Oya Özarslan
Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı
Dünyanın en gelişmiş ülkelerini temsil eden G20 Zirvesi Avusturalya'nın Brisbane kentinde 15-16 Kasım'da düzenlendi. Zirve ülkemizde en çok, Türkiye'nin gelecek sene liderliği yapacak olmasıyla gündeme geldi. Lider eşlerinin kanguru sevmesi, zirve öncesi sert demeçler veren Avusturalya Başbakanı Tony Abbot ile Putin'in sevimli koalalarla birlikte samimi pozları ve Aborjinlerin sokaklardaki protestolarıyla da izlediğimiz zirvenin, basınımız tarafından büyük ölçüde gözden kaçan yanı ise yolsuzlukla mücadele!
Yolsuzlukla mücadele G20'de nasıl yer alıyor derseniz, kaynakların israfını sağlayan ve insani gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri olan yolsuzluk, Dünya Bankası'nın bir çalışmasına göre küresel düzeyde toplam 1 trilyon dolar büyüklükte. Dünya gayrı safi milli hasılasının yüzde 5’ine karşılık geldiği tahmin edilen yolsuzluğun, dünya üzerindeki 3. büyük sektör haline geldiği konuşuluyor. Ekonomik gelişmeyi sürdürülebilir bir şekilde artırmanın kaygısında olan G20 ülkelerinin, ekonomik ve sosyal açıdan yıkıcı etkileri olan yolsuzluk gibi bir faktörü dikkate almamaları elbette düşünülemezdi.
Dönem başkanlığı yapan her ülkenin, dünya ekonomisine yön verecek başlıkları belirlediğini biliyoruz. Türkiye'nin öncelikleri daha çok az ya da gelişmekte olan ülkeleri dikkate alarak, bir nevi bu ülkelerin hamiliği çerçevesinde ortaya kondu, bu da aslında Türkiye'nin bir süredir sürdürdüğü bölgesinde ve diğer gelişmekte olan ülkeler arasındaki liderlik yapma politikasına uygun. Türkiye'nin zirvede açıkladığı, "yatırım, enerji, ticaret, katılımcı kalkınma, iklim değişikliği ve küçük ve orta büyüklükte işletmeler" gibi ülke öncelikler arasında "az gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisine entegre edilmesi" başlığı öne çıkıyor.
Türkiye'nin ülke öncelikleri arasında yolsuzlukla mücadele yok ama bu konu Avusturalya'nın dönem başkanlığı sırasındaki ülke öncelikleri arasında ilk sıralarda geliyordu. Toronto'da 2012 yılında kabul edilen iki yıllık Yolsuzlukla Mücadele Aksiyon Planı'nın bu sene Avusturalya'daki zirvede sona erecek olması vesilesiyle, geçtiğimiz yıl Avusturalya dönem başkanlığında bu plan üzerinde ayrıntılı çalışmalar gerçekleştirildi. Sadece planın yenilenmesi değil, her geçen gün daha sofistike yöntemlerle ilerleyen yolsuzluğa karşı sistematik önlemler geliştirilmesi için planın içeriğinin de geliştirilmesine uğraşan Avusturalya başkanlığındaki Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu, çıtayı gerçekten yükseğe koydu.
Sivil toplum ve uzmanlarla yakın diyalog halinde ilerleyen Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu'nun yoğun çalışmaları sonucu bu plan 2015-2016 yıllarında hayata geçmek üzere G20 ülkeleri tarafından 16 Kasım'da açıklanan bildirgeyle kabul edildi. Gelecek sene G20 Zirvesi'nin lideri ve evsahibi olan Türkiye ise planın yürütülmesinden Amerika ile birlikte sorumlu olacak. Türkiye'nin liderliğinde yürütülecek bu çalışmada, Brisbane'de kabul edilen Yolsuzlukla Mücadele Aksiyon Planı'nın içinden bazı öncelikli alanların seçilerek bu sene onların tamamlanmaya çalışacağı anlaşılıyor.
Kendi içinde önemli yolsuzluk skandalları ve bu konudaki sistemik problemlerle boğuşan Türkiye'nin bu konuda dünyanın diğer büyük ekonomilerine nasıl liderlik yapacağını önümüzdeki sene hep beraber izleyeceğiz. Fakat belki bundan da önemlisi, plan içerisindeki değişik başlıklar için ayrı ayrı belirlenen kalıcı adımlar atması ve önlemler alması beklenen ülkeler içinde Türkiye'nin nasıl performans göstereceği olacak.
Plan 6 Temel Başlıktan Oluşuyor
İlk ve en önemli başlık olan offshore paravan şirketlerin gizli ortaklıklarının kaldırılmasını, G20 liderleri "ilk öncelik" olarak kabul etti. Dünyada son 30 yıldaki büyük yolsuzluk olaylarının yaklaşık yüzde 70’ine paravan şirketlerin dahil olduğu ve bunun da en az 56,4 milyar dolara karşılık geldiği tahmin ediliyor. Paravan şirketlerdeki gizli ortakları ortadan kaldıracak temel kuralları düzenleyen ilkeler açıklandı bile. Böylece Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün #unmaskthecorrupt kampanyasıyla birlikte desteklediği G20 düzeyindeki savunuculuk faaliyeti de büyük ölçüde başarıya ulaşmış görünüyor.
İkinci öncelik, kamu sektörünün yolsuzlukla mücadele standartlarının artırılması olarak görülüyor. Bu başlık altında mal varlıklarının açıklanmasından, ihale sistemine, dokunulmazlıklardan finansal ve bütçe şeffaflığına, açık yönetime kadar bizim için hayli problemli konular bulunduğunu görüyoruz. Örneğin, dokunulmazlıklardan dolayı suçların cezasız kalmasına ilişkin başlıktaki gereken önlemleri nasıl alacağımız, gittikçe şeffaflıktan uzaklaşan ve bir çok yolsuzluk iddiasında yer alan ihale sistemimizi nasıl düzelteceğimiz merak konusu.
Üçüncü başlık uluslararası işlemlerdeki rüşvetin azaltılması olarak belirlendi. Bu başlık özellikle, yurtdışındaki faaliyetleriyle diğer ülkelere de yolsuzluğu taşıyan ülkelerin engellenmesi hedefliyor. Son OECD Rüşvete Karşı Mücadeleye Konvansiyonu kapsamındaki ülke incelemesi sonucu kötü not alan Türkiye'nin bu alanda da uygulamalarını epeyce iyileştirmesi gerektiği açık. Bu arada Türkiye'nin, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Yolsuzluğu İhraç Eden Ülkeler arasında sözleşmeyi hiç uygulamayan ya da az uygulayan ülkeler kategorisinde bulunduğunu da hatırlatmak gerek.
Dördüncü başlık, yolsuzluk riskli alanlar ve sektörlere ilişkin özel düzenlemeler yapılmasını öngörüyor. Bunlar, küresel düzeyde madencilik, petrol ve gaz gibi yeraltı kaynaklarının çıkarılmasına ilişkin sektörler ile inşaat, gümrük, orman ve balıkçılık olarak işaret ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda kentsel dönüşümden bir çok ihtilaflı büyük projeye kadar başrolde yer alan inşaat sektörü ile son zamanlarda yaşam hakkını da tehdit eder hale gelen madencilik gibi alanlarda yaşananlar, G20 Planında belirtilen riskli alanları Türkiye'de doğrulamış gibi gözüküyor adeta.
Beşinci başlık olan özel sektör standartları yine Türkiye'nin neredeyse hiç dokunmadığı ve yolsuzlukla mücadelede bakir alanlardan. Birçok ülkede özel sektöre ilişkin iç kurslar ve yapılandırma önlemlerinin getirilmeye başlandığı bir ortamda, Türkiye'de herhangi bir düzenleme mevcut değil. Yeni Türk Ticaret Kanunu’ndaki şeffaflıkla ilgili hükümleri yerine getiremeyip, kanun yürürlüğe girmeden bir hafta önce bu hükümleri kaldıran Türkiye özel sektör alanında bir düzenleme yapacak mı, bu da önümüzdeki süreçte belli olacak.
Son başlık ise yolsuzlukla mücadelede uluslararası işbirliği yapılması, sınırları aşan kişi ve malvarlıklarının iadesi.
Yukarıda kısaca belirtilen başlıkların birçoğu Türkiye'de yolsuzlukla mücadelede büyük delikler açan ve bir türlü çözemediğimiz, çözmediğimiz sistemik sorunlara işaret ediyor. G20 dönem başkanlığı yıllardır bekleyen sorunlarımızın çözümüne bir vesile yaratır mı, önümüzdeki sene hep beraber yaşayıp göreceğiz. Ama yolsuzluklardan bunalmış bir ülke olarak, Türkiye'nin başkanlık döneminin bu konuda bir başlangıç olmasını umut etmek istiyoruz. Bu dönem hepimiz için hayırlı olsun!