Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı görevini sürdürürken İrtica ile Mücadele Eylem Planı başlıklı belgede imzası olduğu iddiasıyla Ergenekon davası kapsamında tutuklanan ve 4 yıl hapis yatıp tahliye olduktan sonra CHP’ye katılan İstanbul milletvekili Dursun Çiçek, darbe girişiminin arkasında MOSSAD ve Avrupa Birliği’nin olduğunu savundu. Batı’nın darbe girişiminin yıkıntıları ve şehitleri konuşmak yerine idam cezasını ve insan haklarını tartıştığını belirten Çiçek, “Batı darbecilerin kanlı yüzünü hiç tartışmıyor. Sadece insan haklarını tartışıyor. Bizim mağduriyetimiz hiç tartışılmadı. Hapsedildiğimiz dönemde başvurularımız hiç konuşulmadı. ’Bunlar asker, geçmişte darbe yapmışlardı’ dediler” ifadelerini kullandı.
Çiçek, T24’ün kendisine 23 Mart’ta Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a verdiği mülakatta söylediği “Fethullahçılar TSK içinde yüzde 10’luk cemaatçi grubunun darbe yapacağı iddiasına güler geçerim” sözlerinin hatırlatması üzerine ise sözlerini şöyle savundu:
“Gülencilerin darbe yapma ihtimali var mı sorusuna hayır yoktur, güler geçerim demiştim. Fethullaçıların darbede başarılı olma ihtimalinin yüzde 10, başarısız olma ihtimalinin yüzde 90 olduğuna dikkat çekmiştim. Darbe yapıp yönetimi ele geçiremediler. Darbe girişiminde bulundular. Ben o gün bunu vurguladım. Hâlâ da aynı noktadayım”
"Kritik makamlarda biz olsaydık bu kalkışma yaşanmazdı"
İktidarın geçmişte Fethullah Gülen cemaatine sağladığı desteğe vurgu yapan Çiçek, “Darbe öncesinde iktidarın da çok büyük günahları, suçları var. Ordu içindeki cumhuriyet ve demokrasi yanlıları boşaltarak yerlerine Fethullahçıları doldurdular. Şimdi biz o noktalarda olsaydık bu kalkışma olmazdı” dedi.
Ergenekon ve Balyoz davalarıyla TSK’dan tasfiye edilen ekibin o dönemde yetkili makamlarda olduğunu ve darbe girişiminin istihbaratını alıp önleyebileceğini de belirten Çiçek, “Ordunun içini boşalttılar, askeri körelttiler ve istihbarat imkanını elinden aldılar. Böylece bu darbe girişimine fiilen hazırlamış oldular” diye konuştu.
"30 günlük gözaltı süresi Türkiye'ye yakışmıyor"
Çiçek, OHAL’le birlikte gözaltı süresinin 30 güne çıkarılmasına ilişkin ise şu görüşleri dile getirdi:
“30 günlük gözaltı süresi Türkiye'ye yakışmıyor. İdam cezası ve insan hakları da elbette tartışılmalı. Türkiye’ye yakışmıyor 30 günlük gözaltı süresi. Batı standartlarına göre en fazla 1 hafta olmalı”