Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Meclis’te görüşülmekte olan partili cumhurbaşkanlığını içeren paketinin altında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’nin korkularının yattığını savundu. Baykal, "Bu paketin altında korku yatıyor. Yargılanma korkusu, siyaset korkusu. Bu korku 7 Haziran korkusudur. 7 Haziran Erdoğan için bir kâbustur, bir felakettir. Bu paketle bu kâbusu bir daha yaşamamak istiyor” dedi.
Deniz Baykal: Teklif reddedilirse Türkiye’nin ufku açılır
Baykal, anayasa değişikliği teklifiyle ilgili Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bir mecburiyet var"
Paketle, bu kadar hukuku, demokrasiyi, bizim siyasal birikimimizi inkâr eden bir yapılanma hangi ihtiyaçla tasarlandı? Ne var bunun arkasında? Böyle bir anayasal tasarım hangi mecburiyetle yapıldı? Kuvvetler birliğini yok eden, parlamentonun üstünlüğüne son veren bu değişikliğe nasıl oldu da mecbur oldular? Burada bir mecburiyet var çünkü. Bunları düşününce bunun arkasında bir korkunun yattığını görüyoruz. Bu paketi korku yaratmıştır.
"Nedir o? Yargılanma korkusu"
Nedir o? Yargılanma korkusu. Yargılanmayı imkânsız hale getirmek istiyor. Çünkü büyük tartışmalı süreçlerden geçtik. 17-25 Aralık hâlâ tartışılıyor. Böyle bir manzara içinde bu paketin altında yargılanma korkusu olduğu net olarak görülüyor.
"15 üyesinin 13'ünü kendisinin atadığı yargının mahkemesi mi yargılayacak?"
İşte bu değişiklikle yargılanmayı imkânsız hale getirmek istiyor. Çünkü bu değişikliğe göre 600 milletvekilinden 400’ünün yargılanması yönünde karar alması gerekiyor. Cumhurbaşkanının bir siyasi partinin genel başkanı olduğu bir sistemde bu sayıyı bulmak imkânsızdır. 400 oy bulunsa bile hangi mahkeme yargılayacak? Bu değişiklikle 15 üyesinin 13’ünü kendisinin atadığı yargının mahkemesi mi yargılayacak? Dolayısıyla imkansızdır. Bu hukuk korkusudur, yargı korkusudur.
"7 Haziran kâbusu"
Bu paket, aynı zamanda siyasetten de korktuklarını gösteriyor. 7 Haziran Erdoğan için bir kâbus, bir felaket. Öyle görüyor. İşte bu paketle 7 Haziran kâbusunu bir daha yaşamamayı güvence altına almak istiyor. 7 Haziran tablosu onu bu korku paketine mecbur ediyor. 7 Haziran tablosunun ortaya çıkarabileceği sonuçları engellemek istiyor.
"Muhalefet çoğunluğu alsa bile..."
Çünkü nasıl olumsuz koşullar olursa olsun halk, bir seçimde muhalefete çoğunluğu verebilir. İşte bunu 7 Haziran’da gördüğü için bu paketle önlem alıyor. Nasıl yapıyor? Parlamento seçimlerini cumhurbaşkanı seçimleriyle ilişkilendiriyor, birleştiriyor, onun bir parçası haline getiriyor. Daima birlikte seçim. Böylece iktidar partisi ve Meclis’in denetimi dışına çıkmasına izin vermiyor. Ve bunun sonucunda parlamentodaki çoğunluğun yürütmeyi yönlendirmesine, yargıyı şekillendirmesine imkân tanımıyor. Parlamentodaki çoğunluğu etkisiz hale getiriyor.
"Kimse hesap soramaz"
Başkanlık sisteminin doğası gereği iki partili yapıya doğru gidileceği düşünülürse, 2 partiden birini elinde tutacak, bütçeyi hazırlayacak, kimse hesap soramayacak, toplumdaki dalgalanmalar parlamentoya yansıyamayacak. Tekrar 7 Haziran tablosu yaşansa bile iktidar elinde olacak. Yani bu paketin altında yargılanma korkusu, hesap verme korkusu demokrasi korkusu ve kâbus olarak gördüğü 7 Haziran’daki tabloyu yaratabilecek siyaset korkusu yatıyor.
"Geleceğe ipotek koyuyor"
Ne diyorlar paketi savunurken? İstikrarsızlık olacak. 15 yıldır iktidardasın, ne istikrarından istikrarsızlığından söz ediyorsun. 7 Haziran korkusu olduğu için milletin gelecekteki siyasi iradesine ipotek koyuyor, onu gasp ediyor.
"Köprüden önceki son çıkıştayız"
Meclis için köprüden önceki son çıkıştır. Kendi tarihine ihanet etme tehlikesiyle Meclis karşı karşıyadır. Bu Meclis, Türkiye’yi çağdaş bir demokrasiye değil, bir Ortadoğu diktasına götürebilecek bir anayasa hazırlamıştır. Buradan Kaddafi çıkar, Saddam çıkar, Esad çıkar, Mübarek çıkar. Buradan hiçbir şart altında demokratik bir ülkenin hesap veren sorumlu başkanı çıkmaz. Bu, Türkiye’ye bir Ortadoğu dikta rejiminin hukuki altyapısını getiren tekliftir.. Ne olur? İstikrar getirmez, huzur getirmez.
"Biz Milliyetçi Cephe’ye (MC) karşı Milli Platformu (MP) inşa ederiz"
Habertürk'ten Muharrem Sarıkaya'nın Baykal'ın ifadelerinin yer aldığı kulis haberinin ilgili bölümü şöyle:
CHP, HDP bağlamından uzaklaşarak yeni bir zemin yaratıp referandum propagandasını yürütmekte kararlı.
Referandum görüşmelerini eksiksiz aynı yere oturarak izleyen eski Genel Başkan, CHP Milletvekili Deniz Baykal dünkü sohbetimizde buna değindi ve ekledi:
“Biz Milliyetçi Cephe’ye (MC) karşı Milli Platformu (MP) inşa ederiz. Her siyasi görüşten katılımın olduğu, milliyetçi değil, milli bir kampanya yapacağız. Bunun içinde herkese yer olacak; CHP, MHP, DP; eski DYP, ANAP içinde olacak. Bu referandumdan ‘Hayır’ çıkacak...”