Politika

HDP'li Baluken: Tekrar müzakere masasına geri dönülmeli

"Sorun, çözüm sürecinin yerine çöktürme planının ikame edilmesidir"

27 Şubat 2016 03:11

2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda yapılan görüşmelerinde söz alan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Bu yanlış sonuçtan bir an önce vazgeçilmelidir. Tekrar müzakere masasına geri dönülmeli. Dolmabahçe mutabakatında 10 maddeyle tanımlanan o demokrasi manifestosunun bütün ilkeleri cesur bir şekilde burada tartışılmalıdır diye düşünüyoruz" dedi.

Bütçe üzerine bir konuşma yapan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, her yıl yapılan memleket bütçesinin, bir tek partinin bu ülkenin adına karar vermesi şeklinde ilerlediğini, bütçe hakkının katılımcılıktan, demokratiklikten ve hesap verilebilirlilikten son derece uzak normlarla komisyondan Genel Kurul'a sevk edildiğini söyledi.

Sayıştay'ın dış denetiminin daraltılmasıyla da yerleşik ve hukuki uygulamaların da AKP tarafından tamamen devreden çıkarıldığını anlatan Baluken, "2016 merkezî yönetim bütçesi, Türkiye'de daha önce yapılmış tıpkı diğer bütçeler gibi bir çatışma ortamında, bir savaş mantığıyla hazırlanmıştır. Bu çatışma süreci bütçenin bütün planlamalarına sirayet etmiş, bütçe yapma hakkının demokratik işletilmesi her zamanki gibi söz konusu bile olmamıştır. AKP Hükûmeti bütçeyi bir taraftan güncel çatışma koşullarına göre hazırlamış, diğer taraftan da kendi ideolojik formasyonunun kodlarını tamamen bu bütçe planlamasına yedirmiştir. Oysaki bizler Türkiye'de çoğul demokrasiyi esas alan, toplumsal kimliklerin çeşitliliğini esas alan, özgürlükleri genişleten ve demokratikleşmeye dayanan bir bütçeleme yapılmasını her yıl olduğu gibi bu yıl da yine buradan, bu kürsüden savunuyoruz. Türkiye halklarının ihtiyacı olan barış bütçesi yerine bir savaş bütçesinin getirilmiş olmasını Türkiye halklarına yapılmış en büyük haksızlık ve çok büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz." diye konuştu.

Baluken, "Oradaki yapılar, bakanlık yetkililerinin de şahitlik ettiği telefon görüşmelerinde 'Biz Başbakandan talimat almıyoruz' deme cüretini maalesef gelinen aşamada göstermeye başlamışlardır. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bugün yaptığı bir açıklamada 'Kesin bir dille ifade edebilirim ki yeni bir anayasa için erken seçim yapılmayacak.' diyor. Bakın, cumhurbaşkanı da demiyor, cumhurbaşkanının sözcüsü diyor. Şimdi, biz, erken seçim yapma yetkisinin hangi koşullarda cumhurbaşkanında olduğunu biliyoruz. Şu anda o koşulların hiçbirisi yok. Üç koşul var, bu ülkede erken seçime cumhurbaşkanının karar vermesi, ülkeyi erken seçime götürmesi için. Bir; yeni seçilmiş bir Meclis'te Başkanlık Divanı teşekkül ettikten sonra kırk beş gün içerisinde hükûmetin kurulmamış olması. İki; başbakanın istifası ya da -Allah korusun- ölmesi durumunda kırk beş gün içerisinde bir hükûmetin kurulmaması. Üç; hükûmetin bir gensoru önergesi neticesinde güvensizlik oyu alarak düşmesi. Bakın, bu açıklama bugün yapılıyor, tesadüfi değil. Bugün, bir hükûmet için en hayati olan plan ve bütçe yasa tasarısı Meclis'e geldiğinde, yani plan ve bütçe yasa tasarısı Meclis'tengeçmeyince hükûmeti bile düşürecek gelişmelerin yaşanabileceği bir günde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü çıkıp 'Biz erken seçimle ilgili herhangi bir karar almayacağız' diyerek, bizce hem AKP grubuna, hem hükûmete, hem de özellikle BaşbakanDavutoğlu'na buradan açık bir mesaj veriyor. Hükûmeti düşürebileceğini ve isterlerse yeni anayasa için erken seçime götürebileceklerini açık bir şekilde başbakana bir mesaj olarak bütün kamuoyuna iletiyor." şeklinde konuştu.

Çözüm sürecinin bütün sorunlu alanlarına rağmen 28 Şubat Dolmabahçe mutabakatına kadar getirmeyi başardıklarını dile getiren Baluken, "O mutabakat ilan edildiğinde sadece Türkiye'de değil, Ortadoğu'da ve bütün dünyada barışa dair büyük bir umut ve büyük bir heyecan uyanmıştı. Bütün Ortadoğu'nun, bütün dünyanın gözü Türkiye'nin üzerindeydi, kalıcı barış ve Ortadoğu'ya model olacak yeni bir ülke vizyonuyla ilgili bir çıkış üzerineydi. Ancak, savaş konsepti devreye girdikten sonra, özellikle 7 Haziran seçiminde halk iradesine yönelik bir darbe yapılıp 1 Kasım seçimleri dayatıldıktan sonra, maalesef, bu bahsetmiş olduğumuz Türkiye'nin ilgi odağı olma durumu tamamen ortadan kaybolmuş, ölümlerle, kanla, çatışmayla anılan bir ülke pozisyonuna düşmüşüz. Şimdi, bu çatışma ortamında, Dolmabahçe mutabakatına alternatif olarak Sayın Başbakan tarafından Mardin'de ilan edilen birlik, demokrasi ve huzur paketi bırakın Ortadoğu'da heyecan yaratmayı, bırakın dünyada bir umut yaratmayı Mardin esnafında bir gündem yaratmayı bile başaramıyor. Böylesi bir realiteyle, böylesi bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Sorun, çözüm sürecinin yerine çöktürme planının ikame edilmesidir. O nedenle, bu yanlış sonuçtan bir an önce vazgeçilmelidir. Tekrar müzakere masasına geri dönülmeli, Dolmabahçe mutabakatında 10 maddeyle tanımlanan o demokrasi manifestosunun bütün ilkeleri cesur bir şekilde burada tartışılmalıdır diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler