Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, kendisini Emniyet'e davet eden polislere, "Lütfen gelin ve emanetinizi alın, bekliyorum" diye seslendi.
Polisin bu sabah bir baskın düzenlediği Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bir açıklama yaptı. "Fuat Avni" isimli twitter hesabından açıklanan "gözaltına alınacaklar" listesinde ismi bulunan ve bu sabah erken saatlerinde başlayan operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı olduğu belirtilen Dumanlı, polislere, “Lütfen gelin ve emanetinizi alın, bekliyorum” diye seslendi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, 14 Aralık Operasyonu'na ilişkin Zaman Gazetesi'nde basın açıklaması yaptı. "Özgür Basın susturulamaz" şeklinde sloganlar eşliğinde açıklamasına başlayan Dumanlı, Cuma Günü Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na gittiğini anlatarak, avukatlarının Başsavcı Hadi Salihoğlu’yla görüştüğünü belirtti. "Başsavcı Hadisalihoğlu'nun avukatlarına "Böyle bir şey yok" dediğini ve yazılı belge verdiğini aktaran Dumanlı, "Ya Başsavcı yalan söylüyor ya da Başsavcı'nın haberi olmadan bir takım işler oluyor. Biz hakkımızda soruşturma olduğunu duyunca tweet attık, fotoğraf paylaştık, "Biz buradayız, buyurun gelin" dedik diye konuştu.
Hakkında gözaltı kararı olan Ekrem Dumanlı’nın açıklaması şöyle:
“Buraya bizi almaya gelen beyefendiler demokratik, fiziki müdahale etmeden, mesleki dayanışma ile yapılan tepkiye küsüp gidiyorlar. Ben de dedim, gelsinler. Kendisi gelsin diye bir şey söylemişler. Ben niye gideyim. Siz gözaltı kararı çıkarmışsınız. Gözaltına alınacak insan da sizi bekliyor. Giyinmiş kuşanmış bayram yerine gidiyor gibi bekliyorum. Niye küsüyorsunuz?
Buraya teşrif eden emniyet yetkilisinin adını sanını bilmiyorum ama duyuyordur. Ben buradan hitap ediyorum: Sayın müdürüm lütfen gelin ve emanetinizi alın, bekliyorum.
Bir üzüldüğüm nokta: Kendine haber kanalı adı veren bazı kanallar, bir gazeteye yapılan polis baskınını, ‘paralel operasyon’ alt yazısıyla veriyor. Çok ayıp, çok yazık. Yazı işleri müdürleri, genel yayın müdürlerini mesleki bir sitemle ayıplıyorum. Sonuçta bir gazete burası. Biz de bu mesleğin bir parçasıyız. Gazeteye baskın yapılıyor.
20 yıllık gazetecilik yapan, 10 yıldır da gazeteyi yöneten, herkesle bir şekilde görüşen bir insanım... Bazı meslektaşların kendilerini bu kadar gülünç duruma düşürmesi bizi üzüyor. Korkmayın, korkunun sonu yok. Ben, inşallah, sabah telaşına geldi diye düşünüyorum. Gazetelerde yöneticilerin olmadığını düşünerek böyle çirkin bir şey yapıldığını düşünüyorum. Bu hukuksuzdur, bir gün yargının karşısında hesap verilecektir.
Sözün özü, emniyet yetkililerine sesleniyorum: Gözaltı kararı çıkarmışsınız, benim ismim de var. Lütfen bekliyorum, buyurun, çayımızı içelim, sonra hep beraber nereye gideceksek gidelim.
Buraya kadar gelen meslektaşlarım: Üzülmeyin, Allah hakkın yanındadır. Elbette bugünler de geçer, zalim zulmüyle yad edilir. Ama demokrat ve Türkiye 'nin demokratikleşmesi konusunda arkasına bakmadan yürüyen insanları da tarih hayırla yad edecektir.
Dünyanın dört bir yanında gece boyunca -ben karakol ortamını biliyorum, az istiharat edelim de zorluk çekmeyelim diye- ama durmadan yanımda oldular. Yabancı basının uzaktan anladığı basına darbeyi, siz de anlayın artık. Mesele, Cemaat-hükümet meselesi değil. Lütfen, demokrasiye sahip çıkalım. Yabancılara zor anlattık, yutkundur, sıkıldık, yorulduk ama manzara ortada.”