Gündem

Fuat Avni'nin 'Bazı medya ve sermaye gruplarına el konulacak' iddiasına hukukçu yorumu

Prof. Ersan Şen: Bunların hiçbirinin hukuk devletinde yeri yoktur

31 Ağustos 2015 16:58

Twitter fenomeni Fuat Avni’nin “Muhalif medyaya el konulacak” iddiasını yorumlayan Prof. Dr. Ersan Şen, “Ceza hukukunu ve prosedür hukukunu hatalı ve ağır kullanırsanız, insanların mal varlığına el koyarsanız, onları bir sene tutuklu tutarsanız, bu kabul edilemez. Bunların hiçbirinin hukuk devletinde yeri yoktur” dedi.

İddiaları yorumlayan Prof. Mehmet Günday da “Bu operasyon ve soruşturma iddiaları çok ciddi. Bunları yapılabilmesi için çok ciddi delil olmalı. ‘Ben yaptım oldu’ ile olmaz bunlar. Böyle şey olamaz. Neye istinaden söyleniyor, iddialar neler, bunların da ortaya çıkması lazım. Bu iddiaların hepsi açıkça suç” görüşünü dile getirdi.

Bugün’den Ömer Önder’in haberine göre, hukukçuların medyaya operasyon iddialarıyla ilgili açıklamaları şöyle:

Prof. Dr. Ersan Şen: Eğer iddia edildiği gibi, bu kurumların bir baskın yapılacaksa, bunların bir suç işlediği iddiası varsa, bunların tümünün delillendirilmesi gereklidir. Ceza Muhakemesi Kanunu 160. maddeye göre en azından şüphenin olması gerekir. Hukuk devleti ilkesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince keyfi olarak, kanunda yer almadığı halde, kanunda gösterilenin dışında bir işlem yapılamaz. Ayrıca burada usul de çok önemli. Kanuni bir prosedür vardır. Eğer suç işlendiği iddiası varsa, kanun kapsamında kim olursa olsun gereği yapılır. Ama suç yoksa hukuk devleti olan bir devlet hiçbir şey yapamaz. Ceza hukukunu ve prosedür hukukunu hatalı ve ağır kullanırsanız, insanların mal varlığına el koyarsanız, onları bir sene tutuklu tutarsanız, bu kabul edilemez. Bunların hiçbirinin hukuk devletinde yeri yoktur.

Hukukun unsurları hiçbir şekilde korku ve baskı aracı olarak kullanılamaz. Hukuk, iş adamlarına, medyaya baskı için, sindirme için kullanılamaz. Umarım bunlardan vazgeçerler. Normal şartlarda, hukuk devletinde olmasının imkanı yok. Devlet intikamcı olmaz. Devlet, sağda solda suç işlemeyi alışkanlık haline getirenlerden farklı bir disiplindir. Kişi hak ve hukukunu korur, ceberrut olamaz. Hukukun eşitlik ilkesi gereği suç işleyen varsa ki olursa olsun soruşturursunuz. Bunun da bir düsturu vardır. Bu arada da hukukun unsurlarını keyfi kullanamazsınız. Bir görüş, düşünce veya insanları suçlayamazsınız. Mutlaka bir delil bulunmalıdır. Sabah erken uyanan insanlar, kendisini güç sahibinin yanında bulmaya çalışıyor. Tarafgirlikle, gücü elinde tutmakla haklı olunamaz. Sözü edilen baskını da kabul etmiyorum. Hukuk devleti bunu yapamaz. Çok net söylüyorum. Bunu yaparsa, nedenini, gerekçesini açıklamak durumundadır. İnsanlar mağdur edilemez.

 

Haklar gasp edilemez

 

Türkiye’de daha önce de gördüğümüz, hukukun bir araç olarak kullanıldığı dönemlere dönülmemelidir. Türkiye’nin 30 yıldır devam eden bir hukuk sorunu var. Hukukçular siyasetin üzerinde, tarafsız olmalı. Devleti oluşturan hukuk kuralları da yine hukukun evrensel ilkelerine uymalı. Hukuk, isteyenin istediği gibi hareket ettireceği alan değildir. Bunu yaparsanız hukuk güvenliğini ortadan kaldırırsınız. Üretimi düşürürsünüz. Üretenlerin hakları gasp edilemez. Bundan ülke zarar görür. Hukuk güvencesini ortadan kaldırırsanız, kimsenin güvencesi kalmaz. O zaman Cumhurbaşkanı da, Başbakan da ana muhalefet partisi lideri de, herkes ama herkes korkuyla yaşar. Kendimizi tüketiriz.

 

Uluslararası yaptırımı olur

 

Prof. Dr. Metin Günday: Bu operasyon ve soruşturma iddiaları çok ciddi. Bunları yapılabilmesi için çok ciddi delil olmalı. ‘Ben yaptım oldu’ ile olmaz bunlar. Böyle şey olamaz. Neye istinaden söyleniyor, iddialar neler, bunların da ortaya çıkması lazım. Bu iddiaların hepsi açıkça suç. Eğer bu gruplar bir terör örgütü olarak adlandırılıyorsa bir ceza soruşturması açılır. Mahkeme kararı, yargı kararı gerekir. Bunlar için iddia da yetmez. Hukuken mümkün değil. İdare, hükümetler bunlara karar veremez. Bu da şirketlere değil, kişilere açılır. Şirket suç işlemez ki. Bu yolla şirketlere el konamaz. Ayrıca bu şirketler, Türkiye için kıymetli üreticiler. Borsada işlem gören, binlerce kişiyi çalıştıran, uluslararası otakları bulunan koca koca şirketler. Suç iddiasıyla el koyamazsınız. Böyle bir şey olabilir mi? Mümkünatı yok. Ben hukukçu olarak bunları mümkün görmüyorum. Bunun uluslararası, hukuki, ekonomik yaptırımı olur. Hukuk ayaklar altına alınır. Yapmak suçtur. Suç işlerler. Umarım ki soyut bir iddiadır ve gerçekleşmez.

 

Buna gülünür

 

Türkiye Barolar Birliği eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Hukuken böyle bir operasyon yapılamaz. Bu şirketlerin terör örgütüne yardım ettiğini iddia etmek bile kabul edilemez. Bunlara sadece gülünür. Yapılır mı, yapmak isterler mi, olabilir. Eğer hukuku tanımazsanız yaparsınız. Bu tür konularda insanları suçlamak ve tasarrufta bulunmak için çok büyük kanıt gerekir. Aksi çok büyük bir hata olur. Bunların yapılması siyaseten de çok büyük bir hata olur. Bunu yapanlara çok şey kaybettirir.

 

Konusu suç teşkil edilen emir verilemez

 

Prof. Dr. Ethem Atay: Basın Türkiye’de anayasal güvence altına alınmıştır. Basın Kanunu vardır. Dolayısıyla kanun ve mevzuata aykırı bir durum gerçekleşmeden bir şey yapılamaz. Yapılırsa bu fiili bir durum olur. Yetki kötüye kullanıldığı için hukuka aykırı bir durum olur. Bu tür bir işlem yapılması için elde somut bilgi ve belgelerin olması lazım. Yoksa anayasal güvence altına alınmış olan haklara müdahale edilemez. Aksi takdirde hukuk kuralları tanınmamış olur. Ülkemiz açısından da böyle bir şey olmayacağını düşünmek istiyoruz. Hukuka aykırı bir emir verilmesi ile ilgili Anayasa'da 138. madde var. Konusu suç teşkil eden bir emir verilemez.

İlgili Haberler