Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim açısından alacağı tavır kritik öneme sahip bulunan HDP, uzun süredir üzerinde çalıştığı, merakla beklenen tutum belgesini açıkladı.
Eş başkanlar Mithat Sancar ve Pervin Buldan tarafından açıklanan tutum belgesi, hiçbir ittifakta yer almayacağını açıklayan HDP’nin Cumhur ittifakı ile neden ilkeler bazında da anlaşamayacağını gösterecek kadar netti.
“Adalete çağrı, demokrasiye çağrı, barışa çağrı deklarasyonu” sloganı ile duyurulan tutum belgesindeki ilkeler açıklanmadan önce, aralıklarla “iktidarla anlaştığı” söylenen HDP’nin nerede durduğu, “Koronavirüs salgını, seller, yangınlar, kuraklık, işsizlik, pahalılık, yoksulluk, yolsuzluk, yurtsuzluk, ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik, zorbalık ve şiddetin iç içe geçtiği çoklu kriz koşullarıyla boğuşan halklarımızın iktidar güçlerince bastırılan haykırışını ve çözüm önerilerini dinledik” sözleriyle özetlendi.
Hedef demokratik cumhuriyet: İttifakta değiliz ama…
HDP’nin tutum belgesinde, “seçimlerin demokratik cumhuriyetin oluşması açısından tarihin en önemli dönemeçlerinden biri” olarak görüldüğünün altının çizilmesi önemliydi.
HDP, yerel seçimde olduğu gibi Cumhur ya da Millet ittifakında yer almayacağını yeniden vurguladı. Bu aslında beklenen bir tutumdu. HDP, “üçüncü yol” olarak belirlediği, adını “demokrasi ittifakı” koyduğu yolunun ittifakların parçası olmaktan geçmediğinin altını bir kez daha çizdi.
Ancak bu HDP’nin tüm partilere kapılarını kapattığı anlamına gelmiyor.
Tutum belgesinde, net biçimde, “Keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştırıp kalıcılaştırmayı hedefleyen ve yaşadığımız çoklu krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ve bu sistemi besleyen yapıları değiştirmek istiyoruz” denilmesi, bunun göstergesi.
HDP, bununla yetinmeyerek, tıpkı Millet ittifakını oluşturan diğer partiler gibi, hedefi, “otoriter ve tekçi sistemin yerine güçlü demokrasinin, çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesini sağlamak” olarak gösterdi.
İttifakta yer almasa da ilkelerde buluşma arzusunun altını çizdi. Sıralanan maddelerin başına, “İster HDP’li isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız. Geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının gerçekten etkili olduğu bir demokratik parlamenter sistem öngörüyoruz” ilkesinin yerleştirilmesi, Millet ittifakı ve ittifakın büyük ortağı CHP’ye açık bir mesajdı.
Yerel yönetim ve genel af
HDP, 11 maddede sıralanan talep ve görüşlerinde elbette Kürt sorununa özel bir yer ayırdı. Sorunun nasıl çözülebileceği, muhatabın kim olduğu sorularına yanıt verdi. Ancak bu maddeye geçmeden önce, kritik iki beklentisini açıkladı:
Kuvvetler ayrılığının yerele doğru genişletildiği, yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi.
Tüm siyasi davaların ve mahkumiyetlerin sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması.
Yerel yönetimlerin yetkisinin genişletilmesine bir zamanlar AKP de sıcak bakıyordu. Ancak “özerklik” tartışmalarına yol açtığı gerekçesiyle bu planlarından vazgeçmekle kalmadı. Aynı zamanda, çok sert bir merkezi yapı oluşturarak tam aksi yönde ilerledi. Gelinen nokta düşünülürse, Millet ittifakının HDP’nin bu talebini, “özerklik” tartışmaları yaratmadan karşılaması çok da güç değil.
İkinci talep ise “siyasi davalarda ayrımsız genel af” anlamına geldiğinden elbette HDP de bunun ancak Meclis’te kurulacak bir masada tartışma konusu olabileceğini öngörüyor. Ancak başlığı tartışacağını şimdiden ortaya koyuyor.
“İmralı” ifadesi geçmedi
HDP’nin tutum belgesinde, “İmralı ya da Öcalan” ifadesini hiç kullanmaması da dikkat çekiciydi. HDP, siyasi davaların bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması, tecrit ve benzeri uygulamaların uluslararası kurumların uyarıları doğrultusunda sonlandırılması gibi ifadelerle İmralı’ya da atıf yaptı ancak tutum belgesinde açıktan bir ifade kullanılmaması, HDP’nin, duruşunu yansıtıyordu.
Muhatap biziz, adres Meclis
En dikkati çeken başlık ise elbette Kürt sorununun çözümü konusunda HDP’nin alacağı tutumdu. Eski eşbaşkan Sezai Temelli’nin “Muhatap İmralı” açıklamasından sonra CHP’den gelen, “Adres Meclis” açıklamasına sıcak bir selam yollanarak, “Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır” ifadeleri kullanıldı. Böylece hem Meclis’te kurulacak masada olunacağı hem de olası bir yeni anayasaya yönelik beklentiler sıralandı. HDP, yine İmralı, Öcalan ve Kandil ifadelerini kullanmadan Meclis’te çözüm aranırken, “muhataplarla diyalog kurulmasının gerektiğini” belirtti ve bunun için görev almaya hazır olduğunun altını çizdi.
Türkiye partisi
Tutum belgesinde, kayyım rejiminin sonlandırılması, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konulması, emeklilikte yaşa takılanların, öğrencilerin sorunlarıyla ilgili beklentilerin dile getirilmesi, “Türkiye partisi” olarak görülme arzusunun da göstergesiydi. Kamu yönetiminde liyakat beklentisi, KHK mağduriyetlerinin giderilmesi, Kanal İstanbul başta olmak üzere doğayı tahrip eden projelerin durdurulması çağrısı da bu açıdan anlamlı ve önemliydi.
Demokratik anayasa
HDP, tutum belgesinin son başlığını, “demokratik anayasa” olarak belirleyerek, iktidarını pekiştirmek için yeni anayasa çalışması başlatan Cumhur ittifakına değil, parlamenter sisteme geçilmesi için anayasa değişikliğini gündemine alan Millet ittifakına mesaj gönderdi. Zira AKP ve MHP’den oluşan, BBP’nin desteklediği Cumhur ittifakının, gelinen noktada, “anayasa; farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı eşit yurttaşlığı esas almalıdır” gibi talepleri karşılama imkanı yok.
Adres belli
HDP, artık daha net. Tabanı ve seçmenleri HDP’nin bu çizgisini esas alıyor. Bu anlamda radikal politika değişikliklerinin öncelikle tabandan tepki alacağı ve böyle bir durumda partinin bugünkü kemikleşmiş desteğini kaybedeceği de ortada.
Üstelik Cumhur ittifakının çizgileriyle ile HDP’nin çizdiği tablo arasında ton değil, büyük bir dünya farkı var. HDP’nin ittifaklara girmeyerek, Millet ittifakını sağ politikalardan ayrılmaya zorlayıcı talepleri ortaya koyması, radikal demokrasi arzusunu somutlaştırması tutum belgesinin özeti.
Önümüzdeki dönemde eşbaşkanların, partileri ziyaret ederek liderlere tutum belgesini bizzat anlatmaları planlanıyor. Bu görüşmelerin adreslerinin, çalınacak kapıların HDP ile görüşeni terörist ilan eden, HDP’nin meşru olmadığını vurgulayan, Kürt sorunun bile olmadığını söyleyen AKP ve MHP olmayacağı da açık.
TIKLAYIN | HDP’nin Tutum Belgesi'nde “Kürt sorunu için çözüm adresi Meclis” vurgusu
TIKLAYIN | HDP ilk kez Kürt sorunu ile ilgili bir belgede “İmralı’yı” anmadan bir çözüm açıkladı
TIKLAYIN | HDP, 11 maddelik ‘Demokrasi Tutum Belgesi’ni açıkladı
TIKLAYIN | HDP’li Sezai Temelli: Mesajımın arkasındayım ama bugün olsa birkaç tweet daha atardım