Politika

Kılıçdaroğlu'ndan 'Sözlerinize dikkat edin' uyarısı

Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler'i sözleri nedeniyle eleştirdi

29 Ocak 2013 16:23

CHP Genel  Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; Kürt sorununa yönelik sözleriyle çok tartışılan İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’i eleştirdi. Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında her CHP'linin son derece dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, ''Parlamento kürsüsünde konuşurken bir üniversiteye konuşmuyoruz, ders vermiyoruz. Kullandığımız sözlerin, cümlelerin nerelere çekiştirileceğine dikkat etmemiz gerekiyor. Dikkatli ve özenli üslup kullanacağız. A dersiniz, B yazarlar''dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, eleştirisi üzerine HSYK'nın bir bildiri yayımladığını anımsattı.

Muhataplarının siyasiler olduğunun ifade edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''HSYK, bağımsız kurulsa, siyasi otoriteye bağlı değilse eleştirinin odağında o vardır. 'Ben bağımsız değilim, siyaset kurumuna bağlıyım, bana verilen talimata göre iş yapıyorum' diyorlarsa, o zaman bizim muhatabımız siyasetçiler oluyor'' dedi.

Kılıçdaroğlu, anayasaya göre, hukukun üstünlüğü bağlamında bağımsız bir kurul olarak gördükleri için HSYK'yı eleştirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Siz, bizi eleştirmeyi, her eleştiriden sonra görev sayıyorsanız yanlış adrestesiniz. Bu ülkenin Başbakan'ı 'yargıya talimat verdik' dedi, neden sesiniz çıkmadı sizin? Talimat aldıkları için. Ne desinler, 'almadık' deseler yanlış söylemiş olacaklar. Siyasi otoriteden talimat alan bağımsız kurumun bağımsızlığı, sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde tartışılır.

Alt alta yazın, Silivri davalarında görev yapan yargıçların tamamı, tutukluluk kararına imza atanların tamamı terfi etmiş, reddedenler ise alt göreve atanmıştır. HSKY'ya sesleniyorum; bunların tamamı tesadüf mü, bir tane istisna yok mu? Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nde olan rüşvet defterini görmeyen yargıca, savcıya siz ne yaptınız? Kalkacaksınız eleştireceksiniz. Sen önce yargıç olmanın, üst kurul olmanın, bağımsız olmanın gereğini yap; siyasi iktidarın çömezliğini yapma.''

 

-''Geyik muhabbeti yapmıyorsunuz''-

 

Kılıçdaroğlu, ''değerli Türk büyüğünün'', Rusya Devlet Başkanı Putin'e, ''AB'den çıkalım Shanghay İşbirliği Örgütü'ne girelim'' dediğini belirtti.

Bir ülkenin devlet başkanıyla konuşurken, ülkenin dış politikasının çok iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Geyik muhabbeti yapmıyorsunuz'' dedi.

''Shanghay İşbirliği Örgütü'ne neden girmek istiyoruz, AB'yi neden dışlıyoruz?'' sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, 1071'den bu yana yönlerinin batıya çevrili olduğunu söyledi. Batının, bir coğrafyanın değil uygarlığın, ahlakın adı olduğunu, Jön Türk hareketinin orada başladığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Siz o çağdaş dünyadan kendinizi koparmak istiyorsunuz. Hangi gerekçeyle, kime danıştınız, kiminle konuştunuz. Davutoğlu ile mi kafa kafaya verip bu işe karar verdiniz? Shanghay İşbirliği Örgütü'ne gireceksiniz orası güvenlik açısından önemli, o zaman NATO'yu ne yapacaksınız?'' diye sordu.

Kılıçdaroğlu, bir ülkenin başbakanı özellikle dış politikada konuşurken son derece dikkatli üslup kullanması gerektiğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, sözlerini ''Eğer siz 1950'lerde İsmet İnönü'nün imzaladığı AB sürecini görmezden gelip 'buradan çıkacağım' diyorsanız, bu millete çıkıp hesap vermelisiniz. Hangi gerekçeyle çıkacaksınız? 'Sizde demokrasi yok' diyorlar, yanlış mı, özgürlükleriniz kısıtlandı, insan hakları ihlalleri var, gazeteciler boşu boşuna hapiste; yanlış mı? Hepsi doğru ama içine sindiremiyor. Shanghay'a giderse bu soruların muhatabı olmayacak. Bizim bu konularda AKP'yi daha dikkatli izlememiz gerekiyor. Shanghay İşbirliği Örgütü ile ilişki kurmak, işbirliği yapmak bizim açımızdan sakıncalı değil. Dünya değişiyor ama bu batı uygarlığından kopma anlamında değil. Çin, Hindistan, Rusya ile işbirliği yapabiliriz ama batı uygarlığından bizi kimse çekip, koparamaz'' diye sürdürdü.

 

-''Kimseyi ötekileştirmedik''-

 

Cumhuriyet'i 90 yıl önce kurduklarını, bir imparatorluktan mirası devraldıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nun etnik kimliğinin bulunmadığını, her etnik kimlikten insanların imparatorluk çatısı altında olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken, mücadelelerini, kavgalarını ortak verdiklerini, üzüntülerini ortak paylaştıklarını, barışı ortak kurduklarını, bayrağı yücelttiklerini, Sevr'i yırtıp atıp, Lozan'ı ülkenin tapusu haline getirdiklerini anlattı.

90 yıllık mücadelede ekonomik, siyasal, sosyal olarak güçlenmek, her alanda bağımsız ve özgür Türkiye'yi kurmak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, tek partili yaşamla başlayıp, çok partili yaşama geçtiklerini, Cumhuriyet'i kurduklarını, halkın egemenliğini esas aldıklarını, halkın seçtiği milletvekilleriyle ülkenin yönetilmesine karar verdiklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu, ''Hiçbir zaman ne etnik kimlik ne inanç bağlamında hiç kimseyi suçlamadık, ötekileştirmedik. Evrensel ahlakta, evrensel ilkelerde buluştuk. Her aşamada özgürlüklerin, demokrasinin alanını genişlettik, büyüdük. CHP'nin programlarını değişen dünyaya koşut olarak yeniledik, çağdaş Türkiye'yi kurmak için hak ve özgürlüklerin mücadelesi verdik. Her dönem darbelere, siyasal idamlara karşı çıktık, idamların parlamento oylamasında hiçbir CHP'li milletvekilinin eli kalkmadı, hiçbir zaman CHP'liler 'üç üç' diye bağırmadı. Bu ülkede barış ve huzuru sağlamak istiyoruz. Temel görevimiz budur'' diye

konuştu.

 

-''Herkesin etnik kimliği kendi şerefidir''-

 

TBMM gündemine ''anadilde savunma'' şeklinde bir tasarı geldiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bunun adının yanlış olduğunu; bunun, anadilde savunma değil, savunma hakkı olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, bunu etnik kimlik bağlamında bir hak olarak görmenin doğru olmadığını, olaya da böyle değil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ne gerekiyorsa öyle baktıklarını belirtti.

Görüşlerinin açık olduğunu, önergelerinin bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, evrensel, çağdaş hukuk varken dar alana sıkışıp politika yapmanın, kendilerine de Türkiye'ye de yararı olmayacağını kaydetti.

Hiçbir zaman etnik kimlik, inanç siyaseti yapmadıklarını, yapanları aşağıladıklarını, kötülediklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İsmet İnönü, Konya'ya gidiyor. 'Paşa, dini hassasiyetler var, konuşmanızı yaparken ne olur Allah'tan da bahsedin' diyorlar. Paşa ise 'Din, siyasete alet edilmez. Din kutsal bir alandır, herkesin inancına saygılı olacağız, dini siyasette kullanırsak bunun sonu gelmez.' Partililer ısrar ediyor, Paşa da 'Olur, söz' diyor. Konuşmasını yapıp, sonunda 'Allahaısmarladık Konyalılar' diyor. Sonra partililere, 'Bakın Allah'tan da bahsettim' diyor.

Siyaset farklı bir şey. Ülkede bu kadar ciddi sorunlar yaşanıyorsa, derin fay hatları oluşuyorsa, etnik kimlik ve inanç üzerinden yapılan siyasetten kaynaklanıyor. Biz neden Doğu ve Güneydoğu için üçüncü yol diyoruz. Çünkü biz dini siyasete alet etmiyoruz, herkesin inancına saygılıyız, herkesin inancı bizim başımızın üzerinde diyoruz. Çünkü biz etnik kimliği siyaset konusu yapmıyoruz, herkesin etnik kimliği kendi şerefidir, herkesin kimliğine saygılıyız.''

 

-''A dersiniz, B yazarlar''-

 

Kılıçdaroğlu, son bir haftadır gazetelerde hedefin CHP olduğunu

savundu.

Hiç kimsenin, etnik kimliğini belirleme hakkına sahip olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, anne, baba ve kimlikleriyle gurur duyduklarını, bunun siyasete malzeme yapılacak bir alan olmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''72 millet birdir bize'' diyen, herkesi kucaklayan bir felsefeden geldiklerini vurguladı.

Avrupa'nın, etnik kimlik siyasetini yasakladığını, etnik kimlik üzerinden siyasetin milyonlarca insanın yaşamına mal olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Bu topraklarda hepimiz eşitiz, özgürüz, hepimizin bayrağı tek, hepimiz bu ülke için çalışıyoruz, hepimiz ülkemizi savunacağız. Ortak paydamız bayraktır, İstiklal Marşı'dır. Ama bireyin hak ve özgürlüğüne önem vermek zorundayız. Yasaklayıcı bir dünyadan gelmiyoruz. Özgürlükleri genişlettiğiniz zaman ülkede barışın olduğunu göreceksiniz. CHP bu felsefeden gelmiştir.

Koro halinde bizi eleştiren o medya mensuplarına şunu söylemek isterim; hiçbir zaman medya mensuplarını çok ağır dille eleştirmedim en ağır ifade yalaka medya olmuştur. Ama o değerli Türk büyüğü 'Sizin boyunlarınızda tasmalar vardı, ben çıkardım' dedi. Neden eleştirmediniz? Hala boynunuzda tasma olduğuna mı inanıyorsunuz? Demokrasisi sağlıklı çalışan, medyasının özgür olduğu bir ülke olsaydık bu lafı bir başbakan edemezdi, etseydi o koltukta oturamazdı. Hala oturuyor, medyayı dizayn ediyor. Medyaya verilen talimatı biliyoruz. 'CHP'nin iç işini karıştırın' diyenleri, bunu görev addedenleri de biliyoruz. O nedenle sorumluluğumuz çok daha ağır. Her arkadaşım konuşurken laflarının nereye çekilebileceğini iyi bilmeli. Konuşmalarımıza dikkat edeceğiz. Önümüzde sağlıklı çalışan, kafa yoran medya yok. 'Acaba CHP'de karışıklığı nasıl çıkarırım' böyle bir medya var. 'Boynunuzda tasma var' dediği zaman sessiz kalan, 'yalaka medya' dediğiniz zaman ayağa kalkan bir medya var. Medyada son derece saygın, eleştiriyi çok iyi yapan, Sayın Başbakan'ın kullandığı üslup dolayısıyla en sert eleştiri yapanlar da var. O nedenle parlamento kürsüsünde konuşurken bir üniversiteye konuşmuyoruz biz, ders vermiyoruz biz. Kullandığımız sözlerin, cümlelerin nerelere çekiştirileceğine dikkat etmemiz gerekiyor. Dikkatli ve özenli üslup kullanacağız. A dersiniz, B yazarlar, bundan endişeniz olmasın. O her şeyi söyleme özgürlüğüne sahip, çünkü onun medyası var. Emin olun Kapıkule'den kar yağışı beklendiğine ilişkin program yapılsın, emin olun söz dönüp dolaşıp yine CHP'ye gelecektir. Her CHP'linin son derece dikkatli olmazı lazım. ''

 

-''Ulusalcı olmayan mı var?''-

 

Kılıçdaroğlu, sosyal demokrat, sosyal demokrasiyi ülkeye getiren parti olduklarını dile getirdi.

Aynı zamanda milliyetçi olduklarını, ülkelerini sevdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Efendim ulusalcılar. Ulusalcı olmayan mı var? Altı okumuzdan biri bu'' dedi.

Kılıçdaroğlu, ''Duymayan sağır kulaklar da duysun'' diyerek, parti programından ''CHP, Atatürkçülük milliyetçiliğini desteklemektedir. Türkiye Cumhuriyeti, din, dil, ırk, etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği üzerinde kurulmuştur. Milliyetçilik, ırk, köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarının ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türkiye, hiçbir zaman ırk, kan, kafatası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır ve olmayacaktır. Ülkenin sorunlarının çözümüne, ırk temelinde değil, yurttaş temelinde yaklaşmaktayız. Türkiye'nin bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşünceleri CHP, kesinlikle reddeder. Milliyetçiliğimiz, çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır. Devletin ırkı olmaz, tüm etnik kimliklere eşit mesafede durur'' şeklinde yazan milliyetçilik bölününü okudu.

Bu anlayışın çağdaş, bütün yurttaşları kucaklama anlayışı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bu anlayış bölünmeye değil, birliğe davet anlayışıdır. Bu anlayış, hiç kimsenin ötekileştirilmediği, herkesin kucaklandığı bir anlayıştır. Bu anlayış, Türkiye'yi çağdaş uygarlığa taşıyacak anlayıştır. Onun için bizim milliyetçiliğimiz kafatasçı milliyetçiliği değil, herkesi kucaklayacağız, beraber olacağız, her düşünceye saygı göstereceğiz. Bizim parlamentoda görüşülen tasarıyla ilgili öngördüğümüz düzenleme, insan hakları bağlamında AKP'nin düzenlemesinden çok daha iyi. Ama bizim önergemiz reddedilmiştir, bunu bilinçli olarak görmeyen o köşe yazarlarına sesleniyorum; demokrasi, özgürlük diyorsunuz, önergemizi bile görmüyorsunuz. Sonra oturup masa başında CHP ile ilgili ahkam kesiyorsun. Bizim karnımız tok. Bu ülkede barış içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz.''

İlgili Haberler