Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine yönelik yaptığı "Ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım." açıklamasına isim vermeden yanıt verdi. Arslan, "Yargı kararından ziyade kararı verenlere odaklanan ve eleştiri ötesine geçen ifadelerin fayda getirmeyeceği, zira eleştiriyi mecrasından uzaklaştıracağı açıktır" açıklamasını yaptı.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun kabulünün 8. yılı nedeniyle, "İnternet Çağında Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması" konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapacağı duyurulan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, kayınpederi Derviş Tarakçı'nın vefatı nedeniyle açılışa katılamadı.
Açılışta mesajı okunan Arslan, Anayasa Mahkemesinin görevinin, Anayasa'nın 2. maddesinde güvenceye alınan demokratik hukuk devletinin tüm kural ve kurumlarıyla işleyişine katkı yapmak olduğunu vurgulayarak, temel hak ve hürriyetlerin korunmasının yasama, yürütme ve yargının ortak hedefi olduğunun altını çizdi.
Arslan, "Bu nedenle devlet organlarına düşen, Anayasa'nın Başlangıç kısmında ifadesini bulduğu şekliyle iş bölümü ve iş birliği çerçevesinde demokratik hukuk devletini güvenlik, özgürlük ve adalet temelinde geleceğe taşımaktır." görüşünü savundu.
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesi'nin, 8 yıl önce bugün uygulamaya geçen bireysel başvuru hakkıyla, yaşam hakkından toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına, adil yargılanma hakkından ifade özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklere ilişkin standartları belirlediğini kaydetti.
"10 binden fazla ihlal kararı verildi"
Bireysel başvuru sayesinde, artık hakları ihlal edilen kişilere yönelik olağan kanun yolları tüketildikten sonra devreye giren yeni ve etkili bir hak arama yolunun ihdas edildiğini vurgulayan Arslan, bireysel başvurunun bir amacının da hak ihlali iddialarının uluslararası yargı organlarına taşınmadan, ülke sınırları içerisinde incelenmesini sağlamak olduğunu belirtti. Arslan, 8 yıllık tecrübenin ardından bu amacın çok büyük oranda gerçekleştiğini dile getirdi.
Başkan Arslan, 23 Eylül 2012'den bugüne mahkemeye toplam yaklaşık 285 bin başvuru yapıldığını, bunun 243 binin sonuçlandırıldığını bildirdi. Arslan, şu anda Anayasa Mahkemesinin önünde 42 bin civarında başvuru bulunduğunu, incelenen başvurularda 10 binden fazla ihlal kararı verildiğini aktardı.
Arslan mesajında şunları kaydetti:
"Özellikle bu özgürlükte esas olan serbestlik, istisna olan sınırlamadır. Bu bağlamda, kural olarak, şiddet ve terörü teşvik, nefret söylemi, tehdit ve hakaret dışında her türlü ifadenin hukuk düzenince korunması gerekir. Burada ifade özgürlüğünü sınırlama nedenlerinin başında gelen terör üzerinde kısaca durmak gerekir. Terörün ifade özgürlüğünün önündeki en büyük tehditlerden biri olduğu herkesin malumudur. Zira terör ve terörizmin amacı, temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı demokratik hukuk devletini paralize etmektir. Bu anlamda suçla ve terörle mücadele, sadece bireysel ve toplumsal hayatın vazgeçilmezi olan güvenliği sağlamak için değil, aynı zamanda başta yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve hürriyetleri korumak için de zorunludur. Bununla birlikte bu mücadelenin hukuk içinde sürdürülmesi de anayasal bir zorunluluktur. Buna uyulup uyulmadığını denetleme görevi yargıya, özellikle de anayasa mahkemelerine aittir. Terörle mücadele tarihinde demokratik devletlerin zaman zaman düştükleri bir tuzak vardır. Bazen hukuku bir kenara bırakarak ya da bir süre askıya alarak mücadele etme zorunluluğundan bahsedilir. Aslında bu tam da teröristlerin istediği şeydir. Hukuku ayak bağı olarak gören bir anlayış ve uygulamanın, verilen haklı mücadeleye gölge düşürebileceği ve uzun vadede ağır maliyetlere yol açabileceği bilinmektedir."
"Twitokrasi gibi kavramlar icat edildi"
Bu ilkelerin, içinde yaşanılan internet çağında çok daha önemli hale geldiğine işaret eden Arslan, bireysel ve toplumsal yaşamda radikal değişikliklere yol açan internetin, temel hak ve özgürlükler bakımından fırsatları ve riskleri bir arada sunduğunu belirtti.
Siyasi alanda da internetin önemli bir işlev gördüğünü, devlet başkanlarının en önemli mesajlarını sosyal medya üzerinden verdiğini anlatan Arslan, ortaya çıkan yönetim modellerini ifade etmek için "twitokrasi" gibi kavramların icat edildiğini söyledi.
Arslan, Anayasa Mahkemesi'nin, gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda, internet yoluyla kullanılan temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaları Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen kriterleri uygulayarak denetlediğini aktardı.
Başkan Arslan, ifade özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasinin olmayacağını vurgulayarak, "Daha önce birçok kez ifade ettiğim gibi yargı kararlarının eleştirilmesi de ifade özgürlüğü kapsamındadır. Yargı kararları, özellikle Anayasa Mahkemesi kararları, kutsal metinler değildir. Eleştirilebilir, dahası eleştirilmelidir. Bundan en fazla kurumsal olarak kararları eleştirilen yargı kurumu faydalanır." ifadesini kullandı.
Arslan mesajında şu düşünceleri dile getirdi:
"Bazı eleştirilerden görüyoruz ki kararlarımız okunmadan anlaşılmadan eleştiriliyor"
"Birincisi herhangi bir metni eleştirmek için öncelikle onu okuyup anlamak gerekir. Bu yargı kararları için de geçerlidir. Daha kararın gerekçesi bile yayımlanmadan tamamen varsayımlar üzerinden yapılan veya yayımlandıktan sonra okunmadan yöneltilen eleştiriler kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirme sonucunu doğurmaktadır. Kararlara yönelik bazı eleştirilerden görüyoruz ki kararlarımız okunmadan, bazen de okunduğu halde yeterince anlaşılmadan eleştirilmektedir. Halbuki sağlıklı bir eleştiri, okumayı ve okunanı doğru anlamayı gerektirmektedir. Aksi takdirde kararda söylenmeyenler, söylenmiş gibi gösterilebilmektedir.
İkinci olarak eleştirinin eleştirilenler bakımından etkili ve faydalı olabilmesi büyük ölçüde kullanılan üsluba bağlıdır. Çoğu kez 'nasıl' söylediğiniz, 'ne' söylediğinizin önüne geçer. Hiç şüphesiz üslup ya da ifade tarzı da ifade özgürlüğünün güvencesi altındadır. Elbette herkes dilediği üslubu tercih etmekte serbesttir. Ancak yargı kararından ziyade kararı verenlere odaklanan ve eleştiri ötesine geçen ifadelerin fayda getirmeyeceği, zira eleştiriyi mecrasından uzaklaştıracağı açıktır."
Zühtü Arslan, kullanılan dilin kimliği ve kişiliği yansıttığını, Mesnevi'de Mevlana'nın, "İnsan, dilinin altında gizlidir. Bu dil, canın kapısına perdedir. Bir rüzgar perdeyi savurunca, evin içindeki sır bize aşikar olur." dediğini aktardı.
"AYM'ye katkı yapmak istiyorsanız lütfen kararlarımızı eleştirin"
Arslan, "Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın ve kanunların kendisine verdiği görev ve yetkiler kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan demokratik hukuk devleti niteliğini korumaya çalışıyor. Görevini en iyi şekilde yerine getirmek için de çaba gösteriyor. Bu vesileyle buradan kamuoyuna bir çağrıda bulunmak istiyorum. Anayasa Mahkemesi'ne katkı yapmak istiyorsanız, lütfen kararlarımızı eleştirin. Eleştirileri gerçekten dikkate alıyor ve değerlendiriyoruz" dedi.
Ne olmuştu?
AYM'nin 'Şehirler arası yollarda gösteri ve yürüyüş yapılamaz' hükmünü iptal etmesinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, "Ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım sen var mısın?" ifadelerini kullanmıştı.
TIKLAYIN | İyi Parti Sözcüsü'nden Soylu'ya gönderme: Süleyman Bey dahil herkes için bisikletle gezilebilir bir ülke vaat ediyoruz
TIKLAYIN | AYM üyesinden Soylu'ya Anayasa'yla yanıt: Hiçbir makam veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere talimat veremez
TIKLAYIN | Bakan Soylu'dan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'a: Arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?
TIKLAYIN | İçişleri Bakanı Soylu: Geçen gün bir söz söyledim, çok hoşuma gitti; Anayasa Mahkemesi'ni kimlerin savunduğunu gördüm