksızlıktır. Saltanat sürmemişiz, köşklere çıkmamışız, sadece bir yemek yemişiz" dedi.
Kışanak, dünkü AKP Grup Toplantısı'nda cezaevlerinde sürdürülen açlık grevleri ile ilgili konuşurken, kendisinin de aralarında bulunduğu BDP'li milletvekillerin yemek yerken çekilen fotoğrafına değinerek partilerini eleştiren Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi.
Kışanak, cezaevlerinde bazı tutuklu ve hükümlülerin açlık grevlerini bıraktığı ile ilgili haberlerin ise, doğru olmadığını öne sürerek, "Adalet Bakanlığı'nın bunlar üzerinden psikolojik savaş yapması vicdansızlıktır" dedi. BDP'li Kışanak PKK'lılar ile kucaklaşmalarından dolayı kendileri hakkında hazırlanan fezleke ile ilgili ise, "Her gün ölümler yaşanırken sorun benim dokunulmazlığım ise buyursunlar kaldırsınlar beni de cezaevine atsınlar" diye konuştu.
'Sadece 3 ay önce bir köy sofrasında yemek yemişiz'
BDP Eşbaşkanı Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın kendisinin de aralarında bulunduğu bazı BDP'li milletvekillerin bir köy evinde yemek yerken çekilmiş fotoğrafı üzerinde sert eleştirilerde bulunmasına tepki gösterdi. Kışanak, şöyle dedi:
"Bizim gemiciklerimiz yok, siyasete yırtık ayakkabı ile girip bu kadar servet sahibi olmadık. 3 ay önce Mardin'de bir vekilimizin evinde kadınların yaptığı yemeği yemişiz. 3 ay önce bir köy sofrasında yediğimiz yemek üzerinden nemalanmak terbiyesizliktir, ahlaksızlıktır. Bunun üzerinde 50'inci güne dayanan açlık grevlerinin üstünü örtmek vicdansızlıktır. Bu kadar rezalet olamaz. Saltanat sürmemişiz, köşklere çıkmamışız, sadece bir yemek yemişiz."
'Gönül ister ki açlık grevlerini bıraksınlar'
Kışanak, başta Van olmak üzere bazı cezaevlerinde açlık grevlerinin bırakıldığına dair haberlere de tepki gösterdi. Kışanak, "Adalet Bakanlığı'nın bunlar üzerinden psikolojik savaş yapması vicdansızlık ve terbiyesizliktir. Halen Türkiye'deki 62 cezaevinde 656 tutuklu ve hükümlünün başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri sürüyor. 12 Eylül'de başlayanlar bugün 50'inci güne girdi. Diğer tutuklu ve hükümlüler ise, onlara destek vermek için süreli ve dönüşümlü açlık grevleri yapmıştı. 'Bıraktı' diyenler bunlardı. Bunların hepsinin Adalet Bakanlığı'nda dilekçeleri vardır. Biz süreci takip ediyoruz. Gönül ister ki bu açlık grevi bırakılsın, ama görüldüğü gibi değil, kararlı olduklarını söyleyebiliriz. Talepleri karşılanmayana kadar bırakmayacaklarını söylüyorlar."
'Sorun dokunulmazlığım ise kaldırıp cezaevine atsınlar'
Gültan Kışanak, Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde PKK'lılar ile kucaklaşan 10 milletvekili nedeniyle haklarında hazırlanan ve dokunulmazlıklarının kaldırılması istenen fezleke konusunda ise, "Bu ülkede bu kadar sorun varken, insanlar ölürken ve cezaevlerinde insanlar ölüm orucu tutarken sorun benim dokunulmazlığımın kaldırılması ise, hemen kaldırsınlar ve hemen hapse atsınlar. Sorun bununla çözülecekse 1 dakika dahi durmasınlar. Biz bu ülkede yaşanan ve her gün insanların ölmesine neden olan savaşı durdurmak isterken, eğer dokunulmazlık sorun ise hemen kaldırsınlar" dedi.
Başbakan fotoğraf için ne demişti?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında açlık grevleri ile ilgili konuşurken bir gazetede çıkan ve BDP'lilerin yer sofrasında yemek yerken çekilen fotoğrafı göstererek, "Şimdi bir taraftan açlık grevi diyorlar, bunu söyleyenler çok enteresan 17 Temmuz 2012'de Kızıltepe'de bir milletvekilinin evinde şu anda BDP'nin eş başkanı, oturmuşlar kuzu kebabını yiyorlar. Kızıltepe'de kuzu kebabı yiyorsunuz, öbür taraftan cezaevinde olanlara 'Ölün, açlık grevini girin' diyorsun. Kürt kardeşlerime sesleniyorum; sizi aldatanlara dikkat edin. Sizi istismar edenlere dikkat edin. Onlar kuzu kebap götürürken, içeride olanlara da 'Ölün, aç kalın' diyorlar. Bunların samimiyetine nasıl inanıyorsunuz? Bu iş o kadar kolaysa buyursunlar kendileri yapsınlar. Dikkatinizi çekiyorum, 'Açlık grevindekilere özgürlük' değil, sadece 'terörist başına özgürlük'."