28 Eylül 2019 10:30
Güncelleme: 28 Eylül 2019 23:48
T24*
İstanbul, Tarabya
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2011 yılından bu yana savaşın ve çatışmanın devam ettiği Suriye’de yeniden barış ve istikrarın sağlanması ile ülkenin demokratik koşullarda yeniden kalkınması sürecine katkı sağlamak amacıyla "Suriye’de Barışa Açılan Kapı" başlığıyla İstanbul'da bir Suriye konferansı düzenledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve konferansın düzenleyicileri genel başkan Veli Ağbaba ile Ünal Çeviköz’ün yanı sıra aralarında eski genel başkanlar Altan Öymen ve Murat Karayalçın ile çok sayıda CHP’li milletvekilinin, çeşitli ülkelerden diplomatların, akademisyenlerin, uzmanların ve gazetecilerin katıldığı toplantıda, 5 farklı başlık altında Suriye sorununun komşu ülkeler ve bölgenin kendi dinamikleri irdelendi.
Konferansın sona ermesinin ardından Çeviköz tarafından okunan ev sahibi özetinde, “Türkiye, Suriye krizi bağlamında sadece Suriye yönetimiyle sorun yaşamamaktadır. Akışkan ve kırılgan saha koşulları ülkemizi krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir” ifadeleri kullanıldı. Özette “Türkiye’nin, Suriye’den yönelebilecek somut tehditlere karşı güvenliğini Suriye yönetimiyle ve Suriye toplumunu oluşturan bütün meşru aktörlerle çok yönlü diplomasiye başvurarak bertaraf edebileceği kaydedilmiştir” vurgusu yapıldı.
CHP, Cenevre konferansı ile Soçi ve Astana süreçlerine alternatif olarak kurgulanmadığının altı çizilen toplantının “Bu çalışmalara mütevazı bir katkı sağlamayı ve her şeyden önce Suriye’nin komşuları ile sorunun temel dinamiklerini birlikte çözümlemelerine yardımcı olmayı amaçladığını” belirttiği konferansın açılış konuşmasında AKP’nin Suriye politikasını eleştiren Ağbaba, “CHP’nin önerileri dinlenseydi, Suriye’deki yapılar yıkılmasaydı şu anda bu durumda olmazdık. İzledikleri yanlış politikalarla milyonlarca insanı yerlerinden yurtlarından ettiler” dedi. Suriye yönetimiyle diyalogun en kısa sürede başlaması gerektiğini ısrarla vurgulayan Ağbaba, konferansa parti ayrımı yapmaksızın en çok Suriyeli'ye ev sahipliği yapan belediyelerin yönetimlerinin, konuyla ilgili devlet kurumlarının ve bölgedeki siyasi odakların çağrıldığını belirterek, Suriye yönetiminin anlayışını taşıyan uzmanların ise yaşananların ardından gelemediğini söyledi. Ağbaba, şöyle devam etti:
"İzlenen yanlış politikaların yarattığı yıkım, ne bizim Suriye'yle barış içinde yaşama isteğimizi azaltabilir ne de bu yönde attığımız adımları zayıflatabilir. Biz, Suriye'nin geleceğine ve Suriye'yi kimin yöneteceğine sadece Suriye halkının karar verebileceğini savunuyoruz. Suriye-Türkiye ilişkilerinin doğrudan temaslar yoluyla normalleşmesinin sadece bu iki ülkenin değil, tüm bölgenin huzur ve güvenliği için önemli olduğunu düşünüyoruz."
Ev sahibi olarak Ağbaba'nın ardından kürsüye geçen İBB Başkanı İmamoğlu, Türkiye'nin şimdiye kadarki Suriye politikaları ve topraklarındaki Suriyelilere yönelik adımları konusunda eleştirilerde bulunurken; kendisi ve ekibinin göreve gelmelerinin 14. gününde konuyla ilgili uzman sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle bir araya geldiklerini söyledi. Koordinasyon eksikliğinin giderilmesi için çok önemli adımlar attıklarını belirten İmamoğlu, "Sorunun boyutunu tam olarak bilelim ki çözüm bulmak için hep birlikte çalışalım istedik. İBB olarak eş zamanlı biçimde İstanbulluların ve burada yaşayan mülteci ve göçmenlerin hassasiyetini anlamak için göç parametresi çalışmalarına başladık" dedi.
Türkiye'deki sığınmacıların durumlarının iyileştirilmesi ve büyük sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesi için yabancı organizasyonlarla çalışmanın bir mecburiyet olduğunun farkında olduklarını kaydeden İmamoğlu, bu konuda ortak çalışmalar geliştirileceğini belirterek, "Uluslararası arenada ortak akla ulaşma çalışmalarımız devam edecek. Bu sorunla tek başına baş etmemizi kimse bizden bekleyemez. Sorun uluslararası bir sorundur" diye konuştu. İmamoğlu, sözlerini, "Nihai hedefimiz Suriye'nin istikrara kavuşturulması ve Suriyelilerin oradaki hayatlarına en özgür biçimde dönebilmesinin sağlanmasıdır. Bu çözümde yolumuzu aydınlatacak en değerli ışık toplumsal vicdanımızdır. Suriyelileri elbette ve asla kendi kaderine terk etmeyeceğiz. Onların daha insani koşullarda yaşamları için uluslararası arenayı harekete geçirmek için her türlü uygulamayı yapacağız" ifadeleriyle bitirdi.
Açılış konuşmalarının sonuncusunu yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bölgedeki yangını söndürebilecek kapasiteye sahip olan Türkiye'nin "güçlü ve itibarlı bir bölge ülkesi iken uygulanan yanlış Suriye politikaları ile komşularımızdaki yangının büyümesine neden olduğu" yorumunda bulundu. Bu yangının doğrudan Türkiye'yi de etkilediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "İşte bu konferans bölgedeki yangını söndürme istek ve niyetimizin, Türkiye ve Suriye arasındaki tarihsel bağlara ve kardeşliğe verdiğimiz önemin, bölgemizin huzur ve refahına katkı yapma çabamızın ve her şeyden önemlisi Türkiye'nin dış politikasının yeniden barışçıl temeller üzerinde yükselmesine yönelik özlemimizin bir çabasıdır. CHP olarak bu konferansta Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkileri onarmak için Suriye'de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana attığımız adımlara bir yenisi ekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Suriye anayasasını yazacak Anayasa Komitesi'nin Suriye halkının geleceğini aydınlatmasını dilediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Suriye'nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi gerektiğini savunuyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız Suriye halkının olmalıdır" dedi.
TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin Suriye topraklarındaki terörle mücadelesi meşrudur
Türkiye'nin çok uzun süredir terör örgütlerinin hedefi altında olduğunu hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Ülkemizde teröre karşı yürütülme mücadelenin sınırlarımızın ötesinde sürmesi ise uluslararası anlaşmaların ve angajmanların sağladığı bir haktır. Bu bağlamda Türkiye'nin kendi güvenliğini sağlamak amacıyla Suriye topraklarında sürdürdüğü terörle mücadelenin meşruluğuna inanıyoruz ancak terörle mücadelenin Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimi ile ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız. Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir geçek var, o da Suriye'nin barışı ile Türkiye'nin huzurunun iç içe geçmiş olduğudur" diye konuştu.
"Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını Nâzım Hikmet'in "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir ağaç gibi kardeşçesine" dizelerini alıntılamasının ardından düştüğü, "Türkiye ve Suriye halklarının barış içinde bir orman gibi kardeşçe yaşamalarını sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz" notuyla tamamladı.
Konferansın ‘Suriye Sorununun Uluslararası Boyutları’ başlıklı ilk panelinde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz'ün moderatörlüğünde, eski Dışişleri Bakanı ve TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu'ndan Steven De Wilde, Türkiye-Rusya ilişkileri uzmanı yazar Ivan Starıdubtsev, Allameh Tabataba'l Üniversitesi'nden Dr. Gholam Ali Shegini Zadeh, Irak Süleymaniye Amerikan Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Akeel Abbas ile Harvard Üniversitesi'nden misafir öğretim üyesi Doç. Amy Austin Holmes sunumlar yaptı.
Konferansı takip eden T24 yazarı Murat Sabuncu'nun ilk panelle ilgili değerlendirmeleri şöyle:
Konferansın ikinci panelinde, Suriyeli sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar değerlendirildi. Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. M. Murat Erdoğan, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, Bilgi Üniversitesi'den Prof. Ayhan Kaya, Issam Fares Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Nasser Yassin, gazeteci Sarkis Kassargian ve TEPAV'dan politika analisti Omar Kadkoy sunum yaptı.
Panelde, Türkiye'de Suriyelilerin yaklaşık 3'te birinin okul çağında olduğu ve tamamının eğitime ulaşmasının sağlanması için binden fazla yeni okul açılması ve 60 binden fazla öğretmenin istihdam edilmesi gerektiği kaydedildi. Eğitime ulaşım konusunda panelde dikkat çekilen önemli noktalardan biri de yüksek öğrenimdeki Suriyelilerin sayısı oldu. 27 bin Suriyeli öğrencinin yüksek öğrenimde belirtilirken bunların yaklaşık 500’ünün doktora öğrencisi olduğu ifade edilerek, “Gelecekte, iki toplum arasında en önemli köprülerin onlar sayesinde kurulacağı ve bunun artırılması gerektiğine” dikkat çekildi.
Suriyelilerin büyük kısmının işgücü piyasasında alt kademelerdeki işleri aldığının ve her ne kadar hükümet son dönemde ücretleri azaltan adımlar atsa da kayıtdışı-kayıtlı işgücü geçişinde en büyük engelin masraflar olduğunun belirtildiği panelde, katılımcılardan biri, “Ülkede 10 milyondan fazla TC vatandaşı kayıtdışı çalışıyor, Suriyeliler de bu toplamın arasına girdi. Kayıtdışı ekonomi olmasa sorun büyürdü, bu sayede insanlar devlet yardımı olmaksızın hayatlarını sürdürme imkanı buldular” notu düşüldü.
Panelde, Türkiye ile ABD arasında kağıt üzerinde anlaşmaya varılan ancak somut detayları aradan geçen süreye rağmen henüz belli olmayan ‘güvenli bölgeye’ değinildi. Suriye’den gelen sığınmacıların mülteci olarak kabul edilmemesinin de sebebi olan ‘coğrafi kısıtlamanın’ kaldırılması gerektiğini ifade eden bir katılımcı, şu çağrı ve yorumda bulundu:
“Türkiye’de herkesin, tüm siyasi karar vericilerin artık fiilen bir anlamı olmayan ama mültecilerin hayatını ciddi biçimde engelleyen coğrafi kısıtlamanın kaldırılması için çalışması ve entegrasyona yönelik mevzuatın oluşturulması lazım.
"2012’de (eski Başbakan Ahmet) Davutoğlu New York’ta güvenlik konseyinin özel oturumuna giderken '100 bin sınırımızdır, kırmızı hattımızdır, uluslararası topluma güvenli bölge kurulmasını önereceğiz' dedi. Bu kabul edilmedi, elimizde bir red var. Şu anda ciddi bir çaba olmaksızın bunun uygulanması pek mümkün gözükmüyor ancak uluslararası koalisyonun kontrolünde bir bölge var, belki orası değerlendirilebilir.”
T24'ten Şirin Payzın ve Murat Sabuncu da konferansın ilk bölümünü şöyle yorumladı:
Günün 'Toplumsal Yaşam ve Uyum' başlıklı 3. paneli Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan, Göç Araştırmaları Derneği'nden (GAR) Doç. Didem Danış, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden Dr. Başak Yavcan, Hayata Destek Derneği'nden Sema Genel Karaosmanoğlu ve Evrensel gazetesinden Ercüment Akdeniz'in sunumlarıyla gerçekleştirilen panelde, Türkiye'de Suriyelilerin durumu ve gelecek yıllar için de elzem olan uyum politikaları konuşuldu.
Konferansın en ilgi çeken başlıklarından biri, gazeteci Aydın Selcen'in moderatörlüğünde ve emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, gazeteci Hüsnü Mahali, yazar ve stratejist Dr. Metin Gürcan, Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Ahmet Kasım Han, Şam’daki Süryani Katolik Başpiskoposluğu Yardım ve Kalkınma Merkezi Halkla İlişkiler Müdürü Wael El Malasi ile gazeteci Fehim Taştekin’in katılımıyla ‘Bölgedeki aktörlerin stratejik konumları: Suriye’de güncel duruma askeri ve hukuki açıdan bakış’ başlığında gerçekleştirildi.
Suriye konusunda daha sahadan çalışma alanlarına sahip olan katılımcılar, önceki panellerin aksine biraz daha 'umutsuz' bir tablo çizdi. Güvenli bölge, fiili olarak Suriye'de bulunan ülkeler ile silahlı gruplar arasındaki güç dengeleri ve atılabilecek adımların ele alındığı panelde, konferansın o ana kadar "Buraya nasıl geldik" sorusunu cevaplamada eksik kaldığı eleştirisinde bulunularak biraz da bu başlığa önem verildi. Türkiye'nin dış politikasındaki sıkıntılar ile ülkede yaşanan çatışmanın yanlış adımlarla nasıl artırıldığına değinilen panelde; Suriye'deki çatışma ortamı sona ermeksizin siyasal ilerlemenin ve geçiş sürecinin başlatılmasının mümkün olmadığı değerlendirmesinde bulunuldu.
Katılımcılar hem Türkiye'deki Suriyelilerin evlerine 'gönüllü geri dönüşünün' sağlanması hem de Türkiye sınırları içerisinde güvenliğin, huzurun temin edilmesi için Suriye'deki çatışma ortamının sona ermesine katkı bulunulması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin Fırat'ın doğusu ile batısında iki farklı ülkeyle, ABD ve Rusya'yla iş birliği içinde olması da panelin gündemlerinden biriydi. Katılımcılardan biri İran'ın 'Suriye'nin en büyük kazananı olduğu' yorumunda bulunurken; "Ülkede bir şekilde çatışmasızlığın gerçekleşebilmesi için Şam yönetiminin bu üç grupla acilen ateşkes görüşmesine ihtiyaç var: Selefi cihatçı silahlı akımlar, Kürt etnomilliyetçi silahlı mobilizasyonlar ve pan-Şiacı, İran destekli milisler" ifadelerini kullandı. Panelin öne çıkan değerlendirmelerinden biri de şuydu:
"Suriye’de belki bundan sonra yoğun savaş yaşamayacağız ama kolayca barış sürecine girmeyeceğimiz de aşikar. Yönetenler açısından bakarsak, ülke bütünlüğümüz tehlikede. 3.6 milyon Suriyeli üzerinden içeride toplum sözleşmesi ve toplumsal huzur sarsılmış biçimde. Suriyelilerin üreme hızı 463 bebek/gün. Türkiye’nin önümüzdeki 15 sene içinde 10 milyon ‘burada bulunmaktan hoşnut olmayan’ ve 80 milyon da ‘onların burada bulunmasından hoşnut olmayan’ nüfusu olacak."
Öte yandan, panele gazeteci Fehim Taştekin de Skype bağlantısıyla katıldı. Taştekin'in konuşmasının son bölümünde barkovizyon ile sahne ışıklandırmasının olduğu bölümde elektriklerin kesilmesi ve konuşmanın tamamlanamaması konferans sonrasında gündem oldu. Taştekin kesintinin kasıtlı olduğunu öne sürerken CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba, sorunun teknik bir arızadan kaynaklandığını söyledi. Taştekin, konunun gündeme gelmesinin ardından daha sonra Twitter'dan yaptığı paylaşımda ise "Gelen tepkiler ve açıklamalardan CHP’yi suçladığım sonucunun çıkartıldığını görüyorum. Ben, bana yapılan izahattan hareketle 'birileri' ifadesini kullandım. Ayrıntısına girmek istemiyorum. Üzerinde durmaya değer bir mesele değil ama haberlere de konu olunca yazmam gerekti" dedi.
Konferansın son paneli, geçmişte Dışişleri Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan Murat Karayalçın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. 'Yerel Yönetimlerin Sorunları ve Çözümler' başlıklı panelde, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Özyeğin Üniversitesi’nden Doç. Deniz Şenol Sert ve Göçmen Dayanışma Derneği’nden Erhan Keleşoğlu yer aldı. Savaş, Hatay'ın nüfusunun 3'te biri oranında Suriyelilere ev sahipliği yaptığını belirterek, kentteki birçok kişinin artan nüfus nedeniyle gereken eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşamadığını söyledi. Katılımcılar, yerel yönetimlerin merkezi bütçeden aldıkları payın kentlerindeki Suriyeli sayısına bağlı olarak artmadığını hatırlatırken, bu duruma dair düzenlemeler yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Kapanış konuşması, konferansın düzenleyicilerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz tarafından yapıldı. 'Ev sahibi özetinde' hem bölgede hem de Suriye'de sorunun çözümü ve çatışmaların sona erdirilmesi için Şam-Ankara hattında yapılacak görüşmelerin önemine dikkat çekildi. Türkiye’deki sığınmacılara yönelik “gönüllü geri dönüş” ilkesinin beinmsendiği konferansın ev sahibi özetinde “Türkiye, Suriye krizi bağlamında sadece Suriye yönetimiyle sorun yaşamamaktadır. Akışkan ve kırılgan saha koşulları ülkemizi krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir” dendi.
CHP'nin Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirdiği Uluslararası Suriye Konferansı’nın ardından yayımlanan “Ev Sahibi Özeti”nin tamamını buradan okuyabilirsiniz: CHP, Uluslararası Suriye Konferansı'nın özetini paylaştı: Tehditler, Suriye yönetimiyle çok yönlü diplomasiye başvurarak bertaraf edebilir
"Şam'dan gelecek katılımcılara vize verilmedi, Suriye'den gözlemci olarak gelen Kürt katılımcılar var"Konferansın düzenleyicilerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz, cuma günü T24’ten Şirin Payzın’a yaptığı açıklamada, Suriye yönetimini temsilen çağrılan kişilere Türkiye'nin vize vermediğini söylemişti. Suriye'deki Kürtleri temsilen de Suriye Gençlik Hareketi'nden Bervin İbrahim'in gelmesinin planlandığını fakat son dakikada gelemeyeceğini bildirdiğini ifade eden Çeviköz, moderatörlüğünü yaptığı konferansın ‘Suriye Sorununun Uluslararası Boyutları’ başlıklı ilk bölümünün sonunda da, “Bu panelde bir Suriyeli konuşmacı olmasını çok isterdik ama mümkün olmadı. Gelecek panellerde Suriye’den konuşmacılarımız da olacak” dedi. T24’e konuşan bir diğer düzenleyici Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba da, Suriye’den konuşmacıların ve gözlemcilerin katılımı konusunda vize problemi yaşandığını hatırlattı. Ağbaba, konuşmacı olarak yer almasalar da konferansta gözlemci olarak Suriyeli Kürtleri temsilen isimler de bulunduğunu ifade etti. Toplantının konuşmacıları arasında İran, Irak, ABD, Rusya, Lübnan ve Avrupa Birliği'nden isimler bulunuyor. |
*T24, Gonca Tokyol
© Tüm hakları saklıdır.