Gündem

KCK’nın lider kadrosu da siyaset yapacak mı?

Beşir Atalay, çözüm sürecinde izlenecek yol ve yapılacak çalışma ile ilgili önemli açıklamalar yaptı

28 Kasım 2014 10:37

Çözüm sürecinin hedefinin silahsızlandırma olduğunu belirten AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, "Yol haritası kesinleşti. İlk safhası, Türkiye’nin her yerinde güvenliğin tam olarak sağlanması. Güvenliği sarsacak gelişmeler asla söz konusu olmayacak. Ondan sonra da dışarı çekilme, silah bırakma gibi safhaları var. Bunun üzerinde arkadaşlarımız çalışacak" dedi.

Atalay, KCK’nın lider kadrosunun siyaset yapıp yapmayacağıyla ilgili olarak ise “Şu kişi, bu kişi diye söylemem zor olur. Ama hedef dağdaki insanın eve dönmesini sağlamaktır. Bu genelleme içinde söyleyeyim. Lider kadrolarının durumu belki daha farklı şeylerde değerlendirilebilir. Süreç yürürken, eğer güven sağlanırsa, o son safha çok daha elverişli şekilde gerçekleşir” diye konuştu.

Milliyet’ten Namık Durukan’ın haberine göre, çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklığın aşılması ve önümüzdeki dönemde yapılacaklar konusunda Rudaw'a açıklama yapan Atalay, yol haritasının muhatapları ile paylaşıldığını, bundan sonraki süreçte haritanın uygulamaya geçirileceğini söyledi.

Beşir Atalay şunları söyledi:

 

Irak Başbakanı Ankara'ya geliyor

 

Irak Başbakanı Aralık’ta Bakanlar Kurulu heyeti ile Ankara’ya gelecek. Barzani yönetimiyle enerjiden, ticarete birçok alanda önemli görüşmeler yapıldı. Türkiye Irak’ın acı günleri geçerek, normal düzene kavuşması için elinden gelen çabayı gösterdi. Onlar bunun karşılığın vermedi, o dönem adeta ilişkilerin kesildiği bir noktaya geldik. Şimdi yeni hükümetle, tekrar rayına oturuyor. Her şey normalleşiyor, olması gereken bu. Irak ile Türkiye ilişkilerinin gelişmesi için atılan her adım çok değerlidir. Aralık ayında Stratejik İşbirliği Toplantısı Ankara’da yapılacak. Yeni Başbakan Ankara’ya geldiğinde her şeyin daha da rayına oturacağını zannediyorum. Barzani yönetimiyle de Irak merkezi hükümetinin sorunları da büyük oranda çözülüyor.

 

IŞİD desteği yalan

 

Son dönemde uluslararası alanda Türkiye’ye karşı geliştirilen provokasyon ve tavırlardan birisidir. Türkiye terörle ilgili çok büyük sınavlardan geçmiştir. Türkiye hep terörün karşısında olmuştur. Türkiye’nin bir terör örgütüne destek verdiği iddiasını biz şiddetle reddediyoruz. IŞİD’i doğuran şartları aslında bu iddiaları yayanlar oluşturmuştur. Gerek Irak’ta gerek Suriye’de. Suriye’de baştan tutarlı bir politika izlenseydi, IŞİD gibi bir bela orada yeşermezdi. Amerika’nın kendi politikalarına iyi bakması lazım. Irak’ta işgalden sonra ne yaptılar, terör örgütleri nasıl gelişti? Suriye’de niçin o kadar sessiz kaldılar, muhalifler o kadar güçsüz kaldı? İran, Rusya gibi bazı ülkeler Esad rejimine destek verdiler ve Radikal terör unsurları türedi. IŞİD bugünkü şartlarla, bugünkü görüntülerle İslam’ı kullanarak, en büyük zararı Müslümanlara veriyor. Türkiye bu konuda çok açık tavır içindedir.

 

Yol haritası kesinleşti

 

Son günlerdeki görüşme trafiği açıklamalara baktığımızda artık herkes söyleyeceğini söyledi. Yol haritası paylaşıldı. Bundan sonraki görüşmeler o yol haritasının uygulaması ile ilgili olduğu yönünde bir değerlendirme yapılabilir. Biz hükümetin açıklamalarını esas alırız. Hükümet kanadının gerek üçüncü göz, gözlemci, gerek İmralı’ya gidecek ziyaret edecek heyet ile ilgili resmi bir açıklaması olmadı. Başbakanımızın Erbil’de artık daha hızlanan bir süreç yaşanacağını söyledi. Yol haritası kesinleşti. İlk safhası, Türkiye’nin her yerinde güvenliğin tam olarak sağlanması. Güvenliği sarsacak gelişmeler asla söz konusu olmayacak. Ondan sonra da dışarı çekilme, silah bırakma gibi safhaları var. Bunun üzerinde arkadaşlarımız çalışacak.

 

Süreçte nihai hedef

 

Seçimden önce gelişme olabilir açıklaması önemlidir. Bu sürenin biraz daha kısalacağı anlamına gelir. Bundan hepimiz memnuniyet duyarız. Yol haritası eninde sonunda mutlaka silah bırakmayı, eve dönüşlerin de yasal düzenlemesinin devlet tarafından yapılmasını içerir. Sonra da silahsız, şiddetsiz bir dönem ve herkesin siyaset yapması. Nihai hedef budur.

 

HDP'ye çok iş düşüyor

 

Devlet ve hükümetimiz başından beri çok kararlı bir tutum içinde. Biz hükümetiz ve Türkiye’nin sorunlarını çözmek için çalışıyoruz. Meclis’ten bunun yasanını da çıkardık. Safha safha neler yapılabileceği de yazılı. Hükümet yapıcı bir şekilde elinden gelen gayreti gösteriyor. Ama örgüt ve HDP kesimi için tutarlı bir politikayı zikretmek kolay değil. Bütün milletimizi üzen, herkesi tereddüde sevkeden, 6-7 Ekim olayları yaşandı. Bir siyasi parti vatandaşı sokağa çağırdı ve şiddet yaşandı. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Bütün bunlara baktığımızda, orada daha ciddi çalışmalara ihtiyaç var. HDP’ye çok iş düşüyor. Bazen taraf oluyorlar. Taraf olmamalıdır. Arabulucu gibi olmalıdır. Örgüt kesiminden değişik sesler geliyor bazen. Bunlar onların meselesi ama vatandaşın gözünden bunlar kaçmıyor tabi. 6-7 Ekim olayları nedeniyle HDP bölgede büyük bir tepki aldı. Çözüm sürecine bölge halkı büyük bir umut bağladı.  Onlar da “yanlış yaptık” anlamına gelen sözler söylediler. HDP daha dirayetli bir arabuluculuk içinde görevini yapmalıdır.

 

KCK yöneticileri de siyaset yapacak mı?

 

Çözüm sürecinin hedefi şiddeti bitirmek, siyaseti geçerli kılmak. Görüşme, müzakere denilen hususlar çözüm sürecine giden yol haritasının safhalarının nasıl gerçekleşeceğidir. Eve dönüş kısmı çok ciddi çalışmalar gerektiriyor. Yasal boyutları var, devletin rehabilitasyon, hayatın içinde insanların tekrar yaşamasını kolaylaştıran tedbirler alması lazım. Bu konuda çalışmalar da var. Şu kişi, bu kişi diye söylemem zor olur. Ama hedef dağdaki insanın eve dönmesini sağlamaktır. Bu genelleme içinde söyleyeyim. Lider kadrolarının durumu belki daha farklı şeylerde değerlendirilebilir. Süreç yürürken, eğer güven sağlanırsa, o son safha çok daha elverişli şekilde gerçekleşir.

 

Üçüncü gözü kendi iç
mekanizmamızdan sağlayacağız

 

Her ülkede çatışma çözümlerinde hakem rolü oynayan bir üçüncü göz vardır. Bazı ülkelerde bu uluslar arası unsurlardan oluşur. Bazı ülkelerin, kendi iç mekanizmasıdır. Biz başından beri uluslar arası bir hakem müessesinin uygulamayacağımızı açıkladık. Yani üçüncü gözü kendi iç mekanizmamızda sağlayacağız dedik, bu bir milli proje olsun dedik. Bizim bir Akil İnsanlar heyetimiz var. Çok önemli roller oynadılar. Her birisi bu konuya kafa yormuş kişilerdir. Onların içinden bir ekip oluşturulabilir, diye bir düşüncemiz var. Eğer örgüt kesimi bir söz verdiyse onun uygulamasını birinin gözlemesi lazım. Ülke dışına çıkış diye bir sözleri vardı, yerine getirmediler. Biz de neyin yerine getirilip getirilmediği konusunda kararlar verecek, böyle bir mekanizmada biz de fayda görüyoruz.

 

İlgili Haberler