Ekonomi

"Avrupa musluğu kaparsa Yunanistan ya kendi parasını basacak ya da 'paralel ödeme aracı' yaratacak"

Uğur Gürses, Yunanistan referandumu ve ekonomik sonuçlarını yazdı

06 Temmuz 2015 12:27

Yunanistan, Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan Troyka’nın kurtarma paketine yüzde 61 ile “hayır” derken, ülkenin ekonomik geleceği belirsizliğini koruyor. Hürriyet yazarı Uğur Gürses, “Avrupa Merkez Bankası’nca Yunanistan Merkez Bankası’na yeni ilave likidite imkânı sağlamazsa ki olasılığı yüksek, ya da sağlanır da Yunan bankalarının bunu kullanabilmek için vereceği teminat kalmazsa; bankaların, bırakın nakit ödeme yapma, elektronik ödeme sistemleri üzerinden transfer yapma, akreditif açma imkânları bile kalmayacak” dedi.

Uğur Gürses, yazısında “Bu durumda Yunanistan, ya kendi parasını basmaya zorlanacak ya da sorunları çözene dek bir süre kupon ya da nakit dışı tahvil basarak ‘paralel ödeme aracı’ yaratacak” görüşünü dile getirdi.

Uğur Gürses’in Hürriyet gazetesinin bugünkü (6 Temmuz 2015) nüshasında, “Yunanistan'da finansal kilitlere komşu anahtarı” başlıklı yazısı şöyle:

Türkiye'deki iş kesimi ve iş örgütlerinin, Yunanistan'daki potansiyel gelişmeyi dikkate alarak önlem geliştirmeleri her iki ülkenin de yararına olacaktır. Şemsiye biçiminde oluşturulacak barter anlaşmaları gibi çözümlerle hem ihracat işlemleri devam ettirilebilir, hem de Yunan halkının ihtiyacı olan malların akışında kesinti olmaz.

Yunanistan’ın dünkü referandum sonrasında ekonomide karşı karşıya kalacağı ana ve tek bir sorun var; zaten sorunlu olan bankacılık sistemi daha da kilitlenmiş olacak. Bunun sadece Yunanistan’daki mevduat sahiplerine değil, ticaret kesiminde de, hatta Yunanistan’la iş yapan ülkelerin ticaret kanallarında da olumsuz sonuçları ortaya çıkacak. Ticari kanaldaki işleyişlerdeki sorunların şiddetlenmesi de muhtemel görünüyor.

En kritik konu şu; Avrupa Merkez Bankası’nca Yunanistan Merkez Bankası’na yeni ilave likidite imkânı sağlamazsa ki olasılığı yüksek, ya da sağlanır da Yunan bankalarının bunu kullanabilmek için vereceği teminat kalmazsa; bankaların, bırakın nakit ödeme yapma, elektronik ödeme sistemleri üzerinden transfer yapma, akreditif açma imkânları bile kalmayacak. Bu durumda Yunanistan, ya kendi parasını basmaya zorlanacak ya da sorunları çözene dek bir süre kupon ya da nakit dışı tahvil basarak ‘paralel ödeme aracı’ yaratacak.

Müzakereler yeniden başlasa da bankacılık sistemi mevduat sahiplerinin güvenini hemen geri kazanamayacak. Çıkan mevduat hemen geri dönmeyecek. Uluslararası bankacılık çevrelerinde de Yunan bankalarına tahsis edilen kredi limitleri artmayacak, tersine ‘bekleyelim görelim’ havası olacak. Ta ki Yunanistan borç ödemelerini yapabilecek, kamu harcamalarının ödeme döngüsünü normalleştirecek bir patikaya girene kadar. Bu da kreditörlerle anlaşmanın dar ve zorlu patikası, zaman alacak uzun bir süreç demek. Ayrıca, bugüne dek Avrupa Merkez Bankası tarafından sağlanan ve her defasında limiti artırılarak 89 milyar Euro’ya kadar yükseltilen acil likidite kolaylığı (ELA), eskisi kadar bonkörce artırılamayabileceği gibi, Yunan bankalarınca verilecek teminat kalmadığı için ilave kullanma olanağı da kalmamış olabilir.

Sonucun hayır çıkmasıyla ülkenin işi daha da zorlaşacak. Çünkü kreditörlerle anlaşamayan ve halkın da hayır dediği bir anlaşmanın pazarlıkla yeniden düzenlenmesi ya da Euro’dan çıkışın kapısı seçenekleri masada olacak. Bu durumda da likidite koşulları tamamen kilitlenmiş bir bankacılık sisteminin çalışması olanaksız.

‘Hayır’ sonucu, likidite olanakları kalmayan bankaları sıkıştırdığı kadar, nakit hareketini çeviremeyen Yunanistan hazinesi için de zorlu bir süreç demek olacak. Bu potansiyel gelişmeyi hesaba katan analistler, Yunanistan’da ödemelerin bir süre kuponlarla ya da kısa vadeli nakit dışı tahvillerle yapılabileceğine dikkat çekiyor.

Yunanistan, bu sonuçla sermaye kontrollerini artarak devam ettirmek zorunda kalabilir. Bu, gündelik yaşamda mevduattan para çekmekten başlayarak, kredi kartlarından çeklere, para transferlerine, ithalat ve ihracata kadar uzanan ticari yaşamı da etkileyecektir.

Dış ticaret işlemlerinin bir kredi tahsis işlemi ile başladığı dikkate alınırsa Yunan şirketleri ithalat ve ihracat işlemlerinde de zorluklarla karşılaşacaklardır. Nitekim ilk aşamada, referandum öncesinde firmaların hammadde alımlarında sorun yaşamaya başladığı haberleri basında yer almaya başladı bile.

2008 öncesinde kabaca 700 milyon Euro ithalat yapıp 1.6 milyar Euro’luk ihracat yaptığımız Yunanistan’la dış ticaret ilişkimiz küresel krizle birlikte iki defa değişti; küresel krizle, Yunanistan’ın bugün hiç çıkamadığı durgunluğa girerek iç talebi daraldığından Türkiye’nin ihracatı düşmeye başladı. 2009-2015 arasında ihracatımız yıllık olarak kabaca 1.1-1.2 milyar Euro arasında seyrediyor. İthalatımız ise 2010’dan itibaren 1 milyar Euro’yu aşarak yükseldi. Eylül 2013’de 3.2 milyar Euro ile zirve yaptı. Bunda, motorin ithalatının Yunanistan’dan yüklü alımlarla yapılması etkili oldu.

Türkiye’deki iş kesimi ve iş örgütlerinin, Yunanistan’daki bu potansiyel gelişmeyi dikkate alarak önlem geliştirmeleri her iki ülkenin de yararına olacaktır. Şemsiye biçiminde oluşturulacak barter anlaşmaları gibi çözümlerle hem ihracat işlemleri devam ettirilebilir, hem de Yunan halkının ihtiyacı olan malların akışında kesinti olmaz.

Yunanistan’ın sınır komşusu olan Türkiye ve iş örgütleri, bankacılık sistemindeki kilitlenmeye karşı pratik çözümlerle Yunan halkının yanında yer alabilir. Bu akışın devam ettirilmesinin sadece ticari değil, insani nedenlerinin de olduğu dikkate alınmalı.

İlgili Haberler