Politika

Dervişoğlu: Yeni Anayasa söylemlerinin amacı Türkiye'yi 'kağıt üzerin bir ülke' haline getirmektir

16 Şubat 2025 15:55

Güncelleme: 16 Şubat 2025 16:15

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Millî Egemenlik Platformu'nun Milli Egemenlik Kongresi'nde konuşan Dervişoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin PKK Lideri Abdullah Öcalan çağrısıyla başlattığı süreci eleştiren Dervişoğlu,  "Türkiye’yi, Türk milletini bu ölüm uykusuna yatıranlara mani olmalıyız. Çünkü bu uykunun uyanışı yoktur! İşte tam da bu yüzden, devletin ve milletin birlikte hareket ettiği bir zeminde, bir başka çözüm sürecini de biz başlatmak zorundayız" ifadesini kullandı. İktidrın yeni anayasa çağrılarına da değinen Dervişoğlu,Yeni Anayasa söylemlerinin amacı Türkiye'yi 'kağıt üzerin bir ülke' haline getirmektir" ifadelerini kullandı.

İktidarın Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrıyı "Bugün gözlerimizin içine baka baka 50 bin vatandaşımızın katiline el uzatanlar, onu Meclise çağırmak gibi bir şaşırmışlığı sanki normalmiş gibi zikredenler, yürüttükleri şok doktrini sonucu güya pazarlık payını yüksek tutarak, teröristbaşı kanlı bebek katilini bir barış güvercini gibi hatta bir hak savunucusu gibi muhatap alanlar; Türkiye’ye yıllardır ufak ufak zerk ettikleri zehrin son damlalarını da vermeyi planlıyorlar" ifadeleriyle eleştiren Dervişoğlu, açıklamalarda bulundu. 

"Bugün yaşadıklarımız ne yenidir, ne de bir paradigmadır.  Bugün yaşananlar, Türk milletine karşı doğrudan doğruya bir kalkışmadır! Üniformasız vesayet, postalsız darbedir! İktidar ve ortakları, ele geçirdikleri devleti partileştirmiş, Devlet iktidarını ise şahsileştirmiştir." diyen Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:

"Kısaca Türk devletinin imkân ve kabiliyetlerini ve de kurumlarını kullanarak, Türk milletine karşı son bir kuşatmaya girişmişlerdir. Kısaca, Milletimizin kaderiyle ilgili çok önceden belirlenmiş bir takvim işletilmektedir. Daha önce verdikleri taahhütler, 23 yıldır verdikleri tavizler neticesinde,
Adım adım saray sultasına çevirdikleri bu iktidar projesinin, Son dönemecine gelmiş bulunuyoruz.
Bu dönemeçte, Yıllar önce uygulamaya koyulan, Ve bunların da daha en başından beri ortağı oldukları, İktidara da, ortağı olmayı kabul ederek geldikleri, Büyük Ortadoğu Projesi’nin öngördüğü kölelik düzenine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uyumlu hale getirmek üzere çaba sarf etmektedirler.

"Bir başka çözüm sürecini de biz başlatmak zorundayız!"

Saray sultasını sona erdirmek için mücadele etmek zorundayız. Devletin ve milletin birlikte hareket ettiği bir zeminde, Bir başka çözüm sürecini de biz başlatmak zorundayız!

Bugün aldıkları görevin gereğini nihai noktasına ulaştırmak için,  Öyle bir haldedirler ki, Terör örgütü elebaşısıyla yeniden pazarlık masaları kurmaktadırlar. Terör iltisaklı, terör örgütü üyeliği iddiasıyla görevden uzaklaştırıp, Kayyum atadıkları Belediye Başkanlarını, İmralı ulakları diye kapılarda karşılamaktadırlar. Şehitlerimize kelle diyenler, Askerimizin şehadetinden 'bu işin fıtratında var' diyerek en ufak bir acı duymayanlar, 26 yıldır hapiste bulunan teröristbaşını bir sabah kalktıklarında,
Terör örgütünü lav etme çağrısı yapması fikrinde buluşuyorlar. 23 yıldır bu akıllarına gelmiyor,
Ne hikmetse Suriye’de yaşanan gelişmelerle eş zamanlı olarak Bu fikri hayata geçirmek için, el sıkıp çağrı yapıyorlar.

Yeni anayasa, sivil anayasa, yeni yüzyıla yakışır anayasa söylemleriyle, Türk vatandaşlığını tahrip etmek, Üniter devlet yapısını değiştirmek, Milli devletimizi sözde yeni yüzyıla ayak uydurmak kılıfıyla yok etmek istemektedirler. Milletimizi etnisite, din, mezhep üzerinden bölmek ve parçalama hevesiyle hareket etmektedirler. Bu uğurda, Türk milletinin milli kimliğini, Değerlerini, inançlarını, inançlarının yönünü, demografisini ve nihayetinde topraklarını ve egemenliğini değiştirmek, Ve sonunda da, tarihsel varlığını ancak 'kağıt üzerinde bir Türkiye' kalacak şekle getirmeyi hedeflemektedirler.

Türk Milliyetçilerinin, Atatürkçülerin ve Cumhuriyetçilerin ortak hareket edebilmesine bağlıdır. Bugün, yıllarca 'Kürt sorunu' diyerek, Kürtleri bir sorun nesnesi haline getirenlerin, Ülkemize hiçbir çözüm sunamayacağını biliyoruz. Bugün, Türk milletinin en büyük sorunu, Çözmek ve harekete geçirmekle mükellef olduğu sorumluluğu, Cumhuriyet'ine ve haklarına sahip çıkmak meselesidir."