15 Temmuz darbe girişiminin ardından 80 bine yakın memura kamudan el çektirildi. Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, karar mercii olan komisyonların yapısını anlattı. Öztürk, "Açığa almalara 5-6 kişilik komisyon karar veriyor. Komisyonun üyeleri de o kurumun belli başlı bürokratlarından oluşturuluyor. Genelde denetim ve rehberlik, Personel dairesi başkanları, hukuk müşaviri, bakanlıklarda müsteşar yardımcılarından 1-2'si de komisyonun üyesi" dedi. Saygı Öztürk yazısında, "Alınan kararlarda şerh düşme, imzalamama gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Mahkeme kararlarında bile şerh vardır. Çünkü insanlar farklı düşünebilir. Burada komisyon başkanının kararı belirleyici oluyor" ifadelerine yer verdi.
Saygı Öztürk'ün Sözcü'deki yazısı şöyle:
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) dayanarak on binlerce memur ya açığa alındı ya da memuriyetten çıkarıldı. Sanmayın, görevden alınanların tamamının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu durumu her fırsatta gündeme getiriyor. Açığa almalara 5-6 kişilik komisyon karar veriyor. Komisyonun üyeleri de o kurumun belli başlı bürokratlarından oluşturuluyor. Genelde denetim ve rehberlik, Personel dairesi başkanları, hukuk müşaviri, bakanlıklarda müsteşar yardımcılarından 1-2'si de komisyonun üyesi… Komisyonun başkanları genelde AKP hükümeti döneminde atanmış, siyasi kimliği hükümetle çok uyumlu kişilerden seçiliyor. “Güvenilirlik” kriteri esas olduğundan, ideolojik olarak da hükümete en yakın kişiler tercih ediliyor.
O BİLGİLER KİMDEN GELİYOR?
Komisyon, MİT kaynaklı veriler ve kurum içi araştırmalarla elde edilen bilgilere göre karar veriyor. MİT'ten gelen bilgiler çok sınırlı oluyor. Kararı etkileyen bilgiler kurum içi araştırmalardan oluşuyor. Burada da komisyona (daha çok da komisyon başkanına) yakın, politik kişiliği olan memurlardan yararlanılıyor. Bunlar kendi algılarına, duyumlarına, sevgi ve nefretlerine göre bu bilgileri komisyona iletiyor. Örgüt üyeliğine ilişkin somut verilerden çok “bizden mi değil mi” bakış esasına göre görüşlerini aktarıyor.
Bu durumda olanlar üst görevlere gelebilmek için arka planı araştırmadan yapacaklarını yapıyor. Aslında bunların durumu araştırılırsa suçladıkları kişilerle aynı ortamlarda bulunmuş, benzer ilişkilere girmiş oldukları ortaya çıkar. Mevcut konumlarında olmalarının en önemli sebebi de genellikle konjonktüre göre durumlarını çok hızlı değiştirebilmekteki becerilerinden kaynaklanıyor.
BAKANLAR DA EKLETİYOR, ÇIKARTIYOR
Komisyon, kararlarını alırken herhangi bir oylama yoluna gitmiyor. Alınan kararlarda şerh düşme, imzalamama gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Mahkeme kararlarında bile şerh vardır. Çünkü insanlar farklı düşünebilir. Burada komisyon başkanının kararı belirleyici oluyor. Komisyon üyeleri bazen cılız, ürkek itirazlarda bulunsa bile son söz komisyon başkanının… Üyeler mevcut konumlarını devam ettirebilmek için komisyon kararlarını imzalıyor. Hatta listeler bakana geldiğinde, bakan bazı kişilerin listeye ilave edilmesini veya çıkarılmasını istediğinde sorgulanmaksızın bu görev yerine getiriliyor, liste yeniden hazırlanıp istenilen şekle uygun olarak imzalanıp bakanın onayına sunuluyor. Açığa alınma veya memuriyetten çıkarma gerekçeleri kimseye söylenmiyor. Mağdurlar buldukları torpil, o kişiler üzerinde etkili tanıdıklar aracılığıyla sözlü olarak atılma ya da açığa alınma gerekçesini öğrenebiliyor. Bunun da sayısı çok az. Mağdurlardan yazılı olarak düşünceleri alınsa bile neden açığa alındıklarını ya hiç ya da yeterince bilmediklerinden savunmaları eksik kalıyor.
BUNU NASIL KANITLAYACAKLAR?
Kurumdaki bazı kişilerin, eğer komisyon üyelerine yakınlıkları varsa bu durumu kötüye kullanmaları, sevmediği insanlar aleyhine konuşmaları, komisyon üyelerini yanlışa yönlendirmeleri de sıkça rastlanan bir durum.
Bir suça ilişkin kanıtlar bulunup, suçun varlığı araştırılmıyor. Tersine baştan suçlu ilan edilerek suçsuz olduğunuzu kanıtlamanız isteniyor. 3 bine yakın hakim ve savcı cezaevinde… Alanya L Tipi Cezaevi'nden yazan Alanya Cumhuriyet Savcısı Ali Zorlu da mektubunda, “FETÖ'cü olmadığımı ispatlamak için ne yapacağımı bilemiyorum. İddia edenlerin bunu ispatlaması gerekirken, tarafıma herhangi bir delil gösterilmediği gibi FETÖ'cü olmadığımı ispatlamam isteniyor. Olmayan bir şeyin ispatı nasıl olur?” diye soruyor.
TUTUKSUZ YARGILAMA OLMUYOR MU?
Komisyon kararlarının gerekçesi yok. Genel gerekçe FETÖ üyeliği… Ancak bu üyeliğin tanımı yok. Süreçteki en sıkıntılı, en fazla hukuka aykırı durum da bu… Çünkü gerekçe olmadığından, kararın adil olup olmadığı belirlenemiyor. Karar esas olarak komisyon başkanının ve nihai olarak da bakanın istediği gibi oluyor. Sonuçta bir listede açığa alma, iade, ihraç kararı var.
Soruşturmanın başlangıcı olarak 17-25 Aralık süreci deniyor. Ancak bu kriter de sözde kalıyor. Eğer komisyon, mağdurdan memnun değilse buna uymuyor. Zaten gerekçe olmadığı için bu kritere veya diğer kriterlere uyulduğunu nasıl saptayacaksınız? Sonuçta ihraç listesine giriyorsunuz.
Bu işlere karışmış olanlar “Yanıldık. Milletimizden özür diliyoruz” derse yargılamadan kurtulabilecek mi? Ya da “tutuksuz yargılama esastır” onlar için uygulanacak mı? İnsanların sesini duyurmakta zorlandığı bir dönemdeyiz…