Nusaybin'de konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Hendekmiş, barikatmış bunlar bir günde bir günde. Bak 6 aydır kapatamadığınız hendekler Sayın Öcalan'ın mesajı ile çözülür doğru mu? Bir barış mesajıyla onların hepsi kapanır" dedi.
Doğan Haber Ajansı'ndan Ahmet Akkuş'un haberine göre, Demirtaş, Mardin'in ardından Nusaybin İlçesi'nin Girmeli Mahallesi'nde sokağa çıkma yasağı süren Şırnak'ın Cizre ilçesine gitmek için bulunan, ancak güvenlik görevlilerinin izin vermediği grubu ziyaret etti.
Burada parti otobüsü üzerinden bekleyenlere konuşan Demirtaş, zorlu bir dönemden geçildiğini belirterek, hükümetin çözüm masasını ters yüz edip, buzdolabına koyduğunu ve çözümün olmadığını söylediklerini ifade etti. Demirtaş, şöyle dedi:
"Bu açıklamaları yapanlar ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin Başbakanı yani barışı yapmakla, çözümü gerçekleştirmekle sorumlu olanlar. Açıkça artık ülkede konuşmak yok, bundan sonra silahlar konuşacak dediler ve o günden bugüne yaşadıklarımızı görüyoruz. Hendekmiş, barikatmış inan ki bunlar bahane bir günde çözülür, bir günde bir günde. Bak 6 aydır kapatamadığınız hendekler sayın Öcalan'ın mesajı ile çözülür doğru mu? Bir barış mesajıyla onların hepsi kapanır. Bir müzakere, bir diyalog kapısıyla onların hepsi çözülür, ama ne yapıyorlar hayır illa biz tank ile top ile havanla bilmem savaşla bunları hepsini ortadan kaldıracağız diyorlar.
"Ağızlarından barış sözü çıkmıyor"
Şehirlerin ne hale geldiğini gördünüz. Cizre, Sur, Nusaybin her biriniz burada yaşıyorsunuz. Bütün bunların çözüm yolu masadır dedikçe onlar hayır daha büyük bir şiddetle, daha fazla askeri operasyonla biz bunların kökünü kazıyacağız diyorlar. Bugün de bakın Başbakan halen ısrarla savaş mesajı veriyor. Bir yıldır ağzına barış kelimesini alabilmiş değil, bir yıldır ağızlarından barış sözcüğü çıkmıyor artık. Çünkü ülkede barış demek artık ihanet oldu. Barış, kardeşlik dediğiniz zaman artık terörist, bölücü oldunuz. Şimdi bunlar barış diyene saldırıyor diye biz bundan vaz mı geçeceğiz. Hayır asla. Ne barış talebimizden vazgeçeceğiz ne özgürlük talebimizden. Kürt halkı özgür olacak barış içerisinde yaşayacak. Bununda koşulları bellidir, özgürlük kölelikle olmaz eşitlikle olur, adaletle olur. Adaleti, eşitliği sağladığımız anda ülke o zaman kardeşliği yaşar. Barış o zaman çok kolay olur."
"O binaya gitmek istiyoruz"
Demirtaş, 60 gündür Diyarbakır Sur'da tanka, topla sağlam bina bırakılmadığını, Cizre'de ise 12 gündür mahsur kalan insanların olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biliyorlar ki cenazemiz var defnetmek istiyoruz çıkamıyorlar. Yaralımız var, suyumuz bitti diyorlar izin verilmiyor. Şimdi biz bir heyet oluşturduk buradayız ve çağrı yaptık. Ben ve arkadaşlarım 3 kişi, 5 kişi yanımıza sadece sağlık ekiplerini, ambulansları alarak o binaya gitmek istiyoruz. Gidilemiyor diyorlar ya, biz gideriz. Yeter ki siz engellemeyin, biz gideriz oradaki insanları alırız çıkarırız. Siz engel olmayın yeter ki. Bir insani koridor açmanız lazım, bir sağlık koridoru açmanız lazım. Savaş zaten kötüdür, ama savaşın içinde ahlaksızlık en kötüsüdür, insani, vicdani duyguları kaybetmek en kötüsüdür, insanlığın dibe vurmuş halidir. Biz zaten savaş olmasın diye uğraşırken savaş içerisinde bu kadar vicdansızca yaklaşımlar tarihe ağır bir şekilde siyasi fatura olarak yazılacaktır.
Ateşkes çağrısı
Bugünler elbet geçecek, inşallah en kısa zamanda da göreceğiz. Bugünler bitecek, ama geriye şu kalacak: Erdoğan ve Davutoğlu Türkiye'sinde cenazeler yerde sürüklendi denilecek. Cenazeler sokakta bekletildi çürütüldü denilecek, bir binanın bodrum katında susuzluktan öldü, katledildi işte tarih bunu yazacak. Biz bu insani dramlar olmasın diyoruz, tek bir insanda yaşamını yitirmesin. Bakın Cizre'de silahları susturun karşılıklı olarak ateşi kesin tek bir insan, ölmesin asker de, ölmesin polis de ölmesin, gençlerde ölmesin, direnişçiler de ölmesin. Biz gidelim. Siz eğer güvenlik yok diyorsanız, biz ısrarcıyız, biz gideriz. Biz canımızı ortaya koyalım, ama tek bir insanımızın artık burnu kanamasın. Ankara'dan artık tehditle ahkam kesmekle bu sorunların çözülmeyeceğini görmeleri lazım. Cizre'deki bu insani dram netleşinceye kadar da biz buradan ayrılmayacağız. Sonuç alıncaya kadar, tüm halkımızla birlikte her yerde sonuç alıncaya kadar ayakta olacağız."
"Çabalarımızı zayıflık olarak algılıyorlar"
Selahattin Demirtaş, kendilerinin siyasetçiler olarak çözüm kapısını aralamak için, barışçıl çözümler aramak için gece gündüz çalıştıklarını belirterek, "Bizler seçilmişler olarak görevimizi layıkıyla yapmak için halkımızın bu onurlu duruşunu layık bir siyasi sonucu ortaya koymak için çabalıyoruz. Muhataplarımız maalesef ki, bu çağrılarımızı zayıflık, çaresizlik olarak algılıyorlar. Hayır biz insan olduğumuz için savaşı durdurmaya çalışıyoruz. Biz ahlaklı olduğumuz için savaşı durdurmaya çalışıyoruz.
Yoksa saraydan korktuğumuz için değil, sarayın önünde titrediğimiz diye değil. Bizim vicdanımız kaldırmıyor insanların ölümünü, biz buradan savaş dursun diyoruz. Yoksa kusura bakmasınlar sarayın tehditleri karşısında boyun eğecek değiliz. Yok dokunulmazlığımız kalkacakmış, yok şunu içeri atacakmış. Sen bir binanın altında onlarca insanı susuzluktan katlederken, bizim dokunulmazlığımız kalksa ne olur? Canımız gitse ne olur? Canımız onlardan kıymetli mi? Orada ki kardeşlerimizden, Cizre halkından Nusaybin halkından değerli mi? Kanımız sizin kanınızdan daha mı kırmızı? Hayır. Siz canınızı ortaya koyuyorsanız biz sizden önce canımızı ortaya koyacağız" diye konuştu.