Hürriyet gazetesi yazarı Fehim Taştekin, Kürt kaynaklarını referans gösterek, 49 Türk vatandaşını elinde rehin tutan Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in, bunu koz olarak kullandığını ve şu an IŞİD’ın elinde bulunan Tel Ebyad (Akçakale) ve Carablus (Karkamış) sınır kapılarını Musul düştükten sonra açtırdığını öne sürdü.
Taştekin, Taraf gazetesinin dünkü nüshasında (21 Ağustos 2014) duyurduğu ve Dışişleri Bakanlığı'nca yalanlanan "hükümetin kaçırılan 49 vatandaş karşılığında Süleyman Şah Türbesi'ni IŞİD'e teslim etmek üzere anlaştığı" iddialarına ilişkin ise, "IŞİD açısından ele geçirilmiş bir Süleyman Şah Türbesi’nden ziyade Türkiye’nin yegane parçasını ele geçirme tehdidi çok daha fazla işe yarıyor" dedi.
Taştekin'in Hürriyet'te "Rojava Kürtleri türbeye ilerliyor" başlığıyla yayımlanan (22 Ağustos 2014) analiz haberi şöyle:
Taraf gazetesi, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’ndaki rehine aldığı 49 kişiye karşı Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’ndeki Türk askerlerinin çekilmesini istediğini, Ankara’nın da teklifi değerlendirdiğini öne sürdü.
Hürriyet’in konuştuğu kaynaklara göre Süleyman Şah’ın teslim edilmesi rehineler için öne sürülen şartlardan bir tanesi ama en önemsizi olabilir. IŞİD, rehinelerle Türkiye’nin elini kolunu bağlamışken ve bu sayede çok daha stratejik tavizler koparma şansı yakalamışken neden fazla işine yaramayacak bir türbe ile hesabı kapatsın? IŞİD açısından ele geçirilmiş bir Süleyman Şah Türbesi’nden ziyade Türkiye’nin yegane parçasını ele geçirme tehdidi çok daha fazla işe yarıyor.
IŞİD’in eli güçlendi: IŞİD’in 15 Mart’ta elinde rehine gibi bir koz yokken sadece Süleyman Şah Türbesi’ne gireriz tehdidi bile Türkiye’yi açık sınır politikasına mecbur ettiğini biliyoruz. Türkiye türbeye tedarik ve rotasyon için Rojava’nın silahlı gücü Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve IŞİD ile koordinasyon yapmak zorunda kaldı. İlk seferde Türk askeri konvoyu türbenin yakınındaki Karakozak’ta durdurulmasıyla kriz yaşansa da sonraki aylarda türbenin ihtiyaçlarının giderilmesinde sıkıntı olduğuna dair bir bilgi gelmedi. Rehineler üzerinden IŞİD’in Süleyman Şah’tan çok daha stratejik talepleri olduğunda kuşku yok. Her şeyden önce IŞİD, rehinelerle kolayca vazgeçmeyeceği bir mecburiyet ilişkisi yarattı. Mesela Musul’daki olayın etkisi IŞİD’ın elindeki Tel Ebyad (Akçakale) ve Carablus (Karkamış) sınır kapılarına anında yansıdı. Suriyeli Kürt kaynaklara göre bu iki kapı Musul düştükten sonra açıldı.
Bölgede çatışmalar: Daha ilginci temmuzda YPG’nin Zor Muğar, Beyadi ve Ziyarete’yi kaybettiği saldırılarda IŞİD Türkiye sınırını kullandı. Ancak türbe etrafında Ankara’yı ikilemde bırakacak yeni bir gelişme var. Türbede Türk askerleri olsa da etrafı IŞİD’ın kontrolünde. Son birkaç gündür IŞİD, Irak’ta Ezidilerin katledildiği Şengal ile Suriye’nin Til Koçer bölgesi arasında oluşturduğu güvenlik koridorunu ele geçirmek için hamle yapınca YPG de Süleyman Şah Türbesi’ne yakın IŞİD mevzilerine yüklendi.
IŞİD mi, YPG mi
1921’de Fransızlarla yapılan Ankara Anlaşması ile Türkiye’ye bırakılan, 1938’de Türk askerinin başında nöbet tutmaya başladığı ve 1973’de Tebke Barajı nedeniyle yine Fırat kıyısında Halep’e bağlı Karakozak köyündeki yeni yerine taşınan türbe önemli bir geçiş güzergahı üzerinde değil ama Türkiye’nin savaş nedeni sayacak kadar önemsediği bir simge. Eğer gelişecek koşullar Türkiye’yi Süleyman Şah’tan askerini çekmek zorunda kalırsa Ankara kimi tercih edecek; YPG’yi mi, IŞİD’ı mı? Biri türbeyi koruma, diğeri yıkma garantisi sunuyor.