Politika

Kılıçdaroğlu: Seçimden sonra arsız ve hırsızlar telefonun ucunda bir ses duyacak; 'Ben Kemal, geliyorum' 

"Devletin hazinesinden çalınan paranın 418 milyar dolar olduğunu saptayınca suikast tehditleri gelmeye başladı"

31 Ocak 2023 13:31

T24 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "5'li çete" diye tabir ettiği grupların Hazine'den, "proje kisvesi altında 418 milyar dolar çaldıklarını" savunurken, "Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz açıktır; vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geri. Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak, açtıkları telefonun ucunda bir ses duyacaklar; 'Ben Kemal, geliyorum'" ifadesini kullandı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, "çetelere savaş açmadan önce" bu konuda uyarılar aldığını belirterek, "Devletin hazinesinden çalınan paranın 418 milyar dolar olduğunu saptayınca suikast tehditleri gelmeye başladı. Ben korktum mu? Vız gelir tırıs geçer. Bay Kemal asla ve asla geri adım atmaz!" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Bu çetelerin bir kısmı, Erdoğan'dan da önce vardı. O zaman da devletin içindelerdi. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmış. Derinlere de yedirmişler, mafyaya da yedirmişler. Bunlar, nasıl insan satın alınacağı konusunda uzmanlaşmış durumdalar" diye konuştu.  

Sayıştay'a da seslenen Kılıçdaroğlu, "İktidara geldiğimizde yazdığınız raporlarda 418 milyar doları görmezsem görevinizi layıkıyla yerine getirmemişsiniz demektir, raporda görmezsem yakarım sizleri!" ifadesini kullandı. 

CHP lideri, Altılı Masa'nın hazırladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin, "demokrasi tarihinde bir ilk" olduğunu söylerken, "Cumhuriyet tarihinde altı lider bir araya gelip 2 bin 300'ün üzerinde var olan sorunlara tek tek çözüm üretiyorsa ve bunu oy birliği ile yapıyorsa Türkiye'nin geleceği aydınlıktır, kimse endişe etmesin" diye konuştu. 

TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu'ndan Boğaziçi Rektörü'ne: Brutus Naci, adaletsiz ve baskıdan hoşlanmam, bunu yapanları affetmem!

"Kavga etmeyeceğiz, inadına barışacağız" 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:

"Artık Türkiye şunu bilmeli, ayrışmayacağız, inadına kucaklayacağız. Kavga etmeyeceğiz, inadına barışacağız, ülkemize huzuru ne pahasına olursa olsun mutlaka getireceğiz. 

Her soruna akılcı çözümler ürettiğinizde barışık bir toplumu inşa etmiş olursunuz. Hedefimiz de böyle bir siyaset anlayışı. Bu siyaset anlayışını Türkiye'ye getireceğiz. Altı lider birlikteyiz, birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Var olan sorunlara akılcı çözümler üreteceğiz. 

"Türkiye'yi bir cezaevi olmaktan kurtaracağız"

Belgesel çeken arkadaşımız Sibel Tekin tutuklanmıştı, 'neden belgesel çektin?' diye, tahliye edilmiş, güzel bir haber. Kapalı cezaevinden açık cezaevine hoş geldin Sibel, Türkiye'yi bir cezaevi olmaktan kurtaracağız...

Toplumun her kesiminde sorun var. Bu sorunları çözmeye kararlıyız. Alın teri döken herkesin kazandığı güzel bir ülkeyi inşa edeceğiz. Beşli çetelerin değil, alın teri dökenlerin kazandığı bir Türkiye inşa edeceğiz. 

Tek adam rejimi inşa edildiğinde Türkiye'nin bütün sorunlarını en kısa sürede çözeceğiz dediler. Söz verdiler.  

"Bu rejim, artık Türkiye Cumhuriyeti için bir beka sorunudur"

Erdoğan geldi oturdu, tek adam rejiminin faturası hepimizin önünde duruyor. İşçisinden çiftçisine, memurundan emeklisine, tüccarına kadar. Bu rejim, bizi mahvetti. Bu rejim, artık Türkiye Cumhuriyeti için bir beka sorunudur. Türkiye buradan çıkmak zorundadır. 

Türk Lirası değer kaybettiğinde dış ticaret açığı azalacak, cari fazla vereceğiz diyorlardı. 4 yıl içinde cari açık dört kat arttı. Söylediklerinin tam tersi oldu. Tek adam rejiminin bütün teorileri çökmüş durumda. Biz ayağa kaldıracağız. 

"Doğal gaz fiyatlarını düşürün" 

Rusya-Ukrayna savaşından sonra doğal gaz fiyatları yüzde 80 düştü. Dünyada ucuzladı. Erdoğan hiç ses çıkarmıyordu. Sanıyordu ki Bay Kemal'in dünyadaki gelişmelerden haberi yok! Hemen söyledim, haberim var. Doğal gaz fiyatları yüzde 80 düştü sen niye düşürmüyorsun dedim. Hemen harekete geçtiler. Sadece sanayiciler ve doğal gaz santralleri için düşürdüler, az düşürdüler ama. Konutlarda iş yerlerinde yok. Oralarda düşürmediler. Kışın en ağır geçtiği mevsimin en derinden hissedildiği Erzurum, Kars gibi kentlerimiz var. Doğal gaz fiyatını neden düşürmüyorsun kardeşim. Sen de yüzde 80 ucuz alıyorsun, neden milletin sırtına bunu yıkıyorsun! Bu adaletsiz bir vergi, çözümünü istiyoruz! Umuyoruz konutlarda, iş yerlerinde doğalgaz fiyatını düşürmüş olurlar.

Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, hiçbir evin ne doğalgazı ne elektriği ne suyu kesilecek! Sosyal devlet onların yanında ve hizmetinde olacak. 

"Asgari ücret, açlık sınırının altında kaldı" 

Asgari ücrete büyük zamlar yaptılar sözde. Bu zammın enflasyonla eriyeceğini tahmin ediyorduk ama bu kadar hızlı eriyeceğini düşünmemiştik. Asgari ücret 8 bin 500 lira. Dört kişilik ailenin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür fiyatları toplanıyor ve asgari ücret belirleniyor. Asgari ücret alanların sayısı 5 milyon 400 bin kişi. Onlar şu anda açlık sınırının altında maaş alıyor. TÜRK-İŞ'in belirlediği açlık sınırının altında kaldı bu asgari ücret. Alın terinin bu kadar ucuzlatıldığı, insanların açlık sınırının altında maaş almaya mahkum edildiği bir tek adam rejimi var. Benim görevim iktidar olduğumuzda hiçbir asgari ücretlinin açlık sınırının altında maaş almayacağı bir düzeni inşa etmektir! 

Boğaziçi Rektörü Naci İnci'ye seslendi: Baskıdan hoşlanmam! 

Zorba iktidarlar, korkaktır. Zulmederek ben güçlüyüm demek ister. Boğaziçi'ne kayyum atandı. Niye atanır? Bir süre kaldı, dayanamadı ayrıldı. Bu sefer kendi içlerinden kayyım çıkardılar. Okulun içinden çıkan kişi bir Brutus aslında. Boğaziçi Üniversitesi, sıradan bir üniversite değildir. Dünyanın en önemli ve en saygın üniversitelerinden biriydi. Brutus Naci, hocaları kovdu, dünya biliminin saygı duyduğu bilim insanlarını attılar. Öğrencileri dövdürdüler, bazılarını hapse attırdılar, kulüplerini kapattılar, okul 200 sıra geriye düştü dünyada. Şimdi de okul mezunlarının kendi paralarıyla yaptığı binaya el koydu. Zorbalık yaptı. Buradan Naci'ye sesleniyorum; zulümden, adaletsizlikten, baskıdan hoşlanmam. Bunu yapanları da asla ve asla affetmem! Naci, kayyum düzenine son verdiğimizde görecektir, 'geliyor gelmekte olan'ın ne anlama geldiğini. 

"Türkiye'nin geleceği aydınlıktır, kimse endişe etmesin"

Ortak Politikalar Mutabakat Metni, demokrasi tarihinde bir ilktir. Altı lider bir araya geldik ve devlet için bir beka sorunu haline gelen tek adam rejimini değiştirip bu ülkeye demokrasiyi getirmek için bir araya geldik. Cumhuriyet tarihinde altı lider bir araya gelip 2300'ün üzerinde var olan sorunlara tek tek çözüm üretiyorsa ve bunu oy birliği ile yapıyorsa Türkiye'nin geleceği aydınlıktır, kimse endişe etmesin. 

Yolsuzluklara karşı mücadele, işsizliği giderme konusunda politikalar, Türkiye'nin saygınlığını koruyacak dış politikanın nasıl olması gerektiği burada var. Teknolojiyi, bilgiyi nasıl yürüteceğiz, çalınan paraları nasıl alacağız burada var. Devleti yeniden inşa edeceğiz. 'Altı benzemez bunlar, bir araya gelemezler, kavga ederler' diyorlardı. Ya arkadaş, siz bir aradasınız, hiç bir araya gelip önlerinde kağıtlar, şu memleketin sorununu nasıl çözeriz diye düşündüler mi! Bu memlekette yolsuzluk, hırsızlık var. Bir cümle kurdular mı! 

Dokuz başlık, 2300'ün üzerinde vaadimiz var. Oy birliği ile alındı bu kararlar. Tarihimizde bir ilktir. Bütün demokrasi tarihini yazacak olan hocalar bu kitaba atıf yapmadan yazamayacaklardır. 

Biz önyargılarımızla değil, aklımızla hareket ederek sorunları çözmeye çalışıyoruz. Biz onlar gibi değiliz, onlar malı götürüyorlar. Biz herkesin hakkını ve hukukunu teslim etmek için mücadele ediyoruz. Biz dolu hapishaneleri değil, hapishanelerinde kimsenin olmadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz.

İlk yapacağımız iş, durum ve hasar tespit komisyonu kuracağız, burada var. Memleketin hangi halde olduğunu uzmanlar araştıracak, altı liderin önüne koyacak. Bilgiye dayalı karar almak zorundasınız. 

Strateji ve planlama teşkilatı kuracağız. Plansız, programsız devlet olmaz. Uzmanlar strateji ve planlama teşkilatında görev alacak. 

MB'nin bağımsızlığını sağlayacağız. Ekonomik ve sosyal konsey çalışacak. Var olan sorunları, sorunu yaşayanlardan dinleyeceğiz. Biz o sorunu çözmek için çaba harcayacağız. 

Bütçe disiplininin sağlayacağız. Kamu ihaleleri şeffaf olacak. Devlet kimsenin babasının malı olmayacak artık! 

Şunu hayata geçirdiğimizde göreceksiniz, Türkiye'de her şey çok kısa sürede düzelecek. 

"Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı bilmiyor muydum!"

Bir konuda en başından beri çok açık ve net konuşuyorum: Bu 5'li çetelerin proje kisvesi altında devlet hazinesinden fazlasıyla götürdükleri paraları, malları onlardan tahsil edeceğim sözünü verdim. Çünkü o paralar bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Bu çetelerle bu savaşı ilan etmeden önce dost meclislerinde çok uyarıldım. Aman başkan, onlarla uğraşırsan o devasa para da seninle uğraşır diye uyardılar. Mafyası var, paramiliter grupları var, derinleri var aman başkan diyen insanlarla bir araya geldim. Samimi olarak uyarıyorlardı. Bütün bunları bilerek ve düşünerek yola çıktım ben. Ben bilmiyor muydum bunu söylediğimde bu sürecin ne kadar kirli hale geleceğini. Her türlü karalama kampanyalarının yapılacağını... Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı bilmiyor muydum... Elbette biliyordum. 

"Bu çetelerin bir kısmı, Erdoğan'dan da önce vardı" 

Talep ettiklerinde görüşmeyi kabul edersem bu kirli düzenin hedefi olmayacağımı da iyi biliyordum. Halkımın şunu iyi bilmesi gerekiyor, bu çetelerin bir kısmı, saray iktidarından, Erdoğan'dan da önce vardı. O zaman da devletin içindelerdi. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmış. Derinlere de yedirmişler, mafyaya da yedirmişler. Öyle ya, Hazine'yi kolay kolay soydurmazlar adama! Bunlar, nasıl insan satın alınacağı konusunda uzmanlaşmış durumdalar. 

Görüşseydim, bir Erdoğan gidecekti, yeni bir Erdoğan gelecekti, halkımız sefalet içinde kalacaktı.

Asıl panik ne zaman başladı biliyor musunuz? Partimizin uzman ekipleri, Hazine'den çalınan paraların peşine düştüğü an. O raporlar geldiğinde paniğe kapıldılar. Devletin hazinesinden çalınan paranın toplamının 418 milyar dolar olduğunu saptayınca karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı. Ben korktum mu! Vız gelir, tırıs gider, Bay Kemal asla ve asla geri adım atmaz! Kaya gibiyiz, sır gibiyiz, yiğit gibiyiz, asla geri adım atmayacağız! Her şeyleriyle gelsinler, bir milim geri adım atmayacağız. 

Sayıştay'a ve onurlu denetçilerine seslenmek istiyorum. Meclis'in bütçesini denetleyen Sayıştay'dır çünkü. İktidara geldiğimizde o raporlarınızda 418 milyar doları görmezsem, görevinizi yerine getirmemişsiniz demektir! Milletimin önünde açıkça ifade ediyorum, raporda görmezsem yakarım sizleri! 3,5 ay sonra iktidara geldiğimizde kendi raporlarımızı sizin raporlarınızla karşılaştıracağım. Kim görevini yapmış kim yapmamış göreceğiz. Sayıştay'a son bir şans vermek için onlardan randevu talep edeceğim ve baş başa ayrıntılı konuşacağım. 

Son bir Bay Kemal uyarısı yapmak istiyorum; beytülmale dokunan yanacaktır! 

Halkıma bir taahhütte bulunmak istiyorum: Çeteleri temizleme, devlet hazinesinden sülükleri temizleme operasyonum başlamadan önce Ankara'ya dev bir dijital pano kurduracağım. Adı 'çetemetre' olacak! Halktan çalınan ve geri alınan her doları görecekler bu panoda. 418 milyar doları burada görünceye kadar asla durmayacağım! Onların Türkiye'deki mal varlıkları, yurt dışına kaçırdıkları, ailelerine transfer ettirdikleri her kuruşun peşine düşeceğim. 

Benim helalleşeceğim, haksızlık yapılanlardır. Kime haksızlık yapıldıysa onunla oturup helalleşeceğim. Roboski ile Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi ile Soma ile başı kapalı kızlarımıza haksızlık yapıldığı için, biz o dönemde suskun kaldığımızdan dolayı onlarla da helalleşeceğiz. Liste uzun.

Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz açıktır; vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geri. Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak, açtıkları telefonların ucunda bir ses duyacaklar, 'Ben Kemal, geliyorum.'"