AKP 2. Olağanüstü Kongresi'ndeki Ahmet Davutoğlu'nun sözleri tarşılmaya devam ediyor. Star gazetesi köşe yazarı Hüseyin Gülerce, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Maşeri vicdandaki rahatsızlığın farkındayım!” gibi ifadelerin yer aldığı konuşmasına dair "Davutoğlu öyle iğnelemeler yaptı ki; neden ayrıldığı belli oldu" diye yazdı. Gülerce, “Bizden yana bütün haklar helal olsun, ama daha da helalleşeceğiz” ifadesini kullanan Davutoğlu'nun ayrılması hakkında "İçeriden destekli bir küresel operasyon daha bertaraf edilmiş" diye yazdı.
Hüseyin Gülerce’nin Star bugünkü (24 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
Pazar günkü olağanüstü kongre, AK Parti’deki genel başkan değişiminin iki açıdan izahı oldu.
Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçildiği günden beri Türkiye’nin yönetimi ile ilgili en önemli hususun altını çizdi ama kendi partisi içindeki bazılarına bile anlatamadı. Hatırlatayım; Sayın Erdoğan 14 Ağustos 2015’te Rize’de şunu söyledi:
“Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun, hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir.”
Erdoğan, bu gerçeği anlattı anlattı, kendisine en fazla destek çıkması gerekenler bile ipe un serdiler. Anlamamazlıktan geldiler. Hatta 7 Haziran’dan sonra CHP ile koalisyonu, Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığında tutsak etmek için fırsat olarak gördüler. Başkanlık sistemini, Türkiye’nin gündeminden çıkarma hesabı yaptılar. Olmayınca, AK Parti’nin 1 Kasım seçim başarısına sahiplenmeye kalktılar.
Erdoğan da; “Öyle mi? Anlamak istemiyor musunuz? O zaman anlayacağınız dilden anlatayım” dedi. Davutoğlu-Yıldırım değişimi işte budur... İpe un sermeye kalkanlar, yerini Başkanlık sistemine yürekten sahip çıkanlara bıraktılar.
İkincisi, Erdoğan’ın AK Parti üzerindeki liderlik etkisini/gücünü azaltma, törpüleme ve kırmaya teşebbüs ettiler. Parti kurucularından bazıları, Erdoğan’ı hedefe koydular. Washington ve Brüksel’e “Erdoğan’ı bitirin, yerine bizi getirin, o gitsin biz gelelim, Türkiye tam istediğiniz gibi olur” mesajları verdiler. Gülen medyası ile Doğan medyası bu algı operasyonunda yine görev aldı. İki medya grubu da zaten Gezi olaylarından beri “Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın” planının parçasıydılar. 7 Haziran’dan sonra Zaman gazetesi açıktan HDP’li restorasyon hükümeti isterken, Hürriyet’te Ahmet Hakan, 13 Haziran 2015’te şunu yazdı: “Bir ihtimal daha var. HDP ile MHP’nin dışarıdan destek verdiği bir CHP azınlık hükümeti... Kısa süreli... Restorasyona dönük... 17/25 Aralık’ı yeniden yargılama konusu yapacak, tahribatı giderecek bir hükümet...”
Amaç, aslında Erdoğan’ın AK Parti liderliğini bitirmekti. Sayın Davutoğlu önceki gün kongrede yaptığı konuşmada Sayın Erdoğan için “liderimiz” dememeye özen gösterdi. Öyle iğnelemeler yaptı ki, neden genel başkanlıktan gittiğini de izah etmiş oldu. Sayın Binali Yıldırım ise konuşmasına, “Erdoğan liderimiz, yolu yolumuz, davası davamız” diyerek yeni dönemin adını koydu...
Erdoğan’ın liderliği ile oynamaya kalkanlar, AK Parti kongresinde, siyasi hayatımızda parti ve lideri konusunda görülmemiş bağlılığın, birlikteliğin ilanını sağladılar... Sayın Davutoğlu, 1 Kasım’daki seçim başarısında kendi payını hatırlatırken, Erdoğan’ı ıskalamaya kalkmayacaktı. Vefa, o başarının mimarı olarak Erdoğan’ı selamlamayı gerektiriyordu. Kongre delegelerinin 1405 oyla Yıldırım’ı genel başkan seçmelerini iyi anlamalı...
Kimisi delegenin bu görülmemiş kenetlenmesi ile alay etmeye kalkıyor. Utanmadan “koyun sürüsü” diye hakarete yelteniyorlar. Biliyoruz birilerinin cephesinde öfke, kızgınlık ve perişanlık yaşanıyor. Ama neden bir lidere bağlılıkta, böylesine bir vefayı, sevgiyi ve bağlılığı anlamaya çalışmıyorsunuz?
Belli oldu ki, AK Parti’nin bütünlüğü ve seçilmiş Cumhurbaşkanı ile AK Parti’nin bağları, ciddi bir tehlike atlatmış. İçeriden destekli bir küresel operasyon daha bertaraf edilmiş.
Hem AK Parti yönetimi, hem de hükümet, yeni dönemin sorumluluğunu taşıyacaklarla tahkim ediliyor...