27 Eylül 2021

HDP ilk kez Kürt sorunu ile ilgili bir belgede “İmralı’yı” anmadan bir çözüm açıkladı

HDP’nin tüm yöneticilerinin ve seçmenlerinin hapiste, kayyıma, baskıya rağmen demokrasiden vazgeçmeyen duruşu da çok önemli 

HDP’nin uzun süredir beklenen seçimlerdeki tutumunu ortaya koyacak deklarasyonu yayınlandı. T24’ün Youtube hesabından canlı olarak izledim. HDP Eş Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın okuduğu metinde; HDP sadece merkezine Kürt sorununu koyduğu bir söylem ile çıkmadı toplumun karşısına. Türkiye’nin demokrasiden hukuk sorununa dış politikadan kadına ve ekonomiye adeta bir seçim bildirgesi açıkladı. 

TIKLAYIN - HDP, 11 maddelik ‘Demokrasi Tutum Belgesi’ni açıkladı

3 noktayı önemseyip altını çizdim:

 İsim değil ilke

 Kendi partileri dâhil herhangi bir ismi değil ilkeyi öne çıkaran bir bölüm var. Sancar daha önce ‘ilkeleri ile örtüşecek tek bir adayı’ destekleyebileceklerini söylemişti. Açıklamadaki kısım şöyle:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilkesel buluşmaların gerçekleşmesi, HDP seçmenlerinin ülkenin geleceğinde anahtar bir role sahip olmaları nedeniyle günceldir. İster HDP’li isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız. Çünkü demokratik dönüşüm şahıslar aracılığıyla değil, ilkeler ve yöntemler üzerinde müzakere ve mutabakat yoluyla gerçekleşebilir.”

 Demokratik parlamenter sistem

Açıklamada ‘Bizler, parlamento seçimleri için ‘Demokrasi İttifakı’ şiarıyla; halklar ve barış ittifakı, kadın dayanışması ve ittifakı, ekoloji ittifakı anlayışı temelinde, toplumsal ve siyasal muhalefet, emek, kadın ve gençlik hareketleri ile en geniş birlikteliği ve ortak mücadele zeminini büyütme ve bu yoldaki güçlü yürüyüşümüzü sürdürme kararlılığındayız. Bunun dışında herhangi bir ittifak içinde yer alma arayışımızın olmadığını açıklıkla vurguluyoruz’ deniyor. İttifak arayışları yok ama ‘geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının gerçekten etkili olduğu bir demokratik parlamenter sistem öngörüyoruz’ diyerek AKP ile MHP’nin sıkı sıkıya tutunduğu, karşıda oluşan muhalefet bloğunun ‘temeli olarak’ tarif ettiği parlamenter sisteme kuvvetli atıfta bulunuluyor. 

Çözüm için adres Meclis 

Kürt sorunu başlığı altındaki bölüm çok önemli:

“Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır. Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikârdır.”

Kısa bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürt sorununun çözümünde muhatap HDP ve Meclis’tir çıkışına paralel bir noktada duruluyor. Daha da önemlisi HDP’nin uzun süredir ‘tarihi açıklama diye nitelendirdiği’ bu metinde ‘İmralı ya da Öcalan’ göndermesi yok. Meclis-diyalog-demokratik müzakere ana başlıklar. (Bu noktada kendi fikrimi söyleyeyim konulardan biri silah bırakmaysa yine Meclis’in iradesiyle İmralı ve Kandil’deki muhataplarla görüşülebilir.)

Millet İttifakı’nı oluşturan tüm partilerin HDP’nin uzattığı, Meclis’i demokratik siyaseti adres gösterdiği bu ele başını çevirmemesi lazım. Bir yandan HDP yaklaşık 6.5 milyon seçmeniyle seçimlerin sonucuna etki edecek bir partidir. Ancak bir yandan da Türkiye kronikleşmiş bu sorunu çözmek için Meclis’i adres alan bir parti ve yönetimle olumlu bir şekilde karşı karşıyadır.

 Metnin ve iradenin oluşmasında Selahattin Demirtaş, Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın katkıları önemlidir. Tabii aynı zamanda HDP’nin tüm yöneticilerinin ve seçmenlerinin hapiste, kayyıma, baskıya rağmen demokrasiden vazgeçmeyen duruşu da çok önemlidir.   

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

“Milliyetçi-muhafazakâr seçmen CHP’ye, DEM Parti’yle yan yana durduğu için ne der”e teslim olmamak

İki hafta önce Öcalan’ı Meclis’te konuşturmayı önerebilecek kadar ‘açılan’ iktidar ortağı ile potansiyel süreçle ilgili olumlu konuşan iktidarın Cumhurbaşkanı ne oldu da pozisyon değiştirdi?

"
"