Gündem

'Hitler'i anan muhafazakârların zalim Siyonistlerden farkı ne?'

İslamcı yazar Hüda Kaya: Bizler, kendisini Kur’an’a nispet eden Müslümanlar olarak, öfkelerimizi, tepkilerimizi, hınçlarımızı yine Kur’an ile terbiye etmek zorundayız

21 Temmuz 2014 15:07

İslamcı yazarı Hüda Kaya, İsrail’e Gazze’ye yönelik saldırılarından dolayı “Hitler” benzetmesi yapan muhafazakârlar için, “Nemrut ve Hitler zihniyetinden, dünün mazlumu, bugünün haddini aşan zalimi Siyonistler ile ne farkı olabilir?” dedi.

Hüda Kaya’nın Özgür Gündem’de “İçimizdeki Hitler sevdalıları” başlığıyla yayımlanan (21 Temmuz 2014) yazısı şöyle:

 

İçimizdeki Hitler sevdalıları

 

Son yazımda, toplumumuzda son yıllarda iyice artan nefret ve ötekileştirme dilinin sonuçlarından bazı örnekler vermiştim. Maalesef gündemimiz yine aynı minvalde. Her geçen gün, nefret ve akıl tutulması artmaya devam ettiğini görüyoruz.

Türkiye’de ya da yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında etnik ya da dini sebeplerle halklar bir problem yaşadığında ‘suçun şahsiliği ilkesi’ görmezden geliniyor ve en ilkel, en bağnaz şekilde suçlu olanın inancı da, ırkı da aşağılanıyor. O ırka ve inanca sahip olsalar da işlenen suçlara muhalif olanlar hedef haline getirilebiliyor. Öyle ki devletlerarası siyasi ihtilaflarda bile masum ve o toprağın insanı olan halklar, siyasilerin dilinde veya masasında bir koz olarak ortaya sürülüyor ve tehdit olarak kullanılabiliyor.

Ülkemiz siyaset tarihi ise bu konularda oldukça sabıkalı ve eli kirli. Birkaç yıl önce Ermenistan ile yaşanan problem için Başbakan ‘Burada yaşayan 100 bin Ermeni’yi sınır dışı edebilirim’ diyerek zaten mağdur durumda olan halkları bir siyasi koz olarak kullandığı hafızalarda. Bu topraklarda kendi cetlerimizin henüz ayak bile basmadığı zamanların kadim bir halkı, ırkçı ve faşist zulümler ve soykırımlar ile geride kalan bir avuç kılıç artığı bir toplumu, vicdanı rahatsız olmadan bir başka devlete karşı hedef ve tehdit olarak kullanabilmişti.

‘Müslümanım’ diyebilen insanlar için Kur’an’ın ve elçilerinin pratiğine temelden muhalif olan bir mesele, hala anlaşılamamıştır ki aynı nefret ve öfke ilkellikleri devam etmektedir.

Siyonist İsrail yönetimini işgal topraklarında ve Gazze’de, iki haftadır orantısız bir devlet terörü yaşatmaya devam ediyor. Çoğu çocuk ve kadın olan 400 civarında insan hayatını kaybetti, 2500’ün üzerinde yaralı var. Bu gelişmeler derin acılara ve tepkilere sebep oluyor.

Bizler, kendisini Kur’an’a nispet eden Müslümanlar olarak, öfkelerimizi, tepkilerimizi, hınçlarımızı yine Kur’an ile terbiye etmek zorundayız. Allah’a ve elçilerine rağmen kendi bildiğimizi okumamalıyız. Öfkemize, acılarımıza, kızgınlıklarımıza yenilmemeliyiz. Yanlış atılan adımlar, insaniyete sığmayan tepkilerin sonuçları, kitle psikolojisi, kitle öfkesi gibi mazeretler,  bizleri mesuliyetten kurtaramaz.

“İnananlar! ALLAH için adaleti gözeterek tanıklık edin. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli davranmak daha erdemlidir. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH yaptıklarınızı haber alır.” 5/Maide- 8

Son günlerde Siyonizmin zulümlerine karşın özellikle iktidara yakın medyada yazanlar ve STK yöneticileri son derece tehlikeli, kışkırtıcı ifadelerde bulunuyorlar. Kuríani bilinçten ve peygamberin pratiğinden uzak olan muhafazakar çevreler için bu söylemler dini hassasiyetten ziyade bir milli hamaset ve hassasiyet olarak kendini göstermektedir.

Peygamber pratiği derken özellikle peygamberimizin Medine’de gerçekleştirmek için düğmeye bastığı bir barış toplumu inşası olan Medine Sözleşmesinin içeriği Kur’ani referanslar olması bakımından da vazgeçilemez bir değere sahiptir.  Bugün sayfamız yettiği kadarı ile bir başka yazıda bu kunuya değinmek üzere şimdilik yetinelim. Gazze için İsrail konsolosluğu önünde yapılan, Başbakanın kızı Sümeyye Erdoğan Albayrak’ın katıldığı eylem de dahil, Hitler vurgusu ve görselliğinin göze çarpması çok manidardır.

Gazetelerinde ‘seni arıyoruz’ şifreleri ile, konuşmalarında ‘az bile yapmış’ diyerek Kitaptan ve elçilerin getirdiklerinden son derece uzak olan ‘Dindar demiyorum’ bu muhafazakar çevrelerin çağdaş bir Nemrut olan Hitler’i referans alabilmeleri, gösterebilmeleri, onu arıyor olabilmeleri ve en vahimi pervasızca bunu ifade ediyor olabilmeleri geldikleri nokta, hakkı görebilme, adaletli olabilme ahlakından uzak ne denli bir basiretsizliğe duçar olduklarını, girdikleri çıkmazı, ilkellik ve yozlaşmayı göstermesi açısından çok hayati ve manalı bir sonuçtur.

Bu zihniyetin ve yaklaşımın, bir Nemrut ve Hitler zihniyetinden, dünün mazlumu, bugünün haddini aşan zalimi Siyonistler ile ne farkı olabilir?

İlgili Haberler