Politika

Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı Gül'ün dokunulmazlık yorumuna destek

Kılıçdaroğlu, bazı BDP'lilere ait dokunulmazlık dosyaları için Gül'ün açıklamalarına katıldığını dile getirdi

29 Kasım 2012 19:49

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dokunulmazlık hakkındaki açıklamasıyla ilgili, ''Katılıyorum. Kendimizi çıkmaz sokaklara itmeyelim. Demokrasiyi yüceltelim. Eğer bizler siyaseti dar sokaklara sokarsak onun yarattığı atmosferin baskısından kurtaramayız bu toplumu'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa'da araç koltuğu üreten bir fabrikada işçilerle çay içerek sohbet etti ve işçilerin sorularını yanıtladı. ''Okullarda kıyafet serbestliği'' ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, eğitim sistemindeki kırılmanın 4+4+4 ile başladığını öne sürdü. Yeni yapılan düzenlemeye dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Çocuk üzerinden siyaset yapılmaz. Kız çocuğu, 'efendim yarım kol gömlek giyerse bu doğru değil, ben bunu yasaklıyorum.' Eğer siz, yarım kol, küçük bir çocuk, küçük bir kız çocuğu giydi diye yasak getiriyorsanız kusura bakmayın ama bu sapıklıkla ancak anlatılabilir. Böyle bir şey olamaz. Cumhuriyetin kazanımlarını şimdi tek tek kaybetmeye başladık, o sürece girmeye başladık. Yazıktır, günahtır. Çocuk üzerinden siyaset yapılmaz. Şimdi diyorlar ki; 'önlüğü kaldırıyoruz.' Şimdi bakın tek tip getirilmesinin nedeni bütün çocukların kendilerini eşit hissetmesidir. Kim fakir, kim zengin belli olmaz. Hatta çocukların beslenme çantalarına bile öğretmen müdahale eder, aynı şeyleri getirirler. Varlıklı ailenin çocuğu çantasına çok fazla şeyler koyarak getirmesin diye. Çünkü yandaki çocuğun morali bozulabilir. Bunu kaldırıyorsunuz ne olacak, çocuk görecek. Her hafta veya her gün yeni bir marka ile çocuğun geldiğini düşünün. Bir de öbür aileyi düşünün. O yaştaki çocuğun psikolojisindeki bozulmanın sorumlusu kim olacak. Yazık günah değil mi o çocuklara. Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı? Bunlar doğru değil. Bunlara kesinlikle karşı çıkmamız lazım.''
 
 

 'Onların faturasını biz ödeyeceğiz'

 
 
Bir işçinin, ''Bize bir saldırı yok ne gerek var patriotlara'' ifadesi üzerine Kılıçdaroğlu, kendilerinin de aynı soruyu, ''Bu patriotların burada ne işi var?'' diye hükümete sorduklarını söyledi. Bunun yanlış olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Onların faturasını biz ödeyeceğiz. Biz ödeyeceğiz derken sadece ben değil sizler de ödeyeceksiniz. Çalışıyorsunuz vergi veriyorsunuz, ödediğiniz vergilerin yerinde harcanması lazım. Ülkenin kalkınması için harcanması lazım. Bu ülkede yeni üretim alanlarının açılması için harcanması lazım, eğer bunlar için değil de... Hiçbir saldırı beklemiyoruz biz, yani ne Suriye'den ne İran'dan ne Rusya'dan hiç kimse böyle bir şey de söylemedi ama biz getiriyoruz bunları konuşlandırıyoruz. Söylenen, 'Suriye'den bize saldırı olursa' ya Suriye zaten kendi işiyle uğraşıyor. Orada çatışmalar var. Adam o işi bırakacak bir de Türkiye'yi mi başına bela olarak alacak. Bu doğru değil zaten. Dediğim gibi, yanlış politikalar Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürükledi, oradan çıkmak istiyoruz. Yine kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz. Sadece kendi içimizde değil, bütün komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz. Neden kavga edelim? Bizim Suriye ile Irak ile İran ile Rusya ile alıp veremediğimiz ne? Ticaretimizi, turizmimizi, kültürümüzü geliştirmeliyiz, bütün bu ülkelerde akrabalarımız var. Evlilikler var, ilişkileri daha verimlileştirerek götürmemiz gerekirken, işi çatışma noktasına getirdik. Niçin? Bu soruyu sadece ben sormayacağım kendime her vatandaş kendisine soracak. Niçin Türkiye böyle bir tablonun içine düştü. Bundan Türkiye'nin kurtulması lazım. O zaman ikinci bir soru var; 'Nasıl kurtulacağız?' Onu da oturacaksınız düşüneceksiniz.''
 
''Patriotların gelmemesi için bir çalışmanız var mı?'' şeklindeki soruya karşılık Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: ''Biz yürütme organı da değiliz, yani ülkeyi yönetmiyoruz. Kararı veren ülkeyi yönetenler ama biz itirazlarımızı yapıyoruz, ana muhalefet partisi olarak. Bütün demokrasilerde muhalefet hangi görevi yapıyorsa, biz de aynı işlevi yapmaya çalışıyoruz. Kuşkusuz gelmesini isteyenler de olabilir ama bunun doğru olmadığını, Ortadoğu coğrafyasında barışın egemen olması gerektiğini Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönünü hep batıya çevirdiğini, dolayısıyla bizim hukukun üstünlüğü gibi adalet kavramı gibi pek çok kavramı içselleştirmemiz gerekiyor. Kuşkusuz savunma bizim için önemli. Biz 'kendi savunma gücümüz olmasın' diye bir şey söylemiyoruz. Türkiye bölgede güçlü olacaksa tabii savunmasıyla da ordusuyla da güçlü olmalı. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde onun entelektüel birikiminden gelir. Yani sanayicisi entelektüel olacak, neyin ne olduğunu çok iyi bilecek. Yazarı çizeri, gazetecisi öyle olacak, sanatçısı, romancısı dizisi öyle olacak. Ama kalkar da 'Muhteşem Yüzyıl'ı yasaklayın' derseniz kusura bakmayın ama bütün dünya size güler. Nitekim gülüyorlar da.''
 
Kılıçdaroğlu, asgari ücretten vergi indirimi konusundaki görüşünü soran bir işçiye, vergi oranını yüzde 1'e indirmeyi düşündüklerini söyledi. Oranı sıfır yapmayı düşünmelerinin nedenine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ''Her yurttaş ben bu ülkeye vergi veriyorum diyebilmeli ki hesabını da sorabilmeli'' dedi.
 
 

Gazeteci Başar Kaddumi'nin durumu

 
 
 
Kılıçdaroğlu, Suriye'deki gazeteci Başar Kaddumi'nin Türkiye'ye dönmediğinin hatırlatılması üzerine, Kaddumi için de çaba harcandığını, serbest bırakılmasının istendiğini belirtti. Bu konudaki son gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Arkadaşlarımız onun da serbest bırakılmasını istediler. Arkadaşlarımın bana aktardığına göre talimat verilmiş, Başar Kaddumi bulunduğu andan itibaren Türkiye'ye teslim edilecek. Tabii yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz, inşallah yaşıyordur. Çünkü yaralandığı söyleniyor. Diğer gazeteci arkadaşımız tanık olmuştu yaralandığına, yarasının da ciddi olduğu ifade ediliyor, inşallah sağlığına kavuşur. Eğer hayattaysa mutlaka arkadaşlarımız Türkiye'ye getirecekler. Amerikalı bir gazeteci de orada yine tutuklu olduğu söyleniyor. O gazetecinin ailesi de öyle bir talepte bulundu. Arkadaşlarıma talimat verdim, onu da serbest bırakma olanağımız varsa o da bırakılsın çünkü habercilerin bir görevi var. Onlar haberi alır bütün topluma sunarlar. Onları hapse atmak, tutuklamak doğru değil.''
 
Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun yaptığı aktif siyasetin son dönemde biraz pasife düştüğü'' yönündeki görüşlere yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu: ''Bizim yaptığımız muhalefet anlaşılmasın diye Meclis Televizyonu'nu saat 19.00'dan sonra kestiler, vatandaş görmesin diye. Şimdi en önemli tartışma konularını saat 19.00'dan sonraya getiriyorlar. Bu da bizim elimizde değil. Biz bir bakan hakkında gensoru veriyoruz, o bakanla ilgili gensoruyu saat 19.00'dan sonra görüştürüyorlar. Dolayısıyla vatandaşın izleme şansı yok. Vatandaş ne diyor; 'Şu CHP muhalefet etmiyor' diyor. Aslında yapıyoruz muhalefeti.''
 
Entelektüeller ile ilgili de bir şey söylemek istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir ülkenin aydınlarının korkmaması lazım. Korkan insan aydın değildir. Ne olursa olsun ne kadar okursa okusun. Yürekli, cesur olmak zorundadır, çünkü aydının toplumda bir işlevi vardır. Bunların başında öğretmenler geliyor. Öğretmenler susturulmuş. Bütün bu tabloya baktığınız zaman bizim şu veya bu şekilde yaptığımız mücadelenin sivil toplum örgütleri ve diğer kuruluşlar tarafından desteklenmesi lazım. Ama herkes korkuyor. Biz ne diyoruz? Korkmayın diyoruz. Cesur olun. Bir bedel ödemek gerekiyorsa oturacağız bedelini de ödeyeceğiz. Çünkü demokrasiyi birileri gelip bize altın tabak içinde sunmadı. Bu bir mücadele sonucu elde edilmiş bir şeydir. Mücadeleyle elde ettiklerimizi vermemeliyiz.''
 
 

Dokunulmazlık konusu

 
 
Kemal Kılıçdaroğlu, ''bazı BDP'lilere ait dokunulmazlık dosyaları'' ile ilgili soru üzerine de şu yanıtı verdi: ''Kürsü dokunulmazlığına saygılıyız. Bir milletvekili kürsüye çıktığında düşüncesini söylesin ama onun dışında dokunulmazlık olmamalı. Yolsuzluk yapan birinin dokunulmazlığı olmalı mı? Hayır. İhaleye fesat karıştıranın dokunulmazlığı olmalı mı? Hayır. Bizim ilke kararımız var CHP olarak diyoruz ki; kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlıkların tamamını kaldıralım. Diyoruz ki; TBMM'de kaç milletvekilinin dokunulmazlık dosyası varsa tamamını indirsinler aşağıya, dokunulmazlığını kaldıralım. Bu millet de rahatlasın. PKK ile kucaklaştın, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye yolsuzluk, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye fesat karıştırdın, kaldır dokunulmazlığı. Niye dokunulmazlık olsun? Yani bir milletvekilinin temel görevi kendi yurttaşlarının hakkını savunmaktır. Cebini doldurmak, yandaşını düşünmek bir vekilin görevi değildir.''
 
Milletin vekilinin temiz olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Adı üstünde milletvekili, yani milletin vekili. Milletin vekilinin milleti düşünmesi lazım. Milletin vekilinin yolsuzluk yapmaması lazım. Milletin vekilinin ihaleye fesat karıştırmaması lazım. Onun için söylüyorum, kaç milletvekilinin dokunulmazlık dosyası var 300. Getirin dosyayı, kaldıralım mesele de bitsin. Türkiye gerçekten demokratik bir ülke olsun. Hem 'darbeye karşıyım' diyorsun hem darbe hukukunun arkasına sığınıyorsun. 'Benim dokunulmazlığımı kaldırma onun dokunulmazlığını kaldır.' İlke adamı olmalıyız, ilkelerimiz olmalı. Getirirsiniz bütün dokunulmazlıkları kaldırırız. Millet de rahatlamış olur 'oh' der yani. 'Şu meclis en azından temiz adamların gelip çalışacağı meclis olacak' der.''
 
 

Kılıçdaroğlu'ndan, Bursaspor'a ziyaret

 
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursaspor Kulübü'nü ziyaretinde yaptığı konuşmada, futbolun siyaset üstü bir alan olduğunu belirtti. Siyasetin temel görevlerinden birinin futbolun ve futbolcunun önündeki engelleri kaldırmak olduğunu, ikinci kez Bursaspor'u ziyaret ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Siyasi partiler, sporun centilmenlik olduğunu, ülkenin kültürüne tanıtımı, katkısı olduğunu biliyor. Bursaspor, Anadolu için önemli bir takım. Trabzonspor'dan sonra Anadolu'da şampiyon olan ikinci takım oldu. Şampiyonluğun sadece İstanbul içinde değil, tüm Türkiye'ye yayılmasını istiyoruz. Spor artık sanayiye dönüştü. Sıradan olmaktan çıkıp profesyonel bir hale geldi'' diye konuştu.
 
Sporda başarılı olmanın oyuncular kadar yöneticilere de bağlı olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Bursaspor'un son yıllardaki başarıları tesadüf değil. Avrupa'da Türkiye'yi önemli bir şekilde temsil etti. Hepimizin tuttuğu bir takım var. Ancak bir Türk takımı yabancı bir takımla oynadığı zaman hepimiz onu destekleriz'' dedi.
 
Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı ise Bursaspor'un siyaset üstü bir kurum olduğunu belirterek, ''Bursaspor, siyasetin içinde hiç yer almadı. Herkesin bize destek vermesini istiyoruz'' ifadelerini kullandı.
 
Konuşmaların ardından Yazıcı, Kılıçdaroğlu'na Bursaspor forması ve atkısı hediye etti. Öte yandan Kılıçdaroğlu, Bursaspor'u ziyaretinden önce, babası vefat eden Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in Özlüce köyündeki baba evine taziye ziyaretinde de bulundu.
 
 

'Türkiye'yi 21. yüzyılın yıldız ülkesi haline getirebiliriz'

 
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nı (BTSO) ziyaretinde, BTSO Meclis Başkanı İlhan Parseker ve Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez ile yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı.
 
Sönmez'den, Bursa'nın ekonomisi ve odanın çalışmaları hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu, CHP olarak üretmekten söz ettiklerini belirterek, önce üreteceklerini sonra hakça bölüşeceklerini, toplumsal refahın da ancak böyle sağlanabileceğini söyledi. Bursa'nın Türkiye'nin tarihinde de turizminde de sanayisinde de eğitimin de çok çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sanayinin önündeki engelleri kaldırmanın, siyasetçi olarak sadece kendisinin değil, aslında bütün siyasetçilerin ortak görevi olduğunu dile getirdi.
 
Üretimin önemini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Eğer Türkiye gerçekten bölgesinde lider olacaksa, 2023'te dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisinden birisi olacaksa bunun yolu üretimden geçiyor. Tüketen toplum değil, üreten toplum lider olur, dünyada saygınlık kazanır, marka yaratır. Bursa, ülkemiz açısından önemli bir markadır. Bu markanın gelişmesi lazım, büyümesi lazım. Bana sorarsanız, 'Bir ülkenin büyümesinde, kalkınmasında, refah toplumu olmasında en önemli gücü, sorumluluğu kim omuzlayacaktır?' Bunun tek bir karşılığı var, sanayici... O açıdan sanayicinin önündeki bütün engellerin kaldırılması lazım. Bu sadece Bursa için değil tabii Kocaeli için de Adana içinde Gaziantep için de Samsun için de geçerli olan bir kuraldır. Biz siyaset adamları olarak böyle bir ortak platformu oluşturabilirsek Türkiye'yi gerçekten de 21. yüzyılın yıldız ülkesi haline getirebiliriz.''
 
 

'Büyüme konuşan Türkiye'de olur'

 
 
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Dışarıda da barışın egemen olduğu, bütün komşularımızla barış içinde yaşadığımız, ticaretin geliştiği bir ülke konumunda olmamız gerekir'' ifadesini kullandı. CHP lideri, şöyle devam etti: ''Lider ülke ancak böyle olur. Lider ülke, sözü dinlenen ülkedir. Lider ülke bir başka ülkenin iç işlerine müdahale eden ülke değildir. O zaman kaybederiz. Eğer bunu yaratabilirsek, bu toplumsal barışı kendi bölgemizdeki halklarla birlikte gerçekleştirebilirsek çok önemli bir ivmeyi yakalamış oluruz.''
 
Türkiye'nin yeni bir sanayi, teşvik, bilim politikalarına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Üniversiteler bilim üretirse, ancak üniversite olur. Onun yolu da üniversitelerin konuşmasından geçer. Konuşan Türkiye olması lazım, korkmadan, yüreklice sorunlarını aktaran bir Türkiye olması lazım. Eğer konuşan Türkiye değil de suskun bir Türkiye'yi yaratıyorsak, böyle bir Türkiye'nin koşullarını oluşturuyorsak büyümeyi unutacağız; büyüme olmaz, büyüme konuşan Türkiye'de olur. Sanayici oturacak, derdini rahatlıkla anlatabilecek, siyasetçiye de bir başka yere de. Sivil toplum örgütleri yine demokratikleşme sürecimizde çok çok önemlidir. İşçi sendikalarının nasıl liderleri var, çıkıp konuşuyorlarsa, işveren sendikalarının liderleri çıkıp rahatlıkla konuşabilmeli, dertlerini anlatabilmeliler. Çünkü sonuçta tek tek dert anlatmaktansa, işveren sendikası başkanının çıkıp derdini rahatlıkla anlatabilmesi gerekiyor. Demokrasinin kuralı da budur.''
 
Kılıçdaroğlu, BTSO ziyareti öncesinde araba koltuğu üreten bir fabrikayı gezdiklerini da anımsatarak, ''Avrupa'da bir numara olduğunu söylediler, inanın gurur duydum. Bir sanayicimizin ürettiği ürünlerle Avrupa'da bir numara olması, hepimizin gurur kaynağı'' dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, daha sonra BTSO yönetimiyle basına kapalı olarak bir süre görüştü. Kılıçdaroğlu'na, genel başkan yardımcıları Erdoğan Toprak, Umut Oran ve Haluk Koç eşlik ediyor.
 
 

'Siyasi ahlak çok önemlidir'

 
 
Kılıçdaroğlu, Sönmez Holding'i ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''CHP'ye üye olan kişilerin aynı zamanda AKP'de üye olarak görünmelerine'' ilişkin sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Siyasi ahlak çok önemlidir. Siyasetçi topluma hizmet vermeyi taahhüt eden kişidir. Kendi yararı için değil toplumun yararı için çalışan kişidir. O nedenle siyasetçinin dürüst olması, ahlaklı olması çok önemli. Eğer siz başka bir partiden üye olma talebi olmadığı halde insanları getirip kendi partilerine üye yaparsanız o zaman doğru bir iş yapmamış olursunuz ve bunun mutlaka sorulması gerekiyordu. Biz de CHP olarak bu garip olay karşısında şaşkınlığımızı ifade ettik. 'Nasıl oluyor bu?' diye sorduk ve sonunda arkadaşlarım Cumhuriyet Savcılığı'na başvurmaya karar verdiler. Ahlak dediğimiz kavramı sadece bununla yozlaştırmaya kalsak hadi deriz ki; 'burada bir şeyler oldu, yanlışlık oldu vesaire vesaire... Ama öyle milletvekillerimiz var ki kendisi umrede Ankara'da onun adına 'ben buradayım' diye pusula gönderiliyor meclis başkanlığına ve ismi okunuyor. Nasıl oluyor bu? Hem dini görevinizi yapmak için umreye gidiyorsunuz hem ama öbür tarafta bir sahtekarlık yapıp kendinizi Ankara'da gösteriyorsunuz ve nerede Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde. Bu doğru değil. Onun için siyasetçinin topluma önder olması gerekiyorsa toplumun da siyasetçiye saygı duyması gerekiyorsa, toplumun düzgün siyasetçiye ihtiyacı var. Ve siyasetçi de bu ihtiyacı gidermek zorundadır. Ama karşılaştığımız tablo, geldiğimiz nokta maalesef bu değil.''
 
Kılıçdaroğlu, yargıdan gelecek sonuca ilişkin tahmininin sorulması üzerine, ''Yargıdan herhalde üye olduğu iddia edilen arkadaşlarımızın herhalde imzası gerekiyor. Biz de merak ediyoruz, bu imzaları kim attı acaba. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın üyelik fişleri yok. Kendilerine gelen bir kart yok. Kendilerinin imzası yok, böyle bir dilekçeleri yok. Böyle bir talepleri yok. Ama bunlar AKP'ye üye yapılıyor. Bunu anlamakta biz gerçekten zorluk çekiyoruz'' diye konuştu.
 
 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklaması

 
 
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ''Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk ile BDP'li 9 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik hazırlanan fezlekeye'' ilişkin yaptığı açıklamanın anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Katılıyorum. Kendimizi çıkmaz sokaklara itmeyelim, demokrasiyi yüceltelim. Eğer bizler siyaseti dar sokaklara sokarsak onun yarattığı atmosferin baskısından kurtaramayız bu toplumu. Daha sağlıklı, daha akılcı düşünmek ve yolumuzu öyle çizmek durumundayız. Eğer siz duygularınızla hareket ederseniz yanlış yaparsınız. Devlet dediğiniz kurum duygusuyla hareket eden kurum değildir. Devlet, aklıyla hareket eden bir kurumdur. O nedenle duyguları geri plana atmalıyız, aklımızı ön plana çıkarmalıyız. Bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Bu ülkenin huzura ihtiyacı var. Bu ülkenin insanının işe aşa ihtiyacı var, ona odaklanmalıyız. Eğer ona odaklanırsak çok güzel sonuçlar elde ederiz. Ama bunları bir tarafa bırakıp duygularımızla yola çıkarsak, topluma kin ve nefret tohumları ekersek, bunun bedelini siyasetçi değil bu ülkenin halkı ödüyor. Buna izin vermemeliyiz.''
 
Öte yandan, Demirtaş Organize Sanayi'nde bir fabrikada işçilerle aynı masada yemek yiyen Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, dünyanın en iyi işinin alın teri ile çalışmak olduğunu belirtti. İşçilerle beraber olmaktan her zaman mutlu olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Demokrasilerde hak aramak vardır. Sizler çalışıyor, vergi veriyorsunuz. Sizlerin verdiğiniz verginin nereye gittiğini, nereye harcandığını sormanız lazım. İşçilerin bunu sorduğu ülkelerde demokrasi gelişir. Yeni doğan çocuktan yaşlılara kadar bu ülkede herkes, her alanda vergi veriyor. Haklı olarak bunun nereye gittiğini sormanız lazım. Bunu yaptığınız zaman Türkiye'nin çağdaşlaşmasına katkı sağlamış olursunuz'' diye konuştu.
 
Ardından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Eğitim Merkezi'ne giden Kılıçdaroğlu, burada öğrencilerin çalışmalarını inceledi. Kılıçdaroğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İlhan Parseker ve kurs öğreticilerinden bilgi aldı. Kılıçdaroğlu, bazı fabrikalar ve Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminalini de ziyaret etti.
 

İlgili Haberler