Koronavirüs

Sağlık Bakanı Koca: Vakaların yaş ortalaması 32'ye düştü; vefat edenlerin yaş ortalaması 74'e yükseldi

"Birinci dalganın devamı olan dalgalanmalar yaşıyoruz"

24 Haziran 2020 19:30

T24 Haber Merkezi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında gelinen durumu değerlendirirken, "Vefat eden vatandaşlarımızın yaş ortalamasının giderek yükseldiğini görüyoruz. 16 Mart'ta 71 iken, şu anda 74'e kadar çıktı. Vaka sayılarında ise daha önce ortalama yaş 41 iken, şu an 32'ye kadar düşmüş oldu" dedi. Son haftalarda vaka sayısındaki artışın da 'öngörmedikleri' şeklinde gerçekleştiğini söyleyen Koca, "Birinci dalganın devamı olan dalgalanmalar yaşadığımızı, vaka sayılarının da yer yer öngörümüzden fazla olduğunu görüyoruz" ifadesini kullandı.

Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Koca, 65 yaş üstü vatandaşlar için uygulanan kısıtlamaların süreceğini, şu anda yeni bir tedbir almayı düşünmediklerini söyledi. Hafta sonu düzenlenecek YKS'ye ilişkin de konuşan Koca, "Sınavı ertelememizle risk daha büyük olabilirdi. DSÖ'nün eylül için küresel risk öngörüsünde bulunduğunu belirtmiştim. Sınavın ne getireceği meçhul bir zamandansa, şimdi yapılmasına karar verilmesi doğru görülmektedir" açıklamasında bulundu.

TIKLAYIN - Türkiye'de Koronavirüs | 24 kişi hayatını kaybetti, 1492 yeni vaka tespit edildi 

Toplumdaki bulaşıcılık ve taşıyıcılık oranını ölçmek için yapılan PCR ve antikor testlerine ilişkin de bilgi veren Bakan Koca, 153 bin kişi üzerinde gerçekleşecek çalışmanın 118 bin kişi üzerinde tamamlandığını belirtti. tüm testlerin bir hafta-10 gün içerisinde biteceğini belirten Koca, "Antikor testinde şu dönemde oran binde 8,1. Yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Birçok kimsenin özellikle toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği ve bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğunu düşündüğü noktada, biz bu çalışmayla toplum bağışıklığının öyle kolay gelişmediğini görüyoruz. Bu pandemiyle oluşan bağışıklık oranı yüzde 0,81. Toplum bağışıklığının oluşması için yüzde 60-65'ler hedefleniyor. Aşı gelişmedikçe, aşı yapılmadıkça bu tarz pandemi sonrası bağışıklığıyla toplum bağışıklığının olamayacağını görüyoruz" dedi.

Aşı çalışamlarının da devam ettiğini söyleyen Bakan Koca, Türkiye'de 4 merkezde faaliyetlerin sürdüğünü söyledi. Klinik çalışmaya en erken eylül ekim aylarında geçileceğini belirten Bakan, yurt dışındaki çalışmalara ilişki de "Önümüzdeki aylarda sonuç alınacak şekilde bir yaklaşım içinde olmamalıyız, 4-6 aydan önce somut bir gelişimin olacağını söylemek zor" şeklinde konuştu.

Bakan Koca'nın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Haziran ayının üç haftasını geride bıraktık. 1 Haziran'da başlayan normalleşme süreci yakında 1 ayını dolduracak. Koronavirüs salgını konusunda hak edilmiş, dayanağı sağlam bir iyimserlik içindeyiz.

Kontrol dışı olayları hariç tutarsak, bugünkü hayatımız tedbirlere bağlı kalarak planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır. Kontrollü sosyal hayatla hayat kalitemiz daha da artacaktır.

"Tedbire daha az ihtiyaç duyulacak dönemi şimdi uyguladığımız tedbirlerle hazırlıyoruz. Çok yakın zamana kadar sokağa kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz konusunda endişelerimiz vardı. Berberimiz, kuaförümüz, pastanemiz, kafemiz, kitapçımız kapalıydı. Normal şartlarda hayatın en canlı taraflarını gösterdiği alışveriş ortamları eski halinden uzaktı. Hastaneye bile Koronavirüs dışında tedavisi ertelenemeyenlerin gitmesini tercih ediyorduk. Geldiğimiz nokta çok ileri bir noktadır. Durağanlaşan hayat hız kazandı.

"Koronavirüs'ün hayatımızın sevk ve idaresini ele alan bir güç olmaktan çıkmasını sağlamalıyız. Hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Bulaşma riski çok artan bu virüs evimizin dışında başka insanlarla bir arada bulunduğumuz ortamlarda maske kullanmamızı zorunlu kılıyor. Maske elzem bir tedbirdir. İhtiyatlılık değildir, mecburiyettir. Maske virüse karşı alınacak kişisel bir tedbir değildir, ortak bir tedbirdir. Bir ortamda üçümüz maske takıyor, birimiz takmıyorsa hepimiz az çok risk alıyoruz demektir. Maske kullanmayan kişinin ister sokakta, ister iş yerinde maske kullananlara karşı sorumluluğu vardır. Maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir. Herkesi bu kurala uymaya davet ediyorum. tedbir alanların hakkına riayet edelim. Çevremizdeki kimsenin bulunmadığı, bulaşma riski olmayan ortamlarda maske elbette gerekli değildir. Maske tedbirini gerekli durumlarda uygulayalım ki uygulanabilir olsun, bıkkınlığa yol açmasın.

"Bildiğiniz gibi bugüne kadar 62 il merkezinde maske mecburiyeti getirilmiştir. Maske tüm Türkiye'de ortak sorumluluğumuzdur. Bu mecburiyet ya vakaların arttığı ya da riskin bariz olduğu yerler için getirilmiştir. Geride bıraktığımız dönemde sokağa çıkma kısıtının salgının önlenmesi açısında önemi neyse bugün maskenin o önemi taşıdığını unutmamalıyız. Tedbirlere uymak, normale dönüş yolunu kısaltacaktır.

"Mevsim en rahat, en iç açıcı giysileri gerektirirken bu havada maske kullanmak kolay değil. hepimiz bir zorluk yaşıyoruz, lütfen sıcaklara yenilmeyelim. Sıcaklara yenilirsek vaka sayılarınına rtışa geçeceğini unutmayalım. Yaz ayları konusunda ikinci uyarımız, yılın ilk aylarında kabul gören tahminler koronavirüsün kış mevsiminde etkili olacağını, yaz aylarında virüsün etkisini kaybedeceğini öne sürüyordu. Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır. 

"Mevcut şartlarda büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlar virüse karşı halen risk grubundadır. Bizim için en endişe verici olan risk grubundakilerin veya yakın çevresindekilerin konunun ciddiyetini unutup tedbirleri aksatmasıdır. Lütfen aynı hassasiyeti koruyalım.

"Değerli gençler, bilmenizi isterim ki dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa, bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıştır. Bilim, sanat, bulu, icat sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez geliri, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumlarını, ülkelerini, dünyayı değiştirir. Düşünülenin aksine, gelecek bizi ileride beklemiyor. Geleceği bize gençler getiriyor. Önümüzde hepimizin heyecanla beklediği iki sınav günü var. Birkaç ay boyunca sizden bazı fedakarlıklar isteyen bir ağabeyiniz olarak bu iki günün hayat boyu kutlamaya değer bulacağınız iki başarı günü olmasını yürekten diliyorum.

"Pandemi boyunca toplumsal sorumluluğun gereklerini yerine getirmekle kalmadınız, örnek odunuz. Süreçte sizlerin de bizlerden beklentileri oldu. Sağlık yönünden sınava uygun şartların hazırlanması konusunda bizler elimizden geleni yaptık. Bilim Kurulu'muz rehber hazırladı. MEB ve ilgili kurumlar titiz hazırlıklarını tamamladı ve sizlerle paylaştı. Belirtmekte fayda gördüğümüz hususlar var. Okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Yine de gençlere iştirak edecek aileler olursa kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini rica ediyoruz. Sınav tarihi üzerinde yaşadığımız şartların sonucu olarak bazı gündemler oluştu. Tarihlerin belirlenmesi bakanlığımızın yetkisi dışında olmakla birlikte, ana düşünceyi arz etmek isterim. Hepimiz bu sınavları yaşamış kişiler olarak, duygularınızı çok iyi anlıyor ve saygı duyuyoruz. Gerçeğin hakkını gerçeğe vermeliyiz. Salgın hastalık söz konudu olduğunda 1-2 ay sonrasını öngörmek çok zordur. Yakın günlerde 1000'in altına çektiğimiz vaka sayısının 1.500'lerin üzerine çıktığı tablolardan tahmin edebilirsiniz. Sınavı ertelememizle risk daha büyük olabilirdi. DSÖ'nün eylül için küresel risk öngörüsünde bulunduğu öngörüsünü belirtmiştim. Sınavın ne getireceği meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına karar verilmesi doğru görülmektedir.

"Dikkat çektiğim şey, alınan önlemlerin sağlığımız için olduğunun yanı sıra, ekonomiden ticarete, eğitimden üretime hayatın her alanında ivme kazanabilmek için alınan önlemler olduğudur. Tedbirlere uyum, pandemi boyunca her yurttaşına sahip çıkan, her ferde eşit değer veren devletimize karşı da bir yurttaşlık borcumuzdur. Tüm topumu etkileyen hastalığın kendisini el birliğiyle yenmeliyiz.

"Bugünkü vaka sayısı 1492. Vefat sayımız 24. Düne göre düşüş oldu. İyileşen vaka sayımız 1386. Yoğun bakımda olan hasta sayımız 914. Toplam entübe hasta sayımız 356. Bugün test sayımız düne göre artış içinde, 53 bin 486.

"Bakan arkadaşlarımla yaptığımız görüşmede yurt dışından gelen hem turistlerin, hem de vatandaşlarımızın hangi tedbirlerle gelişini sağlamak üzerine bir görüşmeydi. Önümüzdeki günler özellikle 7 merkezde Antalya, Dalaman, İzmir, İstanbul'da iki, Bodrum ve Trabzon'da olmak üzere test merkezlerini oluşturacağız. Sınır kapılarında da test merkezleri oluşturmuş oluyoruz. Burada özellikle süreçte semptomu olan kişilerin hem testlerini yapmak, hem de tedavilerini devam ettirmek üzere de hazırlık yaptık. Ayrıca Türkiye'de 135 merkezde de testler ayrıca yapılmakta.

"İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Bizim şu an yaşadığımız birinci dalganın etkileri. Şu dönemde halen birinci dalganın etkisi devam ediyor, yer yer dalgalanmaların olduğunu görmüş oluyoruz. Özellikle bu dönemde bazı bölgelerimizde vaka sayılarının daha arttığını görüyoruz. Daha öncesine göre de, bu vaka sayılarımızın artışına rağmen yoğun bakıma giren hastamız, entübe edilen hastamızın da giderek azalmış olduğunu görüyoruz. Daha önce biz yoğun bakımda yüzde 53 oranında hastamızı kaybederken, şu an yüzde 2'lere düşmüş olduk. Virüsün etkisinin düştüğü anlamında değil, tedaviyle burada sonucu daha pozitif aldığımızı net söyleyebiliriz. Şu dönemde birinci dalganın devamı olan dalgalanmalar yaşadığımızı, vaka sayılarının da yer yer öngörümüzden fazla olduğunu görüyoruz. Hastaneye yatan, entübe edilen, vefat etme oranlarımızın giderek çok düştüğünü görüyoruz. Burada da özellikle vefat eden vatandaşımızın da yaş ortalamasının giderek yükseldiğini görüyoruz. 16 Mart'ta 71 için, şu anda 74'e kadar çıkmış oldu. Vaka sayılarında ise daha önce 41 iken, şu an 32'ye kadar düşmüş oldu. Bir anda vaka sayılarında her geçen gün gençlerde de görüldüğünü, ama yoğun bakıma yatan ve hayatını kaybeden gün vatandaşlarımızın yaşlarının arttığını görüyoruz.

"Özellikle dünyada benzer şekilde büyük ölçekli yapılan başka bir çalışmanın olmadığını, 153 bin kişiye hem PCR hem de antikor testi yaptığımızı, hem bulaşıcılık, hem de taşıyıcılık oranımızı tespit etme açısından önemli olduğunu söylemiştim. Toplam 153 bin kişi taranıyor. Şu an taranan 118 bin oldu. 118 bin içinde PCR taramasıyla pozitif bulduğumuz oran binde 2,8. Antikor testi de yapıyoruz, antikor testi ise şu dönemde oranı binde 8,1. Yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Bazı illerimizde bunun biraz daha yüksek olduğunu biliyoruz, Adıyaman, İstanbul gibi yüzde 3'ün üzerinde, Antep'te yüzde 2,8 gibi. Birçok kimsenin özellikle toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği ve bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğunu düşündüğü noktada, biz bu çalışmayla toplum bağışıklığının öyle kolay gelişmediğini görüyoruz. Bu pandemiyle oluşan bağışıklık oranı yüzde 0,81. Toplum bağışıklığının oluşması için yüzde 60-65'ler hedefleniyor. Bu bize toplumda yaygın bir taşıyıcılığın olmadığı ve yaygın bir koruyuculuğunda olmadığı görülüyor. O nedenle herkesin bu anlamda tedbirlere son derece önem vermesi gerektiği ortada. Yani aşı gelişmedikçe, aşı yapılmadıkça bu tarz pandemi sonrası bağışıklığıyla toplum bağışıklığının olamayacağını görüyoruz.

"Maske ve mesafenin bir arada olduğunda yüzde 97 koruyuculuk oranında olduğunu görüyoruz. Bu iki tedbire ve el hijyenine özellikle dikkat ederek hayatımıza devam etmeliyiz. Bu son derece önemli. Herkesin yaygın test yapma çabası içinde olmaması gerekiyor. Toplumda bu kadar düşük oranda olduğunu bildikten sonra çok rahat söyleyebiliriz. Belirtisi, semptomu olan kişilerin test yaptırmak ve sağlık kuruluşuna müracaatı daha önemli. 153 bin de 1 hafta 10 gün içerisinde bitmiş olur.

"Türkiye'de 4 tane hayvan çalışmasına başlandığını biliyoruz. Bu konuda TÜBİTAK ve TUSEB'in desteklediği bu çalışmaların tamamlanması sonrası klinik çalışma dönemine gelinmiş oalcak. O dönemde bakanlık oalrak devamını yaparak sürdürme çabası içinde olmuş oalcağız. O nedenle şu an hayvan çalışmalarında devam eden çalışmalarla ilgili sonuçların iyi olduğunu ama insan çalışmalara zannediyorum eylül ekimden önce gelmek şu an için zor. Dünyada ise, Türkiye olarak Rusya ile görüşmelerimiz olmuştu, Çin'le de benzer bir görüşme yapıldı. Rusya ve Çin'le de aşı çalışmalarını birlikte yapma noktasında genel bir yaklaşım içindeyiz. Dünyada ise Çin'in biraz daha önde olduğunu, İngiltere'de de ikinci faza geçildiğini biliyoruz. Önümüzdeki aylarda sonuç alınacak şekilde bir yaklaşım içinde olmamalıyız, 4-6 aydan önce somut bir gelişimin olacağını söylemek zor.

"Mutasyonlar olduğunu dediniz, şu ana kadar somut bilimsel mutasyon olduğuna dair bilgi yok. Farklı virüs çeşitlerinin olduğunu biliyoruz. Virüs izolasyonunun yapıldığı dönemde Orta Doğu'dan, Avrupa'dan, Amerika'dan gelen virüsün farklılığını söylemiştim. Bunun bir mutasyon şeklinde yorumlanmamasını söylemiştim. Mutasyon olamaz mı? Olabilir. Şu an somut bir bilimsel mutasyonun olduğuna dair bilgi yok. Kan gruplarıyla ilgili iki tane çalışma oldu. Orada da daha çok A grubunun biraz daha riskli, 0 grubunun daha az riskli olduğuna dair bir çalışma. Bunu daha geniş bir çalışmayla desteklemek gerekiyor. Bununla ilgili şu an somut bir çalışma yok. Biz de ülke olarak bu konudaki verilerimize yayın safhasına getirmek üzere topladık. Zannediyorum 1-2 hafta içerisinde yayınlanması için bir noktaya gelmiş olur.

"Vaka sayılarımızın binin üzerinde olduğunu görüyoruz. Vefat sayılarımızın eskiye göre çok düşük olduğunu görüyoruz. Benzer şekilde hastane yükümüzün az olduğunu da görüyoruz. Biz önümüzdeki dönemde benzer şekilde yeni bir kısıtlamayı gündemimize almadık ve düşünmüyoruz. Ama bu döneme kontrollü sosyal hayat dönemi demiştik. Hayatın devam ettiğini ve özellikle tedbirlerle devamını önemsiyoruz. Tedbirlere uyduğumuz oranda tehdit ortadan kalkar. Bu dönemde hayatımıza devam ederken virüsle karşılaşmamanın yolu maske, mesafe ve el temizliğine özellikle dikkat etmek. Eskiden olduğu gibi yasaklı dönemlerin olmaması için, belki iller ilçeler bazında bir takım benzer kısıtlamalar alınabilir. Ülke genelinde bu anlamda şu an bir kısıtlama gündemimizde olmadı.

"Turizmle ilgili Bilim Kurulu'muz turistik tesislerle ve otellerle ilgili uygulanması gereken kuralları ortaya koydu. Bu çerçevede sertifikasyona geçildi. Geçilmeyen yerlerde bu anlamda kabulü olmuyor. Yurt dışından gelen turistlerin veya vatandaşlarımızla ilgili, hepsini sağlık taramasından geçiriyoruz, herhangi bir semptomu odluğunda mutlak testini yapmayı, gerektiğinde sağlık kuruluşunda tedavisine devam etmek üzere bir yapı oluşturduk. Bu anlamda ilgili turistik yerlerin ve otellerin alması gereken tedbirleri de yakından takip ediyor olacağız. Pozitif vakalara da nasıl davranılması gerektiği, devamında da o ortamdan uzaklaştırılıp nerede izole edilmeleri konusuna kadar her bölge için ayrı ayrı tedbirler alındı. Sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz.

"Belli illerimizde önümüzdeki günler vaka sayılarını açıklamış olacağız. Her il kurulu vaka sayılarını biliyorlar, bunlara göre kararlar alıyorlar. Biz Ankara'dan almıyoruz. Bütün iller nerede daha fazla vakanın görüldüğünü de biliyorlar. Bütün bilgileri iller kendi bazında zaten biliyor ve alınması gereken tedbirleri de almış oluyorlar.

"Yeni normal hayat hedeflendiği gibi gidiyor mu? Bu sayıların doğrusu beklentimizden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Hastane yükü beklentimiz doğrultusunda ama vaka sayılarının aynı beklenti doğrultusunda olmadığını söyleyebilirim. Vaka sayısındaki artış rehavetin olmuş olması. Sosyal hayatın başladığı şu dönemde yeni normal dediğimiz dönemde, birçok kimsenin eski normale dönem algısı içinde olduğunu görüyoruz. Doğrusu bu noktadaki algının bir an önce devre dışı kalmasını ve bu virüsün bulaşıcı, yaz kış demeden devam ettiğini, önelemenin tek yolunun da tedbirlere devam edilmesi olduğunu biliyoruz. Öngöremediğimiz artış bu tedbirlerin yeterince uygulanmadığı şeklinde yorumlanmalı. Vatandaşımız olabildiğince hassasiyet göstermeli. Vefat sayılarının azalması da her geçen gün özellikle riskli olanlarla ilgil koruyuculuğumuzu, hassasiyetimizi sürdürmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum.

"Kurban Bayramı'yla ilgili rehber yayınlandı ama Bilim Kurulu'nda bayramda kısıtlılık olmasıyla ilgili herhangi bir durum gündeme gelmedi. Daha epey bir zamanımız var. Dolayısıyla önümüzdeki haftalar vaka sayılarının seyri belirleyici olacak. O nedenle de bu dönemde Bilim Kurulu'nda gündeme gelmediği için net bir şey söylemem doğru olmaz. Önümüzdeki dönemde bayramda kısıtlılık olabileceğini şimdiden söylemem zor ama Ramazan'da olduğu gibi olmayacağı kanaatindeyim. Kararı verecek olan da Cumhurbaşkanı'mızın iradesi olmuş olur. Önemli olan pandeminin seyrini görmemiz olacak.

"Bilim Kurulu'nun 65 yaş üstünde var olan tedbir dışında ilave bir tedbiri söz konusu olmadı, var olanın devamı şeklinde bir yaklaşımı oldu.

"Biz bu sınavın yapılması için alınması gereken bütün tedbirleri Bilim Kurulu'muz rehber olarak yayınladı ve ilgili kuruluşlara göndermiş oldu. Alınması gereken bütün tedbirler alınmış oldu. Sorun olarak görülen özellikle okul önlerinde velilerimizin mesafe noktasında bu hassasiyete uyumunda. Bugün özellikle gündeme gelmiş oldu, yapılması gereken mümkün mertebe lise son sınıfta olan öğrencilerimizin imtihan salonuna gelirken toplu taşıma araçlarıyla geldiklerinde mümkün mertebe yalnız gelmeleri. Hiç olmazsa bir kişiyle beraber gelmeleri, hiç olmazsa okula 560 metre mesafeden sonrası için öğrencimizle yürümemelerinin önemli olduğunu. Aracıyla getirmek isteyenlerin olma durumunda da ebeveynlerin ve yakınların inmemesini, okula gelmeden 50-60 metre geride evladımızı araçtan indirerek okula girişini sağlarlarsa hepimizin gördüğü o görüntüleri de yaşamamış oluruz. Olabildiğince hassasiyet göstermemiz önemli. Bizler de ilgili kuruluşlarımız, ilgili bakanlıklarımız her türlü tedbiri aldılar, almaya devam ediyorlar. Her türlü tedbiri bütün bakan arkadaşlarımla alma noktasında bir çaba içinde olduğumuzu görüyoruz."