Gündem

Davutoğlu: Doğal gaz keşfi, Türkiye'nin ekonomisini batıran bir bakanın şahsi promosyonu haline getirildi

23 Ağustos 2020 18:02

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkaı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğal rezervinin bulunduğunu açıkladığı basın toplantısında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a geniş yer verilmesinin eleştirerek, "Böyle bir doğal gaz keşfi hepimizi sevindirmişse bu keşfin Türkiye’nin ekonomisini batıran bir bakanın şahsi promosyonu haline getirilmesi devlet ahlakına aykırıdır" dedi.

TIKLAYIN - Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak: Karadeniz'deki keşifle ülkemizin gündeminden cari açık konusunu kaldıracağız, döviz fazlasını konuşacağız

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin il başkanları toplantısının açılışında kameralar karşısına geçti. Davutoğlu’nun gündeminde Gelecek Partisi’nin teşkilatlanma çalışmalarının yanı sıra takviye kuvvetler meselesi ile ekonomi vardı. Gelecek Partisi lideri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı da sert sözlerle eleştirdi. Davutoğlu’nun konuşmasından satırbaşları şu şekilde:

TIKLAYIN - Erdoğan: Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi

"Baskılar, iktidara yürüdüğümüzün göstergesi!"

Partisinin kurulduğu günden bu yana türlü engellemelere muhatap olduklarını söyleyen Davutoğlu, Türk siyasi tarihinden de örnekler verdi. Ahmet Davutoğlu, “Geçen sene bu vakitler Türkiye’de yeni bir siyasi hareketin çıkacağına dair ümit yoktu, güven yoktu, inanç yoktu. Bir takım yorumlar yapılıyor ve deniyordu ki; Türkiye’deki siyasi iklim yeni bir siyasi harekete fırsat vermez.” derken, Gelecek Partisi’nin il başkanlarına hitaben “Ankara’da oluşan ve olgunlaşan bir bilinci, Anadolu’ya sizler yansıttınız. Size ve ekiplerinize müteşekkiriz” dedi.

Şu ana kadar 70 il ve 348 ilçede kurucu yönetim kurullarının atandığına değinen Davutoğlu, 10 il ve 148 ilçede de kongrelerini tamamladıklarını belirtti.

İktidarı 'cahil' olarak niteleyen Gelecek Partisi lideri şunları söyledi: “Bugün iktidarda olanlar Türk siyasi tarihini bilmiyorlar. Bütün bildikleri son 10–15 yıllık tarihtir. Bir ülkede yeni bir siyasi harekete ihtiyaç varsa o partiyi engellemek için yapılan her hareket o partiyi büyütür. 1946’yı düşünün. Aynen bizim daha önceki partimizden ayrılmamız gibi, bizim manifestomuz gibi, daha sonra ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı olacak Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü gibi siyasiler o takriri çıkardıklarında CHP’den tasfiye edildiler ve zannedildi ki onların siyasi hayatları bitti ve dört yıl her baskıya muhatap oldular ve bakınız; 50’li yılların Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı o kadroların içinden çıktı. 60 ihtilalini yapanlar Yassıada’da öyle bir terör estirdiler ki bir daha kimsenin Demokrat Parti’nin adını anmaz derken 1961’de Adalet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi kuruldu ve Meclis’te çoğunluğu aldı.”

"Erdoğan, dar bir çevrenin ihtiraslarına dayalı bir siyaseti tercih etti"

Yasaklarla önü kesilmeye çalışılan Erbakan, Ecevit, Demirel ve Özal’ın başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevlerine geldiğini hatırlatan Ahmet Davutoğlu, “28 Şubat’ta muhtar bile olamaz denilen Sayın Erdoğan o baskılardan sonra hepimizin emeğiyle kurulan bir parti yapısı içinde Başbakan ve Cumhurbaşkanı oldu ama kendisine yapılan baskıları unutarak, kendi ilkelerini ve arkadaşlarını unutarak, ben merkezci ve dar bir çevrenin ihtiraslarına dayalı bir siyaseti tercih ettikten sonra Erdoğan kendi geçmişini unutarak bizi engellemeye çalıştı” diye konuştu.

"Bir müjde de ben vereyim!"

“Bugünlerde çok müjde veriliyor” diyerek iktidara göndermede bulunan Davutoğlu, “Tarihe bakarak size bir müjde vereyim… Bütün bu örnekler göstermektedir ki; Bugün, Türkiye’de çok ciddi yeni bir siyasi harekete ihtiyaç vardır ve bu siyasi hareketin öncülüğünü, korku eşiklerini birer birer aşarak bu siyasi hareketin sözcülüğünü Gelecek Partisi yapmıştır ve hiç tereddütünüz olmasın bu baskılar Gelecek Partisi kadrolarının gelecekte bu ülkeyi idare edeceğinin en önemli ispatıdır”

Fahrettin Altun göndermesi

Davutoğlu’nun hedefinde Biden olayı üzerinden açıklamalar yaparak muhalefeti eleştiren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da vardı. Altun’un kamu görevlisi olduğunun altını çizen Gelecek Partisi lideri, şunları söyledi: “Bu konuya siyaseten cevap vermesi gereken Cumhurbaşkanı susuyor, Dışişleri Bakanı susuyor, ilgili yetkililer susuyor, atanmış iki bürokrat muhalefetle tartışmaya girmeye kalkıyor. Bürokratlar devlet görevlisidir, kamu hizmetlisidir; parti hizmetlisi değil, şahıs hizmetlisi ise asla değildir. Görevlerini yapacaklar, o görevlerinin gereği olarak da hesap verecekler.”

"Millet önündeki lidere bakarak yürür!

"Nepotizm öylesine başını alıp gitti ki; bir rektör, eşine has sınav yapıyor. Öyle nitelikler sayıyor ki bir tek onun eşine uyuyor. Bir rektörün, bir ilim adamının kendi eşini atamasından daha büyük bir ahlaki çöküş olur mu? Ama şunu bilin, bizim millet önündeki lidere bakarak yürür. Eğer Türkiye’nin en tepesinde aile ilişkileri bu hali almışsa rektörü de böyle olur, valisi de böyle olur, belediye başkanı da böyle olur. Balık baştan kokar diye bir tabir vardır. Nepotizm almış başını gitmiş!"

"Türkiye’yi batıran bir bakanın şahsi promosyonu!"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Cuma günü Karadeniz’de doğal gaz bulunmasına ilişkin yaptığı basın toplantısı sırasında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a geniş yer ayrılmasını da eleştiren Ahmet Davutoğlu, şöyle konuştu: “Böyle bir doğal gaz keşfi hepimizi sevindirmişse bu keşfin Türkiye’nin ekonomisini batıran bir bakanın şahsi promosyonu haline getirilmesi devlet ahlakına aykırıdır. Şu anda Enerji Bakanı var. Bakanlar gittiklerinde arkalarında bir miras bırakırlar ama sanki o bakanlığı devam ettiriyormuş gibi davranamazlar.”

"Dolarla işin var Sayın Bakan!"

"Bir Hazine Maliye Bakanı’ndan bahsediyoruz ki Bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden bahsediyoruz ki bizim 2.80 bıraktığımız doları 7’de tutmaya çalışıyorlar ve bunu da bir başarı gibi yansıtıyorlar. 4 yıl içinde dünyada dolar değer kaybetmiş, dolarla karşılaştırmalı olarak Türk Lirası bütün paralar karşısında 2016’da değerli iken; Güney Afkrika, Hindistan, Brezilya, Rusya paraları karşısında değer kaybetmişse bunun hesabını birinin vermesi lazım. Eğer bizim bıraktığımız 2016’da enflasyon dünya enflasyonu düzeyinde ise şimdi reel enflasyon gelişmiş ülkelerin 30 katıysa Türkiye’de, bizim ölçekte ülkelerin 4 katıysa, birilerinin hesap vermesi lazım. Enflasyon bir canavar gibi milletin cebini kemiriyor, sonra bu bakan çıkıp diyor ki dolarla ne işimiz var. Dolarla işin var Sayın Bakan! Kamu borçlarının hepsi dolarla. Milli bir iktisat derken Türkiye’yi hem dolara mahkum ettiniz. Bunun sebebi nepotizm’dir. Normalde hesap vermesi gereken bir bakanı hala bir başka bakanlık üzerinde promosyon edip Türkiye’nin başına getirmeye çalışırsanız ve bunun tek özelliği sizin yakınınız olmasıysa orada bir siyasi ahlak kalmaz ve millet bunun hesabını mutlaka sorar."

"Halkın içinden koptu bunlar!"

Halktan kopan siyasilerin en önemli zaafı şudur: kendi yaşadıkları fildişi kulelerdeki hayatın her yerde sürdüğünü zannederler. Saraylarda sürdürdükleri hayatın her yerde olduğunu zannederler. Kendileri ve yakınları 4-5 maaş alırken, herkesin aynı maaşı aldığını zannederler. Bu egemenlerin yanılsamasıdır. Halkın içinden koptu bunlar. Biz bu kopuşu engellemek için vaktinde o partide her türlü uyarıyı yapmamıza rağmen hiçbir adım atılmadığı için Gelecek Partisi’ni kurduk ama artık o mirasla bizim ilişkimiz yoktur. Biz Gelecek Partisi olarak biz Türkiye’nin her siyasi kesimini kuşatan yepyeni bir ümit kaynağıyız. 

"Biz birleştirici bir siyasetin önünü açıyoruz"

Toplumsal itibar tutarlılıkla kazanılır. İktidar partisinin tutarlı olduğu dönemlere bakın, o tutarlılığı gösterdiği için başarılıydı çünkü o tutarlılığı gösteren kadrolar vardı. Ama bugün her gün yeni bir siyasi realite bir gündem oluşturmaya çalışan ve sürekli yalpalayan bir siyasi iktidar var. MHP’de bunun içinde. Daha önce sayın cumhurbaşkanı en ağır hakaretleri yaptıkları konularda şimdi iktidarın yanında duruyorlarsa eminim samimi MHP’li kitlelerde bunun hesabını soracaktır. Saatin 17.25’e ayarladıktan sonra bizimle koalisyon görüşmesi yaparken bile genel merkezdeki saatler 17.25’e ayarlıyken ve şu anda yurt dışında bulunan bazı yasaklı gazetecilerle bu bağlamda mülakatlar yaparken şimdi bir anda kendileri dışında herkesi FETÖ'cülükle itham eden bir anlayışı da MHP’li samimi kitleler mutlaka soracaktır. Yolsuzluklara karşı bu kadar sessiz kalınmış olmanın hesabını da soracaktır.

Biz birleştirici bir siyasetin önünü açıyoruz. Diyarbakır’daki o coşkulu karşılamadan sonra iki kesim çok rahatsız oldu. 1. HDP Eski Eş Başkanı diğeri Sayın Bahçeli ve ekibi çift taraflı olarak eleştiri oklarını yönelttiler. Bunlar isterlerki Doğu ve Anadolu bir partide olsun, İç Anadolu ve Karadeniz başka bir partide olsun. Türkiye’yi gerçekte bölecek olan o silahlı ahlaksız terör örgütleri değildir, biz onlara karşı mücadele ettik etmeyi biliriz. Türkiye’de siyaseti ve ülkeyi bölecek olan Türkiye’nin bölümlerini belli partilere ipoteklemektir. Gelecek Partisi işte bu ipotekleri kaldıracak ve Türkiye’nin her bölgesinde herkese konuşabilen yegane parti olacak.

Bütün meselesi ülkenin birliği, dirliği beraberliğidir. Başka bir meselesi yoktur. Türk, kürt, alevi, sünni gerilimlerinden beslenen herkese karşı Gelecek Partisi bütün bu gerilimleri aşacak ve Türkiye’nin bütününü kuşatan bir siyasi örgütlenmeyi, anlayışı harekete geçirecektir.

"Burada Sünni Alevi ayrımı yoktur"

"Muharrem ayındayız, Hicri Yılbaşımız hayırlı olsun. Alevi kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın Muharrem Ayı’nı idrak ederken gösterdikleri bilinç hepimizin bilincidir. Burada sünni alevi ayrımı yoktur. Hepimiz aynı adalet duygusunu, aynı hak ve hukuk arayışının temsilcileriyiz. Onun için bizim bu birleştirme düşüncemiz karşı tarafta da hemen bir akis yaptı. Acaba kimlere nasıl açılırız diye bir telaş içindeler.

"Ak Parti ve MHP hariç bütün partilerle bayramlaştık"

"Yalnız hala açılmaya direndikleri veya konuşmaktan korktukları, tereddüt ettikleri tek parti ne hikmetse biziz. Neden biliyor musunuz ? Bu memleket temel 3 konuda, herkes bir araya gelir. 1. Cenazeler. 2. Düğünler 3. Bayramlar. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı’nda hiç bir parti ayrımı yapmaksızın bütün partilerle bayramlaşma  talebinde bulunduk, bütün partiler kabul etti ve bayramlaştık 2 Parti hariç; Ak Parti ve MHP. Hani bunlar milli ve manevi değerlere saygı gösteriyorlardı. Hani bunlar yerli ve milliydiler.

"Troll çetelerinin saldırlarına uğradık. Van’da bir dostumuz, biz sizi bilge bir devlet adamı olarak tanıdık, ne olur bu siyasetin çamurlarından lekelerinden üzülmeyin dedi. Bilge bir siyaseti inşa etmek için yola çıktık. Ama o bilgeliğin ortaya çıkabilmesi için düşünce özgürlüğü lazım. Biz bilgeliği siyasete hayata taşıyacağız, kim ne derse desin.

"Hangi şartta ve hangi zeminde olursa olsun her zaman erken seçime hazırız"

"Önümüzdeki döneme bakarsak erken seçim tartışmaları gündemde. Biraz da bizim kongrelerimizi hızlandırmamız büyük kongreye gitmemizin doğal olarak hızlı bir süreç içerisinde seyretmesinin sebebi de budur ve doğrudur. Şunu hep söylüyoruz, size de ben güveniyorum. Ben İl başkanlarıma güvendiğim için bugün bir daha söylüyorum, bu il başkanları kadrosu bütün eksik illeri de tamamlayarak inşallah 41 ilde kongrelerini en kısa sürede 15-20 gün içerisinde yapacak, inşallah 81 ilde örgütlenecek ve büyük kongreyi yaparak daha önce parti kuramaz diyenlere ve şimdi seçime giremez diyenlere şu mesajı sizler vereceksiniz: “Hangi şartta ve hangi zeminde olursa olsun her zaman erken seçime hazırız ve erken seçimin belirleyici partisi Gelecek Partisi olacaktır.” Gelecek Partisi’nin olmadığı hiç bir siyasi denklem bu ülkede oluşmayacak ve Gelecek Partisi’nin olmadığı bir Türkiye Geleceği’de olmayacak Biz Varız, Buradayız, Milletimizin hissiyatına tercümanız ve Allah’ın izniyle bütün bir siyasi denklemi şu anda etkileyecek güçteyiz. Gelecek’te de o siyasi denklemi kuracak  güce ulaşacağımızdan kimsenin şüphesi ve tereddütü olmamalıdır."

"Ne Yaptık?, Ne Yapıyoruz?, Ne Yapacağız?"

"Ne yaptık? Ne yapıyoruz? Ne yapacağız? 1.si siyasi hareketin başarı şartının öncesi psikolojik eşiği aşmaktır. Psikolojik eşik şudur. İçeride ekip bilinci. Biz bir ekibiz, iddialı bir ekibiz ve gelecekte bugün söylediklerimizi hayata geçireceğiz, kararlıyız. Bu ekip bilincini oluşturmaktır. Beni son dönemde en fazla ümitlendiren şey Türkiye’nin her yerinde bu ortak psikoloji oluşmuş. Çaycuma’daki bir ilçe başkanında da, Alanya’da bir il ölçeğinde yapılan ilçe kongresini de gördüm, Sur’daki vatandaşların, Diyarbakır’daki vatandaşların yaklaşımında da gördüm. Çok kuvvetli bir ortak psikoloji oluşturmuşuz, hepinizden Allah razı olsun. Bütün kongre yapacağım illerde de bunu göreceğimden eminim."

"Gelecek Partisi’nin kalıcı bir parti olacağı algısını yerleştirdik"

"Psikolojik eşiğin dış boyutu ise bize karşı oluşturulan algıları aşma kabiliyetidir. Biz bunu da aştık. Önce korku eşiğini aştık sonra da medyada bir takım çevrelerin sadece havuz medyasının değil başka medyanın da bizi görmeme çabasında karşı biz kendimizi gösterdik ve şu anda her yerde Gelecek Partisi’nin kalıcı bir parti olacağı algısını yerleştirdik. Van’da güzel bir şey vardı, biz gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için bu partiyi kurduk. İşte doğru söz budur. Bizim meselemiz bir seçimi kazanmak değil inşallah 100 yıl 200 yıl sürecek bir siyasi geleceği inşa etmektir."

Ben devleti de siyaseti de bir mimari gibi görürüm. Nasıl Selimiye’ye, Süleymaniye’ye baktığımızda gözümüzü ayıramayız, bir oran vardır, siyasi parti de böyle bir şeydir. Genel merkez yapısı ile il başkanlarının oranları tutarlı olmalıdır. Siyaset bir inşa işi değildir, siyasi bir mimari bir estetik işidir. Diliyle, nezaketiyle, iletişimiyle estetik işidir. Sadece bana yakın olanlar tarafından bir siyasi yapı genel merkezde de, illerde de bizi yanıltır. En kritik eşiktir kurumsallaşma, ben şu ana kadar kurumsallaşmada gösterdiğiniz başarı dolayısıyla da sizleri tebrik ediyorum."

3.sü halkla iletişim, halkın içinde halkla birlikte olmaktır. Siyaset halkla yapılır, il merkezlerinde yapılacak küçük dar toplantılarla değil, halkın içinde olmakla yapılır. Halkla kaynaşmamış bir siyasetin nelere yol açtığını hepiniz biliyorsunuz.

"İyi yapılan her şeye doğru ve iyi dedik, bizim muhalefet anlayışımız her şeyi kötü görmek değil"

4.sü alternatif politikalar üretmektir. O mimarinin bir kısmı da alternatif politikalardır. Gelecek Partisi ile ilgili olumlu intibaların yerleşmesinin en önemli sebebi il teşkilatlamalarının bu kadar hızlı ve iyi gitmesiyse, diğeri de politika izleme ve parti başkanlık kurulumuzun faaliyetleriyle alternatif politika üretme konusunda çok etkin bir performans sergilememizdir. Pandemi konusunda ilk vakanın ilan edilmesinden sonra ilk açıklamayı ben yaptım, daha sonra da pandemi konusunda çıkarılan önerilen en sistematik, en tutarlı, en uygulanabilir öneriler Gelecek Partisi’nden geldi. İktidarın yaptığı yanlışları açık ve net bir şekilde uyarma görevi de Gelecek Partisi’nden geldi.

"Bu kadro ile Türkiye bırakın ufuk çizmeyi, yarının problemlerini bile öngöremez"

Korona tahvili çıkarın dedik ve bunun hesabını verdik dedik, yapmadılar. Para bastılar, parasal genişleme yaptılar. Biz bu genişlemeyi hibe olarak, halka sosyal yardım olarak yapın dedik, korona tahvili üzerinden halka, çiftçilere, esnafa karşılıksız kredi verin, işsizlere ve kayıtsız işlere hibe verin dedik bunu yapmadılar ve herkesi krediyle borçlandırdılar. Bir kredi patlaması olacak bu ülkede farkında değiller, bunlar önlerini göremeyecek kadar cahil, liyakatsiz bir ekonomi kadrosudur. Bu kadro ile Türkiye bırakın ufuk çizmeyi, şaha kalkmayı; yarının problemlerini bile öngöremez.

5.si bu alternatif politikaları yapıcı bir muhalefet diline dönüştürebildik. İyi yapılan her şeye doğru ve iyi dedik, bizim muhalefet anlayışımız her şeyi kötü görmek değil. Doğu Akdeniz politikasına, Libya politikasına destek verdik; hiç tereddüt etmedik. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki menfaatlerini korumak bu hükümetin ve Cumhurbaşkanının ve ilgili makamların görevidir. Ayasoyfa’nın açılmasına destek verdik ama ne oldu? 28 Şubat’çı aktörler, hayatlarında Ayasofya’yı rüyalarında bile düşünemeyecek olanlar oraya davet edildi, Ayasoyfa konusunda kitap yazmış, İstanbul konusunda kitap yazmış, makaleler yazmış bizleri davet etmediler. Çok mu gocunduk sanki? Davet ezan ile Rabbimizden gelir ve icabet ederiz.

"Doğrudan Cumhurbaşkanı irtibatlı bir birlik kurmaya neden ihtiyaç hissedilir?"

Bugün partimizde gerekli açıklamalar yapıldı, İçişleri Politikaları İzleme Kurulu Başkanlığımız tarafından hazırlanan projede; bir Cumhurbaşkanı kararıyla yeni takviye birlikler kurulması gündemde ve kamuoyunda tartışılmayan bir konu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde valiliğin denetiminden ayrı, emniyet genel müdürlüğü bünyesi ve doğrudan Cumhurbaşkanı irtibatlı bir birlik kurmaya neden ihtiyaç hissedilir. Valilerin denetiminde olmayan bir gücün kim tarafından denetlenecek, kim tarafından o gücün yanlış uygulamaları olursa cevap oluşturulacak. Tabi ki devletin devletin güvenliği ve milletin huzuru için her türlü tedbir alınacak ama devletin mimarisi bozulamaz. Anayasal çerçevede emniyet genel birliğine yasal anlamda verilen yetkilerin dışında hiyerarşisi açık ve net olmayan yapılar ortaya koyduğunuz zaman milletin var olan sisteme olan güvenini sarsarsınız. Millet gerektiğinde takdirini, kaderini nasıl belirleyeceğini 15 Temmuz gecesi gösterdi. Denetimsiz ve kamu olarak ne yapacağı belli olmayan bir takviye kuvvet değildi 15 Temmuz gecesi harekete geçen. 15 Temmuz günü harekete geçen milletin kendi takviyesiydi, kendi gücüydü. Siz o gücü kaybederseniz, hangi yapıyı kurarsanız kurun milli huzuru sağlamakta zorlanırsınız. Türkiye demokratik hukuk devletidir. Demokratik hukuk devletinin mimarisi bozmamak lazımdır. Bugün yaptığımız açıklamayla bazı sorular sorduk, ümit ederiz bu sorulara doğru, tutarlı cevaplar verilir ve toplumdaki kaygılar, bizdeki kaygılar giderilir.

"Büyük kongrede ürkiye’nin yeni ufkunu hep beraber çizecek yeni bir vizyon ortaya koyacağız"

Allah günümüzün bir an önce ışıması için bizlere güç kuvvet versin. Zihinlerimizi berrak, yüreklerimizi müebbet kılsın. Kim ne derse desin, Onun ahlakından kopmamayı, nezaketsizliğe karşı nezaketle, kabalığa karşı letafetle, öfkeye ve hiddete karşı muhabbetle muamele etme gücünü basiretini bize versin. Bütün illerimize selamlarımızı iletin, teşkilatlarımıza selamlarımızı iletin. İnşallah en kısa zamanda birçok il kongresinde sizlerle birlikte olacağız ve daha sonra da Büyük kongrede Ankaramızda başkentimizde Türkiye’nin yeni ufkunu hep beraber çizecek yeni bir vizyon ortaya koyacağız. Allah’a emanet olunuz.