Kavala'nın yargılanma sürecinde neler yaşandı?
Kavala, Gezi Parkı davasında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlamasıyla yargılanıyordu. Mahkeme 18 Şubat 2020'de, "suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle" Kavala'nın beraatine ve tahliyesine karar verilmişti.
Ancak aynı gün, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında henüz cezaevinden çıkmadan hakkında gözaltı kararı çıkarılan Kavala, bir gün sonra sevk edildiği mahkemece "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan tutuklanmıştı.
Kavala hakkında aynı soruşturma kapsamında 9 Mart 2020'de "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan da tutuklanma kararı verildi.
"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan iki yıllık tutukluluk süresinin dolduğu gerekçesiyle 20 Mart'ta tahliyesine karar verilen Kavala, casusluk suçundan tutuklu bulunduğu için cezaevinden çıkamadı.
Kavala, Gezi Parkı davasındaki tutukluluğuna karşı da AYM'ye başvurmuş ancak, bu başvuru 22 Mayıs 2019'da reddedilmişti.
Kavala, hakkındaki tutukluluk kararının hukuki olmadığı ve kişi hürriyetini ve güvenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle AYM'ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019'da Osman Kavala'nın haksız yere cezaevinde tutulduğuna hükmederek serbest bırakılmasına karar vermişti. Türkiye'nin karara uymaması üzerine de AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi denetim süreci başlatmıştı.
Avrupa Konseyi Almanya Daimi Temsilciği, Twitter hesabından bir açıklama yaparak Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Açıklamada, "AİHM'e taraf olan Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymakla yükümlüdür" denildi.
|