T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'e 735 milyon dolarlık silah satışına onay veren ABD Başkanı Joe Biden’a "Kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. Erdoğan, İsrail için 'terör devleti' ifadesini kullanırken, "Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşturulması ve Filistin halkının saldırılardan korunması için atılacak uluslararası adımlar hususunda ihtiyaç duyulacak her türlü siyasi ve askeri desteği vereceğimizi bir kez daha buradan ilan ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Erdoğan, “Bugün Biden’ın ciddi bir İsrail’e silah onayı ile ilgili imzasını gördük. O da bakıyoruz ki çok çok önemli 850 bin silah onayı. Lafa geldiğinde silahsızlanma, şu bu vesaire bunları konuşuyorlar. Biden, sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldın. Şimdi de ciddi manada orantısız bir saldırı ile Gazze’ye saldıran ve yüzbinlerce insanın şehadetine vesile olan bu olayda da ne yazık ki siz kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz. Bunu söylemeye bizleri mecbur ettiniz. Biz, bu konularda çok daha fazla duramayız, durmayacağız. Ve bugün de tekrar hatırlatıyorum 84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz. Osmanlı’nın yıkılışı ile barış ve huzur iklimini kaybeden pek çok coğrafya gibi Filistin toprakları da zulümle, acıyla, kanla yıkanıyor. Siz de buna destek veriyorsunuz” dedi.
“Filistin’in hep yanında olduk”
“Filistin halkının intifada olarak adlandırılan İsrail saldırılarına karşı sivil itaatsizlik eylemleriyle kendini, evini, vatanını koruma mücadelesinin hep yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz” diyen Erdoğan, “Sınırları hala belirsiz olan İsrail devleti, Siyonist hayaller peşinde koşan siyasetçilerin ve insanlığa karşı suç işlemeyi mubah sayan radikallerin elinde bir terör aygıtına dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.
“Bunlar yavruları öldürecek kadar katil”
"İsrail’in 2008’den itibaren Gazze’ye ve diğer Filistin hedeflerine yönelik saldırılarının uluslararası alanda yeterli karşılığı bulamadığını söyleyen Erdoğan, “Ülkemizden Filistin’e yardım için giden bir uluslararası giden yardım organizasyonuna da uluslararası sularda saldıran İsrail hukuk tanımazlığını burada bir kez daha göstermiştir. Bunlar yavruları öldürecek kadar katil. 5-6 yaşındaki yavruları öldürecek kadar bunlar katil. Kadınları yerlerde süründürerek öldürecek kadar katil. Yaşlı insanları öldürecek kadar katil. Bunların eşi benzeri yok. Aynı suda maalesef beslenenlerde bunları destekliyor. İsrail’in 2016 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan yasadışı yerleşimleri hemen durdurması kararını tanıdığını açıklaması bile bu haydut devlete bu terörist devlete karşı etkin tedbirler alınmasını sağlayamamıştır. Tam tersine Amerika’nın ve onu takip eden kimi ülkelerin 2017 yılı sonunda Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmeleri bu katil devletin kan dökme iştahını artırmıştır. Üstelik bu korsan adımla 1967 anlaşmasının temelini teşkil eden bağımsız Filistin devletinin başkentinin Doğu Kudüs olacağı hükmü de fiilen uygulanamaz hale gelmiştir." dedi.
Erdoğan şöyle devam etti:
"İsrail’in artık her Ramazan ayında tekrarlamayı alışkanlık haline getirdiği saldırıları ve katliamları 2021 yılında da özellikle bu Ramazan Bayramını hepimize zehir etmiştir. Bir yandan Kudüs’ün mahremiyetine el uzatan, diğer yandan Gazze’deki sivilleri insafsızca bombalayan, içinde medya gruplarının olduğu devasa bir binayı da bombalayarak yerle bir edenler işte bu terör devleti İsrail’dir. İsrail kendini savunan Filistinlilerin direnişlerini zulmüne bahane etmekten de geri durmuyor. İsrail’in bombalayarak, kurşunlayarak, araçlarla üzerinden geçerek katlettiği onlarca masum çocuğu, yüzlerce masum sivili, evlerini yıktığı, sürekli taciz ederek göçe zorladığı on binlerce Filistinli aileyi görmezden gelenler Tel Aviv’e atılan füzeleri öne sürerek insanlığın vicdanını gölgelemeye çalışmaktadır. Kaç tane roket atmışlar, attıkları roketlerle acaba yok olan nedir? Bir de bunu açıklayın. Ama siz orantısız güç kullanıyorsunuz. Siz savaş uçaklarınızla birlikte Gazze’ye bomba yağdırıyorsunuz. Acaba Gazze’nin savaş uçakları var mı? Siz de sayısızca. Onlarla vuruyorsunuz. Kiminle neyi aldatacaksınız” açıklamasında bulundu."
“Çocuklar öldürülürken değil, uyutulurken sessiz kalınmalıdır”
'Ankara’dan dünyaya sesleniyorum' diyen Erdoğan, “Filistinli çocukların bombalarla ölmesiyle ilgilenmeyenler İsrailli çocukların füze seslerinden korkması karşısında dehşete kapılabilmektedir. Halbuki çocuklar öldürülürken değil, uyutulurken sessiz kalınmalıdır. Kadınları, yaşlıları, sivilleri öldürenler değil koruyanlar takdir edilmelidir. Kendi ülkelerinde patlayan bir bomba için binlerce kilometre ötede taş üstünde taş bırakmayanlar Filistinlilerin onurlarını ve evlerini korumak çabasını teröristlik olarak rahatlıkla tanımlayabiliyor. Filistin’de yaşanan trajediye arkasını dönen veya açıkça destek olanlar aslında yarın kendi başlarına gelecek felaketlerin tohumlarını ektiklerini unutmamalıdır” dedi.
Avusturya’ya tepki
Avusturya’da Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çekilmesine de tepki gösteren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yeri geldiği zaman dost olarak bize hitap edenlere sesleniyorum ve şuanda onlara bir şeyi hatırlatıyorum. Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Avusturya devletini telin ediyorum. Böyle bir resmi makama bir terör devletinin bayrağını çekmek terörle izdüşümü bir hayat yaşamak demektir. Avusturya devleti herhalde soykırıma tabi tuttukları Yahudilerin faturasını Müslümanlara ödetmeye çalışıyor. Aynı şekilde İsrail’in Kudüs’te ve Gazze’de yaptıklarına destek veren diğer ülkelerde çocuk katillerinin günahlarına ortak olmak suretiyle tarihe, insanlığa karşı işledikleri bu suçun karasıyla anılacaklardır.”
"Kudüs, 3 dinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilsin"
Kudüs konusunda ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye tıpkı Kıbrıs’ta olduğu gibi Filistin topraklarında da iki devletli adil bir çözümden yana olduğunu her fırsatta ifade etmektedir. 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan, bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulması için her platformda çaba göstermeyi sürdüreceğiz. Gelinen noktada artık Kudüs konusunda ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların vazgeçilmez dini sembollerini bünyesinde barındıran Kudüs’ün kalıcı bir barışa ve huzura kavuşması için herkesin fedakarlık yapması gerekiyor. Dün Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Fransuva ile yaptığımız telefon görüşmesine bu hissiyatımı kendisiyle de paylaştım. Osmanlı döneminde tüm inanç mensuplarının kendi ibadetlerini rahatça yapabilmelerine, ibadet imkanlarına sahip çıkabilmelerine imkan veren uygulamadan ilham alarak şu teklifi yapıyoruz: Kudüs’ün 3 dinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilmesi günümüz şartlarında en doğru ve tutarlı yol olacaktır."
Aksi takdirde bu kadim şehirde kalıcı barışı sağlamak kolay, mümkün görünmüyor. İsrail güvenlik güçlerinin bu korumadaki Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya yönelik her saldırısı fitili ateşlenen bir bomba etkisi yapmaktadır. Dünya tarihi Kudüs’te ateşlenen bombaların yol açtığı devasa çatışmaların, yıkımların, oluk oluk akan kanların örnekleriyle doludur. Bu tehdidin önüne geçmenin mevcut durumdaki en hızlı ve etkin yolu Kudüs’ü teklif ettiğimiz şekilde yeni bir yönetim statüsüne kavuşturmaktır. BM’yi, BM Güvenlik Konseyi’ni, kuruluş amaçlarından biri de bu olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nı ve diğer tüm uluslararası kuruluşları biran önce ve etkin şekilde Kudüs ve Filistinli mazlumlar için harekete geçmeye çağırıyoruz”
"Her türlü siyasi ve askeri desteği vereceğiz"
Perşembe günü Türkiye’nin girişimleriyle toplanacak olan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda sorunun çözümüne yönelik kayda değer bir adım atılmasını temenni eden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“İsrail’in bombaları ve kurşunları altında öldürülen, evleri başlarına yıkılan, yurtlarından atılmaya çalışılan insanlara hiç değilse denizlerdeki balıklar, göklerdeki kuşlar, ormanlardaki ağaçlar kadar hassasiyet gösterilmesini bekliyoruz. Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşturulması ve Filistin halkının saldırılardan korunması için atılacak uluslararası adımlar hususunda ihtiyaç duyulacak her türlü siyasi ve askeri desteği vereceğimizi bir kez daha buradan ilan ediyoruz.”