Gündem

Demirtaş: Erken seçim de, başkanlık referandumu da gündeme gelebilir

"Davutoğlu kendisine verilen iradeye sahip çıkmadı, bunun adı darbe ve diktatörlüktür "

05 Mayıs 2016 15:53

HDK ve DTK’nın çağrısı ile bir araya gelen 250’nin üzerinde örgüt dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı deklarasyon yayınladı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, deklarasyon için “Darbeye karşı ‘hayır’ kampanyası başlatıyoruz. Bu parlamento ile sınırlı kalmayacak ve Türkiye’nin geleceği için hayırlı olacak” dedi. Erdoğan'la yaptığı görüşmenin ardından AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevinden ayrılacak olan Ahmet Davutoğlu'na ilişkin de, Demirtaş şu ifadeleri kullandı: "Parlamentoyu savunmayan, kendisine oy verenlerin arkasında durmayarak Saray'a biat ederek en fazla katkıyı Davutoğlu sunmuştur. Davutoğlu, bu ülkenin geleceğine halk karar verir demişti, çıkıp söylesin bakalım bu ülkenin geleceğine kim karar veriyor. İşte bunun adı darbe ve diktatörlüktür."

Çankaya’da bulunan Büyükpark Otel’de düzenlenen toplantı ile yapılan deklarasyon açıklamasına HDK, DTK, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (DHP) eş başkanlarının yanı sıra DBP’li belediye eş başkanları ve deklarasyonda imzası bulunan 250’nin üzerinde kurumun temsilcileri katıldı.

Deklarasyonun Türkçesini HDK Eş Sözcüsü ve HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Kürtçesi’ni ise DTK Eş Başkanı Leyla Güven okudu.

Deklarasyona ilişkin değerlendirmede bulunan Demirtaş'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: 

 

“Darbe sürecine dur diyen tek güç Biz’leriz”

 

“HDP ve DBP’ye dönük kapsamlı saldırının darbe sürecinin bir parçasıdır. Her aşamada attığı her adımı sadece ülkeyi ele geçirme adına adım adım getirdiği bir darbe süreciyle karşı karşıyayız. Herkes bunun farkında, herkes biliyor ki attığı her adımda sadece kendi kirli ajandasını yürüttüğü programı durdurabilecek güç olarak onun kâbusu olacağız.

Saray’daki zat bunu çok iyi biliyor. Önündeki engeller birer birer aşıldı. Bertaraf etmeyi başardı. Şimdi bertaraf edemediği tek güç Biz’ler kaldık. Türkiye’nin aydınlık geleceğine inanan bu güçlerden bahsediyorum. Arkamızdaki bu güçlere bakarak umutlu olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu karanlık günler buradaki ortak duruş sayesinde kesinlikle aşılacaktır.

 

“Dokunulmazlıklar kaldırılacak”

 

Dokunulmazlıklar kaldırılacak hep birlikte göreceğiz; fakat buradan bir kez daha Meclis’te bu darbeye hayır diyenlere çağrı yapıyoruz. Bu mevzu bizleri ilgilendiren kişisel bir mevzu değil.

Mesele bizim yargılanma meselesi olsaydı, dosyalarımız tek tek getirilip, yargılamamız sağlanabilirdi. Ama AKP bu darbe sürecine iki muhalefet partisini de dâhil etmeye çalışmıştır. Ana muhalefet partisi de bu tezgâhı doğru okumak yerine bu değirmene su taşımayı tercih etmiştir.

 

“Bu deklarasyon diktatörlüğe hayırdır”

 

330 ‘Evet’ oyunu bulamayabilirler, bu nedenle biz bir ‘Hayır’ kampanyası başlatıyoruz. Bugünkü deklarasyon başkanlık sistemine hayır kampanyasıdır.

Bu kampanya parlamento ile sınırlı olmayacaktır. ‘Hayır’ etrafında güçlü bir blok oluşturmalıyız. Bu hayır Türkiye’nin geleceğinin hayırlı olduğunun göstergesi işaretidir. Bu deklarasyon bir destekten çok öte bir anlam taşıyor.

 

“Davutoğlu’nun yüzde 99.9 biati da yetmemiş”

 

Saray darbesi tamamlanmamış bir süreç olarak devam ediyor. Bizler birilerinin yaptığı gibi Saray’ın bahçesine koşup oradaki artıklardan faydalanmış olsaydık darbe tamamlanmış olacaktı. Düşünün ki bir hükümeti kendi iradesiyle karar verecek durumda değil. Hiçbir karar alamıyorlar. Her şey artık saraydan belirleniyor.

AKP’nin genel başkanı, başbakanın kim olacağına, rektörlerin kim olacağına hangi gazete köşesinde kimlerin yazacağına artık Saray’daki karar veriyor. Bu tek adam sistemine en büyük katkı sunan da Ahmet Davutoğlu’dur. Biat etmiş kişiliği ile parlamentoyu savunmayan, kendisine oy verenlerin arkasında durmayarak Saray’a biat ederek en fazla katkıyı Davutoğlu sunmuştur.

Davutoğlu, Türkiye siyaset tarihine katliamcı olarak da geçmiştir. Şimdi miladı dolmuştur. Görünen o ki yüzde yüzden fazla biat lazım Davutoğlu’nun eksiği budur, yüzde 99.9 biat etmiş ama yetmemiş.

Şimdi ona düşen çıkıp açıkça bu tek adam rejimine karşı giden anlayışı teşhir etmelidir. Bizler defalarca çağrı yaptık, irade gösterin dedik. Bu darbeyi hep birlikte durduralım, sorunlarımızı müzakere ile çözebilecek bir ortaklaşmayı yaratalım dedik. Siz sarayın tekçi zihniyetini herkesten fazla düşündünüz.

 

“Bir partinin genel başkanının kim olacağına karar veremez”

 

Anayasaya göre, Cumhurbaşkanı seçilmiş de olsa bir partinin genel başkanının kim olacağına, kongresine karar veremez. Anayasa’nın verdiği böyle bir yetki yoktur ama bunu açık bir şekilde yapıyor.

Davutoğlu, bu ülkenin geleceğine halk karar verir demişti, çıkıp söylesin bakalım bu ülkenin geleceğine kim karar veriyor. İşte bunun adı darbedir. Başka hiçbir kavramla açıklanamaz. Bunun adı diktatörlüktür.

 

“78 milyonun yarısından fazlası yargılanmasını istiyor”

 

Dokunulmazlıkları da ilk gündeme getiren Saray’da zatın kendisiydi. Yargılanmamızı isteyen kişinin sadece Saray’daki zat olduğu çok iyi anlaşılıyor. Bunu da millet istiyor argümanına dayandırıyor. Eğer millet istiyorsa senden başlamamız gerekiyor.

78 milyonun yarısından fazlası senin yargılanmanı istiyor. Cizre, Sur ve Silopi’de Gezi’de yaptıklarınla ilgili ülkenin yarısı senin yargılanmanı istiyor. Milletin sesine kulak vereceksek önce senin cumhurbaşkanı olarak dokunulmazlığının kaldırılması gerekiyor.

 

“Erken seçim de başkanlık referandumu da gündeme gelebilir”

 

30’dan fazla belediye eş başkanı tutuklanmış, görevden alınmıştır. Birçoğu abuk sabuk iddialarla, basın açıklaması yapıldığında orada bulundu diye uyduruk gerekçelerle yerel iradeye de darbe yapılmıştır.

Bu deklarasyon, halklarımızın binbir emekle, öz gücüyle elde ettiği demokratik zaferi koruma ve bunu ortadan kaldırma zihniyetine karşı ortak bir deklarasyondur. Çok ciddi bir mücadele deneyimimiz var.

Bugün HDK ve DTK öncülüğünde birçok demokrasi gücü ‘Darbeye hayır’, ‘Diktatörlüğe hayır’ demeyi böylesi bir kampanyayı ilan ederek, tarihi bir görev olarak ortaya koymuşlardır. Önümüzdeki günler tarihi günlerdir. Her an erken seçim de gündeme gelebilir. Bir başkanlık referandumu da gündeme gelebilir. O nedenle biz hep birlikte bu anlayışa karşı güçlü bir mücadeleyi ortak bir cephede yürütmek zorundayız.”

 

"Milletvekillerine, değişiklik teklifine 'hayır' oyu ver"

 

 HDP, HDK, DBP ve DTK'nın çağrısıyla bir araya gelen 250 sivil toplum örgütünün dokunulmazlığa karşı deklarasyon ise şöyle:

"Bizler, parlamentoda görüşmelerine başlanan dokunulmazlıkların düzenlemesine dair anayasa değişikliği ile ilgili ciddi endişeler taşımaktayız. Yasama dokunulmazlığı her şeyden önce seçilmiş, siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını garanti altına almayı amaçlayan demokratik bir hak olmalıdır. Bu hak sadece parlamentere ait olmaktan öte, kendisini seçerek Meclis’e gönderilen halka aittir. Nitekim milletvekilleri millet adına vekaleten görev yürütürken, temsil ettiği kesimlerin iradesini yansıtmakla mükelleftirler.

Milletvekillerinin, siyasi mücadelenin bir gereği olarak yürüttükleri düşünce açıklama faaliyetleri esnasında veya sonrasında soruşturulma, yakalanma ya da tutuklanmaları her şeyden önce halkın iradesine dönük açık bir müdahale olacaktır. Bu çerçevede; dokunulmazlık tartışmalarının siyasi intikam ve siyasi cezalandırma aracı haline getirilmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyoruz.

Özelde HDP milletvekillerini hedefleyen bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız. Şiddetin son bulması için hepimizin arayışlarının ve çabalarının yoğunlaştığı böylesi bir dönemde siyaset kanallarının hukuksuzca kapatılması barış arayışlarına vurulmuş ağır bir darbe olacaktır. Geçmişte denenmiş ve sadece sorunların büyümesine neden olmuş yöntemlerde ısrarı anlamak da mümkün değildir. İhtiyacımız, demokratik siyasetin kanallarını açacak tartışmaları yapmaktır.

Kürt halkı başta olmak üzere, HDP’de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesinin talep ediyoruz. Milletvekillerini, doğuracağı sonuçlar itibariyle yarınlarımızı ipotek altına alacak olan bu değişiklik teklifine ‘hayır’ oyu vermeye çağırıyor; gazeteciler, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve DBP’li belediyelere yönelik siyasi baskıların bir an önce son bulmasını, tutuklu belediye başkanlarının derhal serbest bırakılmasını ve göreve iade edilmelerini istiyoruz.”

 

İlgili Haberler