Başbakanlık Basın Müşavirliği kanalıyla yapılan yazılı açıklamada 4 bakanlıkta görev değişikliği olduğu belirtildi. İçişleri Bakanılığı görevine İdris Naim Şahin’in yerine gelen Muammer Güler, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yerine Nabi Avcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yerine Ömer Çelik ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın koltuğuna Mehmet Müezzinoğlu getirildi. En çok merak edilen konulardan biri de dört bakanın neden görevden alındığı oldu.
Hürriyet muhabiri Zeynep Gürcanlı, dört bakanın görevden alınmasına neden olabilecek olayları şöyle sıraladı:
Günay ve AKP karşılaşmaları
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Başbakan Erdoğan'la kamuoyu önünde en çok karşı karşıya kalan bakanlardan olarak dikkat çekti. Günay'la Erdoğan'ın ilk açık sürtüşmesi, Kars'taki barış heykeli konusunda oldu. Başbakan Erdoğan'ın "ucube" dediği heykeli Günay korudu. Ancak sonunda Başbakan'ın dediği oldu ve heykel yıkıldı. Günay, son dönemde de özellikle Muhteşem Yüzyıl tartışmalarında Başbakan Erdoğan'la karşı karşıya geldi. Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl dizisinin "Bunlar TV ekranlarında ecdadımızı Muhteşem Yüzyıl'daki gibi tanıyorlar. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık" diyerek eleştirmişti.
Günay ise buna karşılık , "Ecdad olarak padişahları değil, Yunus, Hacı Bayram'ı, Bektaş-ı Veli'yi anlatalım" çıkışıyla gündeme gelmişti. GÜnay, Kanunu Sultan Süleyman konusunda "aşkının kölesi olmuştu" ve "kadın önünde zaaf göstermişti" yorumlarını yapmıştı. Kanuni'nin oğlunu boğdurması konusunda ise Ertuğrul Günay çok sert bir eleştiride bulunmuştu; "Kanuni yetişkin oğlunu, kendisinden sonra Osmanlı tahtına geçmesi beklenen Şehzade Mustafa'yı yandaki çadırda boğurmuştur. O gün ölmesi lazım yürek taşıyan bir insanın" demişti.
Bakan Günay, kendisi gibi görevden alınan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'le de, sansürlenen Yunus Emre şiirleri konusunda "densizlik" diyerek ters düşmüştü. Günay'ın dikkat çeken bir başka çıkışı ise Başkanlık sistemi konusunda oldu. Başbakan Erdoğan'ın yakın çevresinin Türkiye için en uygun model olduğunu savunduğu başkanlık sistemi konusunda Günay, Türkiye'ye uygun değil çıkışını yapmış, parlamenter sistemden yana tavır koymuştu.
Günay, hem HES projeleri hem de otoyollar konusunda da hükümetle ters düştü. Çevre ve Orman Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde “Doğu Karadeniz Yaylalarını Birleştirecek Yol Projesi” hazırlama çalışmasına tepki gösteren Günay, bunun yerine mevcut yolların altyapılarının düzeltilmesi gerektiğini söylemişti. Günay, HES konusunda ise "Her yerden birkaç megawatlık enerji elde edeceğiz diye her dereyi deleceksek, her dağı parçalayacaksak, her ağacı keseceksek o zaman biz burada turizm yapamayız” çıkışını yapmıştı.
4+4+4 ve atanmayan öğretmenler ile bilinen Dinçer
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, son dönemde sürekli "atanamayan öğretmenler" konusuyla gündeme geldi. Ancak atanamayan öğretmenlerin tüm kampanyalarına rağmen taviz vermedi. Dinçer, yine eş durumundan yer değişikliği ataması bekleyen öğretmenler tarafından da yoğun şekilde eleştirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı döneminde en çok tartışılan icraatı ise, 4+4+4 eğitim sistemini yürürlüğe koyması oldu. 4+4+4'e geçiş, özellikle acele edilip, sistem hazır olmadan geçiş yapılması, kalabalık sınıflar nedeniyle eleştiri yoğun eleştiri aldı.
Talim Terbiye Kurulu'nun Yunus Emre'nin şiirini sansürlemesi de Ömer Dinçer'e yönelik eleştiri oklarının artmasına yol açmıştı.
3 dönem Sağlık Bakanı olan Akdağ neden görevden alındı?
11 yıl aralıksız bakanlık yapan Akdağ, geçen Haziran ayında Sağlık Liderleri Forumu'nda 'dünyanın en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapan ismi' sıfatıyla Amerika'da onur plaketi almıştı. Akdağ, Bakanlık görevinin ilk yıllarında AK Parti hükümetlerinin her seçimde oy artırmasının en önemli nedenlerinden biri gösterilen 'sağlık memnuniyetinin' mimarlarından sayılıyordu.
Ancak Sağlıkta Dönüşüm Projesi çerçevesinde attığı adımlarla, özellikle sağlık çalışanlarının, doktorlar, hemşirelerin, eczacıların büyük tepkisini çekti. Uygulamaları nedeniyle, sağlık personeli pekçok kez protesto yürüyüşü, eylemi, grevi yaptı. Akdağ'ın bakanlık döneminde uygulamaya koyduğu 'tam gün yasası', 'performans sistemi' gibi politikalar, doktorlar başta olmak üzere sağlık çalışanlarının yoğun tepkisini çekti. Yabancı doktor, hemşire ve sağlık uzmanlarının Türkiye'de görev yapmasının önünü açması da ,Türk Tabipler Birliği tarafından yoğun şekilde eleştirilmişti. Akdağ, son dönemde sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması nedeniyle de eleştiri oklarına maruz kalıyordu.
Başbakan Erdoğan'la ters düştüğü konu ise, "grip aşısı" oldu. Sağlık Bakanı Akdağ'ın Türkiye'de büyük bir kampanya haline getirdiği domuz gribi aşısı konusunda gazetecilere 'ben aşı olmayı düşünmüyorum' açıklamasını yapan Erdoğan, ardından Bakan Akdağ'a dönüp, "Benim aşı olacağımı söylemişsin çabuk bunu düzelt" diyerek tepki göstermişti. Akdağ, yine domuz gribi aşısı konusunda kendisini eleştiren eski Sağlık Bakanlarından, bir önceki dönemin MHP Milletvekili osman Durmuş ile TBMM'de sonu itişmeye varan tartışma ile de gündeme gelmişti.
İdris Naim Şahin ve gafları
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, göreve geldiği günden itibaren neredeyse her açıklamasıyla kamuoyunun gündemine oturdu. Ancak görevden alınması, Kürt sorunu konusundaki keskin çıkışları ve BDP'lilere yönelik sert eleştirilerine bağlandı. İmralı sürecini yumuşak şekilde götürmek isteyen Başbakan Erdoğan'ın, sert çıkışlarıyla tartışma yaratan İdris Naim Şahin'in sürece zarar vermesinden endişe ettiği yorumları yapıldı.
2011 seçimlerinden sonra göreve gelen ve diğer bakanlara göre çok kısa bir süre kabinede yer alan İdris Naim Şahin, kamuoyu gündemine ise gaflarıyla geldi. Prof. Büşra Ersanlı'nın KCK davasından tutuklanmasının ardından, daha önce haklarında çeşitli suçlardan dava açılan akrabalarını hatırlatması ve Ersanlı'nın tutuklanması ile akrabaları hakkındaki iddialar arasında bağ kurması tepki çekmişti. Şahin ayrıca sanatçıların PKK'ya destek verdiklerini ima ederek, "Birileri saptırarak, kendine göre gerekçeler uydurarak teröre destek veriyor. Belki resim yaparak tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor. günlük makale fıkra yazarak oralarda birşeyler yazıp çiziyor" demişti.
4+4+4 Eğitim sistemini protesto eden öğretmenler başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına sıkılan yoğun biber gazı sonrasında ise, "Biber gazımız yüzde 100 organik, doğal. Biber gazından kimse ölmedi" diyen Şahin'in bu açıklaması da kamuoyunu nsert tepkisini çekmişti. Şahin'i en çok gündeme getiren olaylardan biri Erzurum'da bir vatandaşın, kendisini gördüğüne sevindiğini söylemesi üzerine, "hadi bir takla at ya da oyna da göreyim" karşılığını vermesi olmuştu.
İdris Naim Şahin, Uludere olayı konusunda da "yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Sağ yakalansalar, kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı" diyerek, kabinede en sert açıklamayı yapmış, Uludere için "özür dilenecek mahiyette bir olay değildir" sözüyle de tepki çekmişti. Van depremi sırasında çadıra yerleştirilmiş vatandaşlara da "Sarayda oturuyorsunuz, gel dediğiniz yok" diye seslenen Şahin'in bu sözleri kamuoyunda yoğun şekilde tartışılmıştı.
Gazete yazıları ve kitapları, silahlarla karşılaştıran Şahin, "ülkenin olağanüstü gündemi sadece çatışma alanıyla ilgili değil. Bu çatışma İstanbul'da kalemle devam ediyor, kitapla devam ediyor. Geçimli'de atılan havan mermisi ile, burada Ankara'da yazılan yazıların bir farkı yok" demişti. İzmir'de bir karakolda dövülen kadın konusunda ise, Şahin'in "İzmir Konak meydanına darağacı kuralım, personeli dar ağacında asalım mı?" çıkışı, büyük tartışmaya yol açmıştı.