Abdulkadir Selvi
(Yeni Şafak, 17 Mayıs 2012)
Demirel darbeleri anlatacak
Meclis'te darbeleri araştırmak üzere bir komisyon kuruldu. Yargıda 28 Şubat soruşturması ve 12 Eylül yargılaması başladı. Partiler arası uzlaşma komisyonu ile yeni anayasanın yazımı için kolları sıvandı.
Darbelerle yüzleşen, darbeleri yargılayan ama aynı zamanda bunları aşıp, darbe anayasasını çöpe atıp, sivil Anayasa yapmaya çalışan bir Türkiye var.
'Yeni Türkiye' bu.
Yeni Anayasa çalışmalarını Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile, Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun yol haritasını ise Komisyon Başkanı Nimet Baş'la konuştum.
'Siyaset kurumu kendi ayıbını ortadan kaldırıyor' dedi İyimaya.
Ayıp neyin ayıbı?
'Eski anayasaların mimarları ya militer ya da tepedenci, bürokratik güçlerdir. İşin içerisinde millet yoktu. Şimdi toplum anayasasını yapıyor' dedi.
İşin özü bu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın hukuk literatürümüze kazandırdığı bir kavram var.
'İnsan odaklı hukuk'
Bunu alın, 'insan odaklı anayasa' olarak uygulamaya koyun.
İyimaya'nın ilginç bir önerisi var.
'Diyelim ki bu anayasayı yapamadık. Yapabileceğimiz en hayırlı iş; 1982 anayasasını tek madde ile yürürlükten kaldırmak olmalı. Darbe Anayasası ile yönetilmektense, Türkiye anayasasızlık dönemi yaşayabilir' diyor.
Ama hedefimiz Türkiye'de sivillerin de anayasa yapabileceğini göstermek olmalı.
Meclis'te darbeleri araştırmak üzere kurulan komisyonun başkanı Nimet Baş'la darbeleri yargılayan, soruşturan Türkiye'nin eşzamanlı olarak anayasa yapma sürecini konuştuk.
Öncelikle Nimet Hanım'la ilgili bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Demokrasimize yönelik müdahaleler konusunda çok donanımlı buldum Nimet Hanım'ı. Kafa olarak böyle bir komisyonun başkanlığına hazır.
Devlet ve Milli Eğitim Bakanlığı dönemlerinde Nimet Hanım'ın entelektüel birikimini ortaya koyamadığını düşünürdüm. Komisyondaki performansıyla bunu ortaya koyacağını düşünüyorum.
Önemli bir tespit yaptı Nimet Hanım.
'Biz şunu gördük darbeyi yapanlar kendi durumlarını sağlamlaştırmak maksadıyla bir takım kurum ve kuruluş oluşturdular. Bunun yasal zeminleri oluşturuldu. 1982 Anayasası da temelde vesayetçi sistemi koruyan bir yapı. Bu sistemi sorgulamadan, bu sistemin getirdiği anti demokratik yapıyı ortadan kaldırmadan geleceğe yönelik umut beslememiz mümkün değil.'
Darbecilerin dayanak noktası olan İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini sordum. Daha geniş bir pencereden baktı.
'İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi, darbeye niyet etmiş olanların, yani kuzuyu yiyecek olan kurdun bahanesi olmuş. Yoksa 35. madde var diye darbe yapıyor değil. Ben hukukçu olarak 35. maddeyi darbe yapma düşüncesinde olanlara bir zemin olarak görüyorum. Bu maddeye ihtiyaç yok. Ama sadece bu maddeye takılıp kalmamalı, temelde bir mekanizma, bir sistemin sorgulanması gerekiyor. Bence temel sorun bu.'
Nimet Baş'a ne zaman ki 27 Nisan e-muhtırasını sordum.
'Biz böyle bir konunu araştırılması istemiyoruz demedik' dedi. Yetinmedi, 'Biz bu konu hiçbir yönüyle incelenmesin demedik' diye pekiştirme gereği duydu.
28 Şubat'la ilgili alt komisyonun 27 Nisan'ı da inceleyeceğini anlattı.
Peki o zaman nereden çıktı, AK Parti'nin 27 Nisan'ın araştırılmasını istemediği konusu? Nimet Hanım işte o zaman patladı:
'AK Parti neden araştırmak istemesin? 27 Nisan'ı biz mi yaptık. 27 Nisan'ı biz mi alkışladık. 27 Nisan'da nerede duruyorduk. Bu gün bağıranlar o gün nerede duruyorlardı. İtirazı yapan arkadaşların partisi (CHP) o gün, oh, iyi oldu dedi. Ayakta alkışladılar. O döneme ilişkin yönelik suçlamalar olursa bizim söyleyecek lafımız daha çok.'
Sonra sorular peş peşe geldi.
Darbeleri araştıran komisyon, hayatta olan darbecileri dinleyecek mi? Örneğin Numan Esin'e ya da Kenan Evren'e darbe nasıl yapılır diye sorulacak mı?
'28 Şubat ve 12 Eylül yargıda, yargıya intikal etmiş hususlarda daha bir dikkat göstereceğiz' yanıtını vermekle yetindi.
Bu sözlerden Evren'i dinlemeyecekleri düşünülebilir. Ama bir sözü daha var Nimet Hanım'ın. 'Kenan Evren'in de diğer darbecilerin de büyük bir özgüvenle kaleme aldıkları anıları var. Zaten oralarda her şeyi itiraf ediyorlar.'
Peki darbe mağduru olarak Demirel dinlenecek mi? 'Süleyman Demirel hem 1971 başbakanıdır, 80 ve 28 Şubat'ın da cumhurbaşkanıdır, bu konularda görüşün alınmaması diye bir şey söz konusu olamaz. Böyle bir şey olursa bizzat gidip kendisinden görüşüne başvurulacağı ricasında bulunulur, bizzat evinde ya da istediği yerde gidip dinlemeleri iyi olur diye düşünüyorum.'
Böylece ilk kez Süleyman Demirel'in ağzından 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü ve 28 Şubat'ı dinleyeceğiz.
Son bir istihbarat da ben vereyim. Komisyon darbelerle hesaplaşmanın simgesi ve yüz akımız olan 105 yaşındaki Berfo Anayı da dinleyecek.