İstanbul Sarıyer’de DHKP-C’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonda özel harekat polisleri tarafından vurularak yaşamını yitiren Dilek Doğan’ın babası Metin Doğan, “Kızımı bile bile vurdular" dedi.
Sanık polisin ifadesinin aksine ev ahalisi ile polisler arasında herhangi bir arbede yaşanmadığını söyleyen Metin Doğan, "Evin içerisinde herhangi bir arbede veya silahına sarılma ya da ‘şu yapıldı, bu yapıldı’, öyle bir durum olmadı. Dilek vurulduktan sonra biz arbede yaşadık" diye konuştu.
"Dilek'i almaya çalışırken ateş açtılar"
Dilek'in vurulmasının ardından yapılan anonsla çok sayıda polisin evlerine geldiğini belirten baba Doğan, şöyle devam etti:
"Anonstan sonra, biz Dilek’i yaralı haldeyken de zor aldık o TOMA’ların polis araçlarının arasında. Üzerine gittik diye, adam silahını havaya sıktı, ayaklarımıza sıktı. Korkutmaya çalıştılar ama biz aldık kızımızı"
Kendileri hakkında "polise mukavemet" iddiasıyla suç duyusunda bulunulduğunu hatırlatan Metin Doğan, "Mahkeme 17 Şubat’ta. Mahkemede savcıya ‘Nasıl bir görev yapacaklardı. Siz bunlardan hangi görevi bekliyordunuz’ diye soracağız zaten" dedi.
"Polisin verdiği ifadelerle görüntüler birbirine uyumlu değil"
Dilek Doğan’ın vurulmasına ilişkin geçtiğimiz Pazar günü ortaya çıkan görüntülerin gerçekleri yansıtmadığını ifade eden Metin Doğan ” dedi. soL Haber Portalı'ndan Ercan Bekçi'ye konuşan Metin Doğan'ın açıklamalarının tamamı şöyle:
"Saat sabah 04:00 sıralarında operasyona gelmişlerdi. Operasyona geldiklerinde zaten abisi dışarıda oturuyordu. Abisine kapıda ‘biz operasyon yapacağız, burası Gelincik Sokak, 37 numara mı’ diye sormuşlar, o da ‘evet’ demiş. Bizi kaldırdılar. Geldi annesini uyandırdı, ‘ Anne sen otur, aramaya geldiler. Arama yapacakalar, korkma’ dedi. ‘Arama yapacaksanız galoşunu giy, aramanı yap. Arama yapacaksan insanca yap. İnsanlara tepkiyle, hakaret eder gibi arama biraz zor olur, galoş giyin' dedik, tamam dediler, biri gitti geldi ‘galoş yok’ dedi. Biz de ‘galoş yoksa ayakkabılarınızı çıkarın, aramanızı yapın’ dedik."
Yani kendisinin orada vermiş olduğu ifadelerle şu anki görüntüler, hiçbiri birbirine uyumlu değil ki. Artı içeride, bizden yana herhangi bir sürtüşme ya da arbede gibi bir şey yok ki! İçeri girer girmez dediler ki ‘Hatice Kılıç’ı tanıyor musunuz?’. Hakikaten de görüp görmüş değilim, canlı bombaymış. Ondan sonra Dilek’in abisi dedi ki ‘Ankara’da neredeydiniz, Ankara’da yüzlerce insan öldü. 105 kişi öldü hiçbir tanesinin burnu kanamadı. O zaman niye müdahele etmediniz buna. Benim evimde mi arıyorsunuz canlı bombayı’ dedi. Daha sonra arama için ayakkabıları çıkardılar ve 1 kişinin gözetimi denetimi altında arama yaptılar.
"Adamın gelişi, silahın patlaması, arbede hepsi bir oldu; bile bile vurdu Dilek’i"
Daha sonra adam (Dilek’i vuran polis) bir dışarı çıktı tekrar geldi, kimlik istedi. Kimlikleri verdik tabi. Birkaç sefer Dilek’in kimliğine baktı ‘bu sen misin’ dedi; Dilek ‘Evet benim. İşte annem, işte babam’ dedi. Bir daha dışarı çıktı geldi, arama yapılırken. Adamın gelişi, silahın patlaması, arbede hepsi bir oldu. Adam bile bile vurdu yani Dilek’i. Herhangi bir şey olmadı ki; kendisine müdahale etme gibi bir durum yok ki!
Zaten adam vurmaya gelmişti. Çünkü kendileri dediler ‘Kapı açık olmasa kapıyı kırıp içeriye girecektik’ diye. Bunlar özel tim. Terörle mücadele gelmiyormuş, o bilgiyi de sonra edindik. Bunlar ‘özel tim’i çağırıp ‘özel tim’i gönderiyorlarmış. Evin içerisinde herhangi bir arbede veya silahına sarılma ya da ‘şu yapıldı, bu yapıldı’, öyle bir durum olmadı. Dilek vurulduktan sonra biz arbede yaşadık.
Bizim hakkımızda polise mukavemetten, görev yaptırmamaktan suç duyurusunda bulunulmuştu. Mahkeme 17 Şubat’ta. Mahkemede savcıya ‘Nasıl bir görev yapacaklardı. Siz bunlardan hangi görevi bekliyordunuz’ diye soracağız zaten. Vuran polis ortada.
Görüntüleri dava dosyası açıldıktan sonra hemen elde edemedik. Avukatların mücadelesiyle, uğraşmasıyla elde ettik. Zorunlu olarak verdiler görüntüleri. Dilek’in vurulmasının ardından, vuran polis anons yaptı. Bir sürü ekip çağırdılar. Anonstan sonra, biz Dilek’i yaralı haldeyken de zor aldık o TOMA’ların polis araçlarının arasında. Üzerine gittik diye, adam silahını havaya sıktı, ayaklarımıza sıktı. Korkutmaya çalıştılar ama biz aldık kızımızı.